İLTİMAS İT ienalğ içtimai bir heyet için ih etmek: lâzım lar ve sahifeler dolar. Fakat bu neyi halledet ? Eğer göze çarpan bir ek- siğin tamamlanmasını veya bir fe- nalığın ortadan kalkması için onun sebep olduğu felâket ve faciaları birer birer saymak kâfi gelseydi şimdiye kadar dünyamız cennete dönerdi. Bugün iltimasın memlekete getirdiği fenalığı teşrih hususunda, belâgatin en yüksek derecesine çı- kan bir kalem sahibi, belki yarın, muhtaç olduğu bir iltiması bulmak için kapı kapı dolaşacak, eğildikçe eğilecek, küçüldükçe küçülecektir. Belki, boynunu bükerek yalvaran, yahut arsızca israrlarile ruhumuzu tahriş eden birinin kurbanı olarak bir tanıdığına tavsiye mektupları verecektir Çünkü, biz teşhis koyar, ederiz, sadece bilir ve anla kat derdin ilâcını Midline dı- şarıdan ve yukarıdan bekleriz. İs- teriz ki, biz güzel güzel söyliyelim, takdir ve tasdik toplıyalım; ama zahmet, tedbir ve fedakârlık baş- kalarına yüklensin ; onlar çalışsınlar, onlar dünyayı düzeltsinler ve biz bu düzenli dünya içinde birer aziz şan de şerefile yaşıyalım. B onlar, kimlerdir? İçtimai e çare bulacak “Kadiri mut- lak,, nerededir? Başkaları, “daima bizden başkaları; yani mevcut ol- mıyanlar... Biz, yalnız söylemiye şikâyet etmiye memuruz. İşte bir hükümet var ya; herşey onun va- zitesidir. Kendisinden, bizi rahat ve mesut yaşatmasını isteriz. Alâ; ahlâkımızın düzeltilmesini de hükümetten beklemek; muvatık... Fakat gariptir ki, hükümetin ahlâkı düzeltmek yolunda, zaman za man, bazı tedbirler ittihaz edeceği olsa, bütün tena tabiatlarımızla, hotgâm emellerimizle, netsani insi- yaklarımızla onun karşısına sarsıl- maz bir engel halinde yine biz çıkar,dayanırız. Hemde bütün ted- birleri âkim bırakıncaya kadar... Ve sonra bağırır ve çağırınız: gya , Fa- ZA Yazan Hüseyin Cahit YALÇIN — Ortada şu fenalıklar var! Evet var, evet, iltimas içtimai bir heyeti tahrip eden en korkunç yaradır! esaire vesâire.. Fakat ey vatandaş, sen bu fena- lığın ortadan kalkması için kendine düşen tedbir hissesinden yüzde ka- çını ödemiş bulunuyorsun Hükümet dediğimiz mânevi şah- siyeti, biz ve bizim gibiler temsil ediyor. Hepimiz öyle içtimai telâk- kiler ve müsamahalar içinde büyü- müş ve yetişmişiz ki, hükümete geç- tiğimiz zaman da bütün bu ruhi ve ahlâki mayayı e a ve üyoruz. Hükümete geçe erdi isaileb resmi ve içtimai bir Me sil hakkına ulaşan adam, gayet tabii olarak, harikulâde bir mânevi isti- hale geçirip de bütün beşeri zaaf ve,noksanlardan kurt le ax fının, cemiyetinin, zaman me kâninın üstüne çıkmış bir yarı ma- but haline gelemiyor Kabahat höpimisindir. Hükümetle fertler arasındaki münasebetlerde iltiması en büyük manivelâ telâkki etmekle, kendi nefs çerçevemiz içinde onun ahlâki çirkinliğini affet- miş oluyoruz. Artık bundan sonra ne iltimas edenleri, ne iltimas arı- yanları tel'in etmiye hakkımız ka- lir. Bu hususta hükümetin sıkı ve uyanık tedbirleri fayda verebilmek için, biz, fertler, kendi kendimiz- den utanmak ve korkmak meleke- sine varmış olmalıyız. Biz, iltiması, hergünkü hayatımızın en zaruri ve tabii tedbirleri bilecek kadar ona yapışırsak, bu fenalıktan kurtul- mıya nasıl imkân bulunur Bir cemiyetin ahlâk bakımından yükselmesi, hükümetin bu husustaki güdücülüğü inkâr kabul etmemekle beraber, ancak fertlerin büyük ek- riyetile şahsi ya kullan- malarına ve. yekpare bir mefküre uğrunda e) ve — mücadeleyi kabul etmelerine bağlıdır. Biz dü- şük birer şahsiyet sahibi olup da ha- yır ve ahlâk mefhumlâarına - inan- dığımız bir mefküre etrafında - bü- tün varlığımızla bağlı yaşamadı- ğımız müddetçe, bizi islâh edebi- lecek hiçbir, harici kuvvet yoktur. Kuvvet biziz; hayır ve şer tama- mile bizdedir ; kendimizi merkezden muhite olduğu kadar, muhitten mer- keze doğruda islâh etmenin çare- sine bakalım! 2391 Adesenin gözile ameli davalarımız: Kenar mahallenin şu eğlence bakınız ! Bütün ve teselli nebatiliğini, bir cemiyetin başıboşluk aburcuburunu; köşesine maddi ve mânevi sefalet içinde zevk bakalım kitap gibi okuyabilecek misiniz ?,