HATIR ” 1908 yılının ilk yazındayız. Selânik'de ga F zino bahçeleri bu aylarda işlemeğe başlar. Geceleri, üşünecek kadar serin değildir; tatlı bir ılıklık hüküm sürer. aylardır, olaylar birbiri ardınca, sık sık Sa) çatıyor. (Osmanlı. Terakki ve İt. : tihat) cemiyetinin çeteleri dağlarda dola. Selânik, beştan başa tutuşan Makedonya'nın başı olduğu gibi yüreğidir de. " Bütün Makedonya Selânikle birlikte d şünüyor; kalbi Selânik'in kalbile birlikte pk çarpıyor. Üç gündenberi bir haber dolaşıyor: Se hür lânik merkez kumandanı Kaymakam Nazım Bey İstanbula gidiyor! “Gitmeli, e gitmemeli mi? Köşede bucak- ta, kırda, bayırda, gazinoda, bahçede bulu- şan şel öirbirlerine sitem ediyorlar: ? Na; niçin İ#tanbula gidiyor? Gitmeli lâzım; gitmekten alıkonulması lâzım! Hiç bir yerden bir şey sızmıyor. Havada bir sinek kanadının bile vızıltısını işitmek »- imkânsız. Bununla beraber koca Selânik, baştan başa kendi işinde, kendi eğlencesin- de, Bu yüz elli bin kişilik ( kozmopolit) şehir , ko» caman bir imperatorluk için düşünüp gp p (© “mıyor. Makedonya şehirlerinde, kasabalar. ” da, köylerinde; ka başka ak top- luluklar'da Selânik gibi düşünüyor, Selânik ŞI tere e) sanki tek bir kafa, tek bir yürek var; Bir gövde ki hem kafa, i tihat) m yarattığı birliği görmemiş gi Kil L İİT. m Beyin İstanbula gitmesini istemi. bel eler çok; fakat bunun nasıl önleneceğiri Ye k hn bilmiyenler de çok. z A, Rıhtım: boyu elektrik fenerlerile pırıl pı- ie rl parlıyor; ışıklar denize vurdukça bir pe- r yurduna düşülmüş duygusunu uyandı. Yön Mi k | Yav AVE im. İsimi geç bitirdim, O gece ( yaz. Kul&, pahçesinin açık Kirk bir gösteri, var, apn gösteri tiyatro değil; bi müzik konseri, onra da bir varyete, Bu, bir ivilik işi isin Yaylıyor, Ben de buraya gi- diyorum. imdi havada, içi $ Şimdi NA zere boğan esrarlı ii oruyorum » «Nasıl gitme; meli ?» kendi kendimden ceva; AP alamıyorum Bir dakika geldi, yakınımızda bii seyler ol. duğunu sezinledim. Konseri bıraktı. bah- Artik söledi örn; NN akaretlerin arkasında uzanan mezarlıklar içine doğru saldırıyorlar, Koşuş, saldırış, belki bir saat © şirken yenilerinin dağlara çıktığı işitiliyor. * Rl Kâzım Nami DURU sürüyor. Kardeşler biliyoruz; Nazım Bey belki öldü, belki sağ; fakat herhalde İstan- bula gidemiyecek. İsmail Canbolat yürbeşilğe inha olun. muştu, Nazım beyden di leği var: «İstanbula gidince Serasker kapısmdan inhasmı araş. tırsın, Hükmü yerine getirmeğe çalışsın.» İsmail, bans, bunu gündüz söylemişti. Bu akşam ora' 1 gideceğini biliyordum. Bir şey yapabilecex midi? İsmail Canbolat Nazım beyin evine geli- yor, kapıyı bir kanun neferi açıyor; geleni içeriye alıyor, Nazım Bey üst kattadır. İs- mail onu alt kattaki odada, kapıdan içeri girince şöyle sağ yan duvarına dayalı bir iskemle üzerinde bekliyor. Biraz sonra Nazım Bey odaya giriyor ve İsmail Canbolat Bey * sokak üstüne açılan pencereye çul ve- rerek minder üzerine oturuyor. Can. bolat dileğini söyliyor; Nâzım Di pacağına söz veriyor. İsmail gitmek için kalkıyor, Na. zım da geçirmek üzere kalkarken pencere- nin dışından bir silâh patlıyor. Nazım kal- binden yaralanacakken, birdenbire ayağa kalktığı için, kalçasmdan, kalçasmın ka ya, etinden, fakat İsmail Canbolat sol ba: dan, sol baldırının kemiğind Orada öğreniyoruz: İsmailin gizli arka- daşı Mustafa Neciptir, silâhr da o atmıştır. Attın; fakat yazık ki, ğü ki vur. madı Diyorüz. Zavallı İsmail, 23 temmuz 1908 şenliklerine giremiyor; çünkü yarası kapan. mamıştır, yatağında yatıp kalmıştır. * a İsımil Canbolat, okuma yazma bilmiyen (Canbo'at Bey) adında bir jandarma binba- a Mİ ” sakınmazdı. Fransızcayı, şısnın oğluydu. Babası, anası pall ef at il ne çerkesce bilir, ne de (çe kesim) derdi. İsmail benden iki smıf sonra idi. Baba. larımız (Üsküp) te bulundukları için, tatil. leri de, birbirimizden ayrılmazdık. Daha Manastır askeri idadisinde iken gi. ire başlamıştım, harp okulunda hayli düz gün bir Türkçe yazabiliyor, şiirler karalı- yı iz, güzel Türkçeyi, şiiri seven üç dört kadi birbirimizden hiç ayrılmazdık, Yazılarımız için birer (Mahles) de seçtik: ir (Nami), İsmail (Raik) mahleslerini al. ON Canbolat, (Terakki ve Ke ınte mel direklerinden biriydi. Ü. direği vardı: Talât, Rahmi, İsmail Canbolat, n arkadaş 1906 ilk yazımda İsmail Gebolat'ın Yalılarda, (Baron Hirş) hastahanesi do. laylarındaki evinde toplanmağa başlamış" tık; bu toplantılar, geceleri, Mithat Şükrü. nün (Defterdar) daki köşküne geçti. Eylül ayında, burada (Osmanlı hürriyet cemiye. arka Gk er gece bir yerde toplan. hattâ tehlikelidi. Aramızdan i ğ ç arkadaşı tor Nazımın teklifi üzerine, (Osmanlı Te. rakki ve İttihat cemiyeti), (heyeti âliye) de (merkezi umumi) adını aldı. (Talât'ın yet) gazetesinde Salâhattin ie anla- tan Mithat Şükrü on arkadaş a a İs. mail Canbolat yerine İsmail Ma iri N Bu, sanırım, Salâhattinin bir yanlışlığı ola- cak. Hocam İsmail Mahir, (Osmanlı hürri- yet cemiyeti) ne Mustafa Nesip, jandarma binbaşısı Kâmil gibi, ilk almanlardandı.) İsmail Canbolat ile mekteptenberi çok se. vişifdik; Selânikte yalnız gece uykularımız ayrı geçerdi. O, Sia âliye) de çalışmağa başladık. ta a, yalnız. gündüzleri konuşup: gö. rilgebilirdik! Çok cesurdu; gözünü budaktan Almancayı kendi kendine elde etmişti. Kalemi düzgün, Türk- cesi e Talâtla, Rahmile ilk tanıştık- la sevişmeğe başladılar.. Birlikte çalışma, pr hele Talâtla İsmaili, son s1. atlere kadar birbirine, kopmaz bağla bağla. mıştı, yl İsmail zayifti; ciğerleri pek sağlam de- ğildi. Yaralandığı vakit, bir daha kalkamı- yacağmdan korkmuştuk. Yaralı yatarken de sağlamlığında olduğu gibi çalıştı. 23 temmuz 1908 günü, Selânik hükümet konağı önün. den aldığım binlerce kişilik kalabalığı. Mit. hatpaşa caddesinden, idadi önünden, Hami. dive caddesinden geçirerek Yalılarda İsmail Canbolat'ın yattığı ev önüne kadar getir. mistim. İsmaili sindi, fakat o vata- #mdan kalkamadı, yattığı yerden yüzünii »#sterebilerek yaşlı ği halka, tesekktir »debildi. Bilmem,' tarih bir gün bu olayları yaza. cak mı? Onlarm tarihe girebilecek bir de- ğerleri var mı? (Talât), (Rahmi), (İsm il Canbolat) meşrutiyet tarihimizde bir (tri. umvira) kurarlar; fakat hiç bir vakit ken. dilerinde bir millet ferdinden fazla kudret tmemişlerdir, (Devam edecek) .