5 : İç Muhasebe Dış Muhasebe POLİTİKAMIZ (Büyük Doğu) ideoloeyasını, her sayıda, her sayının başında ve bütün hayat şubelerine hâkim bir pilânda, birbirine kenedli tuğ- la parçaları halinde örgüleştirir- ken, politika ölcümüzü, asli sü- tununda ele alınacağı günü —— meden bu sütun e b billârlaştırmayı Mei Bizi sevenlerle o sevmiyenlerin (zira biliyoruz ki esi fikir mu- hiti bizi pek çok sevenlerle biz- den pek çok bin edenlerden sökelkimlir) birini mes'ut, öbü- rünü kahredecek şekilde ve bir mislini henüz kimsenin görmemiş canhıra, bir samimiyetle e z , (Büyük Doğu ), şiddetle, â âzami yalnız tek zaviyeden; Türk mille- tayin etmiştir. Zira ( Büyük aziz Türk ee. büyük el - riyetini kuran ün selim bei sahiplerile beraber taktir etmiş- mihver ra, bütün avam kadrosile, Hayma- na ovasını sulamaya memur edi- lecek; bu akibetten daha fenası da ama, gayet ince bir çıkar yola da ma- “ günün liktir. Dava, bu tezadı en düğüne ve idare ettiğine aslâ şüp- he olmıyan Demokrasyaların, insan ve millet hayatına ve hak mef- humuna saygı duyucu ve gayrin şahsi ve milli tekevvününe imkân verici tek kutup olduğunu bilmek ve onların her yn tedbir yoluna buzlampaktan” ibar alıyor. İşte, birkaç ve indirdiğimiz, en girift düğümü karşısında, yalnız Türkü, Türk milletini, Türk milletinin yarınını ve ezelle ebede bitişik hayatını mefküre edinmiş olan ( Büyük Do- gu) yu, maalesef fikir piyasamızı dolduran binbir samimiyetsiz ta- vır arasında, köksüz ve samimi- yetsiz bir taraftarlık yolunda farz- etmek, bizi yakından tanımıyan- larca abtallık, tanıyanlarca ise Ve bu mevzuda vesika vesika 'malümumuz olan dost ve düşmana karşı bu gün- lük söylenecek başka tek kelime- Be. De. Pa eğ ROMA Bir ri tasavvur edin ki, komşusuna terketmek vaziyetinde kalmıştır. 914 harbinin mahsulü topyekün reddeden rbin sonunda Memleketine fiilen yerleşmiş olan müttefiklerinin d ih kılıcı gibi duran Rus tehlikesini emniyete almak ve gönül rıza- sile terkettigi araziyi tekrar elde etmek için mihverin açtığı şark seferine katılmıştır. İşte bu. memleket Romanyadır; r- anlış adım atmanın bütün ağırlığı, ihtimalle- rin sonsuz cömertliğini o bastıra- racak v edir, Bütün kaba (Antonesko ) da değildir. Kıral (Karol), Balkan nihayet kendi irtifa yıkar. İsli aye hadlere riayet etme , Terbiye man leri saran & Kzkanilibe riayet etmek yayılma vaz İsdinciye kadar istilâ ei ve kafa a lan ai etmeden, İna. yacak kadar tüketmek. Dünle bugü. arasında muhasebe: * HADLER Kat kat üstüne yükselen ve yükselmekte hiçbir had tanımı- inayı, rüzgâr, bora, kasırga, yıldırım ve zelzele yıkmasa, mutasavvıflarının ne dimrenz bir edep tarifi var: ktir, asına Zalh dep değil; eşya ve hâdise- edebi İşin zevkli tarafı şu ki, bütün bu taşmalar, yayılmalar, neti- İceyi Almanya hesabına halledememiş; ve şimdi de cenup ve şark kerieede bir hayli yol almıya iyeti Pep İnsan, Almanyanın neticeyi elde tmeğe mecbur olduğu büyük dünya sahasına denizi boşaltsa, toprak onu içer; meselâ Bağdadu tek damla halinde bile varamaz. Almanların gidiş tarzı, daima a gibi, işte bu derin ruh İngilizlerin. gidiş tarzı da, daima olduğu gibi, vi lg Li kendi hırs deryaları içinde Böğmak ve Son Telgraf — Çerçeve — N. F. ei — 22.10.1940 BAB mecbur kalmak gibi yeni bir ve Berlinden boşalan deniz, 1 hesapsız yeni ve çatlı- Hulâsa eden : BÜYÜ ÜK DOĞU, aziz okuyucularının müba- uğ rek Şeker Bayramını hassasiyetle tebrik eder, anlaşmasının emniyet 'düğümünü ani bir karara bağlamaktan vaz geçerek en büyük fenalığı kendi memleketine yapmıştı, Sonra sa- ga sola baş vurup mesnet araya- rak politikasında istikrarsızlık doğurdu. Muhakkak ki Mareşal (Antones- rih önünde mes'uliyetten kurtul- mak için hüsnüniyet kâfi bir şart egil... Rum. efkârı o umumiyesinin önlük) lara karşı büyük bir sevgi beslediği muhakkaktır. Ve hükümet bunu çok iyi bildiği için (Ploesti) bombardımanlarında mak istiyerek kendisine bu yolda gi siyasetin sırf mareşalın iradesi neticesi olduğu pek iddia edile- mez, Bu yolda hüküm serdetmeye sebep olan hâdiselerden biri de (Antonesko) dan (Bara) ya kadar erkesin mmümanaat etmiş olma- sına rağmen Macaristanın herhan- gi bir döneklik ihtimaline karşı men kıtalarının tahşit edilmiş ol- - ması i Ir, 38 Roma: yanın en mühim harp (potansiyel) i e mahsul bie in köylü sınıfı nelere nazaran o kadar faal değildir (Burjua) sınıfı idari mda reisleri muhtıralar neşretmekten ileri gitmiyorlar. Ana kıraliçe ile saraya gelince, kıral da dahil ol- mak üzere daimi bir mürakabe al- tındadırlar. Her türlü tedbirler alınarak mümkün olduğu kadar politikadan uzak tutulmaktadırlar, Ordu tamamen Mareşalın emri altındadır. İşte üç satırla Rumen içtimai kalâdelikler müstesna olmak üze- re bugün Rumen milleti ve hattâ Rumen hükümeti istikbalini şim- diden malüm bir mukadderin eli- ne bırakmış bulunuyor. Rıza ÇANDIR rn Biye LAL Aİ Gi