m MUMHTELİF PARÇALAR Vaktimizi kâh hoş geçirir, kâh belâlara nişan oluruz. Dünya masaldan başka birşey değildir. Biz de bu masalı dinliye dinliye uyur gideriz. ATTAR Kimse aşk yolunda sırra mahrem olamadı. Ey Sâyir! Bu sahrayı kimse senin gibi dolaşmadı. Akıllı, su kena- rında köprü ararken, çıplak ayaklı divane suyu geçti. Gaza eden, şehit olmak için çabalar. Aşk şehidinin kendisinden daha faziletli olduğnnu bilmez. Kıyamet gününde iş anlaşılır. Şehidi, düşman öldürmüştür; âşıkı dost... EBU SAİT EBİLHAYR Sofi bedenini tamir etmekle meşguldür. Zahit, er- kek veya kadın, insanları aldatmakla... Âlim, sözlerin içinde boğulmuş, âşık da kendi helâkile meşgul. ÖRFİİ ŞİRAZİ Ufukları baştan başa bir havanda döğüp ezmek, dokuz feleği yürek kanile sıvamak, yüz sene zindanda esir yatmak, nâdanla bir an sohbet etmekten kolay... i AFIZ Aynamı, temizledim ve önüme koydum. Bu aynanın karşısında betbaht çirkinliğimi gördüm ve başkalarının çirkinliklerini hatırlamaya vakit bulamadım. SULTAN MAHMUDU GAZNEVİ Yine gel, yine gel! Ne olursan ol, yine gel! Kâfir, rint, puta tapar olsanda yine gel! Kapımız ümitsizlik kapısı değildir. Töbeni yüz kere bozsan da yine gel! BAHA EFDALÜDDİN. KÂŞİ Saadeti arama ve âlemde' mesut yaşa! Vücudunu zamanın gamına bırakma ve hür yaşa! Yaşadıkça ölüm- den emin olamazsın; bir kere öl ve ondan sonra ebedi- yen zinde olarak yaşa! ; KEMAL İSMAİL Farsçadan Türkçeye - Asaf Halet Çelebi (CMÜZ) LERE Niyazımı dinleyin, (Olemp) li (Jüpiter)in füsun saçan kızları (Müz) ler! İlâhlardan ezeli saadeti, insanlardan da ebedi şöhreti elde etmeme delil olun! Dostlarıma tatlı, düşmanlarıma acı olmak isterim. Evvelkilerin hörmetini, sonrakilerin haşyetini cezbetmeme çalışın! Ben servetlere sahip- olmak istiyorum, fakat zenginliklerden zulüm ve hilleyle faydalanmak değil. Haksızlığı her zaman adalet takip eder. Ancak ilâhların verdiği saadettir ki insan için sabit. İnsanların saadet sandıkları, haksızlık ve kargaşalık mahsulü olmaktan başka bir şey değil. Onu adaletsizlik getirir, ve hüsran adaletsizliği takip eder. Sonrada işe felâket karışır. henüz yanmış ateş gibi felâketin de baş- langıcı küçüktür. Evvelâ zayıf, sonunda müthiş! Faniler üzerinde zulüm ve cebrin meyvaları çok dayanmaz. (Jü- piter) her şeyde akibeti gözleyicidir. Bir bahar rüzgârı gibi, beklenmedik anda bulutları dağıtır, sonsuz denizi ta dibinden sarsar, nimetli toprak üzerinde insan- ların güzel eserlerlerini yıkar ve sonra ilâhlara mekân olan yüksek göğe çekilir ve gözlerimize sakinliği ve manzarayı iade eder. Güneş yeni başdan geniş dünya üzerinde ışıldar ve bulutlar, bir iz bile bırakmadan da- ğılır gider. (Jüpiter)in intikamı böyledir. O, insanlar gibi her vesilede bir kızmaz. Fakat yüreklerinde suç taşı- yanlar, sonunda onun elinden kendilerini kurtaramaz. eninde sonunda o mutlaka kendini gösterecektir. Bazı- sını tez cezalandırır, bazısını geç. Eğer bir kaç hain kurtulursa, ilâhların (Park) ları onları yakalamazsa, yine cezadan kurtulmuş değillerdir. Hareketlerinin cezasını, suçsuz evlâtları, yahut masum torunları çekecektir Biz faniler, ne tuhaf muhakemelere sahibiz. “Talih, iyi ile kötü için birdir!,, diye düşünüyor ve felâket gelme- den evvel nefs emniyetlerimizi kaybetmeyiz. Felâkete uğrar uğramaz da inleyip, sıkılmaya başlarız. O zama- na kadar ağzımızı açıp boş ümitlerle beslenmekten baş- ka işimiz olmaz. (Eleji) - (Solon) - Fransızcadan Türkçeye - M. K. Bizim çizgilerimizle : Belediyenin yapamadığını bit yapabilirdi, fakat heyhat... 10 KARİKATÜR NE ZAMAN SANATTIR? Onların çizgilerile: — (Hayl Hitler!) diye bağır bakayım!..