Sahife 6 ANADOLU Bir Fransız kadın tayyarecisi anlatıyor Hep Madeleine Chamuse ee & İzieni Otomatik makine: Fabrikanın ziyaretçileri kabul ettiği pok aade döşenilmiş sa- Tonlarının birinde, başmühen- dis beni geldi buldu. Duvarda, makinelerin “Greta — Garbosu, PZ.HY 28 modelinden idrolik bir prese, bir fotoğraf içinde, kendini azametle teşhir edi- yordu. — Biliyorsunuz ya, de di oto. matik makinelerin tayyare ima- linde tatbik edilmesi pek ko- lay olmadı, bu hususta çok çekiştik. Böyle bir muvaffakıyete vası| olacağımıza ve bu suretle imal edilecek parçaların, kullanış iti- barile, elle yapılanlardan daha sağlam olabileceğine inanmad- lar; her işçi için hususi bir ma- kine düşünemezdik; şu halde; tayyareler için mecburi bir çap, bir nevi umum! hacim, işçinin muayyen bir hudud dahilinde ve nazari olarak matlup şekle yaklaşmak şartile yapacağı işi arzusuna göre tasatlaması kai- desi dahilinde bulunuyoruz. Buna göre, ayani otomatik makineler, teferruatta yapılacak değişikliklerle, her işe yar- yacak, Başlangıçta, tayyâre fabrika- törleri bunu iğrenç buldular. Şimdi Darmierler, Fieseler, Yunkers, Heinkel, Messerhintt, Hensehel, kısaca, bütün tayyare fabrikalarında, artık otomatik mâk'nelerle çalışıyor ve birçok ltayyare yapıyoruz. Almanya ve Amerikanın he- men münhasıran otomatik ma- kineleri inbhisarları altına aldık- Tarını esasen biliyordum: — Üç senedenberi, biz Al- manlar, Potez, Mariel Blacb, Devaitine, Chantires te Penha- et ve isimlerini söyliyeceğim diğer Fransız tayyare fabrika- larına, makine modellerimizi arzettik, Bu modellerin Avru- panın her yerinde kullanılma- sına rağmen, sizin (fabrikatör- leriniz, bunların kendile: â kadar etmediklerini bildirdiler, — Evet, dedim. Nasyonalist cereyanlarından sonra siparişler almağa başladınız. Gittikçe — tanınılacağınızı ediyorur. madam! Fransız “ayyareciliğini ve ordusunu ma- kineleştirmekten bahtyar ol Nüfus siyaseti — Başı 3 üncü sahifede— münakaşasına lüzum — görmiyo- ruz, yalnız şurasını kayıd ile iktifa ediyoruz çocukların ? ve ahlâkt kaliteleri kuv- vetlendirildiği takdirde (kalite) meselesi zaman ile kendiliğin- den halledilir, bize lâzım olan düstur şudur: (Azami doğum, asgari ölüm. Adedi çoğaltmak, kaliteyi uslah etmek). İtalyan âlimlerinden Corrado Gini, (Milletlerin doğuş tekem- mül ve ölümü) nam eserinde (aded) ve (Kalite) meselesini uzun uzadıya tetkik ettikten sonra diyor ki; *Aded, üstüne istinat etmi- yen “kalite, müthiş bir uçuru- ruzdur. Nüfusun çokluğu — mil- letlerin yaşaması için en önde gelen bir şartır. Müstakbel ne- sil iktısadi, sanayi ve kültürel sahalarda da büyük rekabet- lere maruzdur. İşte bu noktâi nazardandır ki bu sahalardaki rekabetlere vesair — tehlikelere karşı gelebilmek — mukavemet edebilmek ve bu cidalden mu- zaffer çıkmak için bir şahsın kabiliyeti yani (kalite) değil, bir milletin. umumi kabiliyeti yani (adet) lâzımdır. Unutma- mak icap eder ki bir milletin kesafeti muzafleriyetin âmilidir. Kesafet te doğum ile meydana gelir. Padişahlar devrinde herşey- de olduğu gibi nüfus meselesi ile uğraşılmadı, meşrutiyet dev- rinde nülus meselesi bir siyaset “Ah, bu gönül,, Yazan: Saime Sadi Üi ga tutam saçının buklesi titriyordu. Onu elile düzeltti. Kalktım, ona pasta getirme- ge koştum. Fakat dönüşümde, onun deminki halini kaybetti- ğini, gene mahcup bir kız ço- cuğu kalıbına — gömüldüğünü gördüm. Sanki ruhunda esrarlı bir deniz yükselişi ve alçalışı olmuştu. Ayağa kalktı, pastala- m, meyvaları, masaya yerleş- tirmekliğime yardım etti: — Burada evimde gibiyim.. Dedi. — Teşekkür ederim Aferide *dedim- kendi evinde ve bir kardeş yanında.. Pastasını kesiyordu: — Deminki sözlerimden, #b- lam için fena — düşündüğümü zannetme.. lü Diye başladı ve gözleri önüm le devam etti: icie — Muhakkak ki biz biribiri- mize hiç benzemiyoruz. O beni iğnelemekten çok zevk — alır. Benim hareketlerim ise, “dğ:” bir sitemden ibıîım'ı. .Pı"î defa, her fedakârlığı y! aramızdaki boşluğu dnldıınnkık için tecrübeler yaptım. F.&:f hem o kaçtı, hem de ben j ha fazla gerilmek veya elesti- kileşmek imkânını hıılı_ııldll- Bu garip ruh ayrılığın! içimde, senelerdenberi bir üzüntü ha: otomatik.. Almanlar, yeni bir çalışma şekli bularak imalâtı artırdılar wT Bu te; mesai ümidile git- mek üzere izin aldım. — Devam edecek — Bir hafta sarfında geceleri nö. betçi bulunan eceaneleri, gönleri ve istimleri ile yazı Karataşla Santo; Keçecilerde Yeni İzmir; Ay: vuklada Halk, Salı: Kemeraltında Birlik; — Güzelyar hda Güzelyalı; Tililkikte Faik; İki çeşmelikte İkiçeşmelik; Türkpasa. rında Abdüsselüm. Çarşamba: x Kemoraltında — Birlik! K aranti. nada Eşref; Kemerde —Ali Hayred. dim, Eşrefpaşada Eşrefpaşa Perşembe: Kemeraltında Sıhhat; K aratapta t İsmir; Aeri; — Ayvukladı d Kemeralünda Hilal; — Güselyalı- da Güzelyalış Tüzkpazarında — Asri; “kiçeşmelikte — kiçeşmelik; — Alsaae nada Ahmed Eşref; Kemerde Ka mer; Eşrefpaşada Eşrefpaşa; Alean> cakta Ahmed Lütfi. hükümet nüfüs meselesini bir siyaset olarak kabul etti, nüfus yazılması ve bunun beş altı senede bir tekerrürü, bu yolda tutulan istatistikler, yer yer ço cuk hi leri, — bakımevleri açılması nüfus siyaset, telâkkisi- nin hayırlı ve mesut neticaleri- dir ki, yazımızın başında dedi- gimiz gibi buna ne kadar se- vinsek azdır. N. S. E linde taşıyorum. Nihayet kar- deşimdir, onu seviyorum. Bunun herhangi bir başka şekli akla gelmez Saime.. Ancak aramız- da mukadder bir ayrılık oyunu devam edip gidiyor. Çocuklu- ğgumuzdanberi, sinsi ve gizli 'bıı mücadele içindeyiz. Onu, ilk fk'_'ı dün değişmiş gördüm. Sevincinden bana da bir hisse 'Y'(ln_ık istiyordu. Onların saa- d'_u'_' ©o kadar istiyorum ki... Düşün, bütün bayatımızın ye- gâne hedefi, mümkün olduğu kadar biraz fazla saadet duüy- mak değil midir?.. — Tabit Aferide — -dedim- Pastasını kesiyordu: — Nişana geleceksin tabit. — Ona ne şüphe?.. O gün, bu mevzu üzerinde başka hiçbir şey konuşmadık. işan gecesini hatırlıyorum: amamen âdet hilâfına bir Rişan gıcesi hazırlanmıştı. O 12 Mant Büyük Millet Meclisinde ha Almanya tayyare rekorları- Yaretli münakaşalar oldu nı ne suretle kırıp geçti? Ankara, 11 (AA.) — B.M. Meclisi bugün Fikret — Sılayın başkanlığında toplanmıştır. Cel- senin açılmasını müteakıp bazı üyelerin mezuniyetlerine ait ri- yaset divanı tezkeresi okunmuş ve memurin kanunu hakkındaki teklifin alâkadar encümenlerce ayrı ayrı tetkikinin güçlüğü mu- cip olacağı cihetle mütenazır encümenlerden teşkil olunacak muhtelit bir encümen tarafın- tetkik edilmesinin faydalı ola- cağı hakkındaki dahiliye encü- meni mazbatası — tasvip edil- miştir. Bundan sonra ruznâmede bu- lunan demiryolları ile eşya nak- liyatına ait beynelmilel muka- velenin tatbikine ait kanun lâ- yihasının müzekresine geçilmiş- tir. Bu kanun lâyihasile 2461 numaralı kanun ile Türkiyede meriyeti kabul edilmiş olan de- miryolları ile eşya nakliyatına müteallik beynelmilel mukavele- nin GÜ sncı madddesine - tevfi- kan teşekkül eden heyetle bey- nelmilel nakliyat komitezi ta- rafından işbu mukavele hüküm- lerinin tatbikatını teshil için ittihaz olunacak kararların mü- temmim hükümlerin Naha Ve- kilinin tasdikile meriyete ko- nulmasına salâhiyet verilmesi istenilmekte idi. Lâyihanın heyeti umumiyesi üzerinde söz alan Refik İnce (Manisa) kanun lâyihasının umu- mi hatları üzerindeki noktai nazarını izah ederek naha em cümeninden bir muahede ve mukavelenin mütemmimi olmak üzere ittihaz edilen kararları ve leye ilâve edilen ve mahiyeti itibarile mukavele olan bir ka- rarı tasdik etmek meclisin sa- lâhiyeti dahilinde iken bunun bir vekile icra kuvvetine men- sup herhangi bir vekâlete ver- menin doğru olup oli ğını ve esas mukavele mucibince eksperlerin ve komitenin böyle bir karar ittihaz edebileceği kabul edildiğine göre esasen kabul edilmiş olan bu heyetin vermiş olduğu kararları tasdik için böyle bir kanun yapılma- sınâ ihtiyaç olup olmadığını sormuştur. Encümen namına mazbata muharriri Ahmed Hilmi Kalaç (Kayseri) cevap vererek mevzuu müzakere olan lâyihanın evelce Millet Meclisinin tasvibinden geçen bir mukavelenin 60 ıncı maddesi mucibince arasıra itti- hada dahil olan hakemler de- legelerinin toplantılarında mu- kadar da kalabalık değildik. Salon, iyice donatılmıştı. Orta- daki büyük masanın üstü, çok erkenden gelen bir yığın çiçek buketi ile doluydu. Güzide bu akşam hakikaten parlak, canlı ve neşeli bir gü zellik içindeydi. Fakat, Aferide, ince vücudü- nün zarif, ahenkli güzelliğini tebarüz ettiren beyaz yakalı ve kavuniçi robu içinde, Güzide- den çok sihirli, ondan çok şiirli ve âdota müstesna bir mahlük gibiydi, Sık sık ona bakıyordum. Beni, köşeye çekmişti ve bura- dan ayrılmak. ta istemiyordu. Bu karanlıkta âdeta — yarı uyuşmuş gibiyd. Şüphbeler, ih- timaller, tahminler 2'hnimde biribirini kovalıyordu. — Acaba -diyordum: öyle olmasın? Bir aralık elini tuttum; hara- reti vardı. Hem de ecpeyce faz- la bir hararet... kavelenin herhangi bir madde- sinin tavzihi şeklinde ittihaz edilen kararların tasdikini is- tihdaf eylediğini - işaret etmiş demiştir. ki: — Yeni bir hüküm olmıya: caktır. O halde bu tavzihi ihtiva eden kararı yalnız Naha Veki- Tinin kendiliğinden tasdik etmesi için mani bir kanun kaydımı var: —Esbabı mucibe mazbatasın-| dır ki, yeni bir kanun çıkarmağa dada izah edildiği gibi karar- lar iki ay zarfında tebliğ edil- mekte ve alâkadarların üç ay zarfında menfi cevap vermedik- leri takdirde ise meriyete girmiş sayılmaktadır demiş ve şunları ilâve etmiştir: Yeniden mukavele tanzim edi'miyor. Mazbatamızda işaret edildiği gibi tavzih mahiyetinde olan hükümlerin tatbik mevki« ine konulmas salâh'yetini - isti- yoruz. Teşkilâtı esasiye kanunu- nun 26 1ncı maddesi filhakika mukavele salâhiyetini doğrudan doğruya yüksek meclise bırak- mıstır. Fakat biz bu teklifi mukavele yapmak mahiyetinde görmediğimiz için Nafia Vekâ- letine böyle bir salâhiyet vermeği doğru bulduk. Ziya Cevher Etili (Çanak- kale), Kanun metni içinde Dis- Ppositions Complemen — taires gibi yabancı kelimelerin bulun duğunu işaret ederek bu keli- melerin nasıl olup ta konuldü- ğunu sormuş ve — encümen mazbata muharriri bu kelime- lerin madde metninden çıkarıl- mış olduğu cevabını vermiştir. Refik İnce (Manisa) tekrar söz alarak madde metnindeki teshil için ittihaz olunacak ka- rarların mütemmim hükümlerin ifadesinin delâlet ettiği manayı izah ederek mukavele tatbika- tının teshili için ittihaz oluna- cak kârarlar hakkında mutabık bulunduğunu ve esasen hükü- metin hangi mukavelenin hüsnü tatbiki hakkındaki murakabe salâhiyetinin zaten takyit edik miş bulunmasına göre bunun bir kanun mevzuu teşkil etmi- ü söylemiş ve demiş- tir ki —Mütemmim hüküm mukave- leye yeni hüküm ilâvesi mana- sındadır. Böyle olunca daâ mu- kavelenin tarafınızdan tasdiki Tâzımdır. Nafıa encümeni mazbata mu- harriri, Refik İncenin bu son mütalealarına da cevap vererek madde metnindeki hüküm keli- mesinin ilade ettiği maksadı izah etmiş ve bunun mukave- leye yeni bir hüküm ilâvesini tazammun eylemediğini tekrar kaydeylemiştir. Hakkı Tarık Us (Giresun), şu suali sormuştur: — Hastasın gene Aferide! Zoraki güldü: — Zarar yok.. Yalnız, sapsa- n benzmle ve neşesizliğimle ortalığı rahatsız etmemek için buraya çekildim. Aferide, doğru mu söylüyor- du? Bir aralık kolumu sıktı: — Geliyorlâr galibal Aldanmamıştı. Doktor nişan- hının hizmetçileri gelmiş, ruca salonun sağındaki ilk oda- ya, Aferidenin baba ve anne- leri ile en yakın dostlarının bulundukları büyük odaya gir- di ve bir dakika sonra, geri döndü.. : Aferide kolumu tekrar sıktı: — Haydi bir pa şu kâ- labalığın içine karışalım, gene geliriz yerimize... Yürüdük., Salonun merdivene açılan kapısında, Aferidelerin hizmelt bekliyordu. Kalaba- lığın büyük bir kısmını, Güz.- ihtiyaç görülüyor. Nafıa Encümeni mazbata mu- harriri: — Vekâlet kendisinde daha fazla salâhiyet bulmak için tek- lif etmiştir. Cevabını vermiştir. Nafıa Vekili Ali Çetinkaya hatipler tarafındaa ileri sürülen mütalealara karşı verdiği ce- vapta beynelmilel nakliyat iş- lerinde dğer alâkadar — olan devletlerle bir mutabakat olma- sının zaruri olduğunu ve bizim de dahil olduğumuz beynelmi- lel bir toplantıda — yapılmış olan mukavelenin Büyük Millet Meclisince tasdik edilmiş bw lunduğunu — kaydederek demiş tir ki; — Bir komite bu beynelmilel mukaveleye ait işlere bakar. Vakit vakit bu komite tarahım dan ilâveler, izahlar, tefsirler tebliğ edilmektedir. Biz vekâ- lete salâhiyet verilsin lüzumuna göre tefsir ve izah edilsin, di« yoruz. Mesele bundan ibarettir. Nafıa Vekili Ali Çetinkaya bu münasebetle beynelmilel ko- miteden gelen yeni bir tefsir kâararını okuyarak mevzuu bahs meseleler bu gibi şeylerdir. Takdir heyeti umumiyenindir, demiştir. Refik İnce noktai nazanada” ısrar ederek kanun lâyihasıma gelecek toplantıya kadar mü. zakeresinin tehirile meselenin esaslı bir tetkike tâbi tutulma: sını istemiş ve bir de takrir wermiştir. ? Takrir reye konularak kabul edilmiş ve tetkik edilmek üzere teşkilâtı esasiye encümenine ve- rilmişlir. B.M. Meclisi Pazartesi günü top'anacaktır. DOKTOR M. Şevki Uğur Dahilt hastalıklar mutahassısı İkincibeyler sokak No, 82 Telefon No, 3286| denin arkadaşları teşkil edi- yordu. Aferide onlarla birkaç keli» me ile konuşuyor ve — sonrâ, izce sözülü; ...al:i.dı ıIıiı ı:ı:lıf=-’lb Dedi. Güldüm: y — Teşekkür ederim -dedim. fakat bilmem Alferide kabul eder mi? Güzidenin mesud gözleri, bol ve akıcı işıklarla parlıyordu. Aferide atıldı: — Kabul etmemek mi? Bu :lııiı için büyük bir satdet ur. Kapıdaki hizmetçi seslendi: — Geliyorlar!.. Bir fısıltı, bir rüzgârin — sav- ruluşu gibi birşey, bir hareket, bir 'ııh.: d=’ geldi, geçti. Herkes — kımıldadı, — başlar, otomatik şekilde çevrildi. — Devam edecek — Üü