Devklayması Kemprime hayat! Yirminci asırda «yavaş in yerini «çâ- buk. aldıktan sanra mesafelerle berabep telikki ve âdetler de küçüldü, kısaldı". Tayyare otomobilin, radyo orkestranın, apartıman konağın, kübizm rükoko'nun, sinema tiyatronun, jilet perükârın pabu- le dursun he- ce bi 1fetii geldi ve çap- razlama, tek Kelimelik masralar aldı, yü- rüdül. Derin fikirler, sathi düşüncelerin zaferi karşısında çekildi, gitti! Yıllarca süren aşk, sabırsız şehvetin ateşinde kül oldu!. Kadınların sırtında eski, sunturlu Kıyafetten kala kala bir mayo ka Yanım asırda biriken serveti yarım gs mede cebe indirenler görüldü Bir kaç doktorun, bir kaç ayd: tiği hastaya şim bir tablet yor! Hattâ bir üniversitenin uzun yıl larda gördüğü işi bir kurs üç ay içinde pekâlâ görüyür!.. Misal mi? İşte Kastamonu Halkevinin resim kur- s Bir skaâemi üç ayda talebesine kalem Eyi (Yazı ve resimler: Cemal Nadir'in) KORKULU RÜYA!. # Memleketimizdeki çingeneler, muhay- Tir bay Osman Cemale müracaat ederek Almanlar tarafından tevkif edilen ırkdaş- ları namına yatdım istemişlerdir!. # İstanbul kunduracıları evvelki gün toplanarak asfalt “aleyhinde bir nümayiş yapmışlar ve Arnavut kaldırımlarının ba» tarasını anmışlardır!.. X Geçen gün bir lokantada bin lira bosdurduğu görülen şık bir gencin sabık Denizbank erkânından biri olduğu zanne- dilmişse de bu zatın Amerikalı bir mij- yonerin oğlu oldüğu anlaşılmıştır. # Dün öğle üzeri yalınayak, başıkabak bir adamın elindeki gazeteyi sallıyarak sokaklarda koştuğu görülmüş, polis tara- fından yakalanmıştır. Tahkikat sonunda biçarenin sıcaklardan değil, Ankara rad- yosu programında yeni bir şarkı gördüğü için sevinçten çıldırdığı öğrenilmişliri,. X Pazar günü Florya plâfında elbise ile gezen biri yakslanıp polise teslim edi miştir. Neticede adamcağızın Balorköy hastânesi sakinlerinden olduğu meydana çıkmıştır? 4 Edebiyatı cedide üstadlarından bir zat Ada vapurunda oturacak yer ararken oturanlardan bir ise talebesi kalkıp ye” # inci meslek yaşına bastığı gece şerefine dolu mide ile yatan doktor Mazhar Uzman korkulu bir rüya görmüştür. rini Ikram etmiştir. Yolcular, ebedi bir Tele - Foto İle tesbit edilen bu rüyada doktor, ressam İbrahim Çallımın «İç bade, güzel ser, var ise aklü şuuren.» diyerek | hatıra olmak Üzeee bu hadisenin tarihini sunduğu şarap şişesini bir hamlede yere atmış ve «dökülen mey, kırılan şişei rindânolsun.: mukabelesile hasmını alt etiniştir!.. kanapenin Üstüne'yazmağa karar vermiş- l Rüyaların tersine tabir edildiğine göre sayın içki düşmanının mücadelesinde mağlüp olacağı anlaşılmaktadır!.. lerdir! mimili kb alamam mz tutanasını öğrelemezken bu kursa giden- ler üç ayda diploma alıp çıkmışlar!, Hayat komprimeleşiyor|, — Bu alfabe tisanımızdaki bütün sesleri çıkarma- ya GiPETİİ midir? — Evet, yamız irticam sesi müstesna! İki arkadaş Berlin sokaklarında bir hayli dolaştıkatan sonra büyük bir caddeye çıktılar. Karınları acik- mışla, «Hangi lokantaya gidelim?» diye düşünüp yürürken vitrinlerden birinde bir tabak içine konmuş sote İ beyin gördüler, «Hah, işte bir Jokan- tal; Hemen dükkândan içeri girdi- ler. Kendilerini saçsız bir Alman karşıladı. İkisi bir ağızdan: Beyin yemek istiyoruz!.. dedi- ler. Alman hayretle müşterilerin yü- züne baktı Reçeteniz var mı?.. — Ne reçetesi?. Burası lokanta değil mi?.. — Yoooo, burasi eczanedir!,, — Peki vitrindeki beyin?.. — Reçete ile satmak içini. İki arkadaş hiddetle yüzgeri dön- düler. Kapıdan çıkarlarken — Tevekkeli Orta Avrupa bu ha- le gelmedi!.. diye söyleniyorlardı. Fors Eşref Şefikle arkadaşı Köprüden geçiyorlardı. Yelkenli gemi şeklinde- ki Denizbank forsunun vapur bâca- larından kaldırılmış olduğunu gör- düler. Arkadaşı hayretle Eşrefin yü- züne baktı: — Bacalardaki yelkenler ne oldu üstad?,. Eşref: — Yel üfürdül. — Eski kaâyık?.. — Su götürdü!.. Başka bir şey konuşmadan 'Tünele girdiler. Lâhana Misafirler incir altında hasırlara serilmişler, ahvali âlemden konuşu- yorlar, bahçıvan Şaban da domatesle- rin diplerini kabartıyordu. Bir ara Şabanın kulağına şunlar çalındı: İtalyanlar, Arnavutlukta her dil den gazete çıkaracaklarmış...» Bahçıvan doğruldu. Kasketini ar. kaya itti, pırasa bıyıklarını sıvazlıya- rak başını salladı: —- Hey mori hey, dedi, bir vakitler orada âlâ Jâhana çıkardı!... Yandılar!.. Gazeteyi pencerenin ışığına tut- muş, Satie tahkikatına aid haberleri okuyordu. Gayri ihtiyari: — Yandılar!.. diye bağırdı!.. Arka kanapeden gözucile gazeteyi süzen başka bir tramvay yolcusu cevap verdi; — Zaten pek parlamışlardı!... Bir şehir herkesin fikrine göre imar edilse; İstanbul şehri!... — Baba ben çember çevirmeğe gidiyorum! — İçeri gir yumurcak, senin kadar (çocuklar