4 Temmuz 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA İnsan yetiştirmek ve insan kullanmak siyasetimiz 1. Ücretler, hademe ve amele hariç. Fakat temin ederim ki, bütün işleri 15 insana gördürmek kabildir, Ücret» lilere de hakikatte hacet yoktur. Hat- tâ dahasını da söyliyeyim: Şayet kır- tasiyecilik şekillerini medernleştirebi- Hirsek, 15 yerine 10 kişi kâfi, , — Lâkin maaş miktarları hayat şernitine göre asla kâfi değildir. Ta mamile hakkaniyetli olmak için, adetleri 10 a inebilir dediğim memur- Tarıma şimdiki maaşlarının üç mislini vermeli, Tâ ki diledikleri gibi yesinler, içsinler, otursunlar, kalksımlar, giyin- sinler, gezsinler; hayattan gâm alsın- sınlar... Böyle olursa, işlerini daha dürüst görcceklerine de büsbütün ka- naat getiririm... — Demek, sizin müessesenizin tec- tübesinden çıkardığınız netice böy- k?2... — Yalnız bizim müessesede değil, Hemen her dairede ayni şeyin yapıla- bileceğine imanım yar... Az miktarda adamlara çok para vererek onları ter- fih etmek; mekanizmayı da ucuza iş- İletmek... Yeni Barem, bence ancak bir istihaleğir... İlerisi için bunu istihdaf etmeli... Ona göre hazırlanmalı... Bu muhavere, devlet müessesele- tinden birinin müdürü ile benim aramda hususi şekilde cereyan ©eği- yordu. — Peki amma geri i kalan memur. lar? - dedim, — Geçenlerde iyi yazmıştınız: Me- selâ muallim azlığı buhranı karşısın- dayız. Yirmi küsur çocuğa behemehal bir öğretmen lâzımdır. Bunda tasar- ruf kabil değil, Âli tahsili olan me murlardan bir kısmını tedris mesleği- ne yeçirmek için tedbirler nimalı, Mekteplerimizi de serbes sahada ha- yatını kurtaracak insanlar yetiştirir hale koymalı. Diplomasızlara zaten Devlet kapıları kapalı, Lâakal yarı kapalı, Yani inkişaf imkânı yok. Bun- lardan birçokları şimdi sızlamyorlar. Fakat kahır yüzünden lütuf görecek lerdir, Zira hariçteki hayat, bir insa- na daha fazla refah temin edebilir, Beş, on sene muntazam, dikkatli, na- muskârane ve akıllıca bir çalışma dan sonra, diplomasız vatandaş bir tatlısu frenginin derecesinde Türki- yede hayatını kurabilecektir; ki, bu dn hiç te fena değildir. Hele bir say- fiye ve eğlence yerlerini dolaşınız! Hangi diplomalı yüksek memurumuz onlar dereresinde yaşıyor?.. — Bu sözlerinizi, diplomasızları te- selli için söylenmiş kuru bir 1âf telâk- ki etmiyorum. Söylediklerinizin hepsi doğru... Ancak bir cihet var: Yüksek maaşlı, müreffeh memur tipi kati iyi netice verdi mi?... Son misaller?... — Denizbank ve saire misallerin- dön imi yeise düştünür? Yani diyecek- siniz ki; «Maaşları yüksek olduğu bal- de gene ahlâki noktadan töhmet altı- na giren kimseler zuhur etti, Kazanç. la beraber hırs ta büyüyor!...» Lâkin bunların cürümleri tebeyyün etse bi- le, tecrübe gene iflâs etmiş değildir, Her inkılâpta böyle ilk sürçmeler ola- bilir. Muhakkak ki bize lâzım olan: Eski memur tipi yerine modern banka memuru ve müdürü tipi! Geniş salâ- hiyetli, müreffeh insanlar! Devletçi rejimimizin bünyesine uygun olan Eminönü meydanı Gümrük binası karşısında bir bahçe yapılacak Eminönü meydanının maketi Üze- rine şehircilik mütehassıs B. Prost tatbikat plânını hazırlamıştır. Bu plân, hemen tatbik edilecektir. Plâ- na göre Karaköy köprüsünün Eminö- nü tarafındaki ayağı yirmi santim kadar yükseltilecek, bundan başka Balıkpazarı ve kemer taraflarındaki zemin setleri biraz daha yükseltile- rek meyil verilecektir. Bu suretle meydan asfalt olarak inşa edilecek- tir, Şimdiki halde sahildeki gümrük binasının karşısında ve eski Eminö- Dü hanı İle civarında yıktırılan bina- larm arsalarında küçük bir bâhçe vü- cude getirilecektir. Hava istasyonu İngiliz, Frene. nani şir- ketleri de müracaat ettiler 29 hazirandan itibaren Yeşilköy hava istasyonu gümrüğüne tayin edilen memurlar, bilfiil işe başlamış- lardır. Şimdiki hulde Yeşilköy hava istasyonu gümrüğünde bir idare me- muru, bir anbar emini, bir veznedar, bir muayene memuru ve biri kadın ol mak üzere iki kolcu çalışacaktır. Yeşilköy tayyare gümrüğünde bir de hususi gişe teşkil edilmiştir. Bu gişede yolcular, her milletin parası- na mukabil Türk parası temin ede- bileceklerdir. Bu gişe Cümhuriyet Merkez bankası namına işliyecek, hesabatına gümrüğün idare memu- TU bakacaktır. Şimdiki halde Yeşil köy hava istasyonuna biri Almanya» dan, diğeri de Romanyadan olmak üzere iki muhtelif tayyare servisi işlemektedir. Öğrendiğimize göre, bu hatta tayyare işletmek üzere İngiliz, Fransiz, Yunan şirketleri hüküme- timize müracaatta bulunmuşlardır. Bu şirketlerin murahhâsları Ankara- da kükümetimizle hali temastadırlar. Şimdiden bu şirketler için Yeşilköy hava istasyonunda yerler ayrılmak- tadır, Diğer taraftan Devlet hava yolla. rının, Yeşilköyde yeni bir sivil hava istasyonu yaptırmak için hazırlat tığı projede tamamlanmıştır. Bu hususta Münakalât Vekâletince ni- hal karar verilmek üzeredir. Bu yeni yapılacak tayyare İstasyonunda po- lis, gümrük ve muhafaza için ayrı ayrı yerler bulunacaktır. Yeşilköy hava gümrüğünde lisan bilen memur ların vazife almasına çalışılmakla- dır. ...mr nasa araRaEE AAA ENA ANAN SANEREM eN, budur. Söylediğim gibi, bu Barem, istiha- ledir. Bundan sonraki insan yetiştir. mek, insan kullanmak siyasetimizi bu esaslara göre hazırlamalıyız. — Yani: Az memur, uz memur... Geri kalanlar saadetlerini serbes ha- yatla arasınlar, bulsunlar... Şerait ve imkânlar onu göre olsun?... — Evet, (VA - Nü) — Mademki İngilizlerin oyununu geyretmedin, futbol hakkında senin- Ie konuşamam bay Amca... : B. A, — Oyunu görmedim amma İstanbul futbol ajanının suzişi ma- Miydin!.. O ne oyun, o ne oyuncu idil.. kalesini okudum!., | | AKŞAM ŞEHİR HABERLERİ Aldığımız mektuplar Küçük şişelerde maden suları ve biralar Maden sularının sucu dükkânla- beş kuruya satıldığı hal satış yerlerine getirilmiş olur. Ve ne- lice itibarile diğer sulardan çok 1a7- laya maliyeti çikar, ? — Dünyanın her yerinde olduğu gibi, burada da küçük #latile büyük şişe fiati arasında fark vardır. Mese- JA, yarım litrelik şişenin finti, bir lit- relik şişenin flatinin yarısından daha fazladır. Çünkü, nakliye ve anbalâj farkları küçüldükçe maliyeti yükselt mektedir. Yani şişe ne kı İşte bütün bu maliyet fatini dikkat nazarına almıyarak bir ba daklık şişeyi -ayakta içmek şarti beş kuruşa sattırıyoruz. Bunda istifa- de olmadığı gibi, zarar da vardır. Bu fedakârlığı yapmaktaki maksat şu- dur: Müşterilerimize şehrin bir kaç mühim noktasında buzlu Kisama maden suyu bulundurmak, halkı ma- den suyu İçmeğe alıştırmak, maden hakkında bir fikir vermek, ve sıhhi bir ihtiyacı karşılamak, 4 — Eğer, şişesile beraber dışarı verilirme sarfiyalın o artacağı o tabi- dir. Bu basit bir ticari düşünce ie de olsa üyle bir sarfiyat kaçınılmaz. Halbuki, işte zarar olduğundan yal- nız ayakta içirmek fedakârlığını göze alıyoruz. Esasen bir Mirelik (4 bar- daklık) şişeleri alınırsa bardağında küçük bir farkla evlerde içmek kabii- dir. Bu küçük fark ta ebemmiyetsiz- dir. Yukanda sayılan sebeplerden an- laşılacağı üzere, ayni zamanda sıhhi bir ihtiyacı karşılıyan, takdire Tâyık böyle bir teşkilât karşısında, içyüzü- nü öğrendikten sonra şikâyet değil, memnuniyet gösterileceği tabiidir. Mustafa Çulha Cevabımız: Maden sularının küçük şiyelerle - velev beş kuruştan biraz daha faz- layı - dışarı satılmasının lüzumunda gene Israr edeceğiz. Zira ekseriya in- san bir yahud iki bardak içiyor; şişe kapatılmış dahi olsa geri kalan kısım bozuluyor. Ucurlalılması düşün biralar hakkında da aym şeyi te- Tahtakurular gelmesin diye... Vücudüne zehirli bir madde süren bir ihtiyarın hayatı tehlikede Yeşilköye bağlı Kalitarya Köyün- de 46 numaralı evde oluran 65 yaş- larında çifçi Davud, bir kaç gün ev- vel hastalanarak yatağa düşmüştür. Davud, hastalığı esnasında tahta kurularından fena hâlde Tahatsız ol- mağa başlamış, hâşecrülın vücude yaklaşmaması için bedenine nafta- lin ile karışık zehirli bir madde sür- müştür. Aradan bir müddet geçtikten son- ra Davud zehirlenme alâimi göster. miş, bu hal gittikçe öldürücü bir şe- kil almıştır. Nihayet dün akşam üze- ri, Kelitaryaya gönderilen imdadı sıhhi kuvvetleri, Davudu yarı ölü bir halde Gureba hastanesine getir- — Para etmez!i,. Oyunu seyretme- | Ekmek meselesi Ekmek fiatlerine zam yapılmasına lüzum görülmedi Fırıncılar ekmek imaliye ücreti arttığından bahisle flatlere zam ya pılmasını istemişlerdi, Belediye ikti- sad istişare heyeti işçi gündeliklerin- deki zammın ekmek başıma 2.3 pa- ra kadar olduğunu anlamış ve zam- ma lüzum görmemiştir. Bu karar dün akşam Vali ve Belediye Reisine bildirilmiş ve Vali tarafından tasdik edilmiştir. Karar bugün fırıncılara tebliğ edilecektir. Fırıncılar, bundan başka 933 mah- sulü gluten itibarile de zayıf oldu- ğundan gluteni temin etmek için ekmek fiatlerine zam yapılması icab ettiğini iddin etmişlerdi. Mütehas- #ısların yaptığı uzun tedkikler neti- cesinde bu iddianın da yerinde ok madığı anlaşılmıştır. Binaenaleyh her iki bakımdan ekmek fiatlerine zam yapılması talebi Belediyece red- edilmiştir. Ekmek fabrikaları tesisi etrafında- ki tedkikler ilerlemektedir. Belediye yakında fabrikaların tesisi için fin teşebbüse girişecektir. B. Prost Ağustos sonunda gelecek, tatbikat plânlarını hazırlıyacak Paris şehircilik mektebindeki im- tihanları yapmak üzere şehrimizden hareket eden şehircilik mütehassısı 'B. Prost, ağustos sonunda tekrar İstanbula gelecektir. B. Prost, bu ge- lişinde tatbikat plânlarını hazırlıya- caktır. Mütehassıs, Kadıköy ve Üsküdar- la Boğazın Anadolu sehili nâzım plânlarını tamamlamıştır, Avrupa dan dönüşte bu plânlar imza edile- cek ve teşrinisani toplantısında ş6- hir meclisine verilecektir. Boğazın Rumeli cihetinin sahil kısımlarına aid nâzım plânlar evvel- ce hazirlanmıştı. Şimdi Böğaziçinin Anadolu ve Rümeli kısımlarının iç plânlarile Adalar, Eyüp, Bakırköy, Yeşiköy gibi şehrin diğe kısımları vardır. Mütehassıs bir taraftan tatbikat plânlarile meşgul olurken diğer ta- raftan da bu yerlerin nâzım plân larını hazırlıyacaktır. Eldivenciler bugün bir toplantı yapacaklar Şehrimizdeki #ldiven sanayicileri, bugün İstanbul sanayi birliğinde bir toplantı yapılacaktır. Toplantı- da, ötedenberi öldivencilerin şikâyet mevzularını teşkil eden hariçten it- hal ettiğimiz mamül eldivenler me- selesi üzerinde durulacaktır. Yerli eldivenciler, hariçlen memlekete ge- tirilen bu gibi eldivenlerin işlerini sekteye uğrattığım iddia etmektedir- ler, Toplantıda varılacak netice, bir râpor halinde İktisad Vekâletine ar- se Böyle teknik oyun, böyle aya- ğına hâkim oyuncu ömründe gör maemişsindiri.. Sahite 3 y SOHBET Edebiyat 1 KEŞİF ve İCAD. — Bizde bir türlü münekkid yelişemediğini ikide bir ile- ri sürüp de yine: «Tenkid kolay ama, sanat zordur» sözünü tekrardan Ç© kinmiyenler, tenakuza düştüklerini hiç düşünmüyorlar. Tenkid dedikleri gibi kolay olsaydı bizde birçok, her- hâlde yaratıcı sayılan sanatkârdan fazla münekkid çıkardı. Bir zamanın his ve hayal mahsullerinden hangile. rinin kalıp hangilerinin dayanamıya- cağımı ayırd edebilmek, belki onları f meydana getirmekten de daha or. dur. Kolay olan bir neviğ tenkid vardır; eserler hakkında kaidelere göre hü- küm vermek ve bu hükümleri etrafa kabul ettirebilmek, Yani şu wautori- taire» denilen cinsten münekkitler Edebiyat âlemimizde öylesi bulunma» dığını yana yalıla söyleyip duruyor. lar ama inanmayın, var, hem de bol bol var, Falancanın romanlarının iyi, harikulâde, birer şaheser olduğumu, filâncanınkilerin de beş para etmedi- ğini söyliyenlere sorun: böyle göklere çıkardıkları veya yerin dibine indirdik» leri kitapların hepsini okumuşlar mı? Çoğu başkalarından öğrendikleri hü» kümleri tekrar ederler. Bilhassa kötü dedikleri kitapları okumaktan bah- settiniz mi, hemen istihfafkârane bir eda takımıp: «Benim öyle şeylerle kaybedecek vaktim yok'u derler, Demek ki, hükümleri itirazsızca, derhâl kabul edilen münekkidlerimiz var; bir muharririn iyiliğine veya kıy« | metsizliğine, onların şahadeti He ima- rulıyor, Eserleri, çoktanberi, hemen hiç kimse tarafından okunmıyan bir. çok şairler, romancılar gösterebilirim, fakat onların büyük, hattâ deha sa- bibi birer sanatkâr oldukları hâlâ * tekrar edilip durur, «Ah! gençler ara- sında falanca gibi bir şair, filânca gi- bi bir romancımız bulunsa '» Fa- a e Ml ancak hükümleri vardır. İnamlıp ki» ç bul edilmesi insanın içine rahatlık've- ren, irfan sahibi diye gözükmeği ko- laylaşlıran hükümler icad etmişler. dir. Hakiki tenkid ise kaidelere göre hü» kümler verebilmekte değil, o hüküm- leri etrafa tekrar ettirebilmekte değil, yaşıyacak eseri keşfedebilmektedir. : Hakiki münekkidde, bilgiden ziyade “ sezgi (intuitilon) göze çarpar. Gerçi sezgi de, bilgi ile elde edilen bir haslet. © tir. Biri, Elen Key yahut Edouard | Herriot, kültürü: «Bütün öğrendikle. rimizi unuttuktan sonra bizde kalan gilerimizi olan, daha doğrusu olabilecek, bir kuy« vettir. Sezgi sahibi münekkid, bir €s6- rin zamana dayanıp dayanamıyacağı- nı kaidelere uyup uymamasından, şimdiye kadar devam etmiş eserlere benzeyip benzememesinden çıkarmas, bilgisi ile hüküm vermez, köşfeder, bil. gisine onu da ilâve eder, yani bilgisini aşar. Bunun içindir ki, bir münekki. B. A. — Gördüm!. — Kim 0?. 3. A — Bizim futbolculardan Dt. yağımı öyle hâkim ki bir senedir ei