En eski doktorumuz anlatıyor Haremağası üstüste üç kilitli kapıyı açtı, beni içeriye soktu... Elli sene evvelki Paris görülecek şeydi. şehrin çok şairane manzarası vardı... f İ İ ; » tebabet hayatını yaşamış üz şerefine Türk hekimleri Dostluk ve Yardım cemiyeti tarafın. dan bugün saat on altıda Tokattiyan salonunda bir jübile hazırlanmıştır. Tibbiye mektebinin en eski mezü- nu, doktorlarımızın en kıdemlisi ge- mİ Hanm Bellisani Bebekteki evinde buldum, © yaşına rağmen hâlâ dinç olan operatör Hazım o gü- DÜ Heybelindaya kadar gitmiş ve tekrar evine dönmüştü (Dokotorld- rın en kıdemi «da Hüseyin Rahşii- geliyorum, dedi, © be- him çocukluk arkadaşımdır, Evleri- Miz birbirine pek yakındı, Çocuklu- Gümüs beraber geçmişti. Daha ço cukluğunda Hüseyir Rahminin #6 XÂSI göze çarpardı. — Ayni yaşta mısınız? Hüseyin Rahmi bana epey küçüktür. Maamafih Hüseyin Rahmiden yaşça bü- olduğumu söylediğim zaman arladığımı kabul etmiyorum. Yalnız yaşım birax ilerledi. Yokss hayatımda hiçbir değişiklik görmü- enesinde tıbbiyeden çıktı” — Tam 1299 senesinde... Sonra Parise gittim. Yani elli sene evvelki Parise.. O zaman Paris görülerek #eydi. Şimdiki Parisi bilmiyorum. Lâkin p vakit sokakları dolduran oto-| Mobiller filân yokt baları , Hep kupa ara- omnibüsler, Şehrin çak şai- bir mar vardı. Talebelik arkadaşlarını da gayet iyi ve kıymet- Mi rdı: Besim Ömer, operatör Cc rası O zaman hepimiz adeta çocuktuk. Kafe Vaşet de akşamları Onun n Tetmek Jan Dark piyesini bazan tiyatroya gi- uslu, ders- operatör- lük pek Avrupada Bördükler başladığınız iddetli idi, müşkülâta 6 bir vaka anlata- ok meşhur bir paşa yalısıns bir kadın mus¥esi için çağrılmış- am. Zaten paşayı da dalma ben mu- ejene ve tedavi ederdim. Bu sefer hasta olan kadın paşanın haremin- den ve onun pek alâkadar olduğu bir kimse di, Kadının göğüslerinden birinde -kanser olup olmadığından » Yüphe ediliyordu. 0 Yalıya geldim: Paşa: —> Lütfen hareme girip hastayı Müâyene ediniz... dedi. “. Önüme bir haremağası düştü. İler« a. Bir kapı önünde durduk. Ha- ae bir desle anahtar çıkardı. o ların içinden birini ayırdı, Ew Piya soktu, Kilidi çevirdi. Açılar ân içeriye girdik. İlerledik. Bir kapı daha.. Harem Ağası elinde şangur şungur salladığı #nahtarlardan birini daha ayırdı ne soktu, Ikin. içeriye girdik. idi kapının tüken- ordum. Bir gü ün is; bastanı » kapıd ci aya, pimin deli kilidi açtı, Yine İlertedik Önüne g işti, Üet bir sabrım arkası arkasıng neden lüzum gö- rdum, af tuhaf yüzün mİ i En eski doktorumuz operatör İ General Hâzım Bellisan | — Bu kilidi kapıların arkasında harem var da ondan, cevabını ver di, Bu suretle üç kilidli kapıyı açıp bir odaya girdik. Bir köşede her ta- rafı örtülü, yalnız bilekleri dışarıda bir kadın vardı. Harem ağasına: — Hastanın göğsünde kanser ok duğundan şüpheleniliyor. Hatta bir | de çıban olduğunu söylüyorsunuz. J Bunun için çıbanı görmem lâzım. dedi. Harem ağası: tar cevabını verdi Baktım, olmayacak, haremağası- na derd anla imkânı yak. Paşa- ya haber gönderdim, Güç halle has- im gibi imkân | buldum... Daha bu birçok sahnelerle Yarım asırdan fazla bir müddet- dük eden genersi | tenberi operal Hazıma sordi — Acaba bugünkü bu apandisit una ne dersiniz? Uzun yular. dar neliyat yapıyorsunuz. Eski-| den niçin apandisit vakaları bu ka İ dar çok değildi? — İyi hatırlarım. Bundan epeyce | evvel yine bi ne apandisit çoğal- mıştı. Gayet kısa bir nis bana elli apandisit vakası gel mişti. Bugünkü nesillerde apandisit, vesaire gibi hastalıkların eskiye na- zaran daha çök görünmesinin sebe bi bence şudur: İnsanlar şimdi eski- sine nazaran sıhhatlerine daha kıy- met veriyorlar. İnsanlar daha nazik, | ve sıhhatlerine daha düşkün oldu- | Sahife 7 Gazetemizin çıkmadığı günler zarfında cereyan eden mühim hadiseler B. Potemkin'in seyahati — İngiliz - Sovyet müza- kereleri — İngiliz ve Fransız Başvekillerinin nutuk- ları — Prens Paul'un Roma, mareşal Balbo'nun Kahire seyahatleri — Alman - Italyan ittifakı Gazetemizin çıkmadığı günler zar fanda vuku bulan mühim hâdiseleri hulâseten yazıyoruz: Jar, Doktorun kıymetini daha iyi an- İİngiltere-Sovyet müzakereleri Jadılar, Eskiden doktora ancak pek ağır hastalar, hatta ölüm halinde müracaat ederlerdi. Bugün kendile- rinde hir arıza görünce gayet doğ- ru olarak hemen doktora koşuyor lar, Doktorların en eskisine sordura; — Affedersiniz efendim, İnsan si- zin yaşınıza gelince etrafını, hayatı nasıl görüyor? Dünyayı görüşünüz- de ne gibi değişiklikler buluyorsu- nuz? — Kendimde hiçbir (değişiklik görmüyorum. Bir kere son derecede zindeyim. Hayatımdan gayet mem- nunum. Hastalığım yok, den beri mide, barsak, ve: hastalıklar çektiğimi de bilmen Hele beş sene evveline yani yet- miş beşine gelinceye kadar son de- rce İyi idim. Bugün de meselâ gayet mükemmel yol yürürüm, Amma yo- kuş olmamak şartile.. Düz bir yer- de sizinle yola çıkarım. Müsaadeniz- eride bırakabilirim. Hiç kork» maymız, İhtiyarlık öyle anlaşıldığı gibi müthiş, korkunç bir şey deği. — Peki sizin yaşınızda böyle sıh- hatlı olmak için ne yaptınız? Nasıl hareket ettiniz? kes gibi ben de pek az olmak le mesbur olunca âlkol alırım, Lâkin itidalle.. Eğlendiğim, £ düğünlere, meclislere gi ğım olur, eyde itidalle çok iyi yaşar, Yalnız elli yaşından sonra yaşâ- manın rejimini biraz daha sıkmak lâzımdır. Hayatanızda kendinizi zamanlarda en iyi hissettiniz? — 40-45 yaşları arasında... Bu za- man insanın en mütekâmil zamanı, edilirse İnsan hangi — kleriniz nedir? 'orunları olun bugün vkini, bunun Uk zevklerinder mem... Meslektaşlarınızın zırladıkları jübile için ne dersiniz? Bundan &on derece mütehey- yicim. O kadar ki adeta hislerimi anlatacak kelime bulamıyorum. Meslektaşlarımın obu kadirşinadığı biz eski doktorları son derecede mü- tehassis etti. Her işle önayak olun vazile alan doktorların bu hareketi- ni takdis etmemek kabil midir? Hükmet Feridun Es Ege ressamları bir sergi açtı İzmir (Akşam)! — Ege ressamlarının tertip ettikleri 5 inci resim sergisi İzmir Halkevinde açılmıştır. Yapılan törene İzmin mebusu, İzmir es ki Halkevi reisi Bn, Şehime Yunus İsa hir nutuk söylemiş, sonra davettiler sel mişlerdir. Sergide Ege ressamları ile amatör ressamların (100) den fazla tablo ve eserleri teşhir edilmektedir, Üç haftadanberi, İngiltere ile Sov- yek Rusya arasında cereyan eden mü- zakereler henüz neticelenmemekle beraber, mühim terakkiler kaydedil- miştir. İki büyük devlet taarruza karşı bir müdafaa cephesi teşkili hu- susunda €sa5 itibarile anlaşmışlar- dır, İki hükümet arasında elyevm müzakere edilmekle olan noktalar dır ere ile Fransa Polonya ve Ro- t Rusyanın der- lerine yardımda bulunması- p ediyorlar. Sovyet Rusya da mütekabli olmasını, lerinin askeri anlaşmalar le tamam- lanmasını, komşu memleketli rilen garantinin Baltık devl de teşmilini istiyor. Bu nokta rafında cereyan etme olan müze- kerelerin pek da neticelenmesi ve Sovyet Rusyanın da iltihakile mü- dafaa cephesinin tamamlanması mu- hakkak addedilebilir. hal k bu taahhüdün Sovyet taahhüt- Bay Potemkinin Ankara seyahati Sovyet Hariciye komiser muavini, B. Potemkin Ankarada bir hafta kal- dıktan sonra memleketimizden ay mış ve Sofya, Bükreş, ve Varşoraya ğrayarak Moskovaya dönmüştür. B. Potemkinin Ank temaslar şayanı £ ler verr tir cümle deniliyor ki: «Türk ve Sovyet devlet ada temasi esansında iki dost i komşu ve müşahede caklandır.» | Prens Pol'ün Romayı ziyareti Yuga: prens Pol zevcesi pi Olga İle beraber, Ro- maya giderek üç gün al ve kraliçesinin misafiri olmuşlar, şeref- lerine verilen resmi ziyafette, ve Na- polide iyan donanması dan yapılan geçid resminde bulunmuşlardır. Bu münasebetle irad edilen nutuk- larda iki devletin sulha merbutiyet- leri kaydedilmiştir. Berlin ve Roma hükümetleri, Yugoslavyanın totaliter devletler blokuna iltihakıni temin için siyasi gayretler sarfından ve Yugoslavya ile Macaristan arasında bir mukarenet temini için uğraşmak» tan geri kalmıyorlar, Fakat şimdiye kadar gelen haberler, Yugoslavyanın , totaliter devletler blokuna iltihakını gösterecek bir mahiyette değildir. Mareşal Balbo Kahirede Bu haftanın siyasi hâdiselerinden birf de Trablus İtal mi v si mareşal Balbonun Kahiı retidir. Bu an! seyat defi anlaşılamamıştır. Maamafih ge- len haberlere göre, areşal Balbo, İtalyanın Mısıra karşı tecavüzi « ler beslemediğine d miştir, Misir gazel inanılabilmek İtalyan kuvvet taratın- hazır d paşa reşal Balbonun Faruk'a İtalyan kralının bir m olduğunu tekzip etmiştir, Alman - İtalyan ittifaki Alman Hariciye Nazıri von Rib- bentropun Milânoyu areli esnâ- sında Kont Clano ile yaptığı mülâ- kat neticesinde, Almanya ile İtalya arasında askeri ve siyasi bir pakt akdına karar verilmiştir. İtalya #le Almanya arasında üç s0- nedenberi beynelmilel meselelerde görülen teşriki mesai nazarı itibare alınırsa, İtalyan - Alman ittifakı ek yevm mevcut fili vaziyeti değiştir mediği ve ki sıkı teşriki » hukuki bir mahi, rı görülür, B. Chamberlain ve Daladier'nin nutukları ansız İngiliz beynelm me- ve ladier, nutkunda milyonlarca Fransi- afaası için dur. en son- menfaat ih- rane bir riki madan çalıştıklarını ra milletleri ayırabile çerçevesi dahili riki mesaide bulunr lemiş ve demiştir ki «Bu sebepten di kümeti, ke rimizin müdafaası içi mesaiye di Hükümet, Akdenizde sulhü muhafazaya matuf bir garanti itilâfi akdi için Türkiye ile müzakereye de- vam ediyor. İki memleket arasında uzun zamandanberi muallâk duran bir meseleyi en dostane bir zihniyetle hal- letmek arzusundadır, General Wey- gand'ın Türkiyeyi ziyareti, iki milleti biribirine bağlıyan hürmet ve dostlu- ğun ne kadar derin olduğunu isbat ete miştir. Frar bu teşrtki arki n bidayetinde İngiliz Başv Albert Halida 7 azak bir nutuk söylemiş ve niştir ki mberiain, adınla» ravya, devletler, & nacak bir bel' si olmadığını sorm: B. Chamberlain, ru inkişafına ve ticaretin masını ve Almanyayı e al hiçbir zaman düşünmüş olma dığını temin ettikten 5 devamla demiştir ki: «İngiltere, kuvvete boyun armetmiştir. Kuvvetimize güvener: nyanın meş- mani ol Lehistanın âstil tahdid edecek ilde değiştirecek bir te- gebbüs vaki < sebebiyet ver nde bir enternasyonal mın- takaya Japon kıtaları çıkarıldı Şanghay 12 (A.A) — Amoy enter nasyonal mıntakasına Japon kıtanita çıkı