13 Mayıs 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

13 Mayıs 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

13 Mayıs 1939 AKŞAM Sahife $ AKŞAMDAN AKŞAMA Tatildeki bir intibatm Gazetemiz, uğradığı müessif bir kaza neticesi, bir kaç gündenberi tatildi. Bu müddet zarfında beni telefonla Arayıp hatırımı soran şahsi veya meç- hul dostlarıma muhabbet ve alâkala- Tından dolayı teşekkür ederim. İşte Yine karilerimizle biribirlerimize ka- Vüşuyoruz. Bundan dolayı cidden pek mMesudum. Cenabı Hak, fakiri memnun etmek İçim elindekini kaybettirir; yine bul durtup sevinmesine vesile yaratır” Taksim kışlası . . Tiyatro, gazino ve .. klüp için hazırlık başlıyor Taksim kışlası ile müştemilâtının Belediyeye devrine hükümetçe esas itibarile karar verildiğini yazmıştık. Belediye istikraz ettiği paradan bir buçuk milyon lira ayırarak bu saha- da büyük bir Şehir tiyatrosu, şehir gazinosu ve klüp binaları yaptıra- caktır, Yakında şehrimize gelecek olan şehircilik mütehassısı B, Prost Tak- sim kışlası ve müştemilâtı için nâ- | zım plândaki esaslara göre tafsilât | plânımı hazırlayacaktır, İnşa edilecek tiyatro, gazino ve Klüp binaları tramvay caddesinden biraz geride yapılarak ön kısımları bahçe haline getirilecektir. Belediye Taksim kışlası ve bahçe- sinin tanziminden sonra Sürpagop mezarlığı sahasını bu sahada ifraz edilirken binalar caddeden biraz geride yapılarak ön kısım bahçe haline getirilecektir. Bu müddet zarfında bazı garip tecrübeler geçirdim. Evvelâ: Kesif bir çalışma ümmanının gayyasından Tâkid bir işsizlik havası içine girer Eirmez müthiş bir yadırgama hisset- tim. Hani tazyikli sular derinlikle rinde yaşamağa alışmış balıkları yu- karıya çıkarırlarsa o hayvancağızlar dâyanamaz, patlarlarmış; keza, dö- nen vapur pervanesi denizden yukarı ahnırsa kıvılcım saçarak parçalanır. Müş, Benim de asabımda © çeşit mu- Yâzenesizlikler hasıl oldu. Kendi kendime: — Yahu! - diyordum. - Ne sinirle- Diyorsun? İşte sana özlediğin boş 2a- Man... Keyfince dolaş, gez. Rantie- ler gibi birşey yapmadan yaşa... Hem dâima şöyle demez miydin: * — Efendim bazan eh şöyle böyle rr dene mel kya Umumi meclisin kalemimden çıkıyor... Ah mümkün | dünkü toplantısı Olsa da on tane yerine bir tane yaz- Sam... O zaman, hayatta rasladığım türlü türlü intihalar arasında ancak beğendiklerimi seçeceğim... Kim bi- lir ne iyi olacak.» İşte fırsat! Fakat bu tatil böyle bir nazariye- ân safsata olduğunu bana gösterdi. Dün şaşmıştım: Bukdar gün içinde De yapmışım?... Hiç... Değil orta, hat- tâ kötü bulduğum mevzulardan bile birikmiş birşey yok. Hadiseler gö- ZÜmün önünden akmış ve ben , Şu vatman, şu kadın, şu Çocuk, şu harici haber, evvelce, na- Tarımda bambaşka şeylerdi. Bir polis hafiyesi, kalabalığın içinden hırsız ları, yamkesicileri seçip çıkarıyor; kahvehanenin peykesinde pinekliyen Adam ise, caddeleri dolduran ahaliyi Sâdece ahali telâkki ediyor... Ben de, birinci halden, ikinciye inkılâp edi- Vermişim meğer!... Demin telefon çaldı: Gazete çıkıyor... Yazılarını gön- Karnesiz otomobil kullanan- lardan alınan ceza indirildi meccanen defni hakkındaki teklif ile bazı mükellefler hakkında tahsili emval kanununun tatbiki hakkında. ki mazbafalar kabul edildi. Bundan sonra riyaset makamının, taksi otomobillerinin boyalarına ta- allâk eden teklifi okundu. Bu teklife göre taksi otomobilleri fabrikadan çıktıktan sonra hususi bir boya ile boyanmaktadır. Taksi ş0- förleri, bir çok masrafı mucip olan bu külfetten kurtulmak üzere oto- mobillerin fabrikadan çıktıkları gibi boyalarını muhafaza etmelerini iste- diklerinden riyaset makamı da bu ta- lebi tasvip ediyordu. Bü teklif mül- kiye encümenine gönderildi. Karnesiz otomobil kullananlardan alınacak para cezasının 25 liradan 5 liraya indirilmesi hakkında kavâ- nin encümeni mazbatası ile diğer ba- zı mazbalalar kabul edildikten sonra pazartesi günü toplanmak üzere cel- seye nihayet verildi. lün yakalıyabilir; hayatta böyle tesa- düfler de olmuştur; lâkin av avlamak istiyen, behemehal avcı şeraitinde bu- malı, mesleği meslek edinmeli... Şimdi de kaziyenin aksini mütalâa Buzika sesi işiten bir subay gibi, denizi gören bir bahriyeli gibi, nişan. Uma raslayan bir sevdalı gibi hemen kia takmış bir miyop ha- İşte yazıyorum... Yer, iyi oluyor, Arada sırada hoşa giden bir buluşum Yuhur ederse o da bu tarzı mesai ara- Sindan çıkacak... Muhakkak ki, Avare avare duruş esansında, gökten Zenbille inen bir ilhâm kabilinden Belmiyecek.... edelim: Bunca aylak ve rantie ha- ” Hinde münevver var. (Bilhassa tahsil Bu kıssadan, kendim için olduğu | görmüş kadınlarımız arasında!) Hep- Bibi, edebiyatçılarımız ve umumiyetle | si benim tatil zamanındaki halimde. ler! Şu veya bu şekilde bir semere ve- remiyorlarsa, ŞEHİR HABERLERİ Mısır çarşısı Karilerimizin mektupları Esnaf hâl yapıl Maili inhidam bir dükân|| ( 71asına ifiraz ami ediyor Mısır çarşısının belediyece istimlâk edilerek hâl şeklinde kullanılmasına karar verlimesi üzerine Mısır çarşı sındaki mal sahipleri 85 imzalı bir istida ile belediyeye müracaat elmiş- lerdir. Bu istidada istimlâk kanunu- na göre belediyenin Misir çarşısını istimlâk etmeğe salâhiyeti olmadığı iddia edilmektedir. Halbuki belediye reisliği, belediye kanununun 15 inci maddesinin 58 inci fıkrasına göre bu iddiayı yersiz ve kanunsuz buk maktadır. Diğer taraftan vaktile Eminönün- de mağaza sahibi olup ta Balıkpaza- rına dükkânını nakleden esnafta belediyeye müracaat ederek Eminö- nünde ikinci bir istimlâk sahasının istimlâkine başlanacağı şu sırada dükkânsız kalmalarına meydan veril memek üzere Mısır çarşısının biran evvel istimlâk edilmesini istemekte- dirler. Esnaf, şimdiden Mısır çarşı” sında mağaza kiralamağa taliptirler. Belediye, bu müracaati tedkik ediyor. Göken apartıman Binayı tamir ettirmeyen üç kişi sorgu hâkimine verildi Gireklerden biri çürümüştür. Bu dük- kin yıkılmak üzeredir. Azepkapım meydanında ve dükkünın yanında her gün bir çok küçük çocuklar oyna- yıp duruyorlar. Bu dükkân bir an evvel belediye tarafından yıklırılmaz- sa bir gün kenditiğinden çökerek bir kaç kişinin hayatına mal olacağı muhakkaktır. Azepkapısı karakolu da dükkünm bu feci vaziyetini görerek bir an er- ve yıktırıması için belediyeye yaz- mış, fakat mantteessüf aldıran oOl- mamıştır. Meseleyi valimizin nazari dikkatine arzederiz. Yolcular inip binmeden kalkan tramvaylar çukmmüş, içinde bulunanlardan sekiz kişi öl müş, bir kaç kişi de yaralanmıştı. Bu hadise etrafında hazırık tahkikatı ikmal edilmiştir. Yapılan keşif ve tahkikat netice mobille Divanyolundan geçerlerken Melâhat adında on beş yaşında bir kıza tesadüf etmişler ve gezmek ba- hanesile Melâhati kandırıp otomobile alarak Rami civarına gitmişlerdir. İki şoför Melâhatla gece sabaha kadar kırlarda kalmışlardır. Kızın eve dönmediğini gören ailesinin mü- racaatı üzerine zabıta tahkikata gi- rişmiş ve dün sabah üçü de yakalan- mışlardır. Mustafa ile Hüseyin haklarında kız kaçırmak ve tasallut etmek suç- larından dolayı evrak tanzim oluna- rak cürmümeşhud kanununa tevfi- kan muhakemeleri yapılmak üzere ağır ceza mahkemesine verilmişlerdir. üç kişinin, yıkılma tehlikesi gösteren apartımanı vaktile muayene ve tamir ettirmiyerek kazanın vukuuna sebe- biyel verdikleri tesbit edilmiştir. Müddelumumilik bu üç kişi hakla. rında tedbirsizlik ve dikkatsizlikle ölüme ve yaralanmağa sebebiyet su- çundan dolayı evrak tunzim oluna. Tak dördüncü sorgu hâkimine veril. miştir, me sem AKŞAM'ın Yeni müsabakası «30 arkadaş 300,000 lira kazandı!» Taşra gazete bayilerinin nazarı dikkatine Bazı taşra bayilerinden aldığı- miz mektuplardan «<AKŞAMşı mutlaka şu veyâ bu mulâvassıt- lardan tedarik etmek hususunda kendilerini mecbur addettikleri anlaşılmaktadır. Bu zehab hakikate uygun de- ğildir. Binaenaleyh taşra bayile- rinden arzu edenler her zaman meleye girişebilirler. Bu hususta £AKŞAM, idaresine mektup ya- zarak bayi şartlarını öğrenebi- İSTANBUL HAYATI Büyük bayın ilâcı Bir ahbaba akşam yemeğine davetli idim. Sofradan kalkıp kahvelerimizi içtikten sonra taracada sohbete dak dık, Aradan bir saat kadar geçti, Bir aralık evin büyük bayı, hizmetçiye ses lendi: — Benim ilâcımı getir. Gene midem rahatsızlandı, Tepsinin ortasında, dışı buğulanmış bir bardakla açık sarı renkli ilâç gel di. Büyük bay iştiha ile bardağı aldı, Fakat dudaklarına götürürken birden. bire yüzü buruştu. İlâcı yudum yu- dum içerken kaşlarını çatıyor, göz ucu ile de etraftakileri süzüyordu. Son yudumu da yuvarladıktan son- ra derin bir «Oooh...» çekti, Ve, bir. denbire vaziyetini gene değiştirdi: — Bu mide rahatsızlığı beni çok sar. sıyor. Yemekten sonra bu acı ilâcı iç- mezsem rahat edemiyorum, Melün ilâş da © kadar acı ki, içerken tiksiniyo. rum, Büyük hay içtiği ilâç aleyhine atıp tutarken yanımda oturan akrabala. rından bir zat gülerek: — İyi hatırıma geldi, dedi. Size bit masal anlatayım: Nasreddin hoca ço- cukluğunda mektepte okurken zen- gin talebeden biri mektebin hoca efen- disine bir tepsi baklava getirmiş ve kendisi o gün izin alıp gitmiş. Biraz sonra da hoca efendinin sokağa çık- ması icap etmiş. Adamcağız tepsiyi mektepte bırakıp çıkarken çocukların yaramazlık yaparak baklavayı yeme- lerinden korkmuş ve işi sağlama bağ- damak için talebeleri yanına toplamış: — Bu baklavayı gönderen adam be. nim düşmanımdır. Beni öldürmek için fırsat arıyor. Şimdi de baklavanın içi- ne zehir koyup bana gönderdi. Ben bu- Bu yemiyeceğim fakat ondan korktu- ğumu hissettirmemek için de geriye göndermeyip evde çöp tenekesine ata- sağım. Ben burada yokken sakın bak- lavayı yemeğe kalkışmayasınız, sonra zehirlenirsiniz ham... Diye sakı sıkı tenbih etmiş. Fakat hoca efendinin bu masalına küçük Nasreddin aldanır nu ya?.. Hoca efen- di kapıdan çıkar çıkmaz derhal bak» lava tepsisini açıp doyuncaya kadar yemiş, sonra da hoca elendinin masa üzerinde duran kalemtraşını kırıp ye» rine oturmuş. Bir müddet sonra mektebe dönen hoca efendi baklavadan yenmiş oldu- ğunu görünce pürhiddet tahkikata başlamış. Küçük Nasreddin derhal ayağa kalkarak: — Hoca efendi, demiş. Darılmayınız. Baklavayı ben yedim. Sebebine gelin- ce; sizin kalemtraşınızla oynarken ka- zaen kırıldı. Bundan fena halde kork- tum, hoca efendiyi darıltmaktansa öl. mek daha iyidir, diye zehirli baklavaya yedim. Fakat bâlâ ölmedim.» bay garip bir tavırla sordu: — Yani ne demek istiyorsunuz? Masalı anlatan zat gülerek cevap verdi: — Yani, şu sizin acı mide ilâcından birer bardak da biz içip tiksinsek. Bu defa büyük bay da bir kahkaha attı ve ilâçtan birer bardak da bize geldi. Meğer, büyük bayın güya tiksi- şerbeti değil mi imiş!... Cemal Refik Kadın çorapları hakkında ra; ii, gerim ğını temin için Ticaret odası ve Sa

Bu sayıdan diğer sayfalar: