4 Mayıs 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA Çocuklara ve gençlere mahsus kitaplar Geçenlerde aldığım bir mektubu Polis görseydi belki de beni tevkif et- meği düşünürdü. Şayed evimden görselerdi kimbilir ne maceralara girdim sanırlardı. Birkaç satırını birlikte okuyalım; «Efendim, Sizin insafımız yok ma? Tendu gibi ça- Yet iyi kalbi bir kın vebirleterek öldür- meğe kalkıyorsunuz... Bu ne vicdansıklık bövler... Allah aşkına yapmayınız!.. z den Aşk yüzünden Perihanı i vaziyete hiç bir vicdan kail olamaz. ew görmüş, hayatla muvaffak olmuş genç kızı bu kadar sukut ettirmek re- va mudır?.. Bünü havsalamız almıyor: Perilan'a böyle şeyleri yaptırmanız bizi sok müteessir etti» ilh, ilk... Tam zabıtanın ve ailenin müdaha- lesini icap ettirecek satırlar, değil mi? Halbuki, Perihan da, 'Tendu da Ak- Şam'da şimdi tefrika edilen ve bitmek Üzere bulunan bir romanın kahra- Manlarıdır, Bazı kariler, bunların aki- betlerile alâkala nıyor. Memurluk eden genç bayanlardan da bu kabil ihtarlar aldım. Aklımda kaldı: Bir tanesi Hâl» de çalışıyormuş. Evime telefon edip Tendu'ya felâket gelmemesini şifahen isteyenler de oldu. #e# Bü, bir içtimai levhadır ki, üzerin. de inmek lizım... Bilhassa muay» yen çağdaki pek çok insanlar, roman» ları daha ileri yaştakilerden bambaş- ka ruhta okuyor, Misal söyliyeyim: Kafkasyada bir gence rasiamıştım; (ki Şimdi Ankarada yüksek bir mevki iş- gal €der) bir roman kahramanının hüviyetini benimsiyerek türkçülük Yapmak üzere tâ Asya içlerine gitme- sa Şahsen «ille gayeli ede biyat olsun!» diyenlerden değilim. tiliter tarzla «sanat sanat içindim Düzariyesinin mahsulleri pekâlâ yan- Yana yaşıyabilirler. Fakat muhakkak ki, gaveli neşriyata ihtiyaç var. Pek Sok vatandaşlar, romanın yazılışına, vakaların insicamındaki güzelliğe, tasvirlerin hünerine değil de, ferdle- Tin muayyen vaziyetler karşısında ne Suretle hareket ettiklerine bakıyor. "Ar; roman kahramanlarından kendi hareketleri için hisse kapmağu ça ışıyorlar. İntiba edinmek için sahife- ler üzerine dikkatlerini alabildiğine açan bu -ekseriyetle genç. zümreye ©emiyetin fevkalâde ihtimamı lâzım. Aşılamak istediğimiz ne idealizmler, Re hevesler, ne gayretler var, Roman *e hikâyeler, bunları ruhlarda yarata- Sak en müsnid vasıtalardır. Fâkat tekrarlıyorum ha; Sakın «li- e bütün neşriyat böyle ahlâk telkin “ici, tavır ve hareket gösterici olsun!» demiyorum. Yoksa fikriyatımız ve sa- Batimiz ne can sıkıcı bir ukalâlık ha- Yasına girmiş olur?.. Böylesi de bulun- Sunt... Onu söylüyorum. Gele gele: xÇocuk edebiyatı», «Gençlik *dehiyatı. denen tarzın lizumuna ge- liyoruz... Bizde bunlardan hiç yok de- #İL, Nitekim şu sırada da masamın üzerinde İskender Fahreddin Sertelli- bih çocuklar için yazdığı sekiz roman duruyor, «Tarihin çocukları» isimlisini öy kızisesi talebesinden LA sı- tufından küçük arkadaşım Gaye Bay- kal'a okuttum. «Nasıl?» dedini, «Ah, Sok iyi; çok...» dedi. Pakat sekiz kitap... Seksen kitap... Sekiz yüz kitap... Bütün Türk çocuk nesli için bu ka- mahsul neğir?... Furya halin. de bir çocuk ve gençlik neşriyatı isti- Yoruz... Ankarada Maarif Vekili B. Hasan . Âli Yücel'in teşebbüsile açılan yriyat kongresinin bir gayesi de bu... *rilecek kararlar gibi - (lâfla peynir ŞEHİR HABERLERİ Yıktırılacak mı? Bu günden itibaren hapishane boşaltılıyor Aldığımız malümata. nazaran, Ad- liye Vekâleti, İstanbul Hapishane bi- nasının boşaltılmasına lüzum görmüş ve keyfiyeti dün müddelumumiye bil- dirmiştir. Müddelumumtlik bugün den itibaren, Hapishanenin boşaltıl- ması için lâzimgelen tedbirleri ak mıştar. Hapishanede bulunan mahkümlar- dan onu İmralı adasına, bir kısmı Üsküdar hapishanesine, bir kısmı da İstanbul tevkifhanesinde ayrılan ma- halle yerleştirilecektir. Vekâletin bu kârarırın, Hapishane binasının yıkılması ile alâkadar bu- Tunduğu ve yerine Adliye sarayı inşa edilmek üzere, yakında bu binanın yıkılması için de:emir geleceği anla» şılıyor. .. BERELİ , Sütten zehirlenenler Bozuk sütün nereden geldiği anlaşılamadı Evvelki gün Fatihteki sütten zehir- lenme hâdi i üzerine Belediye sıh- hiye müdürlüğü tarafından yapılan tahkikat bitmiştir. Tahkikatın neti- cesi şudur: Belediye hududu haricinde muhte- | lif yerlerden getirilen sütler, Abâuk lah isminde biri tarafından karıştırı- larak seyyar sütçülere verilmektedir. Sütler karıştırıldığından zelrirlenme- ye sebeb olan süttin hangi mandıra» dan alındığı anlaşılamamıştır. Ayni şekilde hareket eden Mustafa isminde bir sülçü hakkında da tahkikat ya- pılmaktadır, Sütlerden alınan nümu- neler, kimyahane ve bakteriyolojiha- ne ile tıbbi adliye gönderilmiştir. Zehirlenenlerden Haseki hastane- sinde iki kişinin, Cerrahpaşa hastane sinde de bir kişinin mideleri yıkan- mıştır. Belediye, bu mesele etrafında tahkikatma devam ediyor. İstinye havuzunun tehlike geçirdiği doğru değil Dün bazi gazeteler İstinye havuzu- nur tehlike geçirdiğini yazmışlardır. Aldığımız malümata göre bü haber doğru değildir. İdman bayramı programı hazırlanıyor 19 Mayıs idman bayramı programını l yapmak üzeredün Vali müâvini B. “Hüdai Karatabanın reisliği * altında Maarif Müdürü, Kaymakamlar, Parti ve Halkevi başkanları vesair teşek- küllerin iştirakile bir toplantı yapıl. mıştır, ai asar rae gemisi yürümüyeceği için) - ayrılacak tahsisatı da, genç neslin manevi gıda» diye bekliyoruz. İstitraden söyliyeyim ki, bu, para yiyici bir iş de değildir. Nemalı bir ti- caretin başlangıç sermayesi gibi ola- caktır. İyi yazılmış ve iyi tercüme edil- miş eserler, umulduğundan fazla mad-| | di kâr bile birakacaktır, Okumağa teşne yüz binlerce çocuğumuz ve gen. cimiz var... (vâ-Nü) Karilerimizin mektupları Geceleyin acı acı öten düdük sesleri Geceleyin uyurkon odadaki saatin çalması pek çok kimseyi rahatsız et- meyebilir, Fakat bazılarını da eder, Düdük ise, hele birdenbire acı acı çalınınca, pek daha &sab bozucu; sinir oynatıcıdır. Bir çok semtlerde düdük çalmağı ifrata vardıran gece Asayişi ile muvazzaf memur ve bek- çiler olduğuna dair şikâyet mektup- ları aliyoruz. Bir kariimiz: «Âdela oyun oynar tarza bindirdi- ler.» diyor. Diğer bir kariimiz: »Benimle İnad etmiş gidi pencere- min önünü seçiyorlar, Uyku ilâcı alıp güçlükle tam daliyorum, Birdenbire çalıyorlar; yüreğim ağzuna geliyor!» diyerek yanıyor, yakılıyor... Çocuklarının boyuna bu sebeble uyandıklarından ve intizamsiz uyku sebebile işlerine geç kaldıklarından şikâyet edenler pek çok, «Beş çocuk annesi» imyasile aldığı- mız şa mektubu haklı bulmuyor mu sunuz: «Gürültü Us mücadele için gün- düzleri bağıranlar, nara atanlar, yo- gurt satanlar, korne ötlürenler dik- İİ kate aliniyor. Bekçilerin sopaları, (Yangın var!) diye haykırmaları ve davul çalmaları kaldırıldı, Evet, ica- bında bir polis düdük öttürüp bekçi- yi arayabilir. Lâkin bu ancak ieabin- da olur. Bu me düdük öttürmek, hir- sızlara (muhafaza ile muvazzaf olan- lar. öte tarafta... Öyleyse ben de fır- sattan bilistitnde şutacıkta işimi gö- Yeyim!) cesaretini verir. Düdük çal- ma Iratı bir nizamına sokulmalı! Daba doğrusu geceleri düdük istimali ancak ahvali fevkalâdeye hasrolun- mali» İçkili eğlence yerlerinin ücret tarifeleri indirildi Belediye içkili eğlence yerlerinin ücret tarifelerinde tenzilât yapmıştır. İİkiyenitefrikamız! Zevk ve heyecan ile takip edeceğiniz bü- ER yük bir aşk ve sergü- zeşt romanı Yazan: EE Refik Halid i Pek yakında «Akşam» sütunlarında 1938 Nobel edebiyat mükâfatını kazanan Amerikalı muharrir Peari Buck'ın şaheseri İ Türkçesini yazan: A Mebrure Sami e ANA'yı 6 Mayıs cumartesi günü neşre başlıyoruz. Küçük bir hâl Belediye Mısır çarşısını istimlâk edecek Eminönünde yapılan istimlâkler üzerine Balıkpazarı esnafı dükkân tedarikinde güçlükle karşılaşmıştır. İstimlâkler devam edeceğinden müş- külâtın artması ihtimali vardır. Belediye, bunu gözönüne alarak Misir çarşısını istimlâk etmeğe karar vermiştir, Bu bina, küçük bir hal ola- rak kullanılacaktır. Ve içinde peynir, yağ, sucuk gibi yiyeceğe müteallik şeyler satılacaktır, Belediyede muhasebe me- murları için bir kurs açılacak Belediye, muhasebe teşkilâlında bulunan memurların mesleklerine dair bügilerini arttırmak üzere bir kurs açmağa karar vermiştir. Bu kurs yeni bütçe tatbik mevkiine konar konmaz derhal açılacaktır. Resmi telgraflar Müstacel işlere hasrı, kısa olması bildirildi Dahiliye Vekâleti, hem kırtasiyecili- ğe mani olmak, hem de resmi telgraf muhaberelerinde âzami derecede ta- sarrufa riayet edilmek üzere, vilâyet- lere aşağıdaki esaslar dairesinde teb- ligat yapmıştır. «Resmi telgrafların müstacel işle- re hasr, ihtiram kelimelerinin hazfi, vüzuhu bozmadan ihtisar, şahsi işler. de telgraflara yer verilmemesi. Bundan başka demiryolları boyuna, posta uğradığından, posta ile gönde- rümesi mümkün olan hususların tel grafla gönderilmemesi, memurların kanuni ve nizami mesuliyetleri ken- dileri deruhte ederek kanun ve nizam- larda tasrih edilen hususat hakkında beyhude yere istizan ve istizah edil memesi bildirilmektedir. Ancak, bir saat bile tehire müsald olmıyan müs- taçel işler telgrafla yapılacak ve her vilâyetin çekeceği telgraf ücretleri muayyen miktarda tesbit edilecektir. Bu miktarı tecavüz eden telgrafların ücretleri, mesul memurlara ödelile- tektir. i Ticaret Vekâletine bağlı mü- esseseler ayni bina altında toplanıyor Şehrimizde bulunan Ticaret Vekâ- letine bağlı müesseseleri aynı bina altında toplamak için tedkikler yap- mak üzere şehrimize gelen İktisad Vekâleti deniz müsteşarı B, Mustafa Nuri dün de Türkofiste meşgul ol- rauştur, Öğleden sonra 'Türkofiste B. Mus- tafa Nurinin riyasetinde ofis müdü- rü B; Cemal Ziya, Ticaret Vekâleti İhracat maddelerini kontrol dairesi şefi B. Hakkı Nezihi ve ölçüler baş müfettişinin işlirakile bir toplantı yapılmış, muhtelif işler hakkında gö- rüşülmüştür. Toplantının esas mev- zuunu resmi mahiyetteki ticari mües- seselerin aynı bina altında toplanma» sı meselesi teşkili etmiştir. — Fazla olarak da mükemmel pi- .yanol.. ana m Sahife $ İSTANBUL HAYATI Şişliden Emirgâna Yeşil tepeler arasından kara bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla uzanan as- falt yolda otobüsün tekerlekleri âde ta kayıyor. Makinenin homurtuları yükseldikçe etrafın manzarası göz alı ci bir süratle mütemadiyen değişi. yor. Mecidiye köyünün tıklım tuklım dolu gazinoları, dutlukları, seyre derken yarı yerinde kopan bir sin&- ma şeridi gibi bir an İçinde gözümüz- den kayboldu. Yolun iki yanına sıra- lanan ağaç gölgeleirni de hızla geç- tik. Kâh irili ufaklı tepeler arasın dan koşuyoruz; kâh keçi yavruları zıplayan, kuzular meleşen geniş bir çayırın kıyısını takib ediyoruz. Tâ uzaktan minimini bir tepeciği süsle- yen ağaç kümesile selâmlaşıyoruz. Yeşil bir sırtın eteğinde yamalı ça- dirim önüne sıralanan yarı çıplak, sümüklü çocuklar bağrışarak üzeri. mize papatya demetleri fırlatıyorlar. Karşıdan peyda olan minimini bir si- yah nokta, göz alici bir hızla üteri- mize doğru geliyor ve yaklaştıkça büyüyor. Ha çarptı, ha çarpacak!, B gözler heyecanla o tarafa dö- nüyor, sesler yükseliyor, — Düüüt... — Düt, düüüüt... Biz biraz sağa çarpilıyoruz, karşı” dan gelen, yolun Sol yanına saparak korkunç homurtularile bir an için. de yanımızdan savuşuyor. Daha ileride kenara sıralanan bir kaç gölgenin telâşlı işaretleri farke. diliyor. Tepinerek, bağrışarak oto- büsü durduran genç çiftler kanter içinde içeriye giriyorlar. Zümrüd te- pelerin tenha (gölgelerinde geçen tatlı bir maceranın yorgunluğu, pem- beleşen çehrelerinde sırıtıyor. Derin derin soluyarak boş kanapelere yer- leşiyorlar... Düzlülkerde ilerledik, yokuşlara tırmandık, yamrı yumru tepeler ara- sında geniş kavisler çizdik, dar döne- meçlerden kıvrıldık, nihayet, otobü- sümüz kıvrıntılı bir inişten kaymağa başladı. Sırtın ardında manzara büsbütün değişti. Biraz evvelki çiçek ve toprak kokulu hava yerine şimdi yosun kokulu serin bir rüzgür yüzü. mwüzü okşamağa başladı. Yanımız- , dan uzanan derelerin ağaç kümeleri arasından denizin lâtif tebessümü be- lirdi. Boğazın gümüş pırıltılı suları kâh tatlı bir gülümseyişle uzaktan yeşil gözlerini kırpıyor; kâh hoppa bir sevgili cilvesile minimini tepele- rin ardıma kaçıp saklanıyor. Kaçtı, kovaladık; saklandı, izini bulduk ve nihayet fettan nazenini yakaladık. Fakat lâtif kucağına ate lırken bizi epeyce hırpaladı. Bir ara- lık asfalt yol kayboldu. Kaldırımları fırlamış yamrı yumru bir sokağa saptık. Taş yığınları, çukurlar üze , rinde bir hayli sarsılıp çalkandıktan sonra Emigânın küçücük meydanlı- ğını süsleyen iri çınarın gölgesine kavuştuk. İstanbulun Avrupa yakasında, şi- rin bir Anadolu köyü manzarası: Çi- nar yaprakları arasından yükselen kuş erıltiları, rıhtim kayaların ok- şayan dalga şırıltılarına karışıyor. Radyo, gramofon gürültüleri yerine kumru uğultusu, bülbül cıyıltısı du- yuluyor. Çınarın altına masalar dizil- miş. Nargile tokurdatanlar, iri fin- canlarla yorgunluk kahvesi içenler bu esrarlı manzara karşısında kimbi. lir ne tatlı hayallerle avunuyorlar!.. Cemal Refik B.A — Aman Yal Biye bayım, duyan olursa beş kadınla evleniyop-