19 Mayıs 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

19 Mayıs 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

es da BAPREREE BB çat ER ele nu“ ki Like 19 Mayıs 1938 e CAKŞAM am Zavallı Vecdinin başına gelenler Nüvellerimizin karileri arasında Vec- 8 beyi tanımıyan kaldı mı? Zannet- Mam... Bu şahsiyetin ismi, «Akşam- Gan akşama» sütununa da birçok de- falar geçtiğini hatırlatayım: Hani ev- lenme istiyordu da bir türlü kendi- Ba muvafık kadın bulamıyordu: Ken- di yaşındaki kadınlar ondan genç kal- Miş; gençler onu beğenmiyor; daha Yaşlılar dal Vecdi ile evlenerek mace- Taya sürüklenmekten korkuyor... Bu adamcağızın Erenköyünde başına ge- Jenleri yazmıştım... On beş yirmi ba- yan, nuvelimi okuyarak, Vecdi beye talib çıkmıştı amme, onun evlendi- ğini kendilerine gazetede bildirmiş- tim. 'Tabil pek çok kimse bu zatın şimdi ne vaziyette olduğunu merak eder. Dalma evlerine gittiğim en yakın ahbaplarımdan bayan Saliha mesele- Yi haber alır almaz: — Aşkolsun, aşkolsun! - diye bana — Ne var, ne oldu? — Ne olacak? Rahmet olsan kimse- hin bahçesine yağmıyacaksın... Evlen- meğe bu derece talib Vecdi bey gibi mükemmel bir erkek var. Sen bunu usulle bana haber vereceğine tutmuş, gazeteye basmışsın, Saliha hanımın yüzüne hayretle baktım. Bu yetmişlik kadın, dostlar rımdan birinin kaynanasıydı. Ağzın- da bir tek dişi kalmışi Yoksa bu ha- Mile böyle yağlı bir lokmayı kendi nef- si nefisine mi münasip görüyor? Bereket versin, umduğum gibi ol- madı, Saliha hanım: — Şu bitişikte oturan Huriyeyi ver- sek, ayol! - dedi. - Tam ona göre... Ah zavallı kızcağız, yürekler acısıdır... Dünyada bir kişi!.. Bütün günü ibi- bik kuşu gibi düşünmekle geçiyor. İ açmıyor amma, fukaranın har Mn! ben anlıyorum. Sabahleyini er- kenden kalkar, yallah işe... Kar de mez, rüzgâr demez... Hem de fabrika- da pek sıkıntılı vazifedeymiş.. Ka- andığı de az para olacak ki, sırtta Yok, başta yok... Bazen ay sonlarında Yiyeceği olmuyormuş diye kapıcının karısı haber verdi... Geçen hafta, man- tosunu rehine koydurmak için yolla- Mış. İşidip «Bizim davetlilerimiz var- di, gelmdieler. Pek çok yemek pişti, DE yapacağımızı bilemiyoruz, birkaç gün buyursunlar da hep birlikte yi- Yelim, ziyan olmasın! diye haber yol- ladım. Geldi: Mahzun, bitik bir hali Yar. Herhalde bir kısmet çıkmadığı İçin üzülüyor... Ne olur, şunu bir baş- Büz etsen, ne sevaba girersin! — Tavsiye edeceğiz, deli dolu şey- er yapıp şu Vecdi bey biçaresinin ba- nı nare yakmasa bari... - dedim. — 0600... O tarafını sorma oğ- Yum... Raz ehlidir (ırz ehlidir!) .. Bun- Ca zaman komşuluk ediyoruz; ben öte- | ki evde cumbada oturmağa alışmışım- dır, bilirsin. Burada da pencereden iye başımı sokmam. Gireni çıkanı bep bana sormalı! Bu kadıncağızın bir tek kavalyesi olduğunu görmedim. m çıkar, sinemacığına gider, son- Ta, dosdoğru evceğizine!. — Ay, sinemaya pek mi düşkün?.. > yapsın fakir taze... O yok, we Zamane kızları kadınları ekmeksiz ederler, sigaraya alışmış Mx gİbİ, sinemasız edemezler ta- vs Yemeksiz kalı Iki o yüz- dığı da belki o yüz- — İbtilâların en hafifi! - dedim “7 Gördün mil, bak, sen de böyle Miyorsun... Kalıbımı basarım ki bir kusuru yoktur... Temizdir. 7— Eh öyleyse... - dedim. - Kızınız, zde bir çay tertiblesin... Vecdi li MR, Şunları evlendiririz, — Ne büyük sevaba gireceğiz göre- int... Aman evlâdım şu işi yap... po Çayı tertibledik. Vecdi geldi, Ne ha- Tuhiyede olduğunu u lduğunu uzu! anlatmıştım. Eş dost te gun buldu Huriyenin hayli «At k Pinde olmasını bakmış ak, belki NE bakıma da kanguruyu andı aldırmıyarak, BÜ tuttu, Ben, büyük bir dikkatle Huriyenin göstermesini bekliyor- uzadıya sini ü rma” , SÖZ kesti ve sözü- MACERA NUVELİ dum. Halbuki inkisara uğradım. Gül mek, sevinmek şöyle dursun, birkaç kere gizliden gizliye iç bile geçiyor- du. Evvelâ bunun farkına varmıyarak: «— Sakin ruhlu bir kadın! - diye düşündüm, - O derece hassas olmama- si isabet... Kadın kadıncık evinde oturur... İşlerine bakar... Fabrikada sabahın karanlığından itibaren didi- neceğine kocasının işlerile uğraşır... Vecdiye de böylesi lâzım zaten...» Fakat, izdivaçlarının haftasında | dostuma yolda rasladım. Suratı 72- ten asıktı. Beni görünce büsbütün | kaşlarını çattı. Burnundan solumağa başladı. i — Ne o, hazret? - dedim. — Ah, ahi, | — Memnun değil misin yoksa? Trende yanyana oturduk. — Birader! - dedi, - Biz erkekler, ka- nlarımızı cibette hizmetçi diye almı- yoruz; fakat onların bize azıcık olsun yardım etmeleri lâzım gelmez mi?.. Ben gerçi eşaslı vazifelerimden ayrık İ dım, biraz inzivada başımı dinlemek | istiyorum. Fakat evimde çalışmak üze- re bazı projeler aldım. Günde altı ye- di saat kadar bunlarla uğraşıyorum. Büzen de İstanbula inerek iş takip edi- | yorum. Biriktirdiğim paraları, aldığım iradları filân bir tarafa bırakınız, bunları ailenin yani ikimizin malı sa- | yınız; fakat bunlardan hariç olarak da | çalışıyorum, müşterek hayatımız için | Bir emek sarfediyorum. Acı acı güldüm: | «— Sarmısağı gelin etmişler; kırk gün kokusu çıkmamış!a derler. De- mek bir hafta dayanamadan verdi f0- yasını meydana!,.. Peki, sabahleyin erkenden kalkıyor, akşama kadar ne yapıyor? Vecdi: - Sabahleyin erkenden kalkmıyor ki.. - dedi. - Ancak öğleye yakın yö - Eski çamlar bardak oldu... İzdi- vaç hakkındaki felsefesini bana anlat- ta: Bir kadın rahat.etmek için kocaya varırmış... Bir cevap vermeden dinle- dim... Aşçının, hizmetçinin idaresile, alış verişile, hesap tutmakla, hülâsa | herşeyle ben meşgul oluyorum, Sof- rada yemeği bile ben dağıtıyorum... tahkik Daima gözleri dalgın, başka âlemde ve başka bir âleme gitmeğe hazır, yaşıyor. Kahvaltıda bardağına şekeri de, çayı da ben koyuyorum... En fenası, dal- gın, düşünceli... Ne düşünüyor. Biri- | ni mi seviyor? Hayır, vallahi tim —Birşey söyliyeyim mi?:. Bir keli- | meyle yandım İnkisare uğrama, azizim! Uğradım, uğradım — Canim, alışır... Biri atlerini yakında alırsınız. — Dahası da var. — Ne gibi? — Bizi dinleyen var mı, yok mu di- ye etrafına bakındıktan sonra ilâve et- ti: — Birini seviyor. — Yok canım?.. Halbuki. Başını iki yana salladı: — Ne kadar müsamahakâr olduğu- mü biliyorsun... Gençliğimden beri sev. diğim bir kadın vardı Onu zamane gençlerile sevişirken görmüştüm... Bu- na rağmen kendisile evlenmek fikrin- den vaz geçmedim... İzdivaç teklif et- tim... Zira onum artık evlenmeğe razi olduktan sonra eski hesapları temizli- yeceğini umuyorum... Halbuki bu? — Devam mı ediyor. — Günahına girmiyeyim... Yakala- madım... Fakat sa- yıklıyor. — Ne diye?... — Rober! diye. — Aman etme.. — Evet, hıristi- yan birini saviyor. Uyurken böyle sa- yıkladı, Hattâ, söy- lemeğe ulanıyo- rum: Karı koca başbaşa iken, göz- lerini kapadı... Du- daklarından gene bu kelimeler fış- kırdı: Roberi.. Ro- ber!.. Ben de dudak- larımdan şu pata- | vatsız kelimeyi kar! çırdım: ! — Çekilmez!. | — Gördün mü ya... Sen de tas- dik ediyorsun... Her gün yemekten son- ra Beyoğluna ini- yor... Takib ede- ceğim... Bakalım bu Rober kimmiş?. ! Mutlaka dükkân- cı çıraklarından filân bir çapkın oğlan olacak... Tu-! değilmiş... Ben | tar tutmaz ci l mümeşhud mah- kemesine.... Daha da uzun uzun birşeyler anlat- mağa hazırlanıyordu. Fakat: Azizim, Erenköyüne geldik... Bu- rada inmiyecek misin? diye sordum. — Sahi! Sahi... Derdim başımdan aşkın da unuttum... Paketlerini, pardösüsünü ve şapka» sını kaparak fırladı, indi. .. Aradan yirmi yidmi beş gün daha geçti, Vecdiyi bu sefer daha başka bir halde gördüm. , — Ne oldu? - diye sordum. - yaka- ladın mı? — Yakaladım, fakat cürmümeşhud. mahkemesine vermek kabil değil... Ah bu iptilâ... İptilâ İmiş meğer? — Eyvah, afyonkeş de sayıklıyor mu yoksa? — Keşke afyonkeş olsa... Heroinci, kokainci olsa... Böylelerini bir timar- haneye kaparsın, cemiyetten tecrid et- tin mi, O zikkımı bulamazlar, kullan- maya, kullanmaya da kötü huyların- dan vaz geçerler... Lâkin iptilânın böy- lesi kafanın içinde... Beynini değiştire- mezsin ki. kana karışı ali sun. Ne dem rum. ek istediğini anlıyamıyo- zümüz açıldı... Karıştırmıyacağız — Bizimkisi hangi Robere âşık bili- yor musun? — Yooo! — Rober Taylera.. i Çok çirkin ve — Çocukluk! Vecdi gülüy Gülmeğe başladım: İ l | İ luk olur dul kadı- diyetimizde üç kişiyiz... Hattâ ben yo- kum... O var... O: Rober!,. Daliyor, onu düşünüyor. | Ârizidir, geçer!... - diye teselli et- tim. - sen ona bu derece iyilik ettin: O sefll hayatından kurtardın... Bunu er- geç aklına getirecek, sana minnettar olacaktır. Asla! Zira karım bu izdivaç hak- kındaki fikrini de söyledi: «Ben sine- malarda görüyorum! - dedi. - Biz gibi biçare kızların karşısına birdenbire bir kısmet çıkıyor... Onları ahp götürü- yorlar... Ne sürprizler oluyor... Halbuki benim izdivacım, yavan, kupkuru ol- du!.. Sen bütün hayallerimi yıktın.. Bütün ümidlerimi söndürdün... Keşke hiç olmasaydı da gene o düşüncelerle, ümidlerle vakit geçirseydim... Ve sine- malardaki gibi pozlar alarak, ağlıyor, ağlıyor... Ne dersin bu başıma gelen- lere?.. Halbuki o kadar bebek de değil canım... Kırkını geçmiş maşallah... Ge- ne bu akşam, «Rober! Rober!» diye sa- yıkadı... Ne yapayım?. Fena halde | sinirleniyorum... Nereden çıkardım bu izdivacı?.. Evlenmeden evvel de, son- ra da bütün talihsizlikler benim başı- ma geliyor! Dostumun bu bedbahtlığına biraz da benim sebebiyet verdiğimi düşündüm. Ziyaret maksadile evlerine gittim. Hu- riyeye nasihat vermeğe kalktım, fena halde kızdı: — A... Amma da yapıyorsunuz ha... | - diye mahalle vari bir ağızla bana çi- | kıştı. - Hayatta bir zevkim var, o da si- nema... O hayelle yaşıyorum... Birde buna mâni olmağa kalkın bakalım... Vallahi siz erkekler. ister muharrir, is- ter edip, ister şair, her ne olursanız 0- lunuz, hepiniz ayni insanlarsınız... Ego- ist, zalim, müstebitsiniz: Biz biçare kadınların kafalarının içindeki en mübrem, en mukaddes düşüncelere bi- le karışırsınız... Fakat yooo.. Artık gö- (VANA0 )İ Selâmi İzzet Sedes Tiyatroya dair Yeni çıktı — Fiati 50 kuruş Remz! Kitapevi Rebiülevvel 19 — Ruzuhunr 14 & İmsak Güneş Oğln İkindi Akşam Yal B. 713 D16 448 846 1200 183 Va. 253 438 12,10 1608 1923 2116 İdarehane: Babiâli civan Atımusluk So. bayağı bir hareket (Baş tarafı 1 inci sahifede) yik ve tedhiş hareketi ile her gün yüz lerce müntehibi Türk listesinden sil- mek: suretile maksatlarına yal makta olduğunu göremiyorum. Bu vaziyet karşısında Türk listesinin hâ- pek kahir olmasından ileri gelmektedir, Fakat bunun ne zamana ve ne dereceye kadar mümkün olaca- yetin ğı artık kestirilemez idaresi cidden tesirli tedbirler alsın. Türk listesine yazılmak ii yenlere ateş açılıyor İskenderun 15 — Anadolu ajansı. nın hususi muhabiri bildiriyor Dün Kırıkhana 15 kamyon içinde Suriye ve Lübnanın muhtelif yerle- rinden 300 kadar Ermeni geldiği ve bunların muhtar şehadetnamelerile tesçil ettirilecekleri haber verilmekte. dir, İskenderun 17 (A.A) — Anadolu ajansınm hususi muhabiri bildiriyor: Arsul'da Türk yazılmak istiyen Eti Türkler üzerine jandarmalar tarafır- dan, iki Eti Türkün üzerinde tabanca bulunması vesilesile ateş açıldığı bik diriliyor. İğfal propagandası devam ediyor Antakya 17 — Anadolu ajansının hususi muhabir ibildiriyor: Dün ca- hil bir Türk, Ermeni cemaati listesine yazılmıştır. Bu, iğfal propagandas- nın derecesine bir delil sayılabilir. Bir değil, bin Ermeni Türk listesi- ne yazılabilir. Bu takdirde Ermeni yurttaş: «Türk ekseriyetile kurulacak olan yeni Meclis hükümetinin bu gü- zel Hatayı da birkaç kilometre ötede etrafa medeniyet nuru saçan genç Türkiye örneğinde refah ve terakki- ye kavuşturmasını İstiyorum. demiş telâkki olunur, fakat bir Türkün Ha- tay gibi bir Türk ülkesinde Ermeni listesine yazılması yalnız ve ancak İn- tihabat esnasında çevrilen entrikalar; gösterir, Dört yüz senelik bir Türk ailesinin evlâdı Antakya 15 (A A.) — Anadolu ajan- sının hususi muhabiri bildiriyor: Antakya kaymakamlığına vekâle- ten tayin edilen ve yarın vazifesine başlıyacak olan belediye reisi Hac: Etem «Atayolu» gazetesine verdiği be- yanatta İttihadı Vatani partisinden Ta ki manda ve hakkaniyet | dünden itibaren istifa ettiğini, esasen bu partiye intisabının şahsi sebepler. den olduğunu, 400 senelik bir Türk ailesinin evlâdı olduğunu, bu memle- ketin her tarafında ecdadının kanı ve kemiği bulunduğunu söylemiştir. Gazete, Hacı Etem'in bu sözlerini fillen de isbat etmesini bekleriz, diyor. Otelciler cemiyeti birlik yapılmasına taraftar değil Hariçlen seyyah celbi için büvük oteller arasında bir birlik teşkili gaye sile tedkikat yapılıyordu. Otelciler cemiyeti, teşkil olunacak birliğin. ya- pacağı işleri hâlen cemiyetin gördü- ğünden bahisle Dahiliye Vekâletine müracaat etmiştir. Otelciler cemiyeti reisi B. Şevket, Otelciler cemiyetinin esaslı bir faati- yet programı hazırladığım, muhtelif lisanlarda ( broşürler bastırarak va- bancı memleketlere göndermeğe ku- rar verdiğini, yeni otel binaları yapıl masına başlandığını söylemiştir. İstanbul Şehir tiyatrosu Kütahyada Kütahya LT (Akşam) — Şehrimizde temsil vermek Üzere İstanbul Şehir ti- yatrosu bugün Uşaktan Kütahyaya gelmiştir. Halkevinde iki temsil vere- cektir. HI EM ER, DEE Wen MERİ MEME EŞ Baş, diş, nezle, grip, romatizma, nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde 3 kaşe alınabilir. MEN MER MR HE MN Mn HR EN

Bu sayıdan diğer sayfalar: