RAE WE TEN Sahife 6 — AKŞAM Ortaköydeki kanlı vaka Sarhoşluk yüzünden dört kişiyi yaralıyan gencin ilk sorgusu yapıldı Yaralılardan ikisinin sıhhi vaziyeti ağırdır. Kendilerine ameliyat ya Evvelki gece Ortaköyde sarhoşluk yüzünden vukuâgelen kanlı hadiseyi dün kısaca kaydetmiştik. Yapılan tahkikata nazaran, hadise şöyle ol muştur: Ortaköyde oturan tütün amele. sinden 33 yaşlarında Mehmed Şerit, evvelki akşam erkenden, Ortaköyde bir meyhanede oturmuş Ve meyha- menin kapanma saati olen yirmi iki- ye kadar rakı içmiştir. Bu şekilde adamakıllı sarhoş olan Şerif, meyhane kapanınca çıkmış ve evine gilmek üzere Hürmet sokağı- na girmiştir. Bu sırada mahalle ar- kadaşlarımdan Emin Hayri isminde bir adam kendisine raslamış, Hayri, Ayakta duramıyacak bir halde bu- Junan Şerifin, sıf bir yardım zihniye- tile koluna girerek evine kadar gö- #ürmek istemiştir. ! Şerif bu harekete kızmış ve sesini çıkarmadan, ceketi cebinde bulunan sustalı çakısını çıkararak Hayrinin sol böğrüne yerleştirmiştir. Emin Hayri, ansizın aldığı yara- nın tesirile feryad ve istimdada baş- lamış, bu istimdada Ortaköyün Bah- çeiçi mahallesi bekçisi Mehmed yetiş- miştir. Bekçi Mehmed, Şerifi yatış- trmak ve onu güzellikle yakalamak istemişse de muvaffak olamamış, Şe- sİf bu sefer ayni sustalı çakı ile bek- giyi de sol kasığı üzerinden yaralar mıştır. I Şerif, buişide yaptıktan sonra gene ierlemeğe başlamıştır. Bu sıra- da o mahallede oturan taksi şoför- lerinden Anastas evine girmek üzere 141. Ne yaptığının farkından olm. yan Şerif, Anastas eve girince arka- dan o da eve girmiş, bittabi Anastas : Bu sırada Anastasın babası Artin oğlunun feryadına koşmuş, fakat o An sol böğründen bir sustalı darbesi almıştır. İşte bu sırada yükselen istimdad seelerile düdük çığlıklarına yetişen zabıta memurları, Şerifi kanlı sustalı çakısı ile yakalamışlar, dört yaralıyı dn cankurtaran otamobilile Beyoğlu bastanesine götürmüşlerdir. Yaralıların hastanede ilk tedavi- leri yapılmıştır. Emin Hayri ile Arti- nin yaraları hafif görülmüş. bunlar pansuman'arı yapılıp evlerine gön- derilmişlerdir. Diğer yaralılar bekçi Mehmedle golör Anastasın yaraları ağır olduğu cihetle ameliyata lüzum görülmüş- tür. Nakleden: (Vâ-Nü) Delikanlı, arada sırada muhavereye Yi cümlelerle iştirak ediyordu. Aklı, fikri hep genç kızdaydı, İhtiyar Paşa, kendisini dinliyen birini yaka- Jamış ya, boyuna anlatıyordu: — Filhakika Lâmia küçüktür; on sekiz yaşında bir kızın evi idare etme- si güçtür; fakat annem onu pek ha- nım kadın yetiştirmiş maşallah... Bü- tün işleri bilir, Onun için, tereddüd- süz ona her şeyi teslim edebilirim. İhtiyar paşa, yeğenini methederek "Atala uzun bir muhavereye daldı. Bu sırada Naciye hanım seslendi: — Aman paşam!.. Erkekler öyle baş- başa verdiniz, uzun uzadıya ne konu- şuyorsunuz?.. Bu tarafta kadınlar ha- Tem dairesinde gibi kaldık... Azıcık da bizimle meşgul olun... Bazı hanımlar ân Atı! beyle poker oynamak stiyor- lar... Bu ısrar delikanlının hoşuna gitme- 8i. Kaşlarmı çattı. Fakat «karemiz tamamlanmıyor!» diyenlerin yanları- na doğru yürüdü. Lâmia da yerinden kalkmış, masâ- nın kenarına gelmişti, Memduha ha- MAZİNİN YÜKÜ ALTINDA. Aşk ve macera romanı Solda carih Şerif, sağda yarah bekçi Mehmed Bekçi Mehmed, Beyoğlu hastane- sinde yatırılmış, Anastas ta Şişli ço- cuk hastanesine nakledilmiştir. Her iki yaralının da sıhhi vaziyet- leri vehametini mubafaza etmektedir. Sadece sarhoşluk tesirile bu kanlı macerayı geçiren Şerifin ilk sorgusu yapılmış ve hakkında lâzımgelen ka- nuni takibata başlanmıştır. Sirkecide yeni bir gümrük binası yapılacak Birkecide açılacak olan büyük meydanın bir tarafında bir gümrük binası yapılması kararlaştırılmıştır. Marşandiz trenlerinin gümrük mua- yene ve kontrolü hâlen büro işlerine elverişli olmuyan istasyon arkasındaki küçük bir binada yapılmaktadır. Yeni gümrük binası istasyonun eski saç anbarları bulunan yerinde yapılacaktır. Bu süretle yeni gümrük binası müstakbel Sirkeci meydanının manzârasını bozmiyacaktır. Yeni se- ne bütçesine konan tahsisatla hazi- randa inşaata başlanacaktır. Gümrük başmüdürlüğile Devlet De- miryolları Avrupa hattı dokuzuncu işletme müdürlüğü arasında bu hu- susta bir anlaşma hasıl olmuştur. Eks- presin mesajeri kontrolü de ayni yer- de yapılacaktır. Ancak yolcu beraberinde Avrupa- dan gelen eşyalar şimdi olduğu gibi bir memur tarafından trenlerde yapı- lacaktır, - Şişlide bir taksi bir kadına çarparak yaraladı Şişlide oturan bayan Arşaloz, Bo- montide tramvaydan inip caddenin öbür tarafına geçerken şolör Yaku- bun idaresin, taksinin sadmesine maruz kalarak muhtelif yerlerinden ya- rTalanmıştır. Bayan Arşaloz tedavi altına alınmış, şoför yakalanarak tahkikata girişilmiş- 'Tefrika No. 6 nım, delikanlı hakkında genç kıza, başkalarının da işitebileceği şekilde izahat verdi; bu suretle kendisinin onunla ne derece samimi olduğunu istiyordu. — Atıf bey çok meziyetli, çok iyi yetişmiş bir gençtir, hepimiz onunla irtihar ederiz... Cidden parlak bir mü- hendis olarak mektepten çıktı. Bu izahat delikanlının hiç te hoşu- na gitmemişti. Fakat genç kızın'ken- disine dikkatle baktığını görünce mert nun oldu, İri lâciverd gözlerin cazibe- sile biran başı döner gibi oldu, Fakat çok şükür ki bu şaşkınlığını Memdu- ha farketmedi, Boyuna anlatıyordu: — Atıf bey sık sık bizim bahçeye geleceğini vaadetti. Sizi de bekleriz. İnşallah, küçük hanım! Bakın, hep birlikte ne güzel vakit geçiririz! BU- ahssa Atıf beyin hoş sohbetinden hs- pimiz istifade ederiz... Boyuna «Atıf bey, Atıf beyl.» Bu derece kendinden bahsedilmesi deli- kanlıyı asabileştiriyordu. — Rica ederim, hanimefendi! Bana sanksüy Mk şirİ “8 Gümrük ıslahatı Trakya tütünleri 937 mahsulü 1,300,000 kilodan fazla Edirne 11 (Akşam) — Yapılan bir istatistiğe göre, 936 yılında Marmara havzasındaki yaprak Bu miktar tütünün 129 sahaya dikildiği ve meydana g: Için 36 bin kişinin çalıştığı öğre miştir. 937 yılında Edimenin yaprak tü- tün İstihsalâlının bir milyon üç yüz bin kiloyu geçeceği tahmin olunuyor. Trakya bölgesinde, geçen yılların tü- tün satışı nihayet bulmuştur. Piatler, mahsul vaziyeti de göz önüne alına- rak tanzim edilmiştir. Tütünlerimi- sin geçen yılki başlıca müşterisi İn- hisarlar idaresi Adaresi olmuştur. İzmir ve Mersinde de İstanbuldaki usul tatbik edilecek İstanbul gümrüklerinde diduğu gi- bi Mersin gümrüğünde de esaslr ısla- hat yapılması kerarlaştırılmış: ve Gümrükler Umum Müdürü B. Mah- mud Nedim bu maksada Mersine git- miştir, B. Mahmud Nedim bir hafta | kadar Mersinde kalarak orada yapıl ması lüzumlu olan yenilikleri tesbit edecektir. Mersin. gümrükleri ıslah edilirken İstanhal gümrüklerinde ya- pılan yeniliklerden istifade edilecek- tir, Diğer taraftan İzmir Zilmrüklerini de İstanbul gümrüklerine göre islah gelen İzmir gümrüğünün iki şefi bu- radeki çalışmalarını bitirmiş, İzmire dönmüştür. İzmir gümrüklerinde 1s- Jahata manifesto ve anbarlama Ser- | vislerinden başlanacaktır. İstanbulda | kabul edilen usul İzmirde de aynen tatbik olunacaktır. İzmir ve Mersin gümrüklerini takiben Samsun gümrü- gü ıslah edilecektir. Bu suretle büyük gömrüklerimizde peyderpey lüzumlu olan yenilikler meydana gelmiş bulu- nacaktır, Gümrük memurları için Edirne ve Uzunköprüde ev yapılmasına başlanıyor Gümrük ve İnhisarlar Vekili B. Ali Rana Tarhan'ın yaptığı tedkiklerin sonunda Edirne ve Uzunköprüde güm- rük memurları için evler inşa edilme- si kararlaştırılmıştı. İnşaatın yapıla- cağı saha üzerindeki tedkikler bitiril. miş ve plânların hazırlanmasına bâş- lanmıştır. Memur evleri ayni çatı altında top- Janacaklır, Yani büyük bir bina yapı- Jacak ve dairelere taksim edilecektir. Her memura bir daire verilecek, buna mukabil maaşından bir kısmı her ay kesilecektir. Bu evler için haziran büt- çesine tahsisat konarak inşaata baş- lanacaktır, fazla kompliman yapmayınız. Cidden | mahcub ediyorsunuz. Küçük hanım- efendi de hakkımda kim bilir ne dü- şünecek! Sevgilisinin kızdığını hisseden Mem- duha hanım, muhavereyi değiştirmek- le beraber, delikanlıya, sitemli nazar- larla tatlı tatlı baktı, * Avukat Mahir Bürhan, kadının bu bakışını da, farketti. Dudaklarında müstehzi bir tebessüm belirerek şöyle düşündü: «— Memduha ile Atıf'ın arasında bir münasebet olduğuna yüzde yüz kanl değilim ama, şuna gitgide emni oluyorum ki, münasebet varsa bile de- vam etmiyecek. Bu delikanlı epeyce haşin Hem bu sarışın kızı da gözü- ne kestirmişe benzer... Öyle bakıyor ki... Sabrın sonu selâmet! İntikamım mükemmel alınacak! Şayed ahval icab ettirirse bu işi ben de teşvik edece- Eimi» ... Lâmliaya raslamak ümidile, artık Atif, mk sık Memduha hanımın Köğ- | küne gidip gelmeğe başladı. Köyün | bütün zarif hanımları da orada topla- nıyordu. Belli başlı eğlenceleri deği | kodiyle uğraşmaktı. Âlemin şerefini namusunu bir hamlede boğacak yer- de kedinin fareyle oynaması kabilin- den didikliye dişliye öldürmekten zevk ahıyorlardı. Haftalık piyasa Son yağmurların mahsul maddelerinin vaziyeti Piyasayı işgal eden meselelerin ba- şında, yeni sene rekoltesi bulunmak» tadır. Havaların ekseri mıntakalar- | da yağışlı geçmesi, mahsul üzerine | ne gibi tesir yaptı! Henüz bunu ta | mamile öğrenmek kabil olamamıştır. Yalnız Marmara mıntakasında yı murların mahsule biraz zarar ver- | diği anlaşılmıştır. Bandırma, Adapa- | | zarında arpa, buğday tarlalarma düşen yağmurlar, başakların yerlere» kadar eğilmesine meyden vermiştir Trakysnın bir çok mıntakalarında aynı bel vakidir. Yalmz Trakyada pancar zeriyatı, yağmurlardan çok | istifade etmiştir. Bu sene Alpullu munlakasının bereketli mahsul vere- | ceğine şüphe yoktur. Fakat Turhal ! pancar mıntakasında, yağmurlardan seller zuhur etmiş, pancarlar su İçin- de kalmıştır. Esasen sulak bir arazi- ye malik olan 'Turha! pancar mınta- kasına yağân yağmurlar fazla gel- ! miştir. İ İlk arpa mahsulü Bu senenin ilk arpa mahsulü Mer- sin de borsaya arzedilmiş, ilk defa | olarak bir parti İngiltereye sevkedil- miştir. Henüz Mersin arpası İstanbul piyasasına gelmemiştir. Son yağmur- ların Mersin ve civarındaki arpa ve buğday zeriyatına hiç bir ziyan ver- mediği anlaşılmıstır. Bu sy nihaye- tine doğru ilk buğday mahsulü de piyasaya arzedilecektir. Fakat, Ada- | nanın bu mevsimde ilk defa çıkan buğdayları daha ziyade Adanada sarfedilir; bu buğdaydan yapılan ek- meklerin rengi esmer olur. Bu itibar- la büyük” şehirlere sevkedilmez. İhracat maddelerimizin vaziyeti Hububat — Dünya buğday vazi- yeti gevşektir. Bu gevşekliğin Tür- kiye piyasasına da öirayet etmiştir. İhracat yalnız Ziraat bankası tara- fından idare edilmektedir. Yegâne ahcı | Yunanistandır. İtalyadan-arpa ve çavdar üzerine talepler devam etmektedir. Hububat Üzerine Almanya ile iş pek azdır. Yalnız Alman itbalât firmaları, buğ- day, arpa fiatlerini sormaktadırlar. Tütün — Son günlerde tütün pi- yasası iyi bir devreye girmiştir. Her sene piyasadan büyük mikyasta tü- tün alan eğnebi monopolleri, bu s& ne de piyasa ile alâkadar olmuşlar. dır. Bunların başında Çekoslovakya bulunmaktadır. Yeni ticaret anlaş- mssı mucibince de, Çekoslovakya “Türkiyeden bir milyon 250 bin kilo” tütün alacaktır. Bu mikdarın 250 bin kilosu işlenmiş tütündür. Diğer taraflan Polonya reji idare- si de Türkiyeden bir milyon kilo tü- Bir gün delikanlı sötdü: — Hanımefendiler! -Böyle şeyden | nasıl hoşlanıyorsunuz, hiç anlamıyo- Tum vallahi... Elâlemin hatlı hareke- tinden size ne?.. Bırakın herkesi iste- diği gibi yaşasın, ne yaparsa yapsın! .. Naciye hanım gülerek cevab verdi: — Doğru, pek doğru! Fakat biz mu- kabele bilmisil yapıyoruz: Herkes bi- zimle uğraşıyor. Biz de uğraşanlar aleyhine söyliyerek intikam almış oluyoruz. Sonra yarı müstehzi bir eda ile ilâ- ve etti: — 'Tabil mevcud hanrmefendiler dedikodudan münezzehtir! Aleyhleri- ne söylenecek bir şey yoktur ki... Destine hanım tasdik ederek: — Tabii, tabil!... Biz gayet iyi ahba- bız; samimiyiz. Hiç bir zaman arka- dan biribirimizi çekiştirmeyiz, Zaten söyliyecek bir şeyimiz de yok... Her işi- miz ortada... Etrafta alaycı tebessümler belirdi, Fakat herkes kendini topladı, Güzel kadmın arkasından ne dedikodular | olduğunu orada bilmiyen yoktu, Hele | biri ortadan kayboluversin; temiz ta- | ratım bırakmıyacak şekilde hepsi bir- den başlar... Bahusus Memduha!., Destinenin en can ciğer sıkadaşı olduğu halde en ziyade aleyhinde söyliyen de oydu... Bunu sarı saçlı güzel kadın bilirdi. Fa- | tün almağa karâr vermiştir. | Samsuna bir heyet | ruyoruz... üzerine tesiri - ihracat ve yiyecek maddeleri Tüccar tarafından © Varş gönderilen nümüneler beğenilr İtalyan reji idare bahsedilmektedir. Av derileri pek boş geçmekt Av derisi 7, Ameri piyasası adan dâ yasada hiç İş olmıyacak... Maamafih bütün bu işsizliğe rağmen stok mikdarı pek çok değildir. 300 bin tavşan, 70 bin tilki derisi mevcudu vardır ki, bu da bü- yük bir mikdar addedilemez Yiyecek maddeleri Sor hafta içinde tereyağ fiatlerin- de hafif bir düşkünlük baş gösler- Miş! Eğer Trabzon yaylalarında havalar yağışlı geçmemiş olsaydı, piyasaya mayıs yağı tabir edilen yağ» lar daha çok gelecekti. Halbuki haf- tada 30 - 40 tenekeden fazla yağ gel- mediği için, fiatler üzerine pek az tesir yapmaktadır. Urfa, Kars yağ- ları henüz piyasaya gelmemiştir . Beyaz peynir fiallerinde de hafif bir düşkünlük vardır. Toptan fiat 25 - 30 kuruştur, Fakat bakallarda beyaz Edirre peynirleri 40 - 50 ku- ruşlaı aşağı değildir. Kaşar peyniri fiatleri de ucuzlamaktadır. Tam yağı lı kaşarların flati 50 - 60 kuruş ara- sındadır. Maamafih henüz piyasada taze kaşar peyniri bol değildir Meyvalara gelince; piyasada erik- ten başka mevsim meyvası yoktur. Havalar iyi giderse Ereğliden yakın- da çilek gelmeğe başlıyacaktır. Mevsim sebzelerinin fiati gün geç- tikçe düşmektedir. Adana ve Mersin- den gelen kabakların fiati 40 kuruş tan aşağı değildir. Henüz İstanbul bahçelerindeki bakla çıkmadığı hal de, Adana baklası 10 kurusa kadar satılmaktadır. Bu yüzden İslanbul bahçıvan'arı, her sene pek az mik- darda bakla yetiştiriyorlardı, bu se ne daha az bakla ekmişlerdir. Fakat Adana ve diğer cenub vilâyetlerin- den gelen sebzeler de lezzet itibarile pek geridir. Hattâ bazı ziraatçilerin iddiasına göre turfanda diye yetiş- rilen Adana sebzeleri, her sene le7- zetini ve evsafını kaybetmektedir Bir taraftan tatsız sebzeler, piyasaya pek ucuz bir fistle hâkim olurken, diğer tarafları İstanbulun lezzetli sebze istihsalâtı azalmakladır. Ziraat oda- sı için, sebze meselesi en mühim bir mevzudur. Ankara ziraat kongresin- de bu sebze meselesi ortaya konacak, cinslerinin ıslahı meselesi tedkik edi- Jecektir. R.A kat omuzlarını silkerek: — Ne derse desin, bana vız gelir... Endamımı, gençliğimi kıskanıyor da ondan... - derdi. - Zavallı Memduha! Artık ihtiyarlamağa yüz tuttu... Ah- lâkı da kendi gibi değişti! Filhakika son zamanlarda Memdu- ha hanım, asabi görünüyordu. Deli- kanlının kendisile başbaşa kalmaktan çekinmesi, vermeğe mecbur kaldığı gizli randevulara gelmemesi, onu âde- ta delirtiyordu. Her fırsatta yalvarı- yor: — Seni göreceğim geldi! Allah rıza- siçin bir gün bir kaç saatinibana vakfe, Başbaşa kalalım! Niçin bu kadar inad ediyorsun? Atıf, asabi asabi: — İmkânsız! - cevabını veriyordu, - Bu dar muhit içinde dikkati celbede- riz... Ben sizi de düşündüğüm için is- temem:.. — Hazır Kocam yok, seyahati de epeyce sürecek... Akşamları geç vakit gelemez misin sanki?.. Kim farkına varacak? — Kabil değil... Geceleyin annemi yalnız bırakamam... Hep başbaşa otu- Biliyorsunuz ya, opeko kadar sokağa çıkmaz... Evde de kendi- sini yapyalnız bırakmak doğru değil, (Arkası var) çi Vi BEEBSEFB HE BEELSPEFBSE EE FEREEEREEEE.BEESEE, EFES“BE EBEBEB, li EPES. ZE. E, BESSEEBEES EipE pEPF : e