MES SN YE ER 3 m ml Rİ enin e nm TERE EPP. Antonio Moreno 35 se sinema hayatını anlatıyor Kral Alfons Pina Menikelliyi Madride davet etti, yemeğe alıkoydu, fakat artist Madridd Sinemanın eski, çok eski zamanla- rını düşününüz... Sessiz filim zamani- nın en eski fakat en meşhur yıldızla» nna gözünüzün önünde birer birer ge- çid resmi yaptırınız, Pina Menikelli'- ler, Pranciska Bertini'ler. Lida Bo- Telli'ler, Miya May'lar, Eva May'lar, Max Linder'ler, Betty Blayd'lar, Zala» mor ve y kardeşler, Maria Ja- kobini'ler, Çok eski sinema meraklılarında be- yaz perdenin ilk halıraları bu sima lardır. Ben İstanbulda öyle sinema meraklıları bilirim ki, hâlâ Pina Me- mikelli'nin. yerta. dolduracak bir kar dığ'artist gelmediğine kanldirler, Bu- Çün yaşını başını almış birçok kim- söler beyaz “perdenin eski meşlurla- rını hâlâ unulamazlar, Çünkü yıla nn arkasında kalan eski artistlerin baygli onların biraz da gençlik hatı- ralarına karışmıştır. Eeee... Gençlik hatıraları öyle çabuk çabuk unutuluı mu?... - Bunun için nice eski sinema me- Taklıları vardır ki, hâlâ söz açıldığı zaman: n — Hey gidi hey... O Pina Menikelli me idi? Ne kadındı o... Şimdikiler onun kâbına varabilir mi hiç? derler... Eski sinema meraklılarınm çok iyi tanıdıkları, pek beğendikleri bir €r- kek artist vardır. Meşhur Antonio Mo- reno... E Hemen Pina Menikelli'nin bütün fi- limletinde genç âşık rolünü oynıyan Antonlo Moreno, Rudolf Valântino- <vvel en beğenilen jön prömye O Pina Menikelli'den başka Fran- #iska Bertini, Miya May'la da birçok İlimler çevirmiştir. Greta Garbo da- ha tamamile meçhul bir genç iken ilk pe Antonio Moreno ile çevirmiş- Sinemanın en &ski aktörü « Bugün Hollivudda gene birçok fi- Mmlerde oynayan, rejisör ve direktör olarsik pek çok filimleri idare eden Antonio Moreno için buradaki sinema şirketleri bir jübile yaptılar, Sinema hayatında tam otuz beşinci senesini doldüran Antonlo Moreno bugün si- hemânın en eski aktörü olarak tanılı- Yor... Antonio Moreno otuz sene, hiç İasılasız filim çevirmiştir. Bu otuz 86- he içinde dünyanın en meşhur artist- Jerile tanışmıştır. Amerika gazeteleri bu €n eski aktörden bahsederken «ha- tıra küpüs derler, - Antonio Moreno'yu kendisi için ya- Plah büyük yierasimden sonra hu- SUSİ stüdyosunda gördüm, Bugün el Yaşımı aşan sessiz sinemanın meş- bur artisti hâlâ genç görünüyordu. Antonio Moreno gülerek: 77 Tuhat şey, dedi, meğer ihtiyar- Min da büyük faydaları varmış... Sinemanın en ihtiyarı olduk diye bi- #lin İçin merasim yapılıyor. Sanat ha- in bilmem kaçıncı senemize bas- z diye bu yaştan sonra gazetecilerin cumuna uğradık... Ben sizin ye- Finizde olsam Clark Gabi, Robert Tay. ş Vilyam Povel gibi genç kızların ecânlı kalblerine -sanki babaları” Bin evlerinde imişler gibi. yerleşip İ çatan genç artistlere giderdim... hatıra isterseniz bende ondan bol bir şey yok... Bunca senelik #inemâ Hayatı bana para yerine bir Sürü hatıra kazandırdı. Para da ka” Yandım. Hattâ çok kazandım. Fakat birkaç sene evvelki Nevyork borsası Paniğinde bütün servetim uçtu, git- ti. .Maamefih ben de Amerikanlaş- tam. Amerikalıların servet hakkında- ki fikirleri şudur:- Hayatta bir kere Servet yapmak marifet değildir. Ser- vet yapılır. Sonra kaybedilir, fakat müteessir olunmaz. Tekrar servet ya- Pılır, Tekrar kaybedilir ve tekrar ya- Pılır... Bunun için bir Amerikalı servetini kaybettiği zaman katiyyen müteessir olmaz. Üzüleceği yerde ikinci defa ser- vet yapmağa çalışır. Ben de bunun için çalışıyorum. Biraz da belimi doğ- rulttum. 35 senelik sinemacılık hayatında neler görmüş Sinemanın en eski aktörüne 50f- dum: — 35 sene sinema hayatında neler gördünüz?... -- 35 sene sinema hayatında neler gördüm? Neler görmedim ki... Ben ev- velâ Avrupada filim çevirmeğe başla- dım. O vakitler Amierikan sinemecili- ğı hemen hemen yok denecek kadar zayıftı. İtalyan sineması, Fransız si- neması dünyaya hâkimdi. Alman si- nemacılığı da kuvvetlenmemişti. Pi- yasadaki en meşhur sanatkârlar Pina -Menikelli, oMaria Jakobini, Franciska Bertini, Lida Borelli gihi hep İtalyan ve İspanyol artistleri idi. Ben de ö nesildenim. Hattâ Franciska 'Bertini'den, Maria Jakobini'den çok. eskiyimdir. Onların pek gençliklerini bilirim, Pina Menikelli son derece sanatkâr bir kadındı. Şimdi sinema hayatında birçok büyük yıldızların hayatında hâkim olan en büyük şey paradır. Fa- kat 'Piha Meniksili yalnız sanatı için yaşayan bir kadındı. Filim çevirirken sefaretha- neye davet Onunlâ beraber «Prensesin aşkı; mi Yoksa «Âşk ve taç» mi bunlara benzi- yen bir.isimde bir filim çevirmiştik. Vaka İspanyada geçiyordu. . Filimde bir İspanyol prensesinin aşkı gösteri- liyordu. Prens ben olmuştum. Pina da sevgilim... Filim.bitti. Her. tarafta güsterilmeğe başlandı. Biz Pina ile ikinci bir filme başlamıştık. O zaman- lar bu kadar muntazam stüdyolar fi- lân yok. Hangardan farksız bir yerde çalışıyoruz. Bir de baktık, içeriye bir sefarethane kavası geldi... Biz Napo- lideyiz, filimi orada yapıyoruz. Sefarethane kavası elinde bir mek- tup tuluyordu. Pina'yı sordu. Göster- dik. Mektubu verdi. Mektup İspanya sefaretinden geliyordu. İspanyol sefi- ri Pina Menikelli'nin derhal sefaret- haneye gelmesini pek nazik bir suret- te rica ediyordu. Pina Menikeli'nin Yiçasi üzerine “Antonio Moreno 35 senelik hayatını nayıharririmize anlatıyor kalktık. Beraber sefi gittik. Sefir bizi büyük bir nı le karşı” ladı ve: — Yaptığınız filim İspânyada gös“ terilmiş. Haşmetiü kral hazretleri pek beğenmişler... Sizi İspanyaya davet vediyorlar.. Bütün heyetinizle bera- 5 : O zamanlar filim şirketleri, artist- ler tiyatro gibi heyet halinde çalişır- lardı. İspanyada kral Alfönsun ilk za- manları idi, Bizim de Nâpolideki işi- miz bitmişti. Sefir bize İspanya için gayet dolgun bir harcırah vermişti. Kalktık gittik. Kral Alfonsun ziyafeti Madridde kral sarayında yemeğe davet olunduk. Bizim için ayrı bir sofra kurulmuştu. *Haşmetmeap> yal- nız artisilerle başbaşa yemek yemek arzusunda buluhmüşlardı. Sofrada yalnız'kral ve biz “artistler » vardık. | Kral Alfonş Pinayi “yanıma oturttu. - “Sofrada en güzel İspanyol - şarapları âçiliyordu. Krat-Alfons İkide bir pek sevdiği Lâkrima Kristo şarabından Pina'ya ikram ediyordu. Bir aralık Alfons: — Ben, hayatımda çok güzel kadınlar gördüm. Fakat senin kadar güzel bir kadın görmedim Pina... de- di, 7 Kral Pina'ya son derece iltifat etti. Hattâ. ona çok. büyük bir - para ile Madrid tiyatrosunun baş yildizi olma» sını teklif etti. Fakat Pina bu teklifi kabul etmedi. Madridde de çok kal- madık, Tekrar Napoliye döndük. Kral Alfons onun sanatına — hayranlığını göstermek “için kendisine sik sık he- diyeler gönderirdi. Görüyorsunuz ya Pina yalnız sanatı ile-meşgul olmak istiyen bir kadın- dı. Önünde açılan servet ve mevki kâ- pılarından içeriye girmeği düşünme- di bile... Sessiz filim, sesliden daha eğlenceli Antonio Moreno eski hatıralara dal- mış gibi: — Biliyor musunuz? dedi, sessiz fi- lim çevirmek, sesli filim çevirmekten çok daha eğlencelidir. Sessiz filim çe- virmek âdeta bir zevktir. Birçok ak- törler sessiz filim çevirirken yieler &o- e kalmağa razı << Guşmazlardı?.. Meselâ dehşetli, acıklı bir aşk sahnesi çevriliyor değil mi?, Pilimde ses çıkmadığı için ağına ge- Jeni söğütr... Meselâ sevgilisinin önü- ne diz çökmüş.bir erkek aktör şaka olsun diye; . ge.» — Of... derdi, ayakların kokuyor... Fakst filimde erkek aktörün ağzın- dan çıkan sözler yazı ile şöyle yazılır. dı: «Ah; sevgili ayaklarınız ne kadar da güzel...» Halbuki şimdi stüdyolar bir işkence yeri hâline girdi. Çıt çıkarmıyacaksı- nız, Hattâ hesaplı nefes alacaksmız. 'Boğâzinız yırtılacak gibi olsa öksür- miyeceksiniz. Muhakkak ki bugünün sinemasi çok terakki etti amma ar- tstler için sessiz filim çevirmek çok daha zevkli bir şeydi. Ve eğlenceli idi — Amerikaya geldiğiniz 7 ranih sinema Dasıl “buldunus? — Daha o zaman ivud diye bir şey Yok gibi idi, Yalniz , Hollivud'da gördüğünüz o bihlerğe paketi kuyular 1 zaman bu- | , Emektar artistin muharririmizle bir arada başka bir resmi nelik olmadı n vardı. Bursün artistlerin, sinema- cıların yerine'petroldular otururdu. Battâ o vakitler Hollivuda «Petrol- cular köyü; derlerdi... Amerikaya geldiğim zaman Hollivudda bir şey yoktu Yalnız La$ Ancelesin içinde birkaç stüdyo vardı. Ben Los Ancelese geldi- Eim zaman daha Rudolf Valântino fi- ân meydanda yoktu. Çok sonradan çıklı. Evvelâ Los Anceleste işe başla- dık, Hiç kimsessinemaya parasını ya” tirmak. istemiyordu. Sinemanın bu- günkün gibi milyonlar, hattâ milyar- lâr kazandırâcak; bir iş olacağı kimin aklına gelebilirdi? Fakat Amerikan iş adamları Buhüm kârlı birşey olacağı- ni keşfelmekte geç Kalmadılar.'O za- man âdeta bedava denilecek derecede ucuz olan Hohivuddaki büyük arazi- de stüdyolar kuruldu. Fakat sendler geçtiği, sinemacılık büyük para getir- diği halde ertistlerin aldıkları ücret pek azdı, Şarlo ile kardeşinin ilk za- manlarda “daha o vakit Şarlo meşhur kiyafetile oynamıyordu. haftada 30 dolara çalıştıklarını bilirim. Şimdikiler:eskilerle kıyas kabül et- miyecek derecede çok para alıyorlar. Rudolf Valântino dünyayi satan şöh- Tetine rağmen senede 70000 dolar alır- dı; Bugün Vilyam Poyvel bir filminden 350,000 dolar alıyor. Amma ben çok param olmadığına hergün şükredi- yorum. — Neden?, — Çok para sahibi olup da herke- sin gözünü üzerime çevirmek en bü- yük sinirlendiğim şeydir. Parası olan insanın düşüncesi de büyük oluyor. Hele pek yakından bildiğim bir vaka beni paradan büsbütüri iğrendirdi. Meşhur komik Lorel, Hârdi ve ben bir filim çeviriyordük,. “Gönç kadın rolünü meşhur Telma 'Tod'a vermiş- tik. Filim ortalarına gelmişti, Bir ak- şam üzeri Telma Tod bana: — Bir tehdid mektubu aldım. ; dedi, para istiyorlar... Ne yapsak acaba? Ben: — Aldırma... Verme... dedim. Güzel kadın vermedi, “İki gün son- ra ölüsünü otomobilde bulduk, O za- mandahberi pâradan nefret ederim, 'Telma Tod'un ölümü üzerine ortası- na kadar çevirdiğimiz filmi baştan de- ğiştirdik, i — Hâlâ filmlerde genç âşık rolü- nü oynuyorsunuz değil mi? Güldü: i — Fransadâ Mistenget gibi... Beh de onun erkeği, 55inden sonra” genç Aşık rolü... © Hikmet Feridun Es iy