12 Nisan 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

12 Nisan 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife : Cohök “sultanı Doroti Lamura âşık olmuş! Sultan, cinsi cazibe kraliçesi Mae Westi “fazla tombul,, buluyor larda İngiliz karısından an Malezyada Cohor sul- disine münasib bir eş ara- çaktadir. Aradığı kadının dü Ameri- , i Son günlerde d Elliot, Cohor sultanına ıldızlarının resimleri- Malezya sultanı, çin- si Mae Westi fazla bul bulmuş, kısa boylu bir esmer 18 olan Dor muru çok beğen- Kocasını Balkanlı misafirler dün sever, boşanmaz, « cevabını verince zengin sultan; — O halde benzerini bana bulunuz. Cevabını vermiştir. Aktör Mae West üzerinde ısrar edin- ce sultan: — Fazla tombuldur, hoşuma gitmi- yor, Mukabelesinde bulunmuştur. Cohor sultanının Mae Westi beğen- mediği ve fazla tombul bulduğu Höl- Uyudda bir çok dedikodulara sebebi. yet veriyor. Mae West, bu sözlerden çok müteesir olmuştur. Cohor sultani belki Doroti Lamuru kocasından boşanmağa ikna eder ümi- dile yakında Hollivuda gidecek, Dolmabahçede resim müzesini gezen misafirlerden bir grup vaar antantı ekonomik konsey Matbuat konferansı delegeleri dün liğe otomobillerle şehirde zi yapmış, saat 16 da müzeleri zi- | Yaret etmişlerdir. a de saat 15 de toplariarak Home - devam edecekli öğle Büz sta yiyecekler, öğ- sonr 14,30 da tarir isini ziyaret edec Dm bir vapurla Boğazda bir gezinti aç Pacaklardı Dönüşte Beylerbeyi ayında matbuat umum müdürü iv — tarafından cek olan çi lardır, şereflerine vw Ay ziyafetinde bulunacak- Matbuat umum müdürünün çay ziyafeti Matbuat umum müdürü bugün Beylerbeyi sarayında Balkan konfe- ransları şerefine verilecek olan çaya z Türk gazeteci arkadaşları eder, Vapur, saat dörtte Dolma- bahçeden kalkar, Bir adam boğuldu Giresun (Akşam) — Keşab nahi- yesine bağlı köylerden bir köylü şeh- re gelirken suların fazla deldiğinin farkına varamıyarak Aksu deresin- den karşıya geçmek istemiş suların cereyanı fazla olduğundan kendisin? sulara kaptırmış ve boğulmuştur. li henüz bulunamamıştır, şehri gezdiler Oyun — No. 4 #nı4 vrrs » :5 de AR&52 Cenub kAğıd veriyor. Blüzayede : Cenub Gar» Şimal Şark IY pu 2“ pa 19 ps pas pas Oarb kupanın onlusunu çıkıyor. Oyun nasl oynanmalı ? Kotcunun sağlam dokuz lecesi Onuneumnu yapmak için karo kesmeği aramağı vakti yoktur. Çünkü muhasım taraf yerdeki son iki kozu devirebilir. Binaenaleyh en muvafık çare yerin si. eklerinden birini sağlamaktır. Bunun Için de sineği iki defa elinden kesmeli ve yerdeki otunun ruasıni rantre olarak muhafaza edebilmek için kupanın onlu- sunu elinden vals ile almalıdır. Bunu yaptıktan sonra iii elinden sinek oy- Dar, yerin runstle tutar. Yerden küçük oyn! bir kozle yerdeki kupa runs Üze- bir küçük sinek daha oynıya- rak muhasım son koru da alır. Pika, oynıyarak yere geçe sinek Üzerine elinden kâğıd Yerde uran bir renk bulunduğu zaman en iyi usul bu ren- lay pas geçtiği takdirde ayni netice elde edilig. z am Mesele Ne. 5 . - v ı ıı İRV' .v -5 3: ou 814 iz xe «5 v : 94 rv: ş — Koz pika. El canubda. Beş levenin dör- dünü alacaktır. Sureti halli on beş güne kadar «Akşam gazetesi briç muharrirliği; adresine gön- derilebilir. Doğru halledenlerin isimleri neşrolunacaktır. —i.— İki aydanberi dünyaca şöhret kazan- miş ustaların eserlerinden nakletmekte olduğumuz briç yazılarına (karilerimiş a bir alâka göstermişlerdir. gün aldığımız mektublarda okuyu- mea muhtelif dileklerine tesadüf ediyoruz. Dünyanın hez tarafında oldu- ğu gibi memlsketimizde de hem plifon ve ham de kontrakt briç oynanmakta. dır. Hattâ bu sonuncusunu oynıyanlağı günden güne çoğalmaktadır. Oynayış tarn her Iki usulde de birdir. Yalnız dek- lârasyon kaideleri ve sayı itibarlle bir- birinden ayrılmaktadın Hem kontrakt briç oynıyanların malümat ve melekesini arttırmağa ve hem de plâfon oynıyanlara kontrakt oumullerini öğretmeğe hizmet etmek gayesile gelecek haftadan itibaren Amerikanın meşhur ustalarından ve mü- rut müelliflerinden. Work) un «Kontrekt briçte meşhur 101 eh nam eserinden nakiller yapmağa baş- Uyacağız. İleride görüleceği v: bu deklAras- yonlarda üç sistem takib olunmaktadır. Kontrakt briç tahlillerine başlamadan &vwel bu sistemlerin neden ibaret oldu- unu bilmek lâzımdır. Bugün bu sistemlerden bahsedeceğiz. Kartlerimizin bunları dikkatle okuyarak not etmelerini tavstya ederiz, Sistem 1 Büyük küğığ leveleri 3 34 2 14 ARD ARV AR AD ADYV Avm RDV RDWW , , A Rx (0 RD DVX RYV1 Sanzatuda hesab Sanzatuda a5 4, Tun 3, dam 2, vala 1, iki onlu 1 hesab ol Ortağın sanzatusunu yükseltmekte de bü hesab üzerine hareket olunur. Şilem < ear Sermed Muhtar Alus 'Tefrika Ne. 30 İNANEMOLLA — Todori, şu ikilikle garşıki Arma- vuddan Şam fıstığı (1) all Irfan, fıstığı meze ederek, iskemlesi- nin altına sakladığı şişeye bir iki kere gidip gelmişti, Bitişikteki küçük kapı şarkadak açıldı. Tiyatro ve pandomi- ma kumpanyalarında (Antika Tak yan) (2) kıyafetli, ağzına fare almış gibi bıyıklı, kart bir Ermeni içeri gir- dI, Son derece nezaketle, (takdim ede- rim!) diyerek masanın üzerine bir kö- ğıd bıraktı. Tökezler gibi yapıp kafa kırdıktan sonra yürüyüp gitti. Güllü Agob tiyatrosunun o akşam» ki el ilânı, Dramınadı (Afeti cehli yahudi inhimaki sefahat). Başkadın rolünde gene Küçük a “Güneş batma; sizat Kazaz; atlı tramvayların vardacı boruları kesilmiş. Elayak yavaş yavaş orta lıktan kendini çekiyor... İrfan, öğledenberi iki eili dirhem- lik devirdiği halde, efkâr bu, rakı bazan da böyle tutmaz, hiç yalpala- muıyarak Tavukpazarındaki Kbetinin meyhanesine girdi. 'Tezgâhın yanındaki peykenin önü ne gidip Hacıile tokalaştı. Sarafi- min kıraathanesinde bir cebine ayır- dığı 15 meeldiyeyi masaya koydu. Rabıtasızlık arıma, evet böyle yap- fa. Teşritat gözetecek halde mi? Aklı, fikri kurtulup oh demede. Hacı yüzüne baktı: —Oneo? — Hacıcığım, hani senden üç Ilra almıştım. Arasını uzattığımdan yer lere geçiyorum. — Kapat o lâfları, otur!... — Valishi sana karşı © derece mahçubum ki affını... Hacı gözlerini devirdi: — Uzatına, otur diyorum... Kalktı. Tezgâhtan bir kadehle bir bardak aldı. Bunlara masada yer açâr cak. Mecidiyeleri elinin terslle iter ken iki üç tanesini düşürdü. Rakıyı uzattı; İç! İrfan içti. — Göster bakayım, yarında kaç paran var? — Şimdilik bâna yetecek kadar var, Hacı, on mecidiye sâydi; ileri sür- dü: — Al şunu, borcun kalsın. Yüz kuruş vermiş ol! DİK dik baktı; yüz buruşturdu: — Burada mecidiye, lira Aşıklısı yok. Böylesine kafam kızar! İrfan mecidiyeleri aldı. - yor, hem de düşüncede. Ne zamandır Küçük HKarakaşyanın yüzünü görmemiş. Yıllardanberi haş- ret gibi. Yanında 12 mecidiye ve bö- zukluk var. Acaba tiyatroya gitse mi? Yüz kuruşu verip bir loca alsa mı? O halde erken davranmak lâzım, sira liralık localar çabuk tükânir. — Bana müsaade, birini görece. gim Hacıcığım!. diyerek kalktı. Tez- gâhtara hesab sorarken Hacının bağ- şı: — Kaç kere vereceksin? - Koydun- du ya masanın Üstünel... Meyhane kalabalık olduğundan, genci utandırmamak için (parasını almam, içtiklerin benden!) filân de- miyor da bu ağzı kullanıyor. Şimdiye kadar 509 dirhemlik bile Hem içi- ür EŞ deklârasyonlarında ve gilem envitlerinde onlular hesab olunmaz, — Sistem Oner Teveleri : ax La R RD DVXx RVXx DxvYX Muhtelif renklerde Muhtelif Penklerde a Sistem IM Psas leveler , ık ı i AD A RX AD Tali Teveler biz renkten ve DV Xx diğerinden bir renkten ve Xx diğerinden Xxx xxx Vxx (0) Onludan küçük kâğıdlar, DX x bir renk- İçememiş olan, üç beş kadehte yalpa Uyan, biriki tek daha da allı rm yı ğilıp kalan İrfan, o gün yüz dirhemi aşırdığı halde çakırkeyf bile değil... Tiyatronun köşeleme kapısına gel di. Civar minarelerden yatsı ezani. ni duydu. Yokuş boyu, kapının önü neden böyle tenha?... Liralık loca, koltuk, birinci mevki, ikinci mevki müşteri. leri, bu saatte buralarını doldurmaki lâzım, Büyük ilân lâvhalarına bir göz at- tı. Allahtan olacak ki atmış. Baş role —— Karakaşyan yazılı değil Bu mu doğru, el ilânlarındaki mi? Lâvhaya yaklaştı. Küğıddaki Kü. çük kelimesinin kazmıp yerine Büs yük konduğu besbelli. İçinde bir kurd; bunun sebebi ng 0la?... Başına bir sopa vurulmuş gibi ser sem, kulaklarında uğultu, bacakla titriyerek yürüdü. Mermer merdivene den çıkıp iç avluya girdi. Bilet barakasından bir ses: — Bunca demdir neredesin vezin. zadem? Gözüm yollarda kaldı. Miş gibi burnumda tütoordun!, Baş kontrol Palabıyık Hırant ağa... Altın (Tavanvaç) saate beleşten konmuş. Gene böyle bir piyanga mu vuracak, ötmez mi hiç? İrfan yanına gitti; — Biraz râhatsızdım, çıkamadım evden. büyük lâvhalardan Küçük Karakaş. yan isminin silinmesi sebebini son du. Palabıyık boşaldı: — Yüz buldu, astarını istoor. Ne- redeyse Güllünün enksesine oturup salapuryalarını aşağı sarkıtacak... Bu akşam, ben deyim 100, sen de 200 loca talibi kapıdan döndü. Genem ben deyim 400, sen de 800 koltuk, san» dalya müşterisi soldan geri ekti... Perdenin kalkmasına şunda ne vağ 50, 60 bilet kesmiş, kesmemişim... İrfan meraktan çatlıyacak: — Direktörle arası mı açıldı”. Kumpenyayı terk mi etti yoksa? — Direkyan onunla arayı açarsa bir mum yaksın, derdine yansın; bis Amerikan hunisi alıp zart zart iflâş borusunu çalsın. Gencin merakı daha ziyade arttı: Yoksa hasta, masta mı? Tahammül edemedi, o da boşaldı; — Hırant ağacığım, gizli kapaklı si yok, sizler elbette işi anlamışsınış- dır. Küçüğe âşığım, mecnunum, yö mıyorum, ölüyorum. Doğrusunu sak- lama, sahi hasta mı? Hastalığı (konda) (3) olmasın? Palabıyık, kolunu büküp dirseğini gösterdi: — Nah, kondo konacak adami... 'Kondodan evvel ona teşrif edeceği nelerim var. Genç helecandan bitecek: - Öyleyse nedir hastalığı? Allah aşkına çabuk söyle, mahvoluyorum. — LA! aramızda, mesmuatıma gö re madam Atanaşyadiye (4) taşm noormuş. O kadının en ziyade neleri tedavi ettiği malümundur. Bir kaç çıban başı daha deşti: — İstanbulda onun kuryuk salla madığı kim kalmıştır? Gülümü kol» lamıyan benim ilen sen, bir de izah» metli babam... Su testisi su yolum da koılır derlerse tam elenika lâ tır... Böylesi hıp der, hekimlik oluş, madam Atanaşyadinin ocağına düs (Arkası var), (1) O canım Anteb fıstığı o zamanlar da da Arab damgalı, (2) Yakın vakitlere kadar, ihtimal gine di de, tulüat tiyatrolarında giyilen, dap- daracık ceket, kısacık pantalon, alli uzum çoraplı elbise. (3) O seneler İstanbulda böyle acayip adlı bit hastalık türemiş. Şimdiki dünkü enfiüençenin ağababası ve mi sari. Yapıştı mı yakayı zor biraküe yor; çok kimseyi de dört kolluya bindi. Yiyor. (4) Madam Atanaşyadi, İstanbulun Jp doktor kadını. Viyana ve Memleketeynde (yat şimdiki Romanyada) hayli müddef hekimlik yapmış. Sonra Beyoğlunda, Ga kızağacı sokağında (1 ) numarada muâ» iyi

Bu sayıdan diğer sayfalar: