Sahife 10 Haftalık piyasa Siyasi hadiselerin piyasaya tesiri İhracat ve yiyecek maddeleri Bu hafta içinde piyasa, siyasi hâ- diselerin tesiri altında kalmıştır. Bil- hassa Akdeniz konferansı toplanma- dan evvel, bu tesir daha bariz bir ş6- kil almıştı, Hattâ kambiyo borsasında bile muhtelif memleketlerin parala- rında düşkünlük görülmüş, ihracat işleri daha durgun bir devreye girmiş- tir. “ Akdeniz meselesi, en ziyade İtalya- ya yapılan ihracat maddeleri üzeri de tesirini göstermiştir. İlalyadan son bir iki hafta içinde, arpa, bakla, buğ- day gibi mallar isteniyordu. Bu yüz- den arpa flatleri 4 buçuk kuruşa ka- dar yükselmişti. Fakat son siyasi hâ- diseler, piyasayı endişe içinde bıraktığı için İtalyaya olan satışlar durmuştur, İhracat tacirleri, dışarıya salmak için aldıkları malları tekrar piyasaya sat- mışlardır. Bu yüzden piyasada bir fi- at düşkünlüğü başgöstermiştir. En zi- yade arpa fiatleri düşmüştür. Şimdi Kilosu 3 buçuk kuruştur. . Diğer taraftan ithalât tacirleri de siparişlerde tereddüt etmişlerdir. Fa- kat bir kaç gündenberi, piyasada bu tereddüt ve endişe kalmamıştır. Çün- kü Akdeniz konferansı, her türlü or- tada mevcut olan gergin havayı kal- dırmıştır, Türkiye - Almanya arasındaki tica- ret anlaşmasının mahiyeti henüz pi- yasada tamamile anlaşılamamıştır. İktisat vekâleti de bunu bildiği için tüccarı tenvir etmek üzere'anlaşma hakkında bir izahname neşredeceğini vaadetmiştir. Anlaşma hâlâ neşredil. memiştir. Her gün Türkofise müra- caat eden ibracat tacirlerine tatmin edici bir cevap verilemiyor. İhracat maddelerimizin vaziyeti Yukarıya yazdığımız sebepleri göz- önüne getirirsek, ihracat #haddeleri- mizin bu hafta içinde geçişdiği vazi- yeti kolayca tahmin edebiliriz. Hafta içinde en mühim maddeler üzerinde- ki fiat değişiklikleri hakkında bir fi- Kir vermek faydalı olduğu için, elde ettiğimiz malümatı aşağıya yazıyoruz. Tiftik ve yapağı — İhracat madde- leri arasında en ziyade canlılık arze- den mallardan biri de, tiftik ve yapa- gıdır. Sovyet ticaret mümessilliğinin piyasaya geniş mikyasta müdahale etmesi fiatleri arttırmıştır. Diğer ta- raftan, İngiliz ve Fransız firmaları da piyasayla alikadar olmuşlardır. Bu yüzden tiftik ve yapağı fiatleri yüksel. miştir. Halbuki aylardanberi tiftik ve yapağı piyasası uzun bir sükünet dev- resi geçirmişti. Fındık — Fiatlerde daimi bir suret- te değişiklik vardır. İki hafta evvel iç fındık flatleri 39 kuruşa kadar düş- müştü. Son Iafta içinde tekrar 43 ku- ruşa yükselmişti. İki üç gündenberi gene fiatlerde bir düşkünlük görül- mektedir. Maamafih o Frünfadan ve İngiltereden talepler devam ediyor. Piyasaya gelen bir bâbere göre, Va- lensiya hükümeti, Fransaya mühim miktarda fındık satmıştır ve bu fın- dıklar pek ucuz fiatle ihrac edilmiştir. Arasıra, Valensiyadan bu şekilde fın- dık salışları yapılmasının, beynelmi- lel fındık piyasası üzerine tesir yaptı- ından şikâyet edilmektedir. Fakat Valensiya hükümetinin hangi flatle ne miktar fındık sattığı hakkında el- de kati malümat yoktur, Bu hususta Marsilya ticaret mümessilimiz, piya- sayı tenvir ederse, fındık tacirlerini çok memnun edecektir, Kendisi ile görüştüğüm fındık tacirleri, bunu çok arzu etmektedirler. Tütün — Piyasada büyük işler bun- dan sonra başlıyacaktır, Şimdiye ka- dar tütün piyasası sükünet devresi ge- giriyordu. Şimdiki halde, Çekoslovakya rejisinden başka, piyasada münaka- sa açan ecnebi bir müessese yoktur, Türkiye - Almanya ticaret münase- betlerinin, son anlaşmadan sonra ne mahiyet alacağı da belli değildir. Ve» kir edinmek kabil olacaktır, Bu iti- barla tütün piyasasındaki faaliyetin genişlemesi, biraz da Türkiye - AL manya ticaret anlaşmasının tatbikine bağlıdır. Almanyada dört senelik plân mu- cibince, Şark tütünü ayarında tütün yetişeceğine dair haberler alınmakta- dır. Bu haberler piyasayı ciddi bir su- rette alâkadar etmemekle beraber, üzerinde de durulan bir bahistir. Bu mesele hakkında tütüncülerin verdi- ği teknik malümatı buraya neşretmek Jüzumsuzdur. Yalnız kısaca denilebi- lir ki bu, nasyonal sosyalizm' rejimin- den evvel de, tecrübe edilmiştir. Şark tütünleri ayarında tütün yetiştirme tecrübelerinden iyi bir netice alınama- muştı. Bu tecrübelerin, şimdi müsbet bir netice vereceğini temin etmek güç- tür. Buğday — Mevsim başında buğday İlatleri etrafında büyük ümidler bes- Jeniyordu. Gün geçtikçe, bu ümidlerin boşa çıkacağından endişe edilmekte- dir, İsviçreye takas suretile, İngiltere, Belçikaya da klering yolile ufak parti- ler halinde ihracat yapılmışlır. Fazla bir şey yoktur. İç piyasada, fiatler pek düşkün değildir. Maamafih yukarıda da yazdığımız gibi, buğday fiatlerin- deki durgunluğun en büyük sebebi, Akdeniz hâdiseleridir. Gıda maddeleri Biraz da geniş halk tabakalarını alâkadar eden yiyecek maddelerinden bahsedelim, geçen hafta yazdığımız gibi, tereyağ fiatlerinin ucuz'ıyacağı- nı ümid etmek beyhudedir. Kars ve Trabzon civarındaki yaylalarda ku- raklık olması yüzünden, yağ pâhalı- dır. Son günlerde toptan yağ fiatleri 5 kuruştur. Geçen sene bu mevsimde 65 kuruştu. Böyle olduğu halde kışın Trabzon yağını perakende olarak 100 Kuruşa kadar satın almıştık. Bu sene daha pahalıya yağ yiyeceğimize şüphe yoktur. Beyaz peynir fiatleri de 50 kuruştan aşağı düşmemiştir. Hal- buki mevsim başında en yağlı peynir- lerin fiati 35 kuruştu. Aradan bir iki ay geçtikten sonra peynir fiatlerinde- ki bu yükselişin mânasını anlamak kolay bir iş değildir. Bu yükselişteki sebebi, bir tröste atfedenler çoktur. HA. İzmir telgraf gişesi baş memuru ölü bulundu İzmir (Akşam) — İzmir telgraf gişesi başmemuru B. Cemal, Değir- mendağı mahallesinde arkadaşı pos- ta memurlarından bayan Sabihanın evinde ölü olarak bulunmuştur. Memur B. Cemalin boğazında. tır- nsk yarasına benziyen bir de yara bulunması, ölüm vakasında kasd ol- duğu zannını uyandırmışsa da adli- yece yapılan tahkikot, hadisenin bir kazadan ibaret olduğunu meydana çıkarmıştır... B. Cemal ve bayan Sabiha çokiyi görüşen iki arkadaşlılar. Bayan Sa» biha, Bergamaya tahvil edildiği için ertesi gün İzmirden ayrlacaklı. Gece B. Cemal ve bazı arkadaşları bayan Sabihanın evinde birlikte yemek ye- mişlerdir. B. Cemal biraz rakı içmiş- tir, Halbuki üç gündenberi hasta imiş. İstifrağ için evin alt katına in- miş, tekrâr yukarı çıkarken merdive- nin basamakları Üzerinde muvazenesi- ni kaybederek yere yuvarlanmıştır. Boğazındaki yaranın da düşme es- nasında Olduğu ve kalb sektesinden ö anlaşılmıştır. Güreşçilerimiz İzmirde hararetle karşılandılar İzmir 14 (Telefon) — Balkan gü- reşleri için İstanbuldan gelen güreş gilerimiz bugün İzmir sporcuları ta- rafından hararetle karşılandılar, Ayın 17 sinde Alsancak stadyomunda Yu» nan, Yugoslav ve Romanya güreşçileri AKŞAM 16 Eyldl 1937 Mam Hali şikâyet ve temennileri Kumkapıda susuzluk Bay Ömer Faruk, belediyenin 250 met- rede bir Tefkos muslukları açmış olduğu hakkındaki haberin doğru olmadığını an- lamak için Gedikpaşa ve Kumkapı tara- fında bir teftiş yapılmasını söylüyor. «Bu- ralarda pek fazla su sıkıntısı çekilmekte- dir. 20 - 30 kişi, dalma nöbet bekleri» diyor. Suadiye asfaltı Suadiye asfaltı tramvaya, otomobillere, otoblls ve kamyonlara, yük, sa, Çeçen ara- balarına, motosikletlere, bisikeletlere, 20n- ra yayalara, piyasa edenlere, çocukları. çok dar geliyor! Tramvayın iki tarafında Yaya kaldırımı yapılmamış, senelerdenberi Yapılmıyor. İki günde bir kaza oluyor. Bu kaldırımların bir an evvel yapılması lâ- zumdır. Köylerde posta güçlüğü Sıvas vilâyetinin Suşehri kaymakamiı- ğına merbut olan Ezbider nahiyesine bağlı olan tahminen elli altmış köy vardır. Köy- ler posta işleri için çok müşkülât çekmek- tedirler. Çünkü taya mektup ve yahut telgraf gibi bir şey vermek ihtiyacında olan bir köylü tam yirmi dört saat işini, yürüstü bırakarak Suşehri kaymakamlı- ma gidiyor. Bir yıldırım telgrafı dahi vermiş olsa bile bir iyi mey yolu ala saatte kateder. Acaba Exbider hahiyesi- ne bir ufak postane şubesi açmak müm- kün değil midir? Ezbider nahiyesinin Avsundu köyünden İbrahim Dündar. Nişantaşında Madalyon ğı Gürültüden şikâyet Şeref sokağında 28 numarada oturup ta civardaki şikâyet eden bay Jsmaile: Bize yazdığınız gekilde bir mek- tupla o gürültü edenlerin âmirine şikâyet ediniz. Sinobun bir derdi Sinoba gelen vapurlarda 4 yahut 6 is- kele olmasına rağmen bir iskelenin indi- olduğu halde bazı gemicilerin, sanki nadlarına i, iskeleyi dalgalı tarafa indirdikle- | imiş rinden de şikâyet edilmektedir. Susuz bir köy Bay Seyfeddin yanıyor: Kartala bağlı olan Yaylalar köyünde misafir bulunan babamı göremeğe gittim. Meğer gezenler meler görürümş! Yorgunluğumu dinlendirmek, köy suyu- nu kana, kana İçmek duygularile köyün birieik kahve diye kullandıkları: Küf kokan, örümcek ve pislik ambarı olan bu viranhaneye girdim. Bir su iste- dim, Suyu istediğim küçük muhatabım içmemekliğimi, çünkü küpün kurtu ol- duğunu söyledi. Derhal bir bardak su ge- tirerek içindeki kurtları gösterdi, davasını da bu suretle isbat etti. Dışarıda çeşme- lerde de bir damla su yoktu. Köye gelen 8u yolları bozuktu. Köylüler içecek sula- rmi bir sani uzaktaki membadan taşıyor Isrdı. Artık başka pisliklerini saymıya s- kılıyorum. Yalnız düşünüyorum ve bu “ memleketin bir ferdi olmak dolayısile ken- dimde hak görerek soruyorum. Bu köye sıhhat memuru uğramaz mi? Spor klüblerinde kumar? «Anadolu. remzile bize mektup yazan bir zat, kumarla möeadelenin çok iyi bir şey oldğunu söylüyor. «Fakat yalnız 80- kaklardan ve kahvehanelerden çeşme suyu da kesildi, "Terkos verilmedi. Su tesisatı da yapılmadı. Koca bir ma- halle susuz ve eleklriksizdir. Kemalpaşa radyosu Kemalpaşanın bazı kahvelerinde rad- yolar çalar. Belediye de bir radyo getirt- miş, oparlörünü kurmuş ve balk bunu neşeyle ve havalisi satışı 1 Eylül 937 tarihinden itibaren İzmir ve havalisinde gazetemizin satışı İzmirde İkizbeyler sokağın- da 66 numarada Esad Ekicigile verilmiştir. Alâkadar bayilerle ka- rilerimizin kendisine müracaat Tefrika SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur No. 7 b Serasker Rıza paşa neden ve nasıl azledildi Temmuzun yirmi ikisinde Said ve Kâmli paşaları tekrar mabeyine da vet etti. İki paşa gene ayni mahalde buluştular. Abdülhamid Sald paşayı huzuruna sağırdı; Ferid paşa yerine sadareti teklif etti. Said paşa vücutçe ârıza- sını ve hususan kabinedeki vükelâ de fikren müttehid bulunmadığını ileri sürerek itizar etti. Kâmil paşayı deri sürdü. Kâmil paşa da münferiden huzu- ra girince teklifi kati surette red- detti. Abdülhamid birazdan görüşülmek üzere mabeyinde birlikte yemek ye- meierini paşalara irade etti. Mabeyin dairesinde Kâmil paşa, Sald paşayı sadarete teşvik ediyor, Said paşa da aynile arkadaşım ter gibe çalışıyordu. Nihayet Kâmil paşa: — Efendim, kabul ediniz. Yoksa başımızda şu Arnavud kalacak! Ben de size yardım ederim. Diyerek kendisinin meclisi vekelâ- ya memuriyeti kabul edeceğini katiyen bildirdi. Yemekten sonra Said paşa gene yalnızca huzura davet ve kabul olundu. Padişah sadaret makamında te beddül vukuunda sürat iltizam edik tayor: (Üçüncü orduda zabitlerden bir ço- gunun İttihad ve Terakki cemiyetine girerek hürriyet fikirlerinin askere de günden güne nüfuz eylediği mabe- İstanbula getirilmek üzere haberim olmadan Selâniğe bir heyet gönderilmişti. Bu heyetin mabeyinle muhaberesi üzerine ümeradan ve zabitlerden beş, on kişi getirilmiş ve bunlar gene haberim olmıyarak msbeyince istic- vap ilemerkez kumandanlığında tev- kif olunmuş idi, Bu heyetin verdiği malümat ve te- minat ile Rumelide işlerin pek ilerle- miş olduğuna mabeyince kanaat gel- miş olmasile Anadolu rediflerinden yedi, sekiz taburun üçüncü ordu mın- takasına sevki ile Rumeli emüfsid- lerinin» tedibi ve itaat altına alınma- sa hakkında irade sâdir olmuştu. İşte bu sırada benim mevkilm fena hal de tezelzül etti, Muhtelif membalardan verilen, ver- dirilen jurnallarda benim ikinci, üçüncü orduları meklepli zabitlerle doldurduğum, bundan maksad idare- de inkılâp hazırlamak olduğu İleri sürülmüştü. Hususile erkânı harbiye zabitlerini alay ve tabur kumandan- ıklarında bulundurmak usulünün ihdası fena tefsir olunarak aleyhim- de en büyük silâh olnak üzere Kul- Tanılıyordu. . Benden ikinci ve üçüncü ordulara seraskerliğim müddetince gönderilen mektepli zabitler hakkında bir cedvel istenildi. Üçüncü orduya üç, ikinci orduya iki bin mektepli zabit gönde- rilmiş olduğu kayden tebeyyün etti. Bunun üzerine bir çok tecavüzlere uğradım. Bu kadar mektepli zabiti cüzütam kumandanlıkları erkânı hârplerde olmak üzere bir orduda toplamış olmaklığım büyük cinayet olarak gösterildi. Ben de Yunan muharebesi esnasın- de çekilen sıkıntıları ileri sürerek en ziyade düşmanla muhat olan Rume- Hiye malümatlı zabit göndermek mec- “burt olduğunu bildiriyordum. Niyazi beyin dağa çıktığı anlaşılın- ca hemen: — İş alevlenmiştir. Kanunu tat- bik etmekten başka çare yoktur. (1) Suretinde maruzatta bulundum. Bu maruzatım hiddetle telâkki edildi. İzzet, Tahsin, İsmall paşalar tarafından istievap altına alındım. Padişahtan da büvasıta: , ve Kendisini sadrâzam Rüştü paşa» ya mı benzetmek istiyor?. Tehdidine maruz kaldım. Seneler. denberi hünkârdan gördüğüm lü tuflar, inayetler sayılıp dökülüyordu. Bende işin geçtiğini anlatmakta, takdim ettiğim maruzatın tatbik ve icrasından başka çare kalmadığının arzedilmesinde ısrar ediyordum. Üç gün sonra vükelâ meclisine git- miştim. Sadrâzam Ferid paşa, Şeh- hislâmin yanında, fakat hiç bir şey tasrih etmiyerek: — Paşa! Merdsin? Dedi ve şeyhişlâma dönerek: — Bu işler serasker paşa ie benim üzerimde kalıyor. Allah rızası için yarın pazartesi mabeyine gidiniz. Ha- kipayi şahaneye memleketin ve ma- liyenin halini nasıl ki bizler söylü- yoruz, siz de anlatınız. Sözlerini ilâve etti. Temmuzun dokuzuncu - 22 tem- muz - çarşamba günü gene vükelâ meclisinde bulunuyordum. Mabeyin- den istenildim. Beşiktaştan Yıldıza Çıkarken Şeyh Zafirin tekkesi önün- de bir yaver karşıladı; bir kâğıd uzat- tı, okudum. Azledildiğimi anladım. Yaver ayni zamanda <mabeyine gel- meyip doğruca konağıma gitmekli- dim: hakkında şifahi bir irade de tebliğ etti. 15 temmuz akşamı beni taşraya götürmek üzere bir vapur hazırlan- makta olduğunu haber aldım. Fakab buna meydan kalmadı. Meşrutiyet ilân edildi.) Ferid paşa uzunca müddet küçük memuriyetlerde kaldıktan sonra is- tinaf mahkemesi, sonra şürayi devlet âzalıklarında bulunmuş idi. Bir ara bir sefarette hizmet arzusuna düş müş, ecnebi sefarethanelerile müna- sebetlerini mümkün olduğu kadar sıklaştırmıştı. Zeki idi; Rumcadan başka Fransız- ca da bilirdi. Sefaretlerin ceyyamı mahsusa» la- rından başka sefirelerin de isim gün- lerini bellemişti; tazimatını arz fır satlarını kaçırmazdı. Sefirlerin de, sef#lerin de meyillerine, his ve fikirlerine göre mütalâzlar yürütmek suretile takdirlerini celbederdi. Bir sefarete tayini kabil olamamış idiyse de Konya valiliğinde pek par- lamiştı. İşte beş buçuk senedönberi de sar darette bulunuyordu. Hakkında gös- terilen bunca teveccühe, göğsünün bütün mevcut nişanlarla tezyin edil mesine rağmen Rumeli cihetine kâfi derecede ehemmiyet vermemiş, ora da «marzii âliye mugayir» hal ve hadiseler zuhuruna meydan vermiş sayılıyordu? Rıza paşada böyle yetiştiği, bu kadar senedenberi serakerlikte tu- tulduğu halde o da üçüncü ordunun bu hale gelmesine mâni olamamıştı! Artık ikisinin de makamlarında tu- tulmalarına imkân yoktu! Murad bey (Tatlı Emeller ve Acı Hakikatler) eserinde Ferid ve Rıza paşaların son günlerdeki tarzı haro- ketlerine dair şu sözleri yazıyor: «Maddi ve manevi zaruret Osman, llığın tahammül kâsesin! doldurmuş, taşırtımış idi. - İleriye varılamıyacağı artık anlaşılmıştı. Yalnız Rumeli kahramanları değil, umum fikir er- haiz olacak bir mertebeyi bulmuştu. Üçüncü ordunun ibraz ettiği kahra- mancâ metanetin bu iki zat tara- fından hüsnü istimal edilmesi Yıldız köşkünün tereddütlerini başlıca ola- rak yıkınıştı. Kanunu esasinin ilânı kararından iki gün evvel bunların âzli bile Abdülhamidin garaz ve inti- kamından başka bir şey değildis (Arkası var) (0) Bu kanun aceba hangi kanun idi? Tahsin paşanın yazdığı gibi ceza kanunu mu? Yoksa Rıza paşanın anlatmak iste- diği gibi kanunu esasi mi?