25 Ekim 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

25 Ekim 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

çe İRİRİNİNİNENMESMNE ZEREN” © Şa... 25 Teprinlevyel 1932 e Yo- -yosu var Yo-yo..Yo-yo.. Yo” Yo! voktur Yo-yoda eşi, fil dişi kesesi dolu para, Yo-yo oynamak işi Manto parası, sinema parası, otomobil parasından sonra yeni bir masraf kapısı: Yo-yo.. Bakkalda Yo - yo, kundura boyacısında Yo - yo,kadında Yo - yo erkekte Yo - yo Ye-Yo, Yo-Yo.. Evde Yo-Yo, sökakta Yo-Yo, tramvayda Ye Yo. Ilâllaı artık yahı dişimiz Yo-Yo kesi adamcağızın: — Bir su ver amma patlıcansız olsun! demesi gibi insanın: — Aman bir yer gösterin ki, Yo-Yosuz olsun! diyeceği geliyor. Bu garip Amerikan oyuncağı ne de çabuk Istanbulu sardı. Gra- mofon merakından, Çarleston me- rakından, Blak bötom merakın dan sonra şimdi de Yo-Yo merakı, Bugün artık Karagümrükteki Aşı boyalı tahta evlerden tutun da Ayaspaşada, Taksimdeki en asri apartımanlara kadar her oda» da bir ip mütemadiyen uzayıp kısalıyor. Bir makara mütemadi” yen İnip çıkıyor. Dün sabah kalktım. Yanımızda bir mütekait zat vardır. Yazın bahçesi, kışın da satranç masa” le meşguldür. Pencereyi açtım, baktım. Bizim komşu senelerden beri ilk defa çiçeklerini sulamağı fidanlarının. altlarını temizlemeği unutmuş harıl barl Yo - Yo çeviriye Aşağı indim, Başı sıfır numara ile traşlı ahretlik, çapaklı gözle- sini oğuştura oğuştura Yo- Yo geviriyor. Sokağa çıktım. Yo» Yo- sundan önünü görmeyen bir genç kız üstüme yüklendi — Affedersiniz!. lüzum görmeden tekrar Yo- Yo suna. gözlerini dikerek ilerledi. » o Arasından yene Yo- Yosuna dak bile demeğe | mış bir Ronald Kolman geçti. Sanki şehir dalgın #limlerle dolmuş gibi. Herkes Yo - Yosuna göz lerini dikmiş, dalgın dalgın, ken- disini unutmuş bir halde çadde- den geçiyor. Eski zaman gençleri evde okur- lar okurlarmış bu kifayet etmez de sokakta ilmi gazeteler, kitaplar okuyarak dalgın bir halde gezer- lermiş.. Şimde Yo Yolar evde iriliyor, çeviriliyor, “bu kifayet etmiyor sokakta da., Eski zaman modasile yeni zaman modası ara- sındaki fark... Fakat ben bu işte çlı sakallı ihtiyarlara şaşıyorum, Ve Yo - Yo oynıyan bir sakallı görünce içimden; — Brütüs sen de mi? diyorum. Evden çıktım. o Ayakkabımı boyatıyorum, baktım., Bizim bo- yacının yanındaki boyacı fırçala- rını bırakmış habire Yo - Yo geviriyor. Önümden bir köpek geçti. Ağzında bir Yo- Yo sarkıyor. Birde baktım bir şarkıcı, — Haydi bakalım. Hanımlar... Yeni şarkısı 100 paraya. Yo-Yo sunun ipi kaytan Sırtında ipekli mintan Ne güzel de oyniyor Kör olasıca fettan Haydi 100 paraya., Bu gençler İ için.. Bu da ihtiyarlar için: Sakallımın yo-yosu var fildişi, Efendiler.. çıkan Yo-Yo, “ Ağzında var tek dişi, yoktur “ Hanı, apartımanı. Kesesi dolu para,, “Bu kadar hiç © düşüncesi, yoyo dur bütün eşi Tramvaya bindim.. Çatlak bi kadın sesi, torununa sesleniy. — ilâhi kız.. Seni ipli topaçlar götürsün emi? Kız koskocaman gelinlik taze oldun. hâlâ mi ipli topaç oynıyorsun.. Yarın öbbürgün köşeye oturunca, eloğlunun karşı" sında da ipli topaç mı oynıyacak- sın ayol?. Bundan sonra ihtiyar hanım yanındakile dedi koduya başladı: — Ah kardeş... Büyüklerde çocuk oldu artık.. Hafize hanımın. kaynanası... Koskoca kadın.. O'da bir ipli topaç almamış mı?. Toru- pile karşılıklı fıldır. fıldır topaç çeviriyorlar.. Ayol kıyamet alâ” metleri bunlar... Kıyamet alâmet- leri Bu konuşmayı dinleyen gözlüklü bey yanındaki arkadaşına döndü: — Zavallı kocalar, dedi, şimdi manto parasından, sinema para” sından, otomobil parasından başka bir de Yo-Yo parası. Birader. 150 liraya kadar Yo- Yo var. mış. Yakında bu meretin de modaları çıkacak. Yok bilmem şemsiye ile bir örnek olacakmış, Yok bilmem elbise ile bir örnek olacakmış, yok bilmem dudakların rengile... Daha neler de nele Bu poker merakınıda geçi Yo-Yo bilmeyeni sanki çalvarla dol yormuş: gili"“ters ters « sef afrika No: 6 Nakleden: Işin meydana çıkmış olduğunu gavradım. Kadının mektubuda ele geçmiş olacaktı. Kabadayılık bende kalmalı idi: — Yalnız kalem değil, dedim, birde küçük defter kaybetmi Doktor bir an düşündü, tered- düt etti, neden sonra defterimi uzattı — Bu mu? Derhal aldım. Açtım, Bir kaç ahife yartılmışt. Düşünmeğe başladım. Doktor Karun bey de düşünüyordu. Biri kesilmiştik. Gu in kendimizi gi zaptedebiliyozduk. Nihayet düşmanım konuştu. Amma yüzüme bakmıyordu. — Onda yazı yazmak merakı vardı.. Kâğıt kalem nerede bulu- | yor? Bunu öğrenemedim.. Herhal- de çalıyor, nası, ki sizinkinide çalmış. Burda bulunduğu günden- beri yazdığı yazılar büyük bir cilt tutar. Yazılar bende.. Sevinçli bir “ Ya!, dedim. Karun bey mütareke akdetti — Okumak ister misiniz?. Bir delinin hatıralarıl, Bir romancı için fena mevzu değil, | Önüme bir tomar kâğıt koydu. aldım, kalktım, iraz ettim. | — Yo, maalesef bunları alıp gidemezsiniz. Ancak burada oku- mamıza, telkik etmemize ce verdi. Masanın başına geçtim Karun bey karşıma oturdu, Şık ince bir yazı Iki sahi- feye göz gezdirdim. Dehşe meraka “düştüm. Bu yazılar beni sardıkça sardı. Sordum: — Kopya edebilir miyim? — Hay hay. Kopya etmeğe başladım. Burada naklettiğim eseri oku- mak zahmetine katlanmalar, bun- dan böyle ismini bir daba kim- senin anmıyacağı kahramanın vaziyeti akliyesi hakkında sarih bir fikir edinirler. el Bu, benim ömrümün bikâyesi- dir. Bu hikâyeyi kendikendime anlatacağım, anlatacağım, ki öm- nerede rümün nerede başlıyıp, bittiğini anlıyabileyim. hayatta olduğuma, yaşadığıma, varlığıma: kani değilim. On üç yaşından evvelini hatır lamıyorum. Zayıf nahif bir çocuk- tum. Gence şelrinin soğuk hava- sında vücudum ateşler gibi yan Kafkasyanın rüzgârları bı yordu. O zaman ihtiyar bir |, birlikte hazin bir kaba , adam manasma gelen bakışlarla süzüyorlar, Bu konuşmayı işitikten sonra banada bir endişe geldi. Her halde Avrupada olduğu gibi burada da Yo-Yo dersleri veril meğe başlanacak lisan dershane- leri gibi Yo-Yo dershaneleri açı- lacak.. Zaten radyoya “Yo-Yo dersleri veriniz, diye mektuplar gelmeğe başlamış. Bir de bakı caksınız ki tanıdığınız, güzel, zem gin, kibar bir genç kız, çirkin parasız bir serseri ile evlenmiş; Arkadaşları kıza soruyo — Bu çocogun nesi var. zel mi? — Hayır — Zengin mi7. — Ne münasebet? — Yoksa sex apeli mi var.. evo Gü- Sühife 7 25 Teşrinievvel 1932. Lİ rinlevve| Selâmi İzzet dum. Her geye ağlardım. Şeyh, beni teselli ettikçe, hıçkırıklarım sıklaşırdı. O devirlerde, saçlarımı kestirmek değil, taramak bile benim için azap oluyordu. Kedilerle köpekler kadar mü teçanistim. En hafif gürültüden uyanırdım. Konu komşuda olan eni öğrenmek isterdim. ilkbaharda yeni bir eve taşın dık. Şeyh benden ayri odada oturuyordu. Buna çok sevindim, günkü geceleri, horultasu, asabımı testereliyordu; Fakat ille gece, odamda yalnız karanlıkta kimse- siz kalınca başladım hıçkırarak ağlamıya.. Hem korkuyor, hes de korktuğum için utanıyordum. Bir gece alt katta sesler duydum. Gidip geliyorlar, konur Şuyorlar. içki ısmarlıyorlardı. Ertesi gün öğrendim, altımızda kötü bir meyhane açılmıştı. Gözlerimle beraber yumrukla nmı da sıkıyor, uykuyu kaçırma: mıya uğraşıyordum, Amma gözü mü yummam kabil olamıyordu, Esascu, aşağının gü den uyumam kabil değildi. Bazen şişe kırıyorlar, bazen bir tekme ile iskemle deviriyorlar, küfredi- yorlar, şarkı söylüyorlar, hora teper gibi ayak vuruyorlardı. » Bir gece aşağıda sessizlik oldu. Tam gözlerimi kapayıp da- lacaktım, ki boğuk sesler duydum. Gürültü çıkarmamaya uğraşan itişmeler, | kakışmalar. olduğunu hissettim. Neden sonra meyhane- cinin sesi yükseldiz — Ne yapıyorsun bef. Oca- gima incir mi dikeceksiniz!. Bu- rasını kapalırlarsa gidip merede ziftleneceksiniz?. Hem topumuzu hapse tıkarla Ben, tehlikede değildim, fakat buna rağmen müthiş bir korkuya düştüm. Yatağımda, felce uğramış gibi, kıpırdamadan, upuzun yatıyor, soğuk terler döküyordum. Aşağıda boğuşma devam ederken, dışarda ayak sesleri duyuldu. Meyhaneci derin bir nefes aldi — Oh! Capon geldik. Sesler kesildi. Boğuşma durdu. Etrafı derin bir sessizlik kap'adı. Sonra iki kişinin, sıra ile, duyma dığım suallere cevap verdiklerini — Evet, Capon! - Hayır, Ca- pon! Ve, her agızdan, bep bi dan haykırıştılar; — Caponl Caponl! Caponl Ve gene, hepsi birden sustular, Sabaha karşi şeyh uyandırdı: (Bitmedi) ğı — Çok mu okumuş?. — Dünyanın cahili .. yleyse ? Yo- Yo şampiyonu. Yo - Yo da üstüne yok Tabii bundan sonra bir delikan — Yedi lisan biliyorl, diye met- bedilemeyecek. — Yo-Yo da 70 marifet bili- yorl, denilecek.. Zengin bir ka- dandır! — Elinde bir Yo-Yo gördüm. En aşağı 250 liralık.. Diye bahs- edilecek. Bir gün gazetelerde “mi bim biz keşif ,, diye bir havadis iseniz sakın veremin aşısı, saç lâcı, mechul bir yıldız filân keşf edildi. zannetmeyin. Mubakkok Yo-Yo da yeni bir mumara keşf edilmiştir. 9 filim Feri sa

Bu sayıdan diğer sayfalar: