Gez — se arammmla Mİm Sahife 4 Akşam İstiklâl harbine ait heyecanlı bir hatıra Ortada esir olmuş bir ordu ve bir başkumandan vardı, fakat. Büyük zaferimizin her yıldönü- münde şu hatıra zihnimde sırala- nır. Hilâliahmer binasının üst katındaki küçük bir odada beş, altı arkadaş Anadoludan gelecek büyük bir haberi bekliyorduk. Başkumandan ordusunun nerede ve nasıl hazırlandığını, Yunanlıla- rın nasıl aldatıldıklarını biliyorduk. Yunanlılara hizmet eden ecaebi istihbaratı aldıkları yanlış haber- lerle büyük türk taaruzunun Keo- caeli (cephesinde vuku bula- cağına dair o kadar kati ve biribirini Otutan raporlar ver- mişler ve o cephede ara sıra yapılan küçük taarruzlar bu rapor- ları o kadar teyit etmişti ki yunan başkumandanlığı iki fırkanın Af- yon cephesinden alınarak Kocaeli cephesine sevki için emir vermişti. Izmite kadar gidip gelen bir tren, İzmite kadar işliyen bir tel ve hemen bütün Anadolu liman- larına uğrıyan vapurlar İstanbul ile Anadolu arasındaki muvasalayı temin ediyorlardı. Bir gün işittik ki Kuvayı milliye Izmite giden treni zaptetmiş, telgrafları kesmiş ve bütün liman- ları kapamıştı. Ceneral Harrington İstanbuldaki Anadolu murahas- sına müracaatla protestoda bu- lundu ve trenin derhal iadesini istedi. Fakat tren değil, cevap dahi alamadı. Anadolu birdenbire siyah mantosu içinde kaybolmuş esrarengiz bir adam halini almıştı. İşte büyük taarruzu cihana ilân Geden ilk alâmetler bunlar olmuş- tur; Anadoluda ne oluyor? Taarruz başladı ise hangi tarafın lehine ilerliyor? Kimse bilmiyordu, Yu- nan ordusu bile kendisini himaye edenlere kati bir şey söyliyemi- yordu. Işgal orduları o kadar merak ve heyecan içinde kalmışlardı ki bize kadar müracaat etmek cüret ve tenezzülünde bulundular ve hiç bir cevap alamadılar. Melüm vesika haricinde Istan- bul ile Anadoluyu birbirine bağ- lıyan gizli bir damar bize bazı müjdeler vermeğe başlamıştı. O gün Hilâliahmerden büyük bir sevinçle (o çıktık, © taarruzumuzu saklıyan tedbirlere o kadar hür- met ediyorduk ki bu sevincimizi bile kimseye sezdirmemek isti- yorduk. Büyükdere vapuruna binmek üzere Eminönüne kadar gelmiştim. Köprüden bağırarak, ellerindeki gazeteleri sallıyarak koşuşan bir çok rum çocukları ve bu gazeteleri bir mecidiyeye, bir liraya, beş liraya kapışan bir kısım halk... Ne oluyor, ne var? Kimse bil- miyor fakat, gazeteyi alanların yüz- lerini kaplıyan neşe bizim için fena bir habere delâlet ediyordu. Proia! Proia! diye yanımdan yıldırım gibi geçen çocuğun kolun- dan tuttum. Bir gazete istedim; bir mecidiye, deidi, verdim. Rumca bilmiyorum fakat gazete- nin ilk sahifesine bakınca felâ- keti anladım: Sahifenin yazısını kaplıyan bir resim, önde büyük bir Yunan bayrağı, arkada kılıç- ları çekilmiş Yunan süvarileri bulutları kovalıyan şimşek alayları gibi uçuyorlar, yerde kırık bir türk bayrağı ve atların ayakları altında (o ezilmiş yüzlerce türk askerleri. — Ne var? Bu nedir? diye çocuğa sordum. — Başkumandan esir, Mustafa Kemal esir! dedi ve elimden sıyrılarak koştu. İstanbulun üstünü kaplayan mavi kubbe, taşları ve kurşunlarile beynime dökülüyor sandım. oTekrar (o Hilâliahmere döndüm. Arkadaşlarım da aynı yıldırımla vurulmuş bir halde odaya toplanmıştılar. Onlar Proiayı torcüme ettirmiş- ler ve birçok tafsilât almışlardı: Bursa civarında büyük bir meydan muharebesi olmuş, Yunan ordusu türklerin etrafını sarmış ve baş- kumandan Mustafa Kemal paşa da dahil olmak üzere yirmi altı bin esir, top, tüfenk ve saire almışlar. Muharebenin nerede olacağını ve Gazinin o günlerde nerede bulunduğunu bilenler için bu haberin (o manasızlığını anlamak güç değildi; fakat işgal kuvvet- lerine mensup olanlar da dahil olmak üzere bir çok vatandaş- ların sevinç yaygaraları ve muha- rebenin en nazik bir noktada bulunması insanın iman ve irade enerjisini sarsıyordu. Anadolunun nabzı elimizde idi. Istanbuldaki bu şayia ve yayga- rayı atlattıktan sonra hakikatın ne olduğunu sorduk. Başvekâlet- ten gelen cevap şu idi: Evet bir ordu ve bir başkumandan esir (o olmuştur, fakat ismi türk değil, Mustafa Kemal değil, yunan ordusu ve Trikopistir. Aziz Hüdai Eski hurufat alınıyor Kullanılmış eski ve hurda hurufat satmak isteyenlerin ( Akşam ) idare müdürlüğüne müracaatları. YENİ NEŞRIYAT Resimli Şark 21 Numraralı eylül nüshası çıktı. İlmi ve mesleki makaleleri, tetkik ve tetebbülere ait yazıları; hikâ- yeleri muhtevidir. İstanbul 1 Eylal 1932 (Akşam fiatleri) İstikrazlar Tahvilât Jst, dahilt 96,25 | Elektrik ie Şark d. yolları © 4,10) Tramvay 45,25 D. Muvahhide || 53, | Tünel 7 gümrükler 5/10 | Rahtım 18,50 Baydi mahl 4,25 | Anadolu 31,80 Bagdat, 4,50 “3180 T.askeriye — «Mümessil 32,55 Esham Iş Bankası 9,20| Terkos 0— Anadolu 19,—| Çimento Ar o 9,— Reji 4,05 | Ünyon dey. 21,90 Şir. hayriye 14,50 | Şark dey, 2,15 Tramvay 4,97 | Balya 2 Umumi sigorta (| 11,—| Şark m. ccza | 2,85 Bomonti 7.415) Teleton 15,55 Çek flatleri (kap. sa. 16) Londra 730, | Prağ 159725 Nüyork 0,4731 | Viyana 4,0186 Paris 12,06 Madrit 5,8203 Milano 9,221 | Berlin 19877 Brüksel 3,4085 | Varşova (| 4,223 Atina 75,605 | Peşte 3,7121 Cinevre 2,4285 | Bükreş 80,— Sofya 66,07 | Belgrat 30,10 Amsterdam 1,175 | Moskova ( 1089,—25 Nukut (satış) kuruş kuruş Histerlin 743,— | Işilin, Av 27— 1 dolar 211,—| Ipezeta 17— 36 £, Fransız 169,50 | 1 Mark 3),— 10 liret n9ı—) ipe e 20 4, Belçika 118—) |, iğ wE 10 drahml 28—| 20 dinar ami 40 i.İsviçre 824,—| 1 Çernoveş sz 20 leva 27,50) 3 Altın 923,— 3 ilorin 85,—| 1 Mecidiye | 84, 46 kuren Çek ( 124—| iBankmek © 137p AKŞAMDAN AKŞAMA ; “Monşer,,, türkçesil (Baştarafı üçüncü sahifede ) karineyle kolay anlaşılır “verim,, tabiri (o nevinden öz (türkçe mukabiller yaratmağa uğraşma- liyiz Odamı olmalı? Tabir baktık ki, aynı şekilde, - “Dumpig,, gibi, - her millet tarafından kul- lanılıyor; biz de aynen kabul etmeliyiz. Aksi taktirde, divan edebiya- tila Edebiyatı Cedide türkçeyi nasıl Arap ve Acem tesirinde, bıraktise, şimdikiler de bıraka- caklardır. «Nazargehinde buhayratı bişümarı serap» Demekle: «Kapitalist rejiminde etaist enstitülerin rekoltesi» Demek arasında zerrece fark yoktur. Bilâkis, bu devirde, böyle bir cereyanın baş göstermesi daha fecidir. Insana, ermeninin meşhur fıkrasını hatırlatıyor: — Helvacıya kalp beşliği yut- turmuş gıllas! Aman kuzum, dikkat: Yazı dilinde bir “monşer, türkçesi zuhur etmesin! (Vâ-Nü) Radyo 2 eylül cuma akşamı Istanbul — 18-19 gramofon, 19,30 - 20,30 saz (Vedia Rıza H. ve Cennet H.) 20,30 - 21 gramofonla opera, 21 - 22 saz ( Inci H. ve Belkis H. ) ; 22-2240 tango orkestrası. Bükreş (3942 m.) — 1940 gra- mofon, 20 keman, 20,30 müsahabe, 20,46 flüt, 21,15 piyano. Budapeşte (550 5m.) — 19,30 gramofon, 20 müsahabe, 20,30 keman, 21,10 komedi, 23 çingene musikisi. Londra (855,8 m.) — 21 senfonik konser, 23 gramofon, 23,30 dans orkestrası , Paris (1725 m) — 21 müsahabe ve gramofon, S1,30 havadis, 21,40 şüuu, 21,45 radyo konseri, 22,15 konser, 29,30. Bale. Prağ ( 4886 m. ) — o 19,30 Alman radyo neşriyatı, 20,45 konferans, 21 komedi, 23 havadis, 23,20 gramofon. Roma (441,2 m.) — 21,10 havadis, gramofon, 21,45 konser, 23,30 dans musikisi, Varşova (1411 m.) — 20.85 radyo- Jurnal, 21 senfonik konser, 21.55 şüun, 22,10 konsere devam, 22,50 radyo jurnal, 23 dans musikisi. Viyana (517,2 m.) — 21 Amerikadan nakil, 21,15 senfonik orkestra, 21,30 çingene musikisi. 3 eylül Cumartesi akşamı Istanbul — 18-19 gramofon, 19,30- 20,30 saz (hafız Ahmet heyeti), 20,30-21 (gramofonla opera), 21-22 hafız Ahmet heyeti, 22-22,40 orkestra. Bükreş (994,2 m.) — 19,40 gramo- fon, 20 radyo tiyatrosu, 20-45 saksafon, 21,15 Romen musikisi, Budapeşte ( 550,5 m.) — 19,30 orkestra konser, 20,60 havadis, 21,45 operet parçaları, 23,30 havadis ve çin- gene musikisi, Londra (3ö5,8 m.) — 21 vodvil, 22,20) orkestra, 23,20 gramofon, 23,30 dans musikisi. Paris (1725 m.) — 21 edebi kıraat, 21,30 havadis, 21,40 şuun, 21,45 rad konseri, 22,15 havadis, 22,30 orkestra. Prağ (488,6. m) — 19,30 Alman radyo neşriyatı, 20 operet parçaları, 20,40 Fanfar, 21,40 Brünn'den nakil 23 radyojurnal ve gramofon, 21,45 ope- Tet. Roma (441,2 m.) — 21 nal ve gramofon, 21,45 operet. Varşova (14ilm.) — 20 gramo- fon, 20,10 muhtelif, 20,35 radyojurnal, 21 hafif musiki konseri, 22 guun, 22,15 konsere davam, 22,50 radyojurnal, 23,05 piyano, 23.60 dans musikisi. Viyana (517,2 m.) — 21,10 radyo- jurnal, 21,20 komedi, 23,15 havadis, 23,300 konser. lik fındık ihracatı Bu senenin ilk fındik mahsulü dün “ Alimnia ,, vapuru ile Ham- burga ihraç edilmiştir. Vapur Hamburga 16 günde gidecektir. radyojur- ? Eylül 1932 Bursa 27 ( Hu- susi ) — Halkevi köylüler | şubesi dün Aksu kö- yünde bir kır bayramı yaptı. Aksu, Karaköy yolu üzerindedir ve çok işlek bir otomobil ouğra- gıdır. Aksuya civar 40-50 köye de haber salınarak köylüler, bayrama çağırılmıştı. Köyün harman yerine (o büyük bir çardak yapıl- mıştı, Otobüsler- den inenler çar- dak O altındaki halı ve kilimlere yerleşiyorlardı. Aksu o kadın- ları, saya denilen feraceleri, beyaz baş o örtülerile biraz yukarıda toplu bir halde oturuyorlar. Davul zurna bir yanda, Halkevi muzikası öte yanda. Biraz yorgunluk çıkarıldıktan sonra Halk fırkası reisi Hulüsi bey çok açık bir ifade ile bir nutuk. söyledi. Mebus Rüştü beyde bir hasbuhal yaptı ve mü- vellidülhumuzası azalmış bir hava gibi bazı tarafta esen bedbinlikten bahsetti. Daha bir çok nutuklar söylendi. Fakat bütün bu nutukların, has- buhallerin hiç biri resmi, cali ve sıkıcı mahiyette değildi. Zaten köy bayramının en göze batan, hoşa giden tarafı bu samimiyet havası idi.) Bakıyorsunuz, şimdi oyun oy- nanıyor, şimdi güreş yapılıyor. Derken bu arada bir hatip ayağa kalkarak bir konuşma yapıyor, Ml ELHAMRA Sineması 5 Eylül Pazartesi akşamından itibaren YENi MEVSİME BAŞLIYOR... İlk program: Halkımızın çok sevdiği sevimli artist FERNAND GRAVEY'in en güzel eseri: Kadın Berberi (Colffteur pour dames) Programa ilâveten : merasimi teferruatile ve nutüklar türkçe sesli olarak gösterilecektir. kraliçesi Keriman Halis Hanımın İstanbula müvasalât ve istikbal merasimi, nutuklar türkçe sesli olarak gösterilecektir. Fiatlar bu sene tenzil edilmiştir. semmmmunammuzzuff? filmi gösterilecektir. Bursa mektupları Bursa civarında büyük bir kır bayramı yapıldı Bayrama 50 köy halkı iştirak etti, gün neşe içinde geçti Köy bayramından bir intiba, aşağıda Köylü kadınlar yahut bir doktor köy kadınlarına mevsim ve çocuk hastalıklarına dair konferans veriyor. Şimdiye Okadar hayalimizde yaşattığımız bir kaynaşma ve sevişme... Resmiyet yok, tekellüf yok, sadece birbirini iyi anlamış ruhların sarmaş dolaşı var. Koca bir günün nasıl geçtiğini kimse anlamadı. Şehirli sporcular | idman yaptılar, atladılar, kalkan oynadılar. Köy delikanlıları güreşe çıktılar. Atış yapıldı. Hülâsa tam manasile bir köy şenliği.. Biraz çukurda olan köyden âyrılıp da sırta çıktığımız zaman Bursa ovasını tam bir yeşillik içinde bulduk. Ta ilerde, silik ve bulutsuz ufukta batan güneş, yuvarlak bir Japon feneri gibi kıpkızıl duruyordu. yi rr 30 Ağustos Zafer Bayramı Güzellik Başkaları var mı? Feshaneden çalınan eşya tahkikatı Defterdarda Feshane fabrika- sında ameleden Ömerle kardeşi Arslan taraflarından yapılırken cürmü meşbut halinde meydana çıkarılan hırsızlık vakası etrafında tahkikat ehemmiyetli bir safhaya yo Çalınmak istenen en ıymetli tiftik ve battaniyelerden mürekkep büyük bir balyenin uzun bir emek sarfile meydana getirilmiş olması ve bekçi kulü- besinin altında bir merdivenle pencereye çıkılıp dışarıya atılması ve daha bir takım delâil bu hır- sızlık işinin bir şebeke tarafından idare edilmesi ihtimallerini kuv- vetlendirmektedir. Zabıta ile bir- likte fabrika işletme müdüriyeti de tahkikatı tamik etmektedirler. Kurşun hırsızı Kurşunları sökerken yakalandı Eyip polis merkezi dün gece sabıkalı bir kurşun hırsızını cürmü meşhut halinde yakalamıştır. Hüsnü isminde olan bu adam dün gece yarısı Eyipte Laz Mah- mut paşa medresesinin kubbelerine çıkarak kurşunları sökmeye baş- lamıştır. Bu sırada oradan geçen dev- riyeler gürültüyü duymuşlar ve Hüsnüyü kubbenin üstünde cürmü meşhut halinde yakalamışlardır. Hüsnünün kubbeden söktüğü 50 okka kurşun da (yanında bulunmuştur. o Tahkikat devir ediyor.