maliyet ise son derece yüksektir. Yeni düzene giriş i Kömürleri İşletmesi, 1960 ihti- lâlinden sonra yeni çalışma düze- nine bu durumda girdi. Grev ve diğer işçi hanlarının İşletme yöneticileri ü- zerinde yarattığı etki, aşağı yukarı "dehşet"ti. Çünkü yeni idarede, eski devrin eliaçık ekonomik, gidişine izin verilmemekte, düşük maliyet ve kârlı çalışma istenilmekteydi. e Üstelik, işçi zamlarını o karşılıyabilecek (o enflâsyon sistemi de tarihe karışmıştı. - Bunun yanında, havzada çalışan 40 bini aşkın işçiye verilecek ufak zamlar bile astro- nomik yekün tutmaktaydı. Şimdi ne olacaktı? İlk Koalisyon Hükümeti zamanın- da, Zonguldakta yeraltı işçilerine öde- nen asgari ücret 65 lirayken, 1962 ba- şında 8.5 liraya yükseltildi. Bu zam grev ve toplu sözleşme hakkı daha yü- rümeğe başlamadığı için (oHükümetin kararı ve ısrarı ile yapılmıştı. İşletme yöneticilerinin zam karşısındaki tutu- mu, mukavemet ve endişe oldu. Fakat zammın tesiri, işletme yöneticilerinin sandığı gibi kötü olmadı; tersine adam başına verim 576 kilodan 633 kiloya yükseldi, üstelik, ( istihsalde 250 bin tonluk bir artma kaydedildi. 1962 yılın da 45 milyon lira kadar zararda olan İşletme, 1961 yılındanberr ilk defa ola rak kâr çizgisine yaklaştı, bunu geçti ve 11.55 milyon lira kâr sağladı! Batı uygulanan "İyi ücret - İyi " kaidesi akıllı- ca İŞ Türkiyede de aynı sonucu verecektir. Fakat İşletme yöne ticilerinin çoğu -ne yazık ki- 1950-60 yılları arasındaki ekonomik ve sosyal uygulama içinde yetişmiş ve şekillen- hakların ışığında tashih etmeleri ko- lay değildir. Bu arada işçiler teşkilâtlanmakta, elde ettikleri haklarını kullanacak güce ulaşmağa çabalamaktaydılar. o Fakat bu kolay değildi. Elde, yetişmiş bir sen dikacı kadrosu -hemen hemen- yoktu. Hakların olmadığı eski devirde, sendi- kacılık pek bir şey ifade etmediği için, fazla sayıda ve gerekli kalitede yetiş- miş sendikacı bulmak da kolay olma- maktaydı. Oysa hakların kullanılması için uzun, boylu bir zaman da kalma- mıştı. Bunun sonucu, sendikacılığı bir kazanç vesilesi telâkki eden firsatçı- ların, aslında işçilikten gelmeyen açık- gözlerin, daha durumu farketmemiş o- lan işçiyi kandırarak işbaşına gelmesi oldu. AKİS, 19 MART 1965 Mehmet Alpdündar, Zonguldak Ma- den İşçileri Sendikasının başına bu ah- val ve şerait içinde geldi ve 1963 yılın da ilk toplu sözleşmeyi yaptı. Alpdün- darın bu toplu sözleşme görüşmelerin- deki tutumu, sorumluluktan tamamen uzaktır. Daha çok, yangından mal ka- çırır gibi hareket eden Alpdündar, ölçü olarak "oy"dan başka bir şey tanıma- mıştır. Bu yüzden bütün işçilere eşitçe dağıtılacak bir zammı hedef almış, İş- letmenin, "baremin bozulacağı ve üc- ret rekabetinden doğan çalışma şevki- nin öleceği" gerekçesi ile üzerinde 1s- rar ettiği kademeli bir zamma yanaş- mamıştır. Neticede 1963 sonunda imza- lanan toplu sözleşme ile asgari ücret 11 liraya yükseltilmiş ve ayrıca bütün işçilere 2-2,5,.lira arasında zam yapıl- mıştır. Bu ilk toplu sözleşmenin imzalan- masında tarafların malül bulundukları hatalardan doğan aksaklıklar kendini göstermekte gecikmemiştir. Sendikacılar savaşı Toplu sözleşmenin imzalanmasından sonraki ilk gelişme, Alpdündârı tas- fiye etmek için bir muhalif grupun or- taya çıkmasıdır. Yaptığı Amerika ve Avrupa seyahatlerinden sonra Sendika Başkanı olarak aldığı 2500 lira maaşı çok aşan hovardaca bir hayat yaşama- ya koyulan Alpdündar, muhaliflerine YURTTA OLUP BİTENLER fırsat vermekte gecikmemiştir. Yakın- larını ve akrabalarını Sendikaya ve İş- letmeye doldurmuş. Sendikada İş ver- diği bir genç kadın ile beraber yaşa- mağa başlamış, dört çocuğunun anası olan karısını yerleştirdiği (o kooperatif evinden başka, yine Zonguldakta bir ev daha edinmiş ve gayrıresmi hanımı nı buraya yerleştirmiştir. Bugün Zon- guldakta şoförler dahi, “Alpdündarın sormaktadırlar. Ankarada da bir daire satın almıştır. Alpdündârı bu hava içinde yakala- yan Osman İpekçi liderliğindeki ekip, hadiseli bir kongre sonucu Sendikayı ele geçirmiştir. Osman İpekçinin baş- kanlığındaki Yönetim Kurulunun ilk işi, yolsuzluk ihtimali bulunan hesap- lara el koymak olmuştur. Türk-İşten çağrılan müfettişler, inceleme sonun- da, yolsuzluk tesbit etmişler ve 300 bin lirayı aşan bu rapor savcılığa tevdi e- dilmiştir. Savcılık meseleyi dava ko- nusu yapmış, fakat Alpdündar bu saf- hada itiraz ederek, Türk-İş müfettişle rinin taraflı olduklarını, meselenin ye ni bir bilirkişi tarafından incelenmesi gerektiğini söylemiştir. Şimdi yeni bilir kişi çalışmasını bitirmek üzeredir. Bu bilirkişinin de yolsuzluk olduğu kanı- sına vardığı bildirilmektedir. Sayın Okuyucularımıza AKİS. iki hafta sonra, 563. ma itibaren bütün Türkiyeyi yerin- den oynatacak bir yazı serisine başlamaktadır. "İsmet Paşayla 10 Yıl" başlığını taşıyan ve 1954-1964 arasının ve bilinmeyen bütün hadise- lerinin gerçek içyüzünü anlatan bu seri Metin Toker tarafından hazırlan- mıştır. Yazılar derhal memlekette günün konuşulan konusu olacaktır. Yazılar, derginin ortasındaki sekiz sayfada, tertiplenecek şekilde yayınlanacaktır. sonradan kitap halinde Okuyucularımızın, seriyi eksiksiz takip edebilmek için ya dergimize abone olmalarında ya da bulundukları yerdeki gazete bayiine şimdiden sipariş vermelerinde fayda vardır. Zira AKİS'in baskı adedi ne kadar yüksek tutulursa tutulsun, bu önemdeki sa- yıları hemen daima, satışa çıkarıldıkları an bir tane kalmamacasına tü- kenmektedir. AKİS 563. sayısından itibaren 60 bin adet olarak basılacaktır. Dergimiz, yazıları toplayacak okuyucularımız için cilt kapakları da hazırlatmaktadır. Bunların siparişinin de bize bir an önce verilmesi gerek- mektedir. Cilt kapaklarının fiyatı 7.5 liradır. Abone olacak ve cilt kapağı sipariş edecek okuyucularımıza bir kolay- lık olmak üzere Ziraat Bankasında özel bir hesap açtırmış bulunuyoruz. Bu tarihi seriyi abone olarak takip etmek veya cilt kapağı sipariş etmek iste- yen okuyucularımızın gerekli parayı Hesap No. 641 /59111" kez Müdürlüğü - "Ziraat Bankası Ankara Mer- adresine derhal yatırmala- rını veya göndermelerini rica ederiz. AKİS'in 3 aylık abone bedeli 10. 6 aylığı 20.1 seneliği 40 liradır. Cilt kapakları için okuyucularımıza bir makbuz ve rilecek ve serinin birinci cildi Eylül sonunda bittiğinde kapaklar kendile- rine gönderilecektir. Serinin eksik kalmaması için sayın okuyucularımızın erken davranma- larını rica ederiz.