doğrusu aranırsa, anti zamcılar zamcı- lara nisbetle hayli azınlıkta kalmakta dırlar Haftanın başlarında Pazartesi gü- nü İsmet İnönünun başkanlığında CHP Grup yöneticileriyle yapılan bir toplantıda bu mesele ele alınmış ve ko- nunun Grupa götürülmemesi kararlaş- tırılmıştır. Toplantıda İnönünün yaptı- sonra beliren hava. cağı şeklindedir. Ama bu havaya rağ- men CHP'den de karar lehine oy çık- ması bir sürpriz sayılmamalıdır. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Cihat Ba- n bu hususu bir AKİS'çiye © açıkca söylemekten kaçınmamıştır. Parlâmento koridorlarında zam ile ilgili konuşmalarda "glikoz" kelimesi parola olarak kullanılmakta ve üç par- lamenter bir araya geldi mi, hep aynı soru sorulmaktadır: " — Şu bizim glikoz işi ne safhada?" Son günlerde alınan cevaplar da yl değişmemektedir: — Salı günü Millet Meclisine ge- im: Gerçekten, bu konuyu yöneten ve yürüten AP'li Turhan Bilgin ve Reşat Özarda ile bağımsız Vasfi Gerger ve CHP'li Süreyya Endikin bütün gayret- leri, kararın öncelik ve ivedilikle Mil- let Meclisinde görüşülmesini sağlamak ve bunlara çeşitli (çevrelerden baskı yapılmaktadır. Meselâ AP'li Nazmi Ok tem bu baskıya mâruz kalanlardan sa- dece bir tanesidir. Öktem mali duru- munun iyi olmasına rağmen, arkadaş- larının zoru ile bu karara beyaz oy kul lanacağından yakınmaktadır! Zengin- lerden CHP'li Zeynel Gündoğdu da ge- ne arkadaşlarının zoruyla tasarıya be- yaz oy kullanacaklar arasındadır! An- cak Gündoğdu zamlı maaşını almıya cağını ifade etmektedir. Glikozcuların bir başka çalışmasın da Hükümet üyeleri teşkil etmektedir Vasfi Gergere göre Başbakan Süley- man Demirel karar için "evet" demiş Maliye Bakanı İhsan Gürsan da "ge- rekli tahsisatı bulacağını" vâdetmiştir Glikozcuların şimdilik tek korkula rı karar Millet Meclisinde oylanırken "anti zamcılar"ın açık oylama isteme- leridir. Bu takdirde milletvekillerini red oyu kullanmalarından korkulmak- tadır. İşte şimdi gayretler daha çok, açık oylama istemek için gerekli 15 ki- şiyi bir araya getirmeme yolunda gös- AKİS, 19 MART 1965 terİlmektedir ki, karar Millet Meclisin de kabul edilse dahi, kimin ne oldu- gunu ortaya çıkaracak nitelikle olan açık oylamaya engel olmak glikozcula- rın elinden gelmiyecektir. Meselenin bir diğer ilgi çekici yönü de, parti liderlerinin takındıkları men- fi tutuma rağmen, parlamenterlerin, kararın gerçekleşmesi için gösterdik- leri gayretlerdir. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, böyle bir şeyi tasvip et- mediğini daha işin başında açıkça ifa de etmiştir. YIP .Genel Başkanı Ekrem Alican ve CKMP Genel Başkanı Ah- met Oğuz da birkaç kelime farkı ile aynı şeyleri ifade, etmişlerdir. AP Ge- nel Başkanı Süleyman Demirel ise parlamenter olmadığı için bu konuda fikir beyan etmemeği tercih etmiştir. Parlâmento koridorlarında ileri sü- rülen tahminler daha çok, kararın ger çekleşecegi (o yönündedir. Bu konuda parti disiplini ve diğer kurallar bir ke- nara itilmiş bulunmaktadır. Nitekim haftanın başlarında, kararın savunu- culuğunu üzerine almış bulunan sena- tör Vasfi Gerger, bir AKİS mensubu- nun — Ya. 1962'de olduğu gibi gene 23 Grivas Atma Recep YURTTA OLUP BİTENLER kuruşluk, 4255 kuruşluk telgraf havale- leri yağmağa başlarsa?" sorusuna, akıl lara durgunluk veren bir cevap vermiş tir: — Yağsın! TUZ.. Biz hakkımızı alıyo- Gergerin bahsettiği "hak" ile Ana- yasanın 82. maddesi arasında bir para- lel kurmak, bu hakkın gerçeklik dere- cesi hususunda büyük tereddütlere yol açmaktadır. Hele, bütün Türkiyede geniş yankı- lar uyandıran Zonguldak Hadisesinin altında maden işçisi için 60 kuruşluk bir zammın yattığı düşünülürse.. Her halde böyle bir ortam içinde "paralar cebe" formülü Meclis tarafından mil- lete kolay hazmettirilmeyecektir. Kıbrıs Fırtına yaklaşıyor Bu hafta Kıbrıs anlaşmazlığını ye- niden ön plâna geçiren olaylar, geçen Cuma günü, silâhlı bir rum gü- ruhunun, Lefke obölgesinde bulunan ve içinde beşyüze yakın türkün yaşa- dığı Bağlı köyü (Ambeliku) okuşat- masıyla başladı. Gerçi Kıbrısın hava- sında bir süredir ( huzursuzluk koku- yordu ama doğrusu, şu sırada rumla- rın böyle bir harekette bulunmaları için görünürde hiçbir sebep yoktu- Bağlı köyün türkleri son haftalarda, köylerini Lefkeye bağlayan beş kilo- metrelik yolu tamir için bir buldozer getirtmişler, kendi hallerinde çalışıp duruyorlardı. İşte, rumlara göre türk lerin bütün günahı da buydu. Bu yo- lu düzeltmeye çalışanlar, bu işe mut- laka, bir türk çıkarmasını kolaylaş- tırmak için kalkışmışlardı! İşte böylesine sudan bir bahaney- le Bağlı köyün etrafını kuşatan rum- lar, çok geçmeden, yardımlarına ağır toplarla tankları da getirdiler. ünü rumlar türk köylüler üzerine a- teş açtılar, ii türkler buna cevap du Birleşmiş Milletler Barış Gücü Okumandanına bildirdiler. Büyük bir (o aceleyle olay yerine gelen General Thimayya rum- lara söz geçiremedi ve Lefköşeye dön düğü zaman da bu aczini itirafları kaçınmadı. Barış Gücünün bu yeter- sizliği karşısında Bağlı köyün türkle- ertesi gün kendilerine açılan rum ateşine mukabele ettiler. (Cumartesi ve Pazar günleri karşılıklı ateşle geç- ti. Pazartesi günü rumlar daha baş- ka türk köylerini de kuşattılar, Lefke- de karşılıklı çatışma başladı. Şu sa- tırların yazıldığı sırada, Kıbrısın du- 17