Zonguldak olaylarının gayrikanuni olduğunu belirten, fakat türk işçisine kurşun sıkılmasını protestoyu görev bi- len, mağdur maden işçilerinin hakları nı aramak için imkânlarını seferber eden Türk-İş, bu meselede, en doğru hareket tarzını seçmiş kuruluşlar ara- sındadır. T.B.M.M. Nalıncı keseri Avurtları çökmüş, solgun benizli, pej- mürde kılıklı bir vatandaş, olgun ve dolgun göbekli, jaketatayı ve silin- dir şapkası ile prototip bir politikacıya soruyordu: "— Beyefendi, sizin kalkınma hızı- nız nedir?" Bu, milletvekili ve senatörlerin öde- neklerine zam meselesinin ortaya atıl- ması üzerine, geçen haftanın sonların- da yayınlanmış bir karikatürdür ve ko nunun, karikatüristin ( fırçasında al- dığı ifade şeklidir. Bir süredenberi Tür kiyenin son yıllardaki kalkınma hızı- nın ne olduğu Muhalefet ve İktidar partileri arasında tartışılır ve ileri sü rülen rakamlar için, "Tinbergen mi, Feyzioğlu mu, yoksa Alican mı doğru söylüyor?" sorusu sorulurken, karika- katüristin kalkınma hızı ile ilgili ola- rak ortaya attığı bu yeni istifham hay- li tutmuştur. Şimdi parlamenterler, el- de kâğıt - kalem, Türkiye ekonomisi- nin değil ama, kendilerinin, kalkınma hızlarını tesbite uğraşmaktadırlar. Bu- lunan rakam çok defa yüzde 20'nin ü- zerinde olmakta ve bu arada sık sık. tıpkı Plân tartışmalarında olduğu gi- bi, "çâri fiyat - sabit fiyat" tarzında ekonomik terimler yüksek sesle teren- nüm edilmektedir. Gerçekten, Senatoda alınmış bulu- nan zam kararı Millet Meclisinden de geçtiği takdirde, parlamenterlerin, se- çim masrafları sebebiyle pek de şişkin olmıyan cüzdanlarına her ay 1000 lira- ya yakın fazla para girecek demektir. Ancak kabarma bu miktarla da kalmı- yacaktır. Karar makable şâmil oldu- gundan, bu zam geçmişe doğru da uy- gulanacak ve Parlâmento üyelerinin tam 37 aydanberi uğramış oldukları haksızlık, kendilerine toptan 38 bin 400 liralık bir ödemede bulunularak, tazmin edilecektir! Bu da parlamen- terlerimize yüzde 20'nin üzerinde bir kalkınma hızı sağlamaktadır. Fakat bu, meselenin derinliğinde varolmak is- tenen amacı teşkil etmektedir. Aslın- da ne Komisyonda, ne de Senatoda bu konuda yapılan görüşmelerde milletve Vasfi Gerger "Lüp!" killeri ve senatörlerin cüzdanlarına gi- recek paraların bahsi o geçmiştir. Söz konusu olan sadece, vatandaş Ce- malettin efendi ve onun uğradığı hak- sızlığın onarılmasıdır! Gerçekten de, oynanmak istenen o- yun, ilk bakışta hayli masum gözük- mektedir. Ankaranın Kavaklıdere semt- tinde oturmakta olan Cemalettin Bu- lak adlı bir vatandaş, Dilekçe Karma Komisyonuna başvurarak, (Devletten alacağı olduğunu iddia etmiş ve talep, Hesapları İnceleme Komisyonu tarafın dan incelenerek, "yerine getirilmesi" istenmiştir. İşte Senatoda alınmış bu- lunan karar ilk bakışta, sadece va- tandaş Cemalettin efendinin talebinin yerinde görülmesinden ibarettir ve Millet Meclisinde de aynı husus görü- şülecektir. Parlamento mu, Kızılay mı? Fakat, meselenin sadece Cemalettin efendi meselesi olduğu da sanılma- malıdır. Mesele, parlamenterlerin ge- çen seçimlerde girdikleri ağır borçlar- dan içinde bulundukları geçim sıkıntı- sına ve önümüzdeki Genel Seçimlerde yapılacak masraflara kadar çeşitli a- maçlara hizmet edecek niteliktedir. Zi- ra Cemalettin Bulak şimdi sadece "va tandaş Cemalettin efendi"dir ama, as lında bir ikinci ve önemli vasfi da eski bir senatör olmasıdır. Esasen haksızlık iddiası da, bu şahsın senatörlüğü sı- YURTTA OLUP BİTENLER rasında almış olduğu ödeneklerin eksik tahakkuk ettirildiği, bu sebeple, arada- ki farkın kendisine toptan ödenmesi şelindedir. Hemen hemen yuvarlak bir hesapla 40 bin lirayı bulan bu fark as- lında diğer parlamenterler için bir em- sal teşkil edecek ve Bulakla birlikte bü- tün milletvekili ve senatörler de aynı miktarda parayı cüzdanlarına, hem de büyük bir huzur içinde, indireceklerdir. Üstelik, seçimlere kadar altı ay da bu zamlı tarife üzerinden ödenek alacak- lardır. 1936 sıra numarası ile Dilekçe Ko- misyonuna gelen Bulakın müracaatı, bu meşru sebeple, raflarda unutulmuş olan diğer binlerce dilekçeye göre özel bir işleme tâbi tutulmuş ve derhal ilgi- li Komisyona, yani Hesapları İnceleme Komisyonuna havale edilmiştir! Dilek çe burada, bütün partilerin -evet. bü- tün partilerini mutlak desteğiyle en kısa zamanda müspet karara bağlan- mıştır. Dilekçe Komisyonunun diğer ko misyonlara göre önemli bir özelliği, Millet Meclisi gibi karar alma yetkisi- ne sahip olmasıdır. e Üzerinden otuz gün geçer ve hiçbir itiraz vâki olmaz- sa, karar kesinleşmekte ve uygulan- maktadır. Bundan amaç. Genel Kuru- lun, çok defa basit meşaleler için kale me alınmış bulunan binlerce dilekçe ile boş yere meşgul edilmemesidir.İş te bu özellikten faydalanarak Bulakın dilekçesi de, nasıl olsa bir itiraz vuku- bulmaz düşüncesiyle, oldu bittiye ge- tirilmek istenmiştir. Kararın Senatoya gelmesi ve burada görüşülmesi, ise bir sürpriz çıkışın sonucudur. Parlâmen- tonun "cin adam'"ı Afyon milletvekili Halük Nurbâki, oynanmak istenilen o- yunu sezmiş ve karara, Anayasaya ay- kırı olduğu gerekçesiyle itiraz etmiştir Gerçekten, bu konuda Anayasanın 82. maddesi açıktır ve şöyle demektedir: "Ödeneğin aylık tutarı birinci de- recedeki devlet memurunun aylığını, yolluk da ödeneğin yarısını geçemez" Anayasada söz konusu edilen "bi- rinci derecede devlet memuru aylıgı" nın miktarı gerek bu madde konulur- ken Kurucu- Mecliste ve gerekse mil- letvekili ve senatörlerin (o ödeneklerini düzenliyen I Numaralı Kanun görüşü- lürken 1961 sonlarında Millet Meclisin- de açıkça belirtilmiştir. Bu miktar 2 bin ve zamla birlikte 2 bin 400 liradır. Ama Bulak ve diğer zamçılar bu kesin hükümlere rağmen "aylık" kelimesi ü- zerinde durmakta ve bu kelime ile hem maaş ve hem de ek ödeneklerin mürad edildiğini ileri sürmektedirler. o Tabii keşin rakkam 2 bin 400 lira olarak tes