YURTTA OLUP BİTENLER mel isteyen rumlar tarafından çıka- rıldığını (o pek iyi bilmektedir ama, rumların taarfsız devletler tarafından desteklendiğini sandığı ve bu devlet- leri kaybetmek istemediği için, rum- ları açıktan açığa suçlandırmaya ya- naşmamakta, bütün suçu NATO'ya yıkmayı daha kolay ve verimli bir ya- tırım olarak görmektedir. Oysa, bugün Ada romlarının tarafsız devletler ta- rafından desteklendiği efsanesi de ya- anlaşmazlığın Birleşmiş Milletler dı- şında çözülmesine taraftar olduğunu açıklamıştır. Papandreuyu bu şekilde konuşmaya yönelten iki belli başlı se bep vardır. Bunların birincisi Maka- rosun o Sovyetler Birliğiyle (o yaptığı flörttür. Papandreu Enosis için çalı- şan bir Makariosun Sovyet desteğini kazanamayacağını pek iyi bilmektedir. Fakat Yunan Başbakanı, Makariosun aklından ve sağduyusundn hiç emin Nedir bu saçmalık? Tpürkiye Radyolarında her akşam, ve haberlerin arasıma "Günün Yorumu" adı altında bir ya- giriyor ve çok kimsenin düğmeyi çevirivermesine yol açıyor. Hariciyedeki "Kıbrıs Planlama Komitesi*' adındaki bir karma u karmı -daha doğ ık - ekip tarafından hazırlanan bu konuşma konu akarışı olarak hep Kıbrısı alıyor ve bir gün önceki hayat havadisler üzerinde kaç lâf geveleniyor. Yorumda bizim her sözümüz ' diye takdim olunuyor, karşı tarai "maksatlı" gibi sıfatlar takılıyor, yeni hiç ei ıksız", "insanlık dışı", 'haklı olarak belirttiği "sözlerine, (hareketlerine iin vir fikir ortaya konulmaksızm bir gevezeliktir gidiyor. Eski devirdeki o yavan Radyo Gazetelerinin bile bu, “Günün Yorumu"ndan zaman zaman çok daha ilgi çekici olduğu bir gerçektir. Bir radyoda "Günün Yorumu" lâzımdır. Ama bu kadar fenasının ve tatsızının yapıldığı bir başka radyoyu göstermek her halde kolay değildir, Yorum, evvelâ yorumcudan bir şahsiyet ister. Bizimkinde bu yoktur. Dev- let, yorum yapsınlar diye birkaç memurunu seçmiştir, bu memurlar tesa- düfen şu ve bu olmuştur. Halbuki radyo yorumculuğunun ayrı bir kaabiliyet beklediği ve ayrı bir meslek sayıldığı herkesin bildiği bir gerçektir. Yorum, fikir ister. Halbuki "Günün Yorumu" fikirden yüzdeyüz dur. Tam aksine, söylenmiş başka fikirlerin ya "haklı olarak belirttiğimiz gibi", ya da "haksız şekilde belirttikleri gibi" diye tekrarından ibaret kalmaktadır. Kıbrıs dâvasında bizim haklı olduğumuzu bize söylemenin faydası ne- dir? Bunu herkes zaten bilmektedir. Bizim için ei bu haklılığımızı yabancılara anlatmak, onlara kabul ettirtmektir. Yoksa bir "Günün Yo- rumu-"nda değil, bin "Günün Yorumu'nda hiç durmadan kendi kendimize "Biz haklıyız! Biz haklıyız!" diye söylenip dursak bu bizi bir tek adım ileriye götürmez. Türkiye Radyoları ya "Günün Yorumu"nu bu işten anlayan birine yaptırtmalı ve her günün konusu neyse o konuyu ele aldırtmalı ve bu ko- nuşmalarda dinleyiciye bir görüş, bir fikir, bir taze hava vermelidirler, ya da yaveye derhal bir çizgi çekmelidirler. Haber bültenleri zaten bugünkü perişan haldeyken ve bunların hiç bir cazibesi yokken bir de bunların ara- sında ekstradan "traş" dinlemek, inan olsun ki insana hiç tatlı gelmiyor. vaş yavaş ortadan kalkmaya "başla- mıştır. Zaaf alâmetleri artıyor Sn bir hafta içinde gelişen olaylar, artık rumların bile anlaşmazlığın Birleşmiş Milletler (o Genel Kuruluna götürülmesinde büyük bir fayda um- mamaya başaldıklarını açıkça göster- mektedir. Yunan Başbakanı Papand- reu, Yunan Kralı Konstantinin dü- -ününden sonra verdiği bir demeçte, 14 değildir ve sakallı liderin günün bi- rinde Yunanistana sırt çevirip yeniden "Bağımsız bir Kıbrıs" diye tutturma- sından korkmaktadır. Bu bakımdan, anlaşmazlığın en kısa zamanda, sürün cemede kalmadan çözülmesinde fayda ummaktadır. İkincisi, Papandneu Genel Kurul görüşmelerine de büyük bir ümit bağ- lamış değildir. Türkiye, Genel Ku- rulun kargısına çok sağlam bir dos- ya ile çıkacaktır. Aslında, yunanlıla- rın Genel Kuruldan istedikleri yalın bir oself-determinasyon hakkı değil, bir ilhakın onayıdır, Kıbrıs halkı self-determinartion hakkını bundan yıl larca önce kullanmış ,bağımsızlık al- mıştır. Şimdi ramlar, kendilerine bağımsızlık veren meşru ve yürürlük- teki müeltler arası anlaşmaları bir ta- rafa iterek Yunanistanla birleşmek is- temektedirler. Eğer Genel Kurul bu isteği onaylarsa, milletlerarası anlaş- maların Genel Kurul tarafından yü- rürlükten kaldırılması gibi çok tehli- keli bir çığımı kapısını açacaktır ki buna ne Birleşik Amerika, ne İngil- tere, ne de Sovyetler Birliği razı o- Çünkü bunun arkasından sıra onların imzaladığı ve küçük devletle- rin beğenmediği andlaşmalara gele- cektir. Kuvvetli devletlerle imzaladığı anlaşmayı beğenmeyen her küçük dey leb soluğu Genel Kurulda alacak ve muhtemelen, Kıbrıs emsaline dayana rak, istediği türden bir karar da çı- kartacaktır. o Oysa bir milletlerarası anlaşma, yağma Hasanın böreği de- ğildir. Bu bakımdan ,aklı başında hiç bir devlet, rumların istediği karar su- reti lehinde oy kullanmayacaktır. Türk dosyasını kuvvetlendiren ikin ci husus, Kıbrısa tanınacak yeni bir self-determination Oo hakkının Adayı Yunanistanın ilhakına götürecek ol- masıdır. Bu durumda 1 Kurul gene çok tehlikeli bir emsal yaratı- yor demektir. Bundan sonra bir dev- letin sınırları içinde yaşayan ve bir bölgede çoğunluğu (o teşkil eden her topluluk, self-determination isteyi başka bir devlete katılabilecek demek tir, O zaman dünya haritasının şekil çok değişecektir. £ Self-detemrination Birleşmiş Milletler andlaşmasında he- nüz bağımsızlığına kavuşmamış ülke ler halkı için yer almıştır. Yoksa, za- ten bağımsız ülkelerdeki şu veya bu top luluğun, şu veya bu devlete o katıl- ması için değil. Eğer Genel Kurul A- da ramlarına self-determination mas- kesi altında Yunanistanla onayı verirse, aynı kararda de Ada türklerinin Türkiyeye katıl- ma onayım bulacaktır. Kumlar çözülüyor nosis isteklerinin Birleşmiş Millet- ler Genel Kurulunda öyle sandık- ları kadar kolayca benimsenmeyece- ğini, tnlayan ramlarda şimdi gözle görülür bir çözülme vardır. Bir yan- dan Kıbrıs Komünist Partisi bu hafta içinde Krutçefe ayak uydurup Adada- ki anlaşmazlığın ancak bağımsız bir Kıbrıs içinde ve iki topluluk arasın- da yapılacak görüşmelerle çözülebile- AKİS. 25 Eylül 1964