25 Eylül 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

YURTTA OLUP BİTENLER memurların mesleğe ilk girdikleri yıl- lardan itibaren ihtisas sahibi olma- larını sağlamak amacıyla kendilerine çeşitli tezler hazırlatılacak ve başarı- lı görülenler o mükâfatlandınlacaktır Bu mükğfatların para ve kıdem esası na göre düzenlenmesi düşünülmekte- dir. Bu arada daha küçük kademeler- deki meslek memurlarının da katıla- cakları haftalık brifingler düzenlene- cek ve haber kaynaklarından nasıl faydalanılacağı, haber değerlendiril- mesi öğretilecektir. Dış teşkilât meselesini de hallet- mek üzere Bakanlık bünyesinde yapı- lan çalışmalar ilerlemiş bulunmakla- dır. Bu çalışmalara göre tayinler bir komisyona havale edilecek ve böylece hissi tasarrufların bir dereceye kadar da olsa önüne geçilmiş olacaktır. Ay rıca dışarıda kalma süresine bir hu- dut konulacak ve her ne kademede o- lursa olsun meslek memurları yurt dışında 7 yıldan fazla kalamıyacak- Çektiğimiz 5” 113'ün yarısının 1 fazlasıdır. Bu demektir ki Birleşmiş Millet- lerin 113 üyesinin (o yarısından bir fazlasını Oo Asya-Afrika diye bilinen blokun mensupları teşkil etmektedir. Bu blok, bizim kendisiyle en az mü- nasebet yürüttüğümüz bloktur İyi münasebetler yürütmek için maddi ve mânevi bütün kozlara sahip bu- lunduğumuz halde... Bizim Birleşmiş Milletlerdeki bu handikaptınız (o bir tarihçesi vardır. Birleşmiş Milletlerin (ilk günlerin- de Batı bloku Dünya Evinde 44 oya sahip bulunuyordu. oOBuna mukabil Komünist blok 5 üyeden mürekkep- ti. Böyle olunca kararlar daima "44'- ler"in birleşmesiyle çıkmaktaydı. Tür kiye işin başında bu "44ler" içinde oy kullanmış, fakat sonra, şartların çok değişmesine rağmen orada takı- lıp kalmıştır Bilhassa son on yıl i- çinde dünyada bir çok yeni devlet belirdiği ve bunlar karıncalar gibi Birleşmiş (o Milletleri istila ettikleri halde Türkiye kendi dış politikasın- da gerekli (o tashihi (oyapamamıştır, Menderes idaresinin "körü körüne a- merikancılık" tutumu çok meselede yeni devletleri, (dolayısıyla (o Asya- Afrika blokunun üyelerini Türkiyeye karşı antipatik yapmıştır. Bizim Do- gu Akdeniz politikasında, Güney Af- 12 lardır. Bugün coşarda öyle Büyük El- çiler vardır ki bir düzine senedir o başkent senin, bu başkent benim do- laşmaktadırlar. Bunlardan bazılarının çocukları türkçeyi doğru dürüst ko- nuşamamaktadırlar. Bunlar derhal Merkeze alınacaklardır. Dış teşkilâtla ilgili bir başka dert de bir defa kapağı sefarete atan bari ciyecinin, özellikle elçi ve büyük elçi- lerin yan gelip yatmaları, temsil gö- revini yeterince yapamadıklarıdır ki bu husus üzerinde titizlikle durulmak ta ve bu tiplerin, kurulması düşünü- len bir teftiş heyeti tarafından hiza- ya getirilecekleri umulmaktadır, Kıbrıs Fare doğuran dağ B' hafta Moskovada, Arauzos adını taşıyan bir kıbrıslı rum hayatın- dan hiç memnun görünmüyordu. Kir- ye Arauzos, Kıbrısın rum Ticaret Ba- rika Birliğinin ırk meselesinde, Bel- çika Kongosu dâvasında, Tunusun, Cezayirin (o bağımsızlığı (o konusunda, Endonezya probleminde takındığımız tavırlar hep aleyhimizde olmuştur. Hattâ bunların her hangi birinde bi- zimle beraber olmuş, bizi teşvik et- miş bazı devletler sonradan kendi a- ralarına Asya-Afrika devletleriyle dü zelttikleri halde obiz daima açıkta kalmışızdır. Bu durumun düzeltilme si için 1960'dan sonra, askerlerin teş vikiyle girişilen gayretler de devrin Dışişleri Bakanlığı otarafından des- teklenmemiş, o değerlendirilmemiştir. Halbuki akıllı bir ( Dışişleri Bakanı bazı aşırı arzuları frenlemekle bera- ber pek âlâ yolun ortasını da bulabi- lir ve bize, kurulan yeni dünyada bir yer sağlayabilirdi. Bu, yapılamamıştır. Bu yapılamadığı için de şimdi, bi- ze çok benzeyen bir takım milletle münasebetlerimiz serindir. Karşılıklı bir anlayışsızlık, obizim aleyhimizde peşin hükümler Türkiyenin hak etti- ği muameleyi görmesini engellemek- tedir Asya-Afrika (o devletlerini Oo arap memleketleriyle karıştırmamak lâzım dır. Arap memleketleri, bilhassa Na- sır bu devletler üzerinde bir nevi li- derlik peşindedirler. Halbuki bunlar kanıdır ve Rusyaya Makarios tarafın dan gönderilmiştir. Makarios uzun sü- ne elinde "Moskovayla temasa geçe- rim!" silâhım sallayarak Oo Batılıları ürkütmüştür. Sonra da ,ilk önce Dış- işleri Bakanı Kipriyanuyu göndere- cekken bu kararını "Batılılara tâviz olsun diye" değiştirmiş ve Kremlinle lardan, istediği askeri yardım yerine kuru bir nasihat aldı ve pek mahzun oldu. şin doğrusu istenirse, başka tür- lü olması da beklenemezdi, o çünkü Sovyetler Birliği, anlaşmazlığın ba- şındanberi Kıbrıs işine şu açıdan bak mıştır: Bu anlaşmazlık, Kibrisin Yu- nanistana katılması (yolundaki rum düzenleri yüzünden iki NATO üyesi arasında çıkmış obir anlaşmazlıktır. Üstelik, Kıbrısta bulunan ingiliz üsle- ri de Batılılara Orta Doğuda söz gö- türmez bir üstünlük vermektedir. E- ger Kıbrıs rumların istediği gibi Yu Sıkıntı arap değildirler ve panarabizmin, he le pannasırizmin âleti olmayı hiç is- tememektedirler. Bundan dolayıdır ki Türkiye - İran ve Pakistan ara- sında başlayan yeni yakınlık hiç so- luk olmayan bir istikbal vaad etmek tedir. Eğer bu Uç memleket akıllı bir politika takip ederlerse Asya-Afrika devletlerinin bir büyük kısmım ken- di etraflarında toplayabilirler. Nite- kim bir kaç aylık kesif çalışma neti- cesi 57 üyelik Asya-Afrika bloku oy- larından bir önemli kısmım Kıbrıs işinde kendi tarafımıza çekmek pek âlâ kaabildir. Batının dostu olmak tabiidir. Ta- bii olmayan "Dostumun düşmanı be e düşmanımdır" demek, ya- hut bedavadan düşmanlık kazanmak, sevimsiz olmak, kraldan ziyade kral- cı kesilmektir. Dünyada Batının Od resmi vardır: Emperyalist Batı ve medeniyetin temsilcisi Batı. Biz ken dimisi Asya-Afrika devletlerinin gö- zünde medeniyetin, insan gibi ya- şamanın temsilcisi Batı ile karıştı- racak yerde kendi istiklâl savaşımız- da çarpıştığımız ve yendiğimiz em- peryalist Batı 9e karıştırmışızdır Kıbrıs işinde oObunun güçlüğünü çekmekteyiz. Ama eğer Kıbrıs işi bir takım gerçekleri görüp anlamamıza yararsa bu dertli mesele Türkiyeye bir büyük fayda sağlamış olacaktır. AKİS, 25 Eylül 1964