m birleşecek olursa, orası da kıs anda NATOT'un yerleşeceği bir bölge, GRES, Şu halde, Kibrisin bağımsız bir devlet olarak kalmasın- da, haftâ mümkünse kendisine yas- Sovyetler Birliğinin bü- yük çıkarı vardır. Eğer bir de bu yüz den kopan gürültüde NATO sallanır, ingiliz üsleri de tasfiye edilirse, Rus- ya bir taşla iki kuş vurmuş olac ak- tır. Moskovanın Oo düşüncesi böyleyken rumların işin başındanberi Sovyetler Birliğine bir destek (odiye bakmaları kadar yanlış bir iş olamazdı. Çünkü hem Yunanistan, hem de Kıbrıs ram ları asıl amaçlarının Adayı Yunanis- tana bağlamak olduğunu kimseden giz tememektedirler. Sovyetler Birliği, bu badire içinde, şey değildir. Batılı dostlar bu şantajı büyük bir hafiflikle "yutmak- tadırlar" ama, Moskovadaki yöneticiler bu oyuna gelecek türden kimseler de gülerdir. Hem Kıbrıs ramlarını des- tekleyecekler, oOhem de ondan sonra Yunanistanın e istediğini yap- masına caklar, bunu bekle mek yalnızca safdilliktir. Akıl yaşta değil, baştadır Üstelik Sovyet idarecileri Makario- sun oyununu anlayac kadar a- kıllıdırlar da,. Mine Batılılara kar şı Enosis, Sovyetler Birliğine karşı da self-determination o türkülerini, o çal- maktadır. Bu self-detenmination'un arkasından Enosisin geleceğini Mos- üç hafta kadar önce Mısırda her ta- rafı memnun etmek için yaptığı ko- nuşmalarda, asıl amacının Enosis ol- duğunu, fakat NATO dışında kalaca- ğını, askeri üslerin kalkacağını ilân etmiştir! Bu o kadar başı sonu birbi- rini tutmayan bir sözdür ki Yunan Başbakanı Papandreu bile eğer bir gün Kıbrıs Yunanistanla ( birleşirse, Adayı Makariosun değil, Yunan Hükü metinin yöneteceğini (o söylemekle bu saçma tartışmayı daha başında kes- mek zorunu duymuştur. Herhalde, yeryüzünde Kıbrıs Yunanistanla bir- düşünecek t saf bir devlet varsa ,bu da Sovyetler Birliği değildir. Bu düşüncelerin — ışığınde, açıkça Enosis için çalışan Kıbrıs rumlarının yolladığı heyet, Moskovada bu hafta fazla yüz bulamamıştır. Arauzos baş- kanlığındaki bu heyet Krotçefi göre- bilmek için oSovyet başkentinde bir hafta beklemek Oo zorunda kalmıştır. AKİS. 25 Eylül 1961 YURTTA OLUP BİTENLER Papaz Makarios ve Nikita Krutçef Horoz şekercinin müşterisi Görüştükleri zaman da Sovyet Baş- bakanı heyete hiçbir kesin (yardım sözü vermemiştir. Arauzosun Krutçef- "askeri ve genel her türlü yar- dım" sözü alındığım söylemesine rağ men, Tass ajansına göre Sovyet dev- let başkanı rumlara isteklerini "bü- yük bir dikkatle" gözönünde tutaca- ğını söylemekle yetinmiştir. Bu, rum dileklerinin hiç değilse şimdilik yeri- ne getirilemeyeceğinin diplomatik bir dille ifadesidir. Kıbrıslı ramlarla Sov- yet idarecileri arasında devam ede- ceği söylenen görüşmelerde de, Ma- karios tükürdüğünü yalayıp tam ve Batı aleyhtarı bir bağımsızlığın bay- raktarlığını yapmadıkça, bundan da- ha ileri bir sonuç alınması beklenme melidir. Tass ajansının yayınladığı haber- den anlaşıldığına göre, o Arauzosla yaptığı görüşme sırasında (o Krutçef Kıbrıs halkına ancak hürlükleri ve bağımsızlıkları için girişlikleri müca- delede karşılıksız yardıma hazır ol- duğunu bildirmiştir. Başka bir deyiş- le Kıbrıs ramları, Enosis için yaptık- ları çalışmalar için Sovyetler Birli- ğinden yardım beklememelidirler. Ge- ne Tass ajansının bildirdiğine göre, Krutçef, Kıbrısta yaşayan türk ve rum topluluklarına, aralarındaki (o anlaş- mazlıkları dışarıdan yabancı müda- halesi olmadan çözmek fırsatı veril- mesini istemiştir, Sovyet Başbakanına öre bugün Kıbrıs anlaşmazlığı bu kadar büyümüşse, bunun sebebi NA- TO üyelerinin Kıbrıs bağımsızlığını ortadan kaldırmak, burada NATO üs- leri kurmak ve Adayı parçalamak is- temeleridir. Doğruya doğru, eğriye eğri jsin doğrusunu söylemek Oo gerekirse, Sovyetlerin Kıbrıs konusundaki tu- tumunda kendilerine göre haklı bazı görüşleri yok değildir. Kıbrısta bağım z bir devlet bulunması, Sovyetler Birliği için elbette Adanın Yunanis- tana bağlanmasından çok daha elve- rişlidir. Sonra, burada askeri üs bu- lunmamasını istemek de Sovyetler Birliğinin milli menfaati ve güvenliği açısından, anlaşılabilir bir tutumdur. Buraya kadar Türkiyenin çıkarlarıy- la Sovyetler Birliğinin çıkarları ara- sında çatışan (o hiçbir nokta yoktur. Türkiye de mutlaka Kıbrısın ikiye bö lünmesi, bir parçasının Yunanistana, bir parçasının Türkiyeye verilmesi ta- raflısı değildir. Adada türk toplumu- türk görüşü arasında yoktur, ayrılık Sovyetler Birliğiyle E- nosisçi rumlar arasındadır. Ancak şimdiki halde Türkiye ile Sovyetler Birliğini ayıran en önemli yorum farkı, Adada olup bitenlerim niteliği üzerindedir. o Gerçi Sovyetler Birliği de Ada olaylarının NATO ta- rafından değil, Yunanistanla birleş- 13