zar ve Şairi Alfred Jarry'nin (1873 - 1907) "Kral Übü" ve "Zincirli Ü- bü" adlı iki oyunundan -Jean Vilar tarafından” meydana getirilmiş bir sahne aranjmanıdır. İlk bölümü bi- rinci, son bölümü de ikinci eserinden alınmış ve bu şekliyle 1958 de Paris- e, T. N. P. de oynanmıştır. Übü, Jarry'nin yarattığı bir tip- tir: "Yeryüzündeki bütün iğrenç gü- lünçlüğü" temsil eden OÜbü Baba. Yazar bu tiple insanoğlunun maya- sındaki budalalığı, .iktidar hırsını, pintiliği, korkaklığı dile getirmiştir. Krallığı da, köleliği de deneyen Ü- bü'nün acı ve gülünç macerasında Jarry'nin önderliğini ettiği (o sosyal hicvin en keskin ve en "kara" örne- ğini bulmak mümkündür. 1896'da Parislilere ilk sunulduğu zaman hayli gürültü koparmış- olan Übü'nün, yarım yüzyıl sonra, halâ eskimeyen tarafı, insanoğlunun de- virler ve devrimlerle, kolay kolay de- gişmeyen. "kötülük"lerindedir. .Ma- rangozluktan süvari oyüzbaşılığına yükselen, oradan, karışma uyup, kralını öldürerek onun yerine geçen, sonra gene eski haline dönen ve for- salığa katlanan Übü'lere zamanımız- da da rastlamak, benzerlerini her- yanda seçmek mümkündür... Onun içindir ki, bir, hayli gecikerek sahne- mize çıkan bu oyuna "eskimiş" gö- züyle bakmak güç oluyor. Sahnedeki oyun "Übü"yü akıcı bir dille türkçeleş- tiren ve hayli kalabalık kişilerini -Ergun Köknarla İbrahim Tufanın zevkli dekorları içinde- hareket et- tiren Asaf Çiyiltepenin sahne düze- ni, eserin "özünü" verirken "şeklini" de koruyan, başarılı, canlı, ifadeli bir rejidir. Oyuna adını veren Übü Baba'da Ergun Köknar, ilk aktörlük imtiha- nını kudretle vermiş, Sait Köknarın oğlu olduğunu isbat etmiştir. | Übü kompozisyonu, en küçük hareketle- rinden mimiklerine, değişmez o ton- larına varıncaya kadar Ergunun, şu- urlu bir yorumla çalışmış, güçlü bir yaratış iklimine (girebilmiş olduğu- nu gösteriyor ve ilerisi için büyük umutlar veriyor. Übü Ana'da Ani Şahnazar, Oraloğlu Tiyatrosundaki başarılarıyla tanıdığımız bu gerçek kabiliyet, Köknarı tamamlıyan bir kompozisyonla ona eşlik etmiştir. Her biri,en azından dört, beş ayrı role çıkan öbür sanatçılar ise, reji- nin ana çizgisinden biraz olsun kay- madan vazifelerini yapmışlar ve sah- nelerimizde eşi sik sık görülmeyen bir takım bütünlüğü okurmuşlardır. Arena Tiyatrosunun geleceği için çok şeyler vadeden bir' "bütünlük"... Oyun: "Yalancı Bili" -"Billy Liar"- (Komedi, 3 perde). Yazan: Keith Wetterhouse ve Willis Hail. Çeviren: Gönül Karaca. Tiyatro: Oraloğlu Tiyatrosu, Sahneye koyan: Lâle Oraloğlu. Dekor: Teoman Orberk. Işık ve efekt: Rıfkı Mert. Konu: Möliere'den, Goldoni'den bu yana çok işlenmiş olan "yalancı" ti- pinin, anglo - sakson toplumuna uygulanmış, hiçbir yeniliği, başkalığı ol- mıyan bir örneği. Oynayanlar: Lâle Oraloğlu ve İsmet Barlas (Florence Boothroyd), İh- san Yüce (Geoffrey Fisher), Güngör Duracan (Alice Fisher), Burçin Oral- oğlu (Billy Fisher), Yağız Tanlı (Arthur Crabtree), Esin Eden (Barba- ra), Cansen Usman (Rita), Yüksel Şengenç (Liz). (5 kadın, 3 erkek rolü). Beğendiğim: Teoman Orberkin cici dekoru. Oraloğlu topluluğunda Yük- sel Şengençin ve Cansen Usmanın ifadeli, inandıncı oyunları. İhsan Yüce ile Güngör Duracanın çizdikleri tabii yüzler Beğenmediğim':; Muhtevadan yana -çocuk terbiyesi bakımından önemli bir konuya temas etmekle beraber- yüzeyde kalan, şekil bakımından da oldukça yavan bir oyunun Oraloğlu repertuvarında yer almış olması. Oral- oğlu ailesinden bir genç oyuncuya, Burçin Oraloğluya, bütün kaabiliyet- lerini göstermek imkânını sağlamak için seçildiğini tahmin ettiğim oyu- nun, bu imkânı da sağlayamamış, Burçin Oraloğlunun yalancı kompozis- yonunun ortanın pek üstüne çıkmamış olması. Büyükanne rolünün -Lâle Oraloğlunun dublörü olarak- bir erkek oyuncuya -İsmet Barlasa- oyna- tılması. İsmet Barlasın ortahalli kompozisyonu içinde, erkek kalan sesiyle, okul temsillerini hatırlatması. Sonuç: Oraloğlu Tiyatrosunda hep kuvvetli oyunlar, olağanüstü yaratış- lar görmeğe alışmış olan İstanbul seyircisini tatmin edemiyecek, o Lale Oraloğluyu -çok iyi oynamış olacağından hiç şüphe etmediğim- bir kocaka- rı rolünde seyretmek arzusunu da çoğu hayranlarına vermeyeceğini san- dığım bir temsil... Lütfi AY "Yalancı Bili" Oraloğuluların yeni başarısı AKİS/37