TÜLİ'den Hilton'da yapılan İspanyol Gecesi az kaldı bir nevi "Kanlı Meydan"a dönecekti. Ama otel personelinin vu- kuu muhtemel bir hadiseye karşı al- dığı tedibir sayesinde sükünet temin edildi. (o İspanyol şarabına obenze- sin diye içine tozşeker atılmış Ka- vaklıdere şarabını afiyetle yudumla- yıp neşeli müzikle dans edenler ha- yatlarından şok memnun görünüyor- lardı. Ancak, masada başbaşa otur makta olan milyoner doktorla mu- sevi sevgilisinin neşesi, gözleri ka- pıya takılınca bir anda sönüverdi. İçeri giren sandre saçlı sarışın ka- dınla, orta yaşlı şık adam da onları görünce bir hayli şaşırdılar. Ortalık- ta birden derin bir sessizlik oldu Helkesin kafasında ayni sual belir- di: "Boşanmadıkları halde başkala- rıyla gezen karı kocalar umumi bir yerde karşılaşınca birbirlerine nasıl davranmalıdırlar? oSelâm verip hal hatır mı sormalıdırlar, yoksa (o kov- boy filmi mi çevirmelidirler?" İspanyol kastanyetleri (o arasında iki masadan birbirine hayli iltifat yağdı ama, otel polisinin ortada faz- la gözükmesi çıkması muhtemel bir "fırtına"yı muvakkaten önledi... Sadi Bekterden boşandıktan sonra Ayfer (Bekter)de büyük o değişik- likler birbirini takip etti. Evvelâ saç- larını sarı-kızıl yaptı ve B. B. topu- zunu kendine model olarak seçti. Sonra, evliyken eşi müsaade etmedi- gi için giyemediği bikininin bu ya? acısını çıkardı, hergün yeni bir bite- ni giyerek Çınar Otelinde bol bol gü- neşlendi. Bu arada 15 kilo verdi ve yakınlarına da "bikini giymek içi bunun elzem olduğu"nu belirtmek- ten geri kalmadı. Sabık eşinin genç bir kızla evlern- mesi hakkında ne düşündüğünü so- ranları tersleyen Ayfer (Bekter), sabinin hâlâ düzelmediği"ni açıkladı Pasaportunu almış olan Oo Ayfe- (Bekter), kızıyla birlikte, Londra A- taşemiliteri olan ağabeysinin- yanına "temel"li gitmek üzere yol hazırlı- gına başlamış bulunmaktadır. Adananın milyoner çiftçi ailesi, al- tantana ile kutladılar. Şahane masa- da şampanyalar patladıktan sonra saat tam 12'de Şadırvanın bütün, ışıkları söndü, müzik "Happy birth day"i çalarken, beyazlar giyinmiş dört garson, mumları ışıl ışıl yanan pastaları masaya taşıdı. Pastaların her biri bir sanat oeseriydi âdeta kimse kesmeye kıyamıyordu. Milyo- ner amerikalı bile şaşırmış, ikide bi "OH!" demekten kendini alamıyordu geçenlerde boşanan Orhan Eyüboğ- lunun, İstanbula her gelişinde es ki eşiyle birlikte ve onun arabasıy- la Boğazda dolaşması bazı kimsele- ri "Acaba?" diye düşündürüyor. A- ma Eyüboğlu, "Bir daha evlenmek mi? Asla!" diyor ve istikbal hakkın- daki plânlarını açıklıyor. Tabii, ev- lenmek ; "büyük lokma" em dayanır, netice itibarile.. Gazeteci eşinden boşanan ve Lond- rada ikamet etmeye karar veren Refik Erduranın,yakında Amerika ya giderek Hollywood'da bir se- naryo hazırlıyacağı 1963 plânla- rı arasında... Yıldız Kenter'e Re- fik Erduran arasındaki "arkadaş- lık'ın bu ayrlıklar dolayısile o nasıl ANKARA Haberler neticeleneceği merak ediliyor. e Kır o saçlı, bekâr ve kibar bir rönt- gen mütehassısının, körkütük a- şık olduğu benli bir sosyete güzeliy- le heryerde beraber gözükmesi türlü tefsirlere (o yol açıyor. Hastaların, kendilerini tedavi eden doktorlara âşık oldukları bilinen bir keyfiyettir. Benli güzel de, devamlı ateş ve hal- sizliğini tüberküloz zannederek bir ay hasta yatmış ve emin olmak için tesadüfen bu röntgen mütehassısına gitmişti. Sıhhatinin yerinde olduğu- nu kendisine müjdeliyen doktoruna o an sempati duydu, doktor da bu sa- nimi hislere mukabele gösterince, günün konusu" aşk doğuverdi!.. Ellibir yaşındaki doktorun hiç ev- lenmemiş olması, güzel dulun da beş defa boşanmış olması "istikbale ait plânlarına tesir edebilir" diye düşü- -enler var. C.H.P. Yüksek Haysiyet Divanı ü- yesi Kenan Esengin- EMİNSU'cu- dur- yemek yiyordu. Bir ara lokan- taya giren eski M.'B. K. cılardan Şükran Özkaya, Mucip Ataklı ve Mehmet Özgüneş yanına geldiler ve: — Paşa, atıyorsun adamları... bakalım sonu ne olacak?" dediler. Esengin, fazla düşünmeden cevap verdi: "— Siz bizi atarken sonunuzun ne olacağını düşündünüz müydü? Ben de ,düsünmüyorum.. Hayrlı o- lacak... PALAS ANKARA AKİS/681 AKİS/33