TARİH rikan sermayesidir. Müesseseler bu imkânlarla alerle- rini modemleştirdiler, normal şar ların gerektirdiği işletme Hn geçtiler. Açıkgöz iş adamlarının ye- rini büyük idareciler aldı. Büyük kazançlar, bir kalemlik muamelele- rin değil, büyük ciroların neticesi haline geldi. O zaman fiyatlar çok keseye uygun hal aldı. Paranın kıy- metlenmesi ve sağlamlaşmasıyla bir- likte bereket Almanyaya avdet etti. İş hacmi bir kaç sene içinde, ama bu sefer normal şartlar altında artınca has değil, herkesin ve bilhassa Hit- lerin güvendiği orta sınıfın faydalan- dığı bir refah Almanyada kendini kuvvetle hissettirdi. Almanyada hayat Imanyayı o sırada görmüş, tanı- ış olan ve sonradan naziler hak- kındaki bütün kitapların en güzelle- rinden birini yazan bir amerikan, William L. Shirer 1930 arefesindeki memleketi şöyle anlatmaktadır: manyada, fevkalâde bir maya tutmuş bulunuyordu. Hayat, gördü- güm diğer yerlerin her birinden da- Kalkınan Almanyada Meclisin önü Yepyeni bir hava doğuyor işsizlik de tekrar azaldı. Şehirler ve belediyeler gelişen imkânlarla Ö ihtiyaçlarını karşıladılar, sonra hava meydanları, stadyumlar, tiyatrolar, parklar inşasına giriştiler. (o 1928'de, işsizlerin sayısı ilk defa olarak mil- yonun altına, 650 bine düştü. dün yüz hesabıyla 1923'te yüzde 55'e müş olan sınai istihsal 1928'de yüze 122'e, yükseldi. Aynı sene perakende satışlar 1925'in satışlarının yüzde 20 . 1929'da ise gerçek üc- retler dört önceki yıla nazaran yüz- de 10 fazlaydı. (Enflasyon devrinde olduğu gibi suni ve belirli o sınıflara 26 ha serbest, modern ve heyecan veri- ciydi. Hiç bir yerde sanat ve entel- lektüel hayat bu derece canlı değildi. Edebiyatta, resimde, mimarlıkta, mu- sikide ve tiyatroda yeni cereyanlar, nefis kabiliyetler belirmişti. Her de gençlik göze çarpıyordu. Kaldırım kahvelerinde, ucun barlarda, yaz kamplarında, Ren nehri üzerindeki bir küçük gemide, yahut sigara du- manı dolu bir sanatkâr atelyesinde bunlarla her gece sabahlara Okadar toplanılıyor ve hayat hakkında bitip tükenmeyen konuşmalara dalınıyor- du. Sıhhatli, serazat, güneşe aşık bir gençlik kütlesi hürriyet içinde haya- tını tam olarak asama arzusuyla dolu bulunuyordu. Eski, ya zihniyeti ölmüş ve benziyordu. o Rastlanılan çok alman -politikacı, yazar, gazeteci, sanatkâr, profesör, öğrenci, iş adamı, sendika- cı- demokrasiye inanmış, libe ral dü- şünceli, hatta barışçı insanlar tesiri bırakıyordu" İktisadi yaf AçalınasıyIz bir- likte güçlükler de unutulmuş, hisler soğumuş, eski devrin hasretlileri ina- nılmaz derecede azalmış, kalanlar da Mi vE ve tesirlerini kaybet- lerdi. Yeni şartların cezbedici ta- mf arttıkça almanlar Cumh bağlandılar, onu selen onun getir- iği demokratik düzen içinde hürri- yetin tadını aldılar. 1930'lar başlarken Almanya çetin bir imtihanı başarıyla atlatmış ve yirmi sene sonra gerçekten kavuşaca- rünmüştü. Her türlü tehlike bu güzel memleketten uzak görünüyordu. Bekleyen derviş itlerin hapisten çıkışı, o Steres- mann'ın politikasının ilk meyva- larını vermeye başladığı sıraya tesa- düf etti. Naziler arasında, ümidini muhafaza eden Hitlerden başka he- Sadece Hitlerdir yon yüklediği inancı içinde gelecek ümitli günleri beklemeğe Ama bu, hareketsiz bir bekleyiş ol. madı Giriştiği opera - komik hükümet darbesi bir noktada Hitlerin gözünü açtı. Taktik değiştirmeden, iktidarı almasına imkân yoktu. Memleketin düzelen havası, bu çeşit davranışla- rın şansını gittikçe azaltacaktı. O emokrasiyi demokratik u- sullerle yıkmak gerekiyordu. o Hitler daha hapisteyken bunu, adamların- dan ve Ludecke'e anlattı: "— Yeniden faaliyete geçtiğimde, yeni vi politika takip etmek gere- kecek. Silâhlı bir hükümet darbesi- ni tekrarlamaya uğraşmaktan Ziya- de aklımıza başımıza toplamalı, tolik ve Marksist milletvekilerine karşı Reichstag'a girmeye lıyız. Gerçi onları oyla vu urmak sİ- lâhla vurmaktan daha çok iz a- lacaktır ama, hiç olmazsa etse kendi anayasalarının derini altın" da olaca Kanuni her yol, uzun- dur. Ereç bir ekseriyet sağlayacağız ve sonra Almanyayı ele geçirece- giz" Hitler, memleket iktisadi ve sos- yal kalkınmasını yaparken kendisini ve partisini yeni istikamette hazırla- dı. Bu, kolay olmadı. Zira kütlelere artık bambaşka bir hava esiyor, AKİS, 17 EYLÜL 1962