YURITA OLUP BİTENLER oldu. Böylece C.H.P. Meclis Gru- bunun aylardır yaptığı mücadele bir yönden kazanılmış oluyor, nihayet iktidar partisi uykudan uyanıyordu. Meseleler Gi. P. Meclis Grubunun meselele- i çeşitliydi. Birinci sırada, tatil- den dönen milletvekillerinin teşkilât- la ilgili dertleri geliyordu. Bu der- din büyük kısmı "Partizan İdare" sloganı etrafında toplandı. C. H. P. li milletvekilleri bütün koalisyon par- tilerinin bu konuda aynı titizliği gös- termediğini söylediler. Nadir Yavuz- kan illerde partili olma imtiyazının diğer siyasi teşekküller (o tarafından kullanıldığından yakındı. Ali Erbek, söz alan arkadaşı- na nazaran çok daha sert, çok daha açıktı. Güler yüzlü bir idarenin tesi- Hadiselere sinin gerektiğini ama bunun, dikkat- le gerçekleştirilmesi lüzumunu 'söy- di. D. P. zamanının kartvizitleriy- le hâlâ iş görüldüğünü ( söyleyince Grupta tasdik sesleri yükseldi. e Hü- dai Oral, milletvekili (o arkadaşının sözlerini müşahhas misalle izaha ça- lıştı. Oral, Koalisyon Hükümetinin U- laştırma Bakanını misal olarak seç- ti ve Öçtenin e büyük g ölçüde ni hatırlatır hare- ketlerde brlandağanu söyledi. Sivas Cer Atelyesinde oOÖçten tarafından gönderilen ehliyetsiz bir işçinin işe alınmayışı dolayısiyle, Bakanla Cer atelyesi sorumluları arasında çıkan ihtilâfı uzun uzun anlattı. Bu arada, genç milletvekili, C. H. P. Merkez İdare Kurulunun ata- Bakış letinden de bahsetti. Şükrü Kı miş devrin istismar edildiğinden ya kâyetçi, Tedbirler Kanununun işleme- diğinden davacıydı. Hele karşı taraf "İhtilâle karşı olanlar- basınının ya- yını, genç egeli milletvekilini, seçim bölgesi olan Aydında son derece müş- kül durumda bırakmıştı. İki daktilo sahifelik yazılı konuşması aşağı yu- karı bu hava içinde devam etti. Kemali Beyazıt, kürsüye geldiğin- de C. H. P. Grubunda hava sakin fa- kat her an patlamağa hazırdı. Beya- zıt Merkez İdare Kurulunun faaliyet- lerinden bahsederken genç milletve- killerinin sıralarından bir hayli mırıl- tılar yükseldi. Beyazıt yaz aylarının boşuna geçirilmediğini, gezilerle de- gerlendirildiğini ve kongrelerin Ekim sonunda biteceğini belirtti! BE ndan tam bir yıl önce, A- KİS'in 18 Eylül 1961 tarihli sayısında, Yassıadadaki hüküm tefhimi celsesinde hazır bulu- nan Metin Tokerin o anki inti- balarını nakleden "İbret Lev- hası"adlı yazısı yayınlanmış- fır. Aradan geçen biryıl, o ya- zının şimdi bir defa daha, büyük dikkatle okunmasını i- nanılnaz derecede, ye ıkıl- maktadır. O tarihte konulan teşhis ve yapılan tahminin isa- beti gerçekten şaşırtıcıdır. Bü- tün AKİS koleksiyonu, araba- nın ii kırılmadan önce ne oldum delisi büyük- lerine doğru yolu en iyi niyet- lerle gösteren bu çeşit ikazlar- la doludur. Bugün, çok tehlikeli m bir başka takım kendi a sını uçuruma doğru sürükle mektedir. Tekerleğin kırılması biryana, daha araba yola çık- madan, seçimler yapılmadan gözle, rönüne serilmiş bu “ibret levhası"bari akılların başlara bu sefer devşirilmesine yara- sal. "Yassıadada, bu son gün, Biraz sonra, sabahtan beri önümüzde cereyan eden geçit resmi RE ete erecek ve biz vapurumuza binip döneceğiz. Bir a gelme- üzere.. Şu, önümde oturan suçlu ili da öyle. İM da, belki biraz sonra değil ama kısa bir müddet İ b r e t içinde derlenip toplanacaklar m Adadan ayrılacaklar. a, bir daha gelmemek üzere.. Ama, ne drama- tik şartlar altında. Zira şu mireiİn. monoton bir ses her birinin günah payına isabet Müebbet Hapis, Ölüm.. Arada "Beraat" yor. Fakat o, öylesine az ki.. Hapialanelerde geçece seneler, darağaçlarında bitecek ömürler. İnsan, ister istemez ürperiyor. Bu tiplerden pek azının siması yabancı, Gergi bir lam vi) hatları yavaş yavaş hafızalardan silinmekte ama, gene de unutulmuş yayılmalarına imkan yok. He- le kendileriyle “unutulmaz şartlar" altında ( karşılaş- mış veya her birinden "unutulmaz hatıralar" edinmiş olanların gözleri önünde bir mazi kolaylıkla canlanıve- riyor. Onbir yıl geriye giden bir mazi.. 1950 Mayısının son günleri. Başkent heyecan içinde. Ancak filmlerde görülen cinsten tatlı bir bayram havası esiyor. Oteller, lokantalar, gazinolar, Meclis hep bu acemi, ama ne ka- dar sevimli ve iyi niyet dolu simalarla dolu. Yer yarı- lp eskiler içine girmemişler, bir ihtilâl de Oolmamış Olan, sâdece bir seçim. Bir takım yenilmiş, bir başka takım yenmiş. Yenenler, yenilenlerin yerlerini / alıyor- lar. İşte, şimdi bir buğday tarlasını andırır şekilde ayakta, hafifçe sallanarak kendilerine ve arkadaşları- na verilen cezayı dinleyenler memleketlerinden, o kö- selerinden gelip, başkentteki bu devr-i teslim mua- melesinde bulunduktan sonradır ki vatan çapında şah siyetler olarak hafızalarda yer etmişlerdir. Tıpkı, ku- lislerden en bir aktörün birden bire ramp ışıklarına çıkıvermesi gibi Spiker, cezaları okumakta devam ediyor: 4 sene 2 ay, 5 sene, 6 sene, 7 sene, 10 sene, 15 sene, Müebbet Hapis, ölüm.. Onbir yıl evvelki Mayıs ayının ami cereyan eden hâdisenin tıpatıp esinin şu önümüzdeki Ekim ayının sonunda gene başkentte tekrarlanacağını düşünmemenin ve titrememenin imkânı mı var? Gene oteller, gene lokantalar, gene gazinolar memleketlerin- den, köşelerinden kalkıp gelecek yeni, yepyeni simalar- AKİS, 17 EYLÜL 1962