OLUP BİTENLER Nihat Erim Hâlâ iyimser! i 'Türk belediyelerinin resmen tanınma- &, Rumları kızdırmıştı. Rumlar, Et- hos gazetesinin bildirdiğine göre “Be- sine baglanacagı cihetle ga.î: îl bir şekilde Kurulmuş olan T Bel omıtelannln muavininin selahiy ni geniş bir tefsire tâbi tutmak ietenwcm z kar- Şımında, meselâ Makarios'un neşir or- ganı Eleftheria “İki başlı bir devıet kurmak istemekle, Türkler, devlet yı rine Cengelistan mı ku mx'k lar? Bunu acıkça söylesinler. Vvız de defterlerimizi kapayalım” diyordu. Gazeteye göre, Rumlar için “tâviz şti.” Bu iddi- îvor. lerin a şartlarını dikte etti ya da uıı.k erelere son vermeîa aradıkları belliydi. Müz mekle, taktik Ustadı M den masava otururke eeği kanaatındavdı. Yalmz müzake- releri kesmek için, diünya haîk ef- . Rumları mağsdur durum- İ da bırakac&k haklı bir mazeret bul- “Deniz” i, Maka- Tios'a istediği mazerceti temin etti. “Deniz” hâdisesini öğrenir öğren- mez Makarios, Vali vekili G. Sinclair'i : onlara devamin faydasızlığını söyledi. Makarios daha #onra bir beyanat v bris Türklerini "ıamlmjyetsk;lik" ve “iyi nivettan mahrum olmak” ile suçlan- ı dırdı. Makarios, acıklamasında Ana- Başkam Dervis yürümiyeceğini ve bozularak sepete alılması lâzım geldiğini” ifade ede- rek, Makarıos'u tamamladı. Kıbrıs Anayasasının tamamlanma- sı işi, bu suretle tam bir çıkmaza gir- miştir. Türk Hükümetinin temsilcisi Prof Nihad Erim, “Her şey yolunda... Çalışmalar bitmek Üzere.. Tam ahenk ar” derken ve Makarios ile poz poz resimler cektirirken, Makarios'un Anayasa Komisyonuna “paydos” de- mesi tam bir sürpriz olmuştur. Ucube (mmhuriyct.. bu yüzden belki de doğ- aki Amerikanın Türk - Yunan leri arasında ihtilâfın görüşülmesine seyirci kalmıyacakları aşikârdır. Dış Politika Kehanetten vaz geçiş ( eçen haftanın ortasında uzun boy- zayıf, başının orta kısmı saç- sız blr adam, New York'ta ekranları uzerinde. cevaplandırırken görüldü. Suallerden birı şuydu: “Neden Orta Doğ lLıman memleket!er &leyhinizde rey verdi ? Sualin muha.tabı. Birleşmiş Millet- lerdeki VTürk Daimt Delegesi Seyful- lah Esindi. NBC televizyon şebekesi- nin Birleşimiş Milletler saatinde konu- meye dâvet ediyordu: Nasıl olurdu da Orta Do; nk usl(lmı.n memleket- ler 'mrklye mezler ve gidip komünist Polonyayı deneklerlerdi? Esi alden kaçamak bir cevapla sıyrılmaya çalıştı. Hâlen bu memleketlerden “coğunun” Türkiyeye y verdiğini ve ilende “hepsinin” rey vereceğlni söyledi. Bu iddia, maalesef hakikatin tam tersiydi. Birleşmiş Milletler müz&kerelemıl ye kulis faaliyetini takip n t& o ve kulis faaliyeti zaman isteyen bir işti. Esin, bu suall de "“Bazı dost mem- leketler kendileri nâmına üÜyelik için calışıyorlardı. Onların plânlarını boz- mnk istemedik” tarzında cevaplandır- Bahis mevzuu olan "dost memle- ketlor" Yun n idi, Yunanistan seçim şansını zayıf görünce, son daki- kada VA &n vazgeçmi &y- lığı tilkt cömertliği ile Türkiyeye u- ratmıştı. “Fedal” rolü oynamakta bis mahzur görmeyen Türk Hariciyesi, bu işi sevinçle benimsemiş ve memle- ketimizin prestiji bakımından hiç te hoş olmıyan bir denemeye girişmişti. Bazı NATO memleketlerinin ve dost müslüman memleketlerin Türkiye ye- rine Polonyaya rey vermesi ne kadar hareket edildiğini — gösteriyor- du. İlk iki günde yapılan oylamalar- da gerekli ekseriyeti sağlayamamakla beraber, Polonya daima başta gitmiş- ti. Durum, geçen Pazartesi günü ya- pılan secimlcrde. Amerikanın bizim lerin 26 ıncı turuyla başladı. Bu tur- da da komlnist Polonya 41, 89 rey toplayabildi. 27 ve 28 inci tur- larda Polonya 40 a karşı 41 ile gene ilerdeydi. Türkiye 29 uncu turda ilk defa olarak 39 a karşı 41 ile başa geç- ti. Fakat 30 uncu turda 40 a karşı 41 ile tekrar geçildi. 31 inci son turda Türkiye 42, Polonya 39 rey toplamış- t Fakat seçilmek için 54 rey lâzım- dı. Bu yüzden secimler 2 Kasıma bı- !'a.kıldı. Bu iki haftalık fasıla zarfın- da, Amerika nüfuzunu kullanarak ge- Yekli 12 reyi temine cçalışacaktır. A- Y sa layabilmesi, birçok memleketlerin Po- lonyayı desteklemekten kolayca vaz- geçmlyeceklerini gbstermektedir. Mü- çetin olacaktır. Nitekim Tür- k.yemn adaylığını koyduğu gün.ler- de “Kazanacağız” tarzında beyanatlar veren Seyfullah Esin, bu sefer “Bu hususta kehanette — bulunmak iste- mem” demekle yetinmiştir. Neticesi ne olursa olsun, Güvenlik Konseyine adaylık ışl Hartclyemn kı- sa görüsşlülüğü yü dış iİtiLir:m gblgclemıştır. FFEİY 616