* -— | nni çe n K adam olduklarını cümle âleme bildir- mek arzusuyla yanan bekçi Nurettin ğvmı elden Kaçırmaya as'a Tazı de- ğilde. Arkadaşına Bağınlı: “BDaek, Ka çıyor! Vur şunu!” diye bağırdı. Kaya Tayşkan, taşımaktan gurur duyduğu resmi tabancayı bir anda kılıftan sı- yırdı ve ateşledi Patlama senmiyle be- rııber Saffet, “Yandım” diye haykı- rarak yere yığlldı Oıtalık bir anda karıştı ve polisler vak'a mahalline geldiler. Ciğeri parçalanarak — ölen genç hukuk talebesi assubayın cese- dini bir otomobil aldı, götürdi. Boa- yunlarında bir hayatın vebali olan bekçiler, biraz evvel karakola sürlük- lemek istedikleri Saffetten es rzedik- lr ri nezaketle karakola götürilldüler. ahkikat sonunda katil bekçi Kaya Taşkan tevkif edildi. “Suçtunmmz İdsan olmak” l. mniyet hizmetiyle vazifeli hbir bek- * çının vesmi tabancasıyla Ve bir hiç ylizüinden cana kıyması, halk efkârın- dâa şddetli bir reaksiyon yarattı. Pek çok kimse, vaktiyle pek çok defa ten- ha ve kar'anlık bir sokakta yanlarında bir kadınla dolaştıklarını hatırlıva- rak, şimdi harvatta ulmalarını karşı- larına böyle bir “bekçi”nin çıkmam:ş olmasına borç'u bulunduklarını dehşet le düyündülar Ürpermmemek elde de- Cehalet ve dar gövis bhir defa banca veriidi mi kim bilir daha ne fa- cialar olabilirdi! Ankara Valisi Dilâver Argun, du- yulan bu umumi dehsşeti teskini ken- disine vazife bildi ve emniyet teşkilâ- tina yaplığı bir tamimle, sokakta uygunsuz bir halleri görülse bile vazi- felilerin vatandaşa nezaketle ve mül- samalıa ile muamele etmeleri lüzumu- nu hatırlattı. Vali Argunun tamimi, hâdiseden dehset duyan tahsil itiba- riyle yukardaki zümrede tam bir fe- şŞilandı. yık kısmını- memnun etm.—ıtı &a aşağıdaki sakal kısmı, cehaletle hes- lenen dar görüşleri içinde “Artık so- kaklarda öpüşmek serbest” diye ince mce alaya başlamıştı bile... Sakalın aresi de, İ bul — Vali sı Ethem Yetkinere düştü. Yetkmeı' bır beya- natla, “sokakta öpüsmi serbest” olmadığını, Emniyet Umum Müdür- Hlgüniin böyle bir tamiminin mevcut bulunmadığını polisin uygunsuz ha- reketleri görülenleri, hem de şiddetle takip edeceğini açıkladı. Beyanatın, cahil de olsalar oy vermek hakkına sahip dar görüşlü vatandaşları son derece meninun ettiğinden #üphe yoktu. Ama ne var Ki, anlık ve tenha sokaklarda tir kadınla yürü- mek, “vay, demek ki öpüşüyorsunuz” diye ortaya çıkıverecek bekçiler dil- şiinülürse, artık emsalsiz bir kahra- manlık hâline geliyordu. Sm_veto ehisyelti adın parmağının cahil muhitlerde sebep o)f.bilecegi felâketler Üze- AÂBİS, 81 TEMMUZ 1959 a di d rinde kafa yoran aynı dar ölçülerin çok duha yüzsek muhitlerde de ”'5'. uker aynı e- sirleri yaşattığın:, geçen nafta Cumza akşamı Bebek koyunda cereyan eden faciaâdan sonra hayretle gördüler. Rauf Ardahan hali vakti yerinde bir geneti. Su gporlarına meraklıydı. Cris-Craft motoru -xi 50 bin liraya almıştı - Bebek ko sür'atiyle meşaurdu. Rauzf, evli ve bir cocuk ba- basıydı. Fakat kanqıyla geçinemediği için hir müddetten beri ayrmı yaşıyor- lardı. Bir müşkletten beri Ruta d.ye çağrılan Margaret “ancu_ıdıs adm- daki pes gilzel bir Rum ka !ı Ü turan Ran"tın tam Vü senelik kadaşı vardı. Rauf, eski dmıtıı arma- tör Şirzat Doğanla Ritayı tanıştır- mış ve o günden sonra vk arkadaşın arasma kıekanclık zir? Ethem Yetkiner “Ya -revaş ? Cuma akaşmı Rauf —Ardahan, Bebek koyumnlaki motoruna, ilzerine bir pantalon ve bir bluz giymiş güzel sevgilisi Rita ile birlikte girdi. Nı- yeti Boğazın cırpıntılı sularında bir gece gezintisi yapmaktı. Motoru ça- lıştirdi ve açıldı. 50 binlik Cris-Craft rxuls.rm Üzerinde sekerek, âdeta ııcu- u. uf motoru büyük bir lıkla kullanıyor ve Bebek koyıındnkı diğer teknelere âdeta silrünecek ka- dar yaklaşıp tekrar açığa dönüyordu. Bu sırada kotrasında bulunan Şir- zat ta Raufun hareketlerini takip edi- yordu. Raufun motoru yeniden koya gitlp teknelere vaklaştığı sırada, Şir zat tüfeğini omuzladı ve ateş etti. Rau1uf sevg.lisi Ritanın Üzerine yığıldı ve motör, kediden kaçan bir fare gi- bi istikametsiz, sağa sola yalpalıya- rak büyük bir sür'atle teknelere doğ- “mütefekkir”ler, YURTTA OLUP BİTENLER ru gitmeğe başladı. Ninayet Haldun Sıwsvı_ in kotrasvnn. ra.rpmk parça. Yardı ( e Küzel R..'ı. sudea: zı vet'şe'ı.er ıarıfından çıkarıi- dı. Şirzat o gece bulunamadı. Rauatu öldiülren tüfek ise denize atı!mıştı. Po- likler Şirzat Doğanı bir gliin sonra karteş.nin evinde buldular ve tüfek denizden çıkarıldı. Facianın ınlisebbi- Rauf'a 20 yıllık arkxkadaşlığından hâdisenin talihsizlik, bır ku.& okluğunu söylüyorndu. Her- iphe yok, adii tahkikat sı- rapmdn ortaya çıkacaktı. Fakat sos- yobbgiar, dJaha yüzlerce misal bul- makta hic gücdük çekmeden, uzun sgeneler, kadın yüzünden işlenen cina- yetler Üzerinde kafa yoracaklardı. Kıbris Dağdaki ve bağdaki 'ı cmr iz basında havaların Lon- * daha serin xtiiği Yeşil Ada_ gr* n h fta havanmı"© birdenol- nasına rağmen, bir rahavet devresine heniiz girememiştir. Çalış- malar ancak Ağustosta yavaşlıya- caktır. Londra anlaşmasının imzalanma- sından sonra geçen beş aylık devre, Adadakı hararetli faali'vete rağmen hiç de parlak cemaatları liderlerinin, nan hükümetlerinin, cemaatlar araâa- sındaki buzları çözme gayretleri hiç bir netice vermemiştir. Kabul etmek lâzımdır. ki, bunda Ada Humlarının ve Londra — anlaşmalarını kendilerine teslimi şeklinde anlamış- lardır. Ada Türkleri, ' eatiz, Londra ve Zürih anlaşmaları var” dedikieri zaman, Runlar malı- Nü MüÜlküne tecavilz edilimiş insanlar ihi asabiyote kapılmaktadırlar. Bü- n tpik misall, Türk cemaati- rin *TFTaksını" yerine ikâme ettif “ayrı belediye” parolasının, Rumlar- da uyandırdığı reaks:yondu.". Londra anlaşmasının 20 nci mad- desi sarahstla Adanın beş — büyük kasabasında ayrı Türk kurulacağını derpiş etmiştir. Londra anlaşmasının mir hükmünün Kıibiis. Anayasasına ithali lâzınıdır. Fazıl Kücük, bu maksa delik bir plân hazırlamıştır. na göre, başlıca kasabalarda bele- meclisleri Türkler ve Rumlar Türkler ve Rumlar belediye ve! belediyelerine ödey lerdir. Yani Rum semtinde yaşayun Türkler vergilerini Türk Belediyesi- ne, Türk semtinde yaşayan üni. lar da vergilerini Rum — belediye- Bine öÖdeyeceklerdir. BiT lediye kendi semtinde bulunan sair ırka mensup vatandaşlara yaptığı hizmet- ler mukabili tazminat talep etmiye- cektir. Belediyelerin sahalarını - 'Durun biz de * belediyeleri — sÂ,