AKTÜALİTELERİN AKTÜALİTESİi Bu hafta, Aktüalite say- famızı, hemen bütün hadise- leri ihmâl edercesine tek bir meseleye birakiyoruz. Bu mes- eleyi doğuran, aldığımız bir mektuptur. İçinden bir kaç satır çıkardığımız bu mektup harli harfine işter <Ağaçs i okudum. İçimde, kendimi de sizin aramızda görmek için bir hak buldum. Evel, gerçi ben sizin gibi, sizin kudar gürül- tülü ve nazarı dikkati calip olma- dam, olamadım. Fakat bu benim bütün kiymetlerden, nadir kiy- metlerden uzak, rast gele biri ol- man demek değildi. Mecmuanızdaki o sokuyucuya mahrem bir kaç söz» yazısı beni enlden sevindirdi. İşte bir mec- mua ki içten, ruhtan, ihtiyaçtan bir kelime ile aşktan doğuyordu. Size ben de kalışmak istiyorum. Bir isim yapmak için mi ? Hayır! Mensup olduğum iisanlara, mec bur olduğum vazilemi yapmak için. Onları kendim yibi yörmek, ken- düm gibi bulmak için çalışmak. Bira bilirim ki İnsan yonuk ması İüzümyelen bir heykeldir. Ben kendimi bu Faimuna kadar gizli gizli youttum. İstiyorum ki ruhumun en binkiki siması ak- sellirecek röyelerin, isyanların, varlığım, avlık sayenizle tahak- kuk edebilsin. Size iki türlz arkadaş olabi- lirim : Tercümelerim, kendi yazı- arım. Size bir yazımı gönderi- yorum. Alâkanız veya slâkasızlı- Zınız beni şöyle düşündürmekten kurlaramıyacaktır; Ben ya tekü- mülünü yapınamış bir biçare hod- bini, bu takdimde İküstahlığımı affwlersiniz, Yahut da sizler teki- mülünü yapımamış biçarelersiniz. Bir istidadın inkişafını, bir sesin duyulmasını istememekle, den kendimden olduğu ka der ve daha ziyade sizin seciyo- nixden ve olgunluğunuzdan cimin olduğum içindir ki bugün size bu mektulu yazdım. lIlepinizi s#olüm- arım. .. . Okulu ... muallimi Felsefe mezunu İmza Mektup bitti. Şimdi bu mektubun ne manasi, ne de karakteri üzerinde durmadan bu felsefe mezunu ateşli mu- allimin gönderdiği yazıya ge- çelim ve mümkün olan ta- hammül ve iyi niyetle son harfine kadar okuyalım. İşte yazının başlığı: HAYATIMIZ ve » Criteritm» w aşadığımız beylik o İıyatı Fauzt'un “eriterium, u ile ölçmek isteyen ve buna çeserei elen ara- mazda kim var, bilmiyorum. İnsanlar omulınkkuk ki dü şünmemeye, yaşımamaya, duyma- maya andiçmişler. Hayatları o ki dar hakikatten uzak. Gözümüzü, kalbimin sicaklığı, zekümizim ni rile bakan gözümüzü, kemli Jin- yatımıza, otvalımızdakilerin haya ma çevirelim, ne göreceğiz? Dur- gun ruhlar, donmuş rulilar, geri, psyehâ rulılar.. Şehvelimiz şelivet değil, imanımız iman değil, san detimiz sandet değil. Iayat sanki iki mmukadderden birini seçmiş gibi : Bulduğunn tevekkül, yahut başkalarını lekeleyiş, Ya bulduğu ile geçinen budala. Miskin teyek- kül, Yahut da erişemediğini kirle. ton gurur. Dedikodu, arkadan fa- aliyet, Hayatın, (a gözlerinin içine bakıp hakikatini yakalımaya çalı- şan kaç rüli var ki, budala, bed- bin, mizaatrop gibi sıfatların mev gun sayılmasın * Ukalâ, bedbin, mizantrop sıfatlarile sifatlandırı. 15 İn hakikat vurgunu, kaymet hi- kümlerini kendi rukunda erite- rek leke lek yaralan, hakikat kaynağı insan, kendi mayasile taban tabana zıt cemiyet sürüsü insanına elbette mukabil vasıflar verecek ve İline samimiyetle ağ» layacaklır. Sılatlarını saydığımız bu iusan, linyatın salıte mesutları- na - Zira onlar rulı ve bedenin ha- yalımı, cemiyet hokkubazlıkları ile teshir edeceklerini sanarak ebedi- yen kaybolinuş budalalardır- acır, güler ve kızar. llayat ne kndar içinden çıkılmaz bir muamma o- lursa olsun, nilinyet şu mesele ci- rafında toplanır: Şimdi karşı- sımla bir karar vermek mevki- inde bulunduğumuz meseleye karşı ne vaziyet almalıyız? İçimizden kopacak olan kararı, Tauriların tebessümünden örülmüş ruluumuz nasıl karşılayacak?” o Hayatımız piç mi olacık, yoksa Saadeti ku- caklıya bilecek miyiz? İşte Faust'un <eriteriumuz u: İlayatım piç mi “olacak, yoksa saadeti kucaklıya- bilecek miyim ? Ben insaniarı iki esaslı ma ayırırım: i — ilayatlarımın. kadar, bütün FAUST'un kalanlar. çalışanlar. 2 — Kendilerini bir şeye snlıvermiş donmuş ruhlur. O halde VAUST miyarlı in- sanlar, semayı para ile ölçmenin verdiği budalı bir alışkanlıkla cemiyellen satın aldıklarıspiç sa- adetlerini de, sırf kendi ilhamları. aşkları ve kiymelleri pahasınn, kendi kafalarım seri, bozulmaz kaidelerde kırarak ödeyecekler- dir. Bir rulı, ya kendi varlığının gandetile mesi, kendi kendisinin hürmetkârı, aşıkı ve mecnunudur. Yahut ki salılmış bir hayvan, bir iş gören makine! Saulmiş bir ruli, nasil olur da Diyojenin fıçı içindeki sandelini, veya bir Yunan heykelinin şiirini duyabilir? kıs- sonuna acizlerine rağmen, “eriterium,una o Sadık Yaşayanlar, oyaşnmaynı her hangi ölü sağlar,