ANLATAN : — Hayır, kızım!, Bilâkis soh İbetinden çok memnunum!.. Za- 'ten bilirsin ki ben onu da ev- lâdım gibi severim Dedi. O vakit Calibe yapmacık bir| nazla: — Bilirim, anne, bilirim!... dedi. Sen ukalâ gazeteci oldu mu, bayılırsın!. Çünkü çalçene konuşabilirsin!. Dedikodu da gırla!.. Biçare Fatiha hanım kızının bu sert şakasından telâşa düşe | rek yan yan yüzüme bakıyor, gülmeye çalışıyordu. Ben de gülmeye çalışıyorum. — Calibe hakikaten çok kıs- kanç bir kız, darılmayın amma Fatiha hanım!. dedim. Sizi ben- den kıskanıyor!. Yoksa benim gazeteciliğim bahane!.. dedi kodu, bugünlerde ağzı mühürlü bir gazeteciden ibaretim!.. Calibe, yarı şaka, yarı Giddi| bir tavırla: — Hiç değil! Hiç değil! dedi. Baksana, validemiz bayan, hat-| tâ, belki de geceteci değil diye Keramiyi bile senin kadar sev-| miyor!.. | — Onu affetmişsin, Calibe!. — Vallahi!.. — Yemin etme!.. — Vallahi diyorum sana! Hattâ Keramiyi yarın yemeğe| buraya çağırdıka!.. Annem âde-| ta onun buraya geleceğinden memnun değil — Yok canım — Vallahi değil! Bayağı gel- mesini istemiyor!. — İstemiyor mu? Fakat... — Evet, istemiyor!. Calibenin bu garip sözü üze- rine sanki Fatiha hanımın kö- türüm vücudü yerinde titredi. Hayretle, kâdının birdenbire değişmiş olan yüzüne bakıyor- dum. Fatiha hanım telâşlı bir haldeydi. aN bu mebe leyi açığa vurmuş olmasından dolayı son derece sıkılmış, müş- kül vaziyette kalmış - gibiydi. Kızını: — Calibe!. diye azarladı. Sen| deli misin?. Sen böyle şeyler| söylersen herkes ne zanneder?. Fakat Calibe, anlaşılan ken- disine pek işlemiş olan bu mese- le üzerinde ısrar etti: — Herkes ne zannederse et- ;inı! dedi. Burada yabancı yok al, . Calibe sonra bana dönerek: — Vallahi, - bilmezsin!. dedi. Annem, Şüphe yok, gayet mus—* fik, gayet iyi bir kadındır. Fa-| kat benim şaştığım şey onun Ke | ramiye karşı âdeta gayet resmi davranmasr!.. Halbuki rahmet- li babam vasiyet etmiş!. Ameri- | kadan gelirse onu tekrar bağrı-| 'na bas diye!.. | Halbuki annem Keramiye kar- şı,bilmem ki, bir. tuhaf duru- yor!.. Çocuk, galiba bunu his- setti de onun için eve gelmiyor, | otelde kalmayı tercih etti. Kim | Adam bu kadar sene has | y ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi SENELİK 6 AYLIK 3 AYLIK 1 AYLIK 1400 Krş. 2700 Krş. 780 » 1450 » 400 » 800 » 150 300 TAKVİM 4 Haziran 1941 ÇARŞAMBA 8 Cemaziyelevvel 1360 22 Mayıs 1357 Gün 155, Ay 6, Yıl: 941 - Öğle Hızır 30 Güneş 8.53 4236 429 1212 Akşam — Yatsı 12.00 — 200 1936 — 2136 İkindi 8.36 16.12 İmsak 6x7 218 Ezani Vasati Ezani Vasati W DİKKAT —e «€Yeni Sabah> a gönderilen yazılar we evrak neşredilsin edilmesin iade) yolunmaz ve bunların ” kaybolmasın. | l T İSTANBULDA Bîâm ÖLÜARARN!”o”! BIR. GAZETECİ e (Ü — ret görmezse alınmaz mı?.. Val- lahi, şaşılacak şey!.. Ben, aca- ba diyorum, annem oğlunun di- nini değiştirdiğinden mi şüphe ediyor da onun için soğuk duru- | yor!.. | Fatiha hanım birdenbire | — Canim, sizlerin dininizden bana ne?.. Tuhaf!.. diye Calibe- nin sözünü kesti. Bu meselenin Calibeyi fena halde hararetlendirdiğine zerre kadar şüphe yoktu. | Çünkü, âdeta sinirli bir hak | de, ahnesine döndü: — Peki, mademki oyıedır'* Çocuğun ne diye eve gelmesini istemiyorsun ?.. dedi. Fatiha hanımın, birdenbire, gözlerinden yaşlar -boşandığını görünce hayretim son dereceye | buldu. Fatiha hanım gayet ga- | | rip bir tavırla: | ru dündil' | am evlâdını sevmez, görmek is- | reden sonra artık birbirlerine 'aan dülayi biç bir mesuliyet kalul — Sus, Calibe!.. Beni muaz- zap ediyorsun!, Diye yülvardı. Calibe annesinin ağladığımı görünce fena halde sinirlendi, | ayni zamanda şiddetle mütessir | olmuştu. | Asabi bir hâreketle bana doğ.| orsun a!.. dedi. An- | nem, Keramı İstanbula geleli bir garip oldu!.. Tuhaf şey!.. Heye-| canda olmama rağmen, Calibe | benden istimdat eder gibi gö-| ründüğü için, müdahaleye mec- bur oldum: — Kuzum Calibe!.. Anhene | yüklenme böyle!.. dedim. Hem | temez olur mu?..- Bunlar senin - kuruntun!. Boş yere anneni ü- züyorsun Fatiha- hanım benim bu söz- lerimden cesaret almış gibi: — Ben Kerami gelmesin de- miyorum!.. diye mırıldandı. Ya- rın gelecek değil mi?.. Calibe: — Ya bu akşam, olmazsa ya- rın geleceğim, dedi. Bilmiyorum belki bu akşamdan gelir! kat, sana rica ederim n.nne, yi- 'e sen sinirli olma!.. Keramiye ıuııı soğuk durma!.. Uzun za- görmediğin için oğlunu yu&ıııdın mi, nedir, bilmiyo- ı?.uıı. hanım cevap vermedi. Ana kız, bu meselede birbir- lerine karşı sanki vazıh olama- maktan gelen bir küskünlük i- çinde sustular. Hayret içinde idim. Fatiha hanım, demek, oğlunu yanında istimeyirdu? Onun eve gelmesini dahi istemiyordu? Garip şey. Acaba Kagliyarinin hastaha- ne koğuşunda o garip Sayıkla- ması sırasında söylediği (0, o- nun kardeşi değildir!) gibi söz- leri Keramiye mi ait idi? Kagliyari bu sözlerile Kera-| miyi mi kasdetmişti? Benim ilk aklıma gelen bu | idi. | Acaba Fatiha hanım, bundan | dolayı mı Keraminin - İstanbula | geldiğinden memnan olmamış- Yoksı Keraminin define me- Fatiha hanım Kerami hakkın da bazı şeyler mi biliyordu?.. Sonra bu Kerami meselesi yü- zünden ana kızın araları hayli açılmış olduğuna şüphem kal - mamıştı. Hiç olmazsa ikisi âra- sında hiç beklenmiyen şiddetli bir soğukluk peyda olmuştu. Nitekim ana kız, bu muhave- darılmış gibi hiç birşey konuş- madılar. Hattâ birbirlerinin yüz lerine dahi bakmıyorlardı Calibe, nihayet, bu vaziyetten sıkılarak, hayli canı sıkılmış bir halde bana döndü — Zatıâliniz de bu akşam gitmeğe kalkışmıyasınız!.. dı di.Zira Keraminin gelmek ih mali var!.. rami ile beraber hoşlanmıyorsun?. Hemen atıldım. Fakat bütün gayretime rağmen, soğuk bir tarzda: — Amma yaptın ha, Calibe dedim. Ortalığa serzeniş yağdır- maya ne lüzum var?.. Bu ak- şam ben burada kalmıyacağım demedim ki!. Bu cevabım Calibeyi memnun etti. bulunmaktan p , Yoksa sen de mi Ke- | £ -S Yardım sever bayanlar k kamplara sev- kediyorlar Yardım sevenler cemiye- tinin İstanbul şubesi idare $| heyeti toplantısı, dün öğle- den sonra saat 16 da hafta- $| hk toplantısını yapan Hay- riye Kırdarın - reisliğinde toplanmıştır. Dünkü toplantıda, hasta bakıcı kurslarına yazılan bayanların 5 Haziran Per $ şembe günü Eminönü Halk $ evinde bir toplantıya davet $| edilmelerine karar verilmiş- tir. | 'Toplantı saati 18 den $)| 17.30 a kadar devam ede- cektir. Ayni gün saat 17.90 da Eminönü Halkevi konferans $ salonunda profesör Halide $ Edip tarafından (kadınların $| yurd - vazifeleri) mevzulu bir de konferans verilecek- W tir. Bundan başka cemiyet, $| Maarif Müdürlüğü tarafın- dan açılan açık hava kamp- $| ları faaliyetine 60 kimsesiz $ | çocuk göndermek suretile l iştirak etmektedir. Yardım sevenler cemiye- $| tinin İstanbul şubesi tara - $ fından hazırlanan 500 aded 8| peksimet torbası da alâka- | | Fevzi Daim vefat etti Eskiden İstanbul Hukuk ve Ceza mahkemelerinde - reislik | yapmış olan Bay Fevzi Düim Germenyanoğlunun 46 yaşında | ve vazife başında öldüğü tees- sürle bildiririz. | Vefatı adliye mahfilinde okdu- ğu kadar münevver zümrede de büyük teessür uyandıran — Fev-| zi Dâim , Mmem- lekete her çağında hizmet et- miş kaymetli bir vatan çocuğu idi. Lotus davası için Lâheye giden Gemmenyanoğlunun — son vazifesi Maliye Hukuk Baş mü- | şavirliği idi. ; yi Merhumun şahsında çok bü - Yik Bi kayrikt kaybötmiş olan | adliyemize ve merhumun aile-| sine en derin taziyet ve tees - İ sürlerimizi bildiririz. | mim de gönderilmiştir. | yüz bin liranın | emrine vemmiştir. Bunun | heyeti fenniye müdürlüğü tara- %İ-İEHM& H&WEN Bu yıE Heyeti Fenniye Mü I E .'”F;'ş JJK; P ARDTLMAENDIR gmâavak yüîâw dürlüğü her ka-ı Caddelerin Yoksul çocukları$ zaya verilecek İahsıSdh tesbit eHıl4 sulanması Yeni sene belediye bütçesin-| mak üzere 15 bin Hrahık tahsi -| Belediye iııı-rı cad-| de şehrimizde yol inşaatı ve ta- | miratı için mevcut tahsisat beş yüz bin liradır. Belediye heyeti fenniye müdürlüğü bu mevcut | tahsisatı nazarı itibara alarak | her kaza kaymakamlığına yeni| yollar inşası ve bozulan yolların | tamirat için gönderilecek tah- sisatı tesbit etmiştir. Bu tahsi-| satla birlikte kaza kaymakam larına yol inşaatında ve bozuk | yolların tamiratında sür'atle ha- | reket edilmesini bildiren bir ta-| Heyeti fenniye müdürlüğü beş iki yüz otuz bin lirasını merkez yol şubesi | 210| bin lirası yeni yol inşaatına ve| 20 bim lrası da mevcut yolla - rın teamiratı mütemadiyesine tahsis olunmuştur. Kazalara verilen taksisat İstanbulda bulunan 11 kaza- ya verilecek yol tahsisatı da findan şu şekilde tesbit olun - muştur, Fatih kazasına 15 bin lira- sı yeni inşaata ve İ5 bin İirası tamiratı mütemadiyeye sarfo - Junmak üzere 30 bin lira, Ka- diköy kazasına 25 bin lirası yeni inşaata ve 15 bin lirası da tamiratı mütemadiyeye sarfo-| lunmak,üzere 40 bin lira; Üs-| küdar ;kazasına 15 bin lirası yeni inşaata ve 10 bin lirası ta- miratı mütemadiyeye sarfolun- mak üzere 25. bin lira, chnğ-! Ju kazasına 25 bin lirası yeni | inşaata ve 20 bin Jirası tamiratı mütemadiyeye sarfolunmak ü- zere: 45 bin lira, Emmönü ka- zasıma 15 bin lirası yeni inşaa-| ta ve 10 bin li tamiratı mü-| temadiyeye saffolhmmak üzere 25 bin lira, il kazasına, 10 bin Hirası yöni inşaata ve 10 bin lirası tamiratı mütemadiye- ye sarfolunmak üzere 20000 lira, ; Sarıyer ve Adalar kazalarına 10 ar bin lirası yeni işaata ve beşer bin irası tamiratı müte - madiyeye sarfolunmak — üzere 15 ser bin lira, Bakırköy ve E-| üp kazalarına 10 ar bin lira-. S1 tamiratı mütemadiyeye sarf- lunmak üzere 20 şer bin lira, Beykoı kazasına 10 bin lirası 'yeni inşaata ve “5 bin Tirası | ftamiratı mütemadiyeye sarfolun — Bir aşk masalı — Boti | kaçırmağa muvaffak olamıyan savdalı bir de tehdide kalkmış Bu hazin ve hazin olduğu kadar da gülünç olan gönül dâ- vası o kadar dal budak saldı ki, bu üçüneü ayrı muhakemedir ve asliye sekizinci cezaya veri- len-ayni Şahısların ve ayni mevzuun ikinci davasıdır. Ayrıca ikinci ağır cezada da nakzan görülmekte olan bir ü- çüncüsü de mevcuttur, ki bu- nu birkaç gün evvel yine oku- yucularımıza bu — sittunlarda Vermiştik. Şimdi ufak bir tedai ile yeni- den hatırlatmak ve hatırlamak çok kolay olacaktır. Bir kere daha kısaca tekrar edelim: Suçlu, Sütlücede bir kayık- hane sahibi ve ayni zamanda memleketinde evli, barklı beş tane de çocuk sahibi bir baba- dir. Davacı ise 25 yaşlarında ka- dar iyi bir ailenin biricik kım Betüldur. Olacak ya işte.. tam evleri bu kayıkhanenin karşısında | olduğu için hemen her gün suç- lu tarafından görülmekte ve için için sevilmektedir. Fakat günler geçtikçe sevda alevi sa- Ççağı Ssarmış ve gizlenmesine imkân kalmamıştır. Bu tesirle her fırsatta Betüle açılmağa başlamış ve yolumu kestmeye, hattâ bir defa da kaçırmaya kalkarak ikinci ağır ceza mah- kemesine verilip 4 ay 2.gün , mahkümiyet kararı almıştir. Ondan sonra ailesi Betüllü Süt- lüceden kaçırmışlar ve Şehre- maneti civarında bir yeni eve l getirmişlerdir. Fakat sevdalı a- dam burada da peşini bırakma- miş ve onu gönderdiği kadın- lar ve mektuplarla hem iz'aç, hem tehditten geri durmamış- tır. Bu defa da adliyeye mür: caat edilmiş ve asliye sekizinci cezaya havale edilen dava ne- ticesinde suçlunun bir küsur aylık mahkümiyetine karar ve- | rikmiştir. W Fakatl neye yarar?.. Bu sev- dalı, ayni zamanda belâlı da olmuştur ki, bu defa da Betü- lün kaçırıldığı Yakacıkta bile izini bularak gönderdiği — bir kadınla onu e kimse yok iken yakalattırıp bir tehdit mektubu verdirmiş ve ağızdan da birçok tehditler savurtmuş- tür. Maksadı ne pahasına olur- sa olsun Betülü elde etmektir İşte bu üçüncüdür ki iş yine adliyeye ve ikinci defa olarak sekizinci asliye ceza mahkeme- sine intikal etmiştir. Bundan vvelki celselerde tahkikat ve şahit dinlenmeleri neticelenmiş olduğundan © ki günkü duruşmada müddei- umumi muavini tarafından id- dia ve mütalea dermeyan olun- muştur. Okunan bu iddia ve talepte suçlunun bu hareket- leri sabit görülmüş ve müker- ren vukuu da gözönüne alına> rak cezası cihetine gidilmesi istenmiştir. Bu talep üzerine muhakeme karar ittihazı için başka bir güne talik edilmiştir. | Hareket ordusu sokakları, Adı sat verilecektir. Diğer taraftan 11 kaza kay-| makamı kendi muntakalarında | yeni inşa olunacak yolların bir esini heyeti fenniye müdür- lüğüne bildiriceklerdir. — Dün, | Bakırköy ve Adalar kazasın - da yapılacak yeni yolların li leri heyeti fenniye müdürlü; -| bildirilmiştir. Bu listeyi Bakırköyünde — Sakızağacında Mektep sokağı, ve Yeşilköyde Cevizliyah sokağı, Osmaniye lar kâzasında Büyükadada £ karya yolu, Lala hatun Kara - dağ yolu, Heybeliadada Han- Kuyubaşı - Blediyeyolu ve Bur-| gazda İçyalı caddesi inşa oluna- | caktır. Diğer kazalardan da pey derpey listeler beklenmektedir. Bir talihli kari Bir sandık şekerini gelib aldı Bay Ömer İzgi | ez.p İstanbul altıncı noteri Ga- lip Bingöl tarafından çekilen kur'ada bir sandık şeker kaza- Han ökuyucularımızdan — İstan- bul Emniyet üçüncü şube me- murlarından Bay Ömer Lütfi İzgi dün mâtbaamıza müraca- atla kazandığı iknamiyeyi al- | | mıştır. | raköy, deleri her gün E Şairtâzamın değer | | sulayacak İ | Yaz mevsiminin gelmesi zerine belediye sokakların yl- kanması ve sulanması işini iyi bir şekilde başarmak üzere bir program hazırlamıştır Belediyenin elinde şimdilik 6| arozöz vardır. 7 inci bir arozöz| bugünlerde faaliyete ğinden afozöz adedi T ye baliğ olacak ve bütün bu arozözler ha zırlanan programın - tatbikini temin etmek maksadile faali- yete geçirilecektir. Programa nazaran Taksim, Nişantaşı, Ka-| Eminönü, Babiâli, her gece temizlik işleri tarafından | yıkanacaktır. temizlik amelesinden başka 25 kişilik bir yıkama ekibi de faa- liyette bulunacaktır. Caddelerin yıkanma işi sabahları saat 3 den sonra yapılacak ve beşe adar tamamlanacaktır. Yıkanma işi için| geçece- | Diğer taraftan yaz mevsimi| esnasında belediye temizlik iş- leri kadrosu 700 ameleliktir.| Fakat kadroda şimdi ancak 560| amele mevcut bulunmaktadır. Bunların 12 tanesini de kadın amele teşkil etmeltedir. Belediye kâdroyu doldurmak Tmaksadile amelelere yeni men -| faatler temin etmeğe karar ver miştir. Bu itibarla belediye ta-| rafından temizlik işleri amele - sine tahsis olunan Süleymaniye medresesi ve Cinci meydanı te-| mizlik binasında ameleye bele- diye tarâfındaân bedava yemek verilmektedir. Yumurta ihracatı B — |Avrupaya yapılan anbul alancı noteri Ca İliracatımız artıyor Son zamanlarda — Avrupaya fazla miktarda yumurta — satıl- dığı'nazarı dikkati celbetmek: tedir. İlkparti olarak geçen hafta içinde Almanyaya yumur- | |ta ihraç edilmişti. Bu yumurta- Bu vesile 'ile talihli okuyu(:ı.ıv> larımızdan biri olan Bay Lütfi| İzginin bir resmini dercediyo -| Tuz. Hediye kazanan okuyucu - larımız peyderpey hediyelerini | almaktadırlar. Hediye alma müddeti bir ay- | dır. Bu müddet zarfında aziz o- kuyucularımızın — matbaamıza | müracaatla hediyelerini alma- larını rica ederiz. W Cografya kongre-| sine iştirak ede- | cek delegeler ! Ankarada 6 Haziran cuma| nü'Maarif Vekili Hasan Âli lin başkanlığı altında top-| lanacak coğrafya şehrimizden iştirak edecek olan profesör ve doçentler yarın An- hareket edeceklerdir. Kongrede ayrıca talim ve terbiye heyeti reisi ve azaları ile birlikte Genel Kurmay Bi kanlığı, Ziraat, Ticaret, ve İk- tısad Vekâletleri mümessilleri de bulunacak, bunlardan - başka kongreye iştirak edecek olan - ların isimleri şunlardır İstatistik umum müdürü Ce- lâl Aybar, İstanbul üniversitesi fiziki coğrafya profesörü İbra him Hakkı Akyol, beşeri ve ik- fya profesörü Rus- tov, e coğrafyası profe- görü Besim Darkot, umumi co; gü Yü rafya doçenti Ahmed Hulüsi Ardel, İktısadi coğrafya doçe ti Ali Tevfik Tanoğlu, Ankara 'Tarih Dil Fakültesi profesörü Lui, Gazi Terbiye Enstitüsü coğrafya öğretmeni Hümid Sa- di, Maarif Vekilliği müfettişle- rinden Fethi İsfendiyar oğlu ve Necmeddin Boran, Galatasaray lisesi müdürü Behçer Guşer Haydarpaşa coğrafya öğretme- ni Faik Sabri Duran. | Kongrede alınacak mukarre- vata göre hazırlanacak — olan| coğrafya kitabının ana hatları | tesbit olunmuş olacaktır. Â larım, Ayrupa harbinden sonra ilk defa Almanyaya ihraç edil- diği Ozaman yazılmıştı. Alman- yadan yumurta talepleri gel - Mektedir. Sade Almanyadan değil, İtalyadan ve sair mem - leketlerden de talepler gelmekte- dir. Bu cihetle, ihracatı kontrol | bir - faaliyet | dairesi hümmalı sarfetmektedir. Malüm oldu - ğu üzere yumurta ihracatı da |standardizasyon nizamnamesine kongresine | » tevfikan — kontrole tâbi tutul-| mâktadır. Tacirlerin kontrolün sür'atle yapılmasından memnun oldukları, fakat ihraç için nakil vasıtası beklemekte bulunduk- ları söylenmektedir. Dünkü ihracatın bin lira idi. yumurtadır. yekünu 45 e— OKUYUĞU — LDİYORKİ: | Sokakları kirle- tenlere dair Belediyemizin -bir zam lar çok fazla önem verdiği halde yakın zamanlarda ge- ne ihmale uğrıyan fakat hal- kın sıhhatiyle alâkadar — ol- duğundan her zaman için kontrolü icap eden bir şey vardır ki o da bazr kendini düşünen — vatandaşın — cad- 1 k rt etmeden tü- ve sümkürmesidir. kürme dir Halbuki bu şekil hareket- ler hastalıklarm yayılması için başlıca: âmil olahilece - ğinden böyle hareket eden vatandaşların şiddetle ceza- landırılmasını böylece hem pis, hem de iğrenç olan bu hallerin önünün — alınmasını sayın gazeteniz vasıtasile alâkadar makamlardan rica ederim. İhracatın ekserisi | fiyatı ULUNAY Abdülhak Lüsiyen har mahk di çok meraklı Davanın esası Abdülhak Hâr meden evvel refika, eserlerini bin beş yüz lir kabilinde satm bunun bir “mw zannediyorlar bu ri olduğunu fhalar bütün ü- na zaa,, olduğunu v K iyattan lerinii deği va bu suretle bir “kı Jökülm serleri yüz liradan fazla ede le tür. bin beş mi? et mez mi? Bir kere mesele bu sekli al- dıktan sonra iki tarafın uzlaş- ü kendiliğinden büyük ede- ar çıkaracak - bir me ş oluyor. Lüsiyen Hanım ve avukatı: erlerini bize ar, Yaşadığı- mıiz asır, Ğ kıtal astnüne İserler - bundan ' fazla etmez! Diğer varisler de: — Bin beş yüz Tira mi? O Makberler, Eşberler, Târıklar, Tezerler, Nesterenler tabedilmiyen bir çok nasıl bu fiyata verilir lar. Eğer Hâmidden — 2vvel vefat eden Süleyman Nazif merhum şimdi hayatta olsaydı -bizzat kendi kullandığı tabir ile « “te'lih,, eylediği Şairi — özamın bu kadar ucuzladığını görünce kendini kaldırır. Sarayburnun- dan denize atardı. Onun için Hâmid aç altın eder bir şahsiyett kün olsa yalnız eserlerin bizzat Şairi azamı da te bir gözüne oturtur. İsmaililerin reisleri Ağa hana yaptıkları gi- bi altınla tartardı. Buna mukabil Hâmide taraf- tar olmayanların içinde belki bu parayı bile çok görenler var- dir. Lüsiyen Hanımm müdafanla- rı zayıftır. Yaşanılan asrın şiir asrı olmayıp yalnız . İctal asrı olduğunu iddia etmek doğru de ğildir. Beşeriyetin kıtalden kur tulmadığı asırlarda siire veda mı edilmişti? Hamâsi şiirleri doğuran savaşlar değil midir? Hârnidin pek çok Hamâsiyyata —ait mevzular, manzumeler vardır. Şairin en kuvvetli eserlerinden biri olan Eşber baştan başa bie düstan- dır. Şiiri, ascın ihtiyacatına —uy- durmak istemek hayalı anlama- mak demekür. Fransızların if- tihar ettikleri püyük — edipleri şairleri yetiştiren on dördüncü Lui asrı tamamen sulh ve sü- kün içinde geçmiş değil Türkler de bir yandan hat ile uğraşırlarken diğer raftan da ilim vadisinde büyük terakkiler yaptılar. Biri diğeri- ne hiç bir zaman mâni tır. Satış fiyatının azlı kılırsa meselenin bir “muv oalbileceğine inanmamak geliyor. Çünkü Lüsiyen Hanım r mukabilinde para ver- ek olduktan sonra eli değ- mişken bin beş yüz rakamının önüne bir safır daha koyabilir- serlerinde azaa, di. Hâmdün refikasihtin şaire madddi yardımda bulunm: Hâmidin “Şairi âzam,, olamiya- ğı hattâ yirmi sene evvel ve- t edeceği yolunda — söylediği ir asrı - kıtal asrı,, görüyo- ruz. Ayni nazariyeyi “acı mahru- miyetlerle mücadele eden büyük dere tatbik edecek - olursak hepsinin ancâk servet ve refah ninnisile büyüyüp yetiştiklerin: kabul etmek lâzım gelir ve © zaman bütün ömrü hastahane ile hapishanede geçen Paul Ver laine'i doğmadan ölmüş farzet- mek ve limanlarda kömür ha mallığa eden Jean Richpin'i de Fransız akademisinde görme mek icap eder. Tanzimat edebiyatının bu bü yük şairi müreffeh bir aileden gelmemiş, yüksek memuriyet lerde bulunmamış, dolgun maaş lar almamış ve refikaları da kendisine maddi muavenette bu kunmamış dahi olsaydı yine Ab- dülhak Hâmid olcaktı. Şâhika- ları atlıyan insan böyle küçük maddi münialar karşısında hiç tökesler mi”