Küçük Behin'in de dediği gibi, ka. çanın arkasından ne diye koşmalı, ne diye boşuna emek sarfetmeli idi? Aralarında herşey böyle çarçabuk Hi bittikten sonra mahkeme tabii cereya- 1 Ve bir gün şekil itibar ğı ile de ondan ayrıldığını kabul etmek | Miili ÇIRPINAN SULAR MÜKERREM si m nini almışt ral mecburiyetinde kaldı. İşte böyle, hazin si bir. şekilde beraberlikleri parçalandı, ge ROMAN 29 yek Sarnm tekrar ayağa kalktı. Diya- ye 5 KÂMİL SU nonun gümüş şamdanlarında yarıya ka” gil dar yandıktan sonra söndürülmüş mum. de > lara derin derin baktı. Bir gece oDu, ka LL yalnız iki tarafında titreye titreye ya: imi MM ——< - Rl an mum ışığı içinde dinlemişti. Ken- tiz — Beni evime kadar lütfen götü. “Ölüler bile benden mes utturlar, diye disine, gençliği derin ıstıraplar ve aşk P erl | rürsünüz. Yemeği bizde yeriz. Sizi inliyordu. Bırakıldıkları soğuk, rutubetli inkisarı içinde geçen kudretli bir mu- di İ kat'iyen böyle perişan bir halde bira: topraklar altında hissetme kabiliyetleri sikişinasın son eserini çalmıştı. Sesler sü l kamam. olmadığı için, benden çok daha rabat dindikten sonra; Ve — Bu bharikulâde parçayı bedbaht rir ve emniyet içindedirler, diye söyleni- san atkârdan başk Ölümü şefkatli bir kucak, me- zarı bir sığınak gibi düşünecek, araya» 7 5 Sabaz kalamazsınız. Söz veriyor. sunuz, deği İ mi? yordu. a herkes dinlemeğe BK gü muvaffak oldu, Sermet, diye başlamış, olı — Çocuksunuz, diye ağzını açtı. Ve cak kadar dertli idi. milletine şaheserler yaratan dâhiden bii bu tek kelime ağzından çıkar çıkmaz Evin her köşesinden binbir hatıra uzun uzun bahesetmişti OP yıllarca evvel kendisine de birisinin diriliyor, gölgeler bile dile geliyordu. Düşünüsü ona ve yine hep müsbet gü böyle söylediğini hatırladı. “ Ona , ta- $ıp döküldüğü siralarda *Çocuksunur» We o katişekilde red- istemediği her hareketini hep diye gülmüştü detmek bu küçük kelimecikle karşılamıştı. Söyledikten sonra acısını farkedebil- diği kısık bir sesle: — Gitti, dedi: Gitti, diye tekrarladı. — Önü çek mu seviyordunuz, bay Sermet ? Evet. Hâlâ mı? — Görüyorsunuz. Sonra mektup üstüne mektup yar- dı. Cevap alamadı. Ayrılma hususunda her müşkülü çıkaracağını, avukatı vasi» söyletti, Teh- Ne yaptı ise onu, tasiyle onun avukatına didi tesirsiz kaldı. müthiş kararından döndüremedi. Ni hayet vekâletini vererek adres filân bı- rakmadan çıkıp gittiğini öğrendi. Ar. tık herşey bitmişti. Bu mutlak sadece Behin sebep olamazdı. zalim firara Bu kailar yalvarmasına, alp parçi alayan ıstıraplarına rağmen yü üp gitmesi” nin çok daha şumullü bir mânası ol yollarda sürüklenip gitmeğe başlayınca, öfkelendi. Yüksek sesle “beni de pul, böcek, kartpostal kolleksiçonlarından hevesini alıp bir tarafa attığı g'bi fırlatıp ter ketti, diye söylendi. (Onun için ben, sadece kısa ömürlü bir heyecandan iba- rettim. Çakıp sönen bir şimşek gibi geçtim hayatından. Onun gözünde şim- di ben neyim ?H Mazi hatıralarından kurtulmak Jâ- zımdı, Bebin'in, iç, sadece bir hiçim... calışma masasının üs tüne kendi eliyle yerleştirdiği resmine lim beydela efrmsii er lem e baktı. Bu bakışlarda, dudakların ifade d i yordunuz” Dudaklarınıza düşmeyen bir İâsden supımış bir Lutaya dü müştd; sinde, saçların omuzlara doğru serpip a itirafın izlerini birçok defa gözleriniz- hale Subueb 4 Ja bir ved Bİ lişinde öyle şuh, öyle çapkın mânalar a i Mo oLum aku; bavierniel DK ab. b a Kl vardı ki... İnsana, kasvetli havalardan, e i N — De or olabilir. yanlış adım atabilirdi. Bunu, onun gibi e lk ormanlardan çıkıp gü- si di | — Peki, kalbinizde iki ayrı sevgiye külürik KL ir lek vK sahillere kavuşmuş hissini veri m. ji i iki ayrı yer mi var öyle ise? vaesi Je be m ll) Kendisini at y $ | ik M fi l : — Galiba budutlarından müebbeden uzak tuta- deri vi m ii e koymak bi j li —- Tuhaf konuşuyorsunuz. cak müthiş bir hiyanet mi saymıştı bu Lİ Gi e bi ez ir be Ni i v2 Znnnetlerim: tesadüfleri ve bu buluşmaları; bem ne- du. Kinli e el arzusu ile doğru Bı Ni in YE Ms iyecce reden bilecekti, bülün bunları? Örte- — Nahide, bir mazi hatırası ii a ni misiniz da pe de ileri atılmış bir adım yok- urkuda kalmağa mahkümduar, diye | — Ne hakla küçük, diye yumuşadı. tu ki... Hayır, hayır Nahidenin ayrılma lendi. Artık bu hatirayı gö ii İl! el z ia iL yı gömmeğe, dı wi Hem ye diye bususundaki kuvvetli isteğinin arka ismin üstüne ebedi bir örtü çekmeğr di ; . — Nişanlım beni evli bir kadına sında mutlak bir aşk, bir yabancı er bakmalı... Geriye değil, ileriye yürü dü di a etti. Onu çok sevdiğimi #aDıynı- kek gölgesi vardi; Onu aslâ af Ge mek, hayalin arkasından koşmak değil, | iğ um. Bu neticeye vardığım dakikada yecek, iradesini, erkeklik vasıflarını bir hakikatle yüzyüze yaşamak lâzım, diye a 1 İl # ondan nefret ettim. Kaçanın arkasın- araya toplıyarak ne pahasına olursa son ve büyük kirürinn verdi: 7 ii” İ : dan koşulmar. olsun, onu unutmağa çalışacaktı. i | — Demek, sizin bir nişanlınız var- Gerçi onu, belki dünyada hiçbir ir dı Behin? erkeğin bir kadını sevemediği şekilde Afet olürmüa odasinda aylardan son — Maalesef. sevmiş. hayatını onun arzuları uğrun- ra kendisini arayan Nahidenin mektu- 2 — Yari da harcamayı saadet telâkki etmişti. bunu okuyordu: > Ulus meydanına kadar yürümüşler. Buna rağmen onu düşünmiyecek, bir unu yalnız sen leş Âtet. > di. Orada genç kızdan ayrıldı. Ötekinin gün, geç veya güç, ne yapip yapıp onu Bu | işin içyüzünü yalnız sana anlatr hatıralarıyle dolu olan eve kapandı. unutacaktı, yorum. Bilmem e aklına geliyor