il e. ii. l Hikâye KARAKTER KUVVETİ Yazan: j Mahmut YESARİ alim ya karısı hastalandığı: za» bir şaşkınlık içinde kaldı. Onl yılı bulan evlilik hayatları, hiç d eyen; ara, durak vermeyen bir Bien vi geçmişti. Eğer biribirlerini sevmemiş olsalardı, evlendiklerinin haf tasına kalmaz. ayrılırlardı. Fakat arala- rındaki karakter rağmen, kalpleri ve km kadar uzviyetleri de biribirine bağlıy Halim Zabit, het ne şekilde olursa olsun, tahakküme isyan ediyordu. Ka uçurumuna rısı Bebire de, emirle yaşamayan bir , kadındı. Onbeş yıl, ikisi de, *benim dediğim olacak!» iddiası yüzünden, bazan keyif- zevklerinden bile fedakârlık Bir ara geldi, hakiki de, lerinden, ederek yaşadılar. hislerini açığa vuramaz oldular. iddialı maça çıkmış boksörler gibi na” kavt olmamak için, en acı darbelere şi* kâyet etmeden, tehammül gösterdiler. Bebire, sokağa gideceği günler, ke- casına, evde çenli sözlendi; Ha- # lim Zahit de, karıs — Erken gel! Dediği aliş mahsus geç kalı: yordu. Gün geldi, ikisi de, biribirinin bile- sini keşfettiler. Su içerken, yemek yer- en bi e. biribirinden şüphe etmeğe başladılai bana inat olsun! diyemi eokağk vel — Bu yemeği sevmiyor ama, bana inat, seviyormuş gibi iştahla yiyor! nbeş yıl, tam onbeş yıl, bu çekişme devam etti. Bebire, günün birinde has- talanmıştı. Halim Zahit, yordu. Önun hastalığına içten bir alâka gösterdi. Doktorlar getiriyor, hastanın ilâçlarını yaptırıyor, derecesini alıyor, ona, diplomalı bir hastabakıcı gibi dik- katle, bir ana gibi şefkatle bakıyordu. Hastalık, Behirenin huyunu değiş" karısını sevi a tirmişti. O sert kadın, yumuşamış, ço- cuklaşmıştı. Halim Zahit, geceleri, bastanın ba şından ayrılmamakla gündüzleri, hiç aksatmadan işine gidiyordu. Bir sabah, basta yalvardı: — Halim, bugün, evide kal; işe gitme! Halim Zahit, hastanın hatırını kır- mıyacak, kalacaktı. Fakat, eski alışkanlık birdenbire nüksedivermişti, kafasının içinde bir şimşek çaktı. Acaba, evde bunu, karısı mahsusmu söyliyordu? Kendi dediğini yaptırmak için mi has- talanmıştı? O gün, her günkünden bir saat ev- vel işine gitti. Karısının “ölmesini istemiyordu. Be- hirenin öldüğü gün, Halim Zahit, hıç- kıra hıçkıra ağlarken, gayri ihtiyari: — Bana inat, öldü! dedi. Behirenin ölümü, muştü; aylarca teselli bulamadı. için, kendini İâşmüş sanıyordu. Gün geçtikçe ahlâkı değişiyor, o dik başlı adam kuzulaşıp sünepeleşiyordu. şecek insan bulamadığı * ** Bir sabah, sokak kapısı çalınmıştı. Halim Zahit daw- Behirenin rından İfakatle karşılaşmıştı. Hizmetçiden evvel randı, kapıyı açtı. akrabalar İfakat, yüzünün çizgileri sert, mer- hametsiz; gözleri diken diken bakan, uzun ve kalın Kemikli, kupkuru bir kadındı. ii içeri girer girmez, lâkırdıya başlamıştı: Si Rahmetlinin Klin geç duy dum. Cümlemize başımız sağ olsur! odamada A lim Zahidi, çekti; Behirenin hasta- ğunu, ii gi doktorların ve ezildi ini, hep ç anladı. dikkatle Birdenbire ayağ da Bi Di etrafını da gözden geğiriyordu. kalktı, iki elini beline çatarak çıkışır gibi söylen — Nedir bu evin hali, in Ölen a kaşlarını ünmez. Eğer dünyanızdan vazgeç- tinizse, bir çukur kazdırın, siz de mezara giriverin... Daha kapıdan girerken dik- kat ettim, evi! pislik götürüyor... Kurt atacaksınız! Hizme Di kısmı, kendi ha- vasına bırakılır mı? Bu, böyle olmaz! alim Zabidin cevap vermesini bek- lemedi, sofaya çıktı, Nİ li bütün e eli açlırttı, evi havalar: dırttı. Mutfağa indi, birer birer mua- yene etti; — Bunlar; bemen kalaycıya verile. cek! Sonra, yukarıya vi tekrar Halim Zahildin kaima oture — laa Beğ A büyük! Siz, 1ESINIZ; iri yazık! Sizi bu kalir bırakamam akat, o günden itibaren, evin ida- / Halim Zahide sormuyordu. Halim Zahit, itiraz edecek olsa, şiddetle bağırıyordu: Siz yaşta insanlar için, bu ye eri e İ- | Halim Zahit, Behire ile yaşarken açıkca söyleyip yaptırtmadığı, yaptırta- madığı, yemediği, viyemediği için neleri sevdiğini, neleri sevmediğini unutmuştu İfakatin iki karamıyor, zlari karşısında ses Çi» elere dalıyordu: — Belki de, hakikaten dokunuyor. düşünce dur. Behire olsaydı, wi için, yerdim ama. şimdi bir sebep yi Halim e hiç başı hoş değildi. Hele islak havalarda sokağa çıkmak, onun için, bır azap, bir işken. ce idi. Fakat Behire: — Böyle havada sokağa çıkılır mı? Dediği için, o, tatil günlerinde, ine çıkardı. Karısı ölünce, yıl. lardanberi hasret kaldığı bu zevke kep dına so ağı vuaşmuştu. Yağmurlu istekle bekliyordu Yağış günlerde, havaları adeti işini ihmal ediyor bu sırkına yün ropdöşmbruini, ayaklarını va kalın keçe terliklerini geçiriyor, dizle du rine bir battaniye alarak köşe pencere Lo sine kuruluyor, cigara üstüne cigar > içerek keyifle sokağı seyrediyordu. el ka İfakat, yağmurlu bir günde, onun bu köşe penceresine kurulup oturmğ” göl a hazırlığını görünce, küplere bindi: lar — Du gün işe gitmiyecek misin nü Tam tekaütlüğünüz yaklaştığı bir ağ dil manda i, kovulmak, İY sürümü © zar ün istiyorsunuz? Kalı Bİ kın, rl işinize gidin! old lalim Zahit, istemiye istemiye kalk” mış, odasına gitmiş, giyinirken, yine |.j düşüncelere dalmıştı: i — Kadının hakkı var! İşten atarla İ u günlerde, kadroda deği : la dolaşıyor! ma atarlar? iklik var, bi bir söz de Halim Zahit, yavaş yavaş hayatındağı— Ne yiyej 21 en «| memnun olmağa başlıyordu. i, De giyeceğini Mr odun, e il İ oturma odasında — Mühim söşliyeceklerim var, dedi Mahallede dedikodu başlamış, benis burada kalışıma bin türlü mâna veri çe Hakları da var. Herkes, ! yüzüm ne bilsin. Ama, ben, ırz söz gelisti istemem, Nufus tezke melesini yaptıra ksin!| resini çıkarıp verirken, yine düşün lere dalmıştı: — Arkası 27 inci sayfada —