| — Aklınızı başınıza alınız, lim? Giden bir daha yelmez.. telâfisi gay- rikabil bir felâkettir bu... Ya çocuk, onu ne yapacaksınız ? Gladis alçak sesle tekrarladı: : — Çocu ? — Evet... Onu yanınızda alakoymak isli yek re ? Hayı, hayır.. bunu yapamam.. Ben- den baya istemesinler.. bu kabil değil... — Size, düşüncelerimi açıkca söyle- mokliğikib. büsande edin. Tabii siz ne is- terseniz yaparsınız fakat beni dinlerseniz yarımyamalak işler yapmayın. İsterseniz onu yanınızda büyütün fakat şayet çocu” Şu yanınızda alakoymak ve ona kendi is- minizi vermek istemezseniz, onu şimdiden terketmeniz lâzım.. onu şimdiden hüküme- tin metrük çocuklara mahsus müessesesine verin, herşey bitsin... Bilâhare fikriniz de- #işirme onu oradan almak kolaydır. Lâkin onu kendinizden uzakta birisine verip, kimsenin haberi olmadan arada sı- rada gidip görmek niyetinde iseniz, bundan vazgeçin, bu, bir romandan ve hayalden başka birşey değildir. — Hayır, onu metrük çocukların yanı- na veremem... Kimsenin haberi olmadan onu uzakta büyütürüm... Bunun için ne kadar para lâzımsa veririm... — Para ile herşey olur... İsterseniz buradan uzakta bir sütnine buluruz. — Evet... — Ben herşeyi yaparım. Siz merak et- ek e ki ölüm tabii bir şe- kilde olm Benim diyen bir tanıdığım var. Çocuğun benim evimde, meçhul ana ve babadan doğduğunu söyler ve evrakını ona göre yaptırırım. Kızınıza gelince, onun göğüs hastalı- ğından öldüğünü söylerziniz, olmaz mı? nun son zamanlarda ortalıkta dolaş- mamasının sebebi de bu suretle izah edil- Ne yapa- JV0.13 miş olur. Esasen Nis bugün bir çöl gibi btenhadır... Harp senelerinde kimse kom- şusunun evinde olup biten şeylerle alâka- dar olmaz. Bu da, felâketiniz arasında bir talıh eseridir. Hizmetçiniz Jana emniyeti- niz var — Evet... — Unu çağırınız. Jan içeriye girdi. Yüzü kırmızı., elleri titrekti. Yeni doğan çocuğu göğsünde si- kıyord Ke hizmetçiye baktı”; başka kimsenin birşeyden haberi yoktur değil mi? Dilinizi tutarsa- niz madam size mükâfatını verecek, — Çocuğu ne yapacağız? — Onu sütneneye vereceğiz. Başka ne yapabiliriz ? Jan cevap vermeden madama yaklaşa. rak sordu; — Çocuğu görmek ister misiniz ? Gladis dişlerinin arasından müşkülâtla: — Hayır... dedi. — uğun kabahati yoktur Madam. Birdenbire Gladis, büyük ve sonsuz bir yorgunluk duydu ve omuzlarını kal- dırarak: — Peki., veriniz bana... d Sai kız, hiddetten eni ona ordu — Zeve; siz bu çocuğun büyükan- nesisiniz Madam Gladis'in sarı yüzü birdenbire alev kesilmişti. Gözlerinden delice bir mana geçti. — Onu götürünüz.. götürünüz... Onu bir daha görmek istemiyorum. Ondan nefret ediyorum.. para vereceğim, varımı yokumu vereceğim, fakat bir daha onu bana göstermeyiniz... Jan haykırdı : ; — Onu ben aliyorum Madız Gladis hıçkırarak yatağım Karmenin kollarımı tutarak oyü rıyordu : — Herşeyle siz meşgul olu bırakın... Bana acımayacak mis öldürmek mi istiyorsunuz? eğe ölümüm Mari Terezi diri tecekse! vinçle razı olurum... Beni bri; çocuğu göremiyorum.. o “benim değildir.. onu tanimiyorum., o bi yoktur.. onun dünyada olduğun istemiyorum,, onu götürünüz, Jan çocuğu alıp evden dış vakit Gladis'in vahşi hiddeti yıl meni iterek kızının yanına gilli « rıklarla ağlıyarak onun yatağın ucuna kapandı. Kalbi parçalanış unu niçin yaptın Mari şimdi ben yalnız, yapyalnız kaldi Kocam ölmüştü.. sen de giltir yada artık beni seven bir fert kil Karmen siyah esvaplar gelire giyinmesine yardım elti. Gladi ndan daha güzel, fakat sessisön, vücudu titriyor ve bazan ellerile sikiyordu: — Ağlıyabilsem, bu kadar # yacağım. Fakat bir tek yaş gözlerinden yalnız vakit vakit kuru bir hıç daklarından dökülüyordu. im” keskin gözlerini istilli dise dikmi — geçecek.. merak && Kadın olduğunuzu hatırlamanız * man bir anne gibi ıstırap çekme mennedecek., A yavaş bir sesle: UZ... — GR Harun yap bana a kâğutlarınızı veriniz. urada hiçbir kâğıdım yak