A a BİRİNCİ KISIM I “We Leba'nın iki kızı vardı. Büyü “ğünün adı Lea ve küçüğünün adı “ Rahildi. Ve Rahil güzel endamlı ve bakışı güzeldi ve Yakup Rahili sevdi » Takvin 29 .— Yüzünde ince bir yaşmak vardı. Be- yaz, yumuk ellerinin biri dirseğine ka- dar açılmıştı. Ve eteklerinden birini güzel parmaklarından ikisi ile tutuyor, minimini küçük ayağı, gergin, munta- zam şeklile meydana çıkıyordu. Gözlerini gözlerimden ayırmadan ba- na bakıyordu. İhtiyar babasının arka- sında dururken bile onun sultanı, ©- nun sahibi gibi haşmetli ve güzeldi. İri gözlerinin içinde garip ışıklar par. lıyor ve ben konuşurken, o da ikide bir- de küçük dilile kırmızı, güzel ve etli dudaklarını ıslatıyordu İhtiyar mabeyinci arasıra kesik ke sik öksürerek mırıldanıyordu — Sormayın Süleyman Bey, bizim ihtiyar ağayı da kaybettik. Dün hareme girmiş, girerken de kapının eşiğinde dü- şüp ölmüş.. eh, günü gelmişti amma, ne de olsa emektar.. peder efendi haz- retleri nasıldırlar? Çoktan göremiyoruz. — Dışarı çıktığı yok efendim. Ayak- larındaki romatizma onu pek rahatsız ediyor. — Bakın, romatizma dediniz de, yü- reğim parçalandı, bizim Mebparenin de ayaklarında bir sızı var, bele bir yağ“ mur yağmıyor mu? Ben hayretle genç kadının yüzüne baktım. o, bemheyaz dişlerini meydana vererek en değil efendim, hemşirem... Büber, onun gülerek mırıldandığını görünce dönüp kızına baktı, sonrâ ba- şını bana çevirdi — Şii, Meklikmdan bebesmiyorum: 20 Mehlikam, maşallah ailemiz içinde en sağlamı çıktı, Ön dokuz sene varki, bir nezle dahi görmedi. Eb, Cenabı rabbilâleminin lütfu ihsanı.. hamdüsenâ olsun.. RPuyizemin elbette böyle sıh- hatte ve kemalde insanlara muhtaçtır. Sonra bizim gibi hasta, alil biçareler nasıl yaşarız ? — Estağfurullah beybal|.. — Bunun doğrusu bu, öyle değilmi beyefendi oğlum.. Zatiâliniz Ankaradan yeni geldiniz değil mi ? Öyle ya, öyle ya,: artık bu tatil bep buralardasınız.. İhtiyar mabeyinci benimle konuşur- ken hiçte yüzüme bakmıyordu. Göz. leri mütemadiyen arkamdaki iskele, sandallar, yalılar ve büyük ağaç üze- rinde geziniyordu: — Dün İstanbula inmiştim. Çocuk- lara biraz öteberi aldım.. bizim eski mütercim Asım beye rastgeldim., ku: zum, elenme birşey çalındı, acaba doğru -— Ne efendim — Efendim, güya hilâfetin yeniden tesisine celimliyormusl htiyar mabeyinci ne ilk defa dikkatle baktı ve bekled Gülerek dedim ki: — Beyefendi, zatıâliniz artık devlet işlerinden çekildiniz, memlekette büyük bir inkılâba başlanırken böyle şeyleri düşünmek, böyle şeylerle meşgul olmak biraz tuhaf kaçmaz mı ?. Siz, yalınızda sakin ve rahat keyfinize bakınız, hilâfet sizin, benim, şunun bunun, hepimizin unutacağı bir eski sedef çekmecedirki, maalesef elimizde tuttukça küfleniyor. Meselâ onu bir müze köşesine bırak- sak ta, başka işlerle meşgul olsak.. İhtiyar mabeyinci birdenbire silkinir gibi oldu; başını salladı, sonra ince bir sesle mırıldandı: — ar ee var, hakkiâliniz var.. efendim, benden tağfurul Es GM :5 | vAZAN : RAGIP ŞEV si © aten bir rivayel zi İ Ee Cenabıhak hölkünği h E uriyemize uzun ömürler v yesinde balâs bulduk. Hem diğ İhtiyar adam girift kelimeli! hükümetin umdelerini methek, lışıyor, ber cümlede bir “ia aim nç kadın ise, arkannii edib iri lâcivert göle bakışı aralık gözlerim, gözleri üstü kırpıştırmadan bana kapanıp açıldı, kırmızı dilişiz larını ıslattı ve önüne baktı, de e sustuğumu gören ibi beyinci başını kaldırarak dedi — Evet, biz ihtiyarlar bör niye düşman oluyoruz. Arzu ei dünya hep bizim istediğimiz & yalnız biz, eskiler hâkim ol mize başkalarının geçmesini İğ iktidar hep bizim elimizde halbuki... Beni dinlemiyorsuz: lı yahut biraz evvelki kusurum! lendirdi.. i ooo, hayır, hayır. iz rullah.. niçin sinirlendirsin!|. k — Fakat... kendimi temize isterim, kuzum efendim, but kirhaneye akşam yemeğine b misınız 7.. Hem, refikada *i istiyor. Pek merak etmiş, s5; radaki işlerinize merak sardı? verirsiniz değil mi ?. İhtiyar adama bakıyordus! vet niçin vaki oluyordu? Fi mızda da pek samimiyet yok gibi ben de onunla ancak seliz! Beylerbeyinin en güzel yi rurlardı. Zengin bir aileye m