ei Pre e rl — 1 — B” çok asil âiledenmişiz. Benim babamin, dedesinin büyük dedesinin, büyük dedesi mukaddes ve muhterem «Baküs» hazretleri, devrinin âdeta Allahıymış Geçenlerde, Mazhar Osman adında bir zat, bizim sülâlenin tarihteki büyük fütu- hatından bahsediyordu Onun yazdıklarına göre, ecdadımın be- ceremediği marifet kalmamış. Asırlarca, insanları kukla gibi parma: ğımızda oynatmışız. Dedelerimin ömürleri, hünkâr sofrala- rında, debdebeli saray âlemlerinde, şâşaalı cihangir meclislerinde geçmiş Bizim âilenin kral meclislerinde yer bulamiyan en itibarsız mensuplari bile, nice sofralarda baş tacı edilmişler. Hem âile efradımdan hiç kimse, girdiği hiçbir mec'iste, dalkavuk, sığıntı, mağlüp vaziyete düşmemiş. Hepsi de kurnaz dav- ranmışlar, yumuşak başlı görünmüşler, mec- lislere neşe sacmışlar, fakat neticede, et- raflarına toplananlara, her istediklerini yap- tırmışlar. Yeryüzünde, emrimize, arzumu- za boyun eğmiyen insan kalmamış. Dilediğimizi ağlatmış, dilediğimizi gül- dürmüşüz. İstediğimizi öldürtmüş, ik me zin- dana attırmış, istediğimizi menlaya sür- dürlmüş, istediğimizi mini Kimine teselli, kimine neşe, kimine ö- güt, kimine emir, kimine cüret, kimine ceza, kimine ıstırap bem kimine akıl vermiş, kiminin aklını alm Bizim yüzümüzden Esi dökülmüş, memleketler yıkılmış, hanümanlar sönmüş, kıyametler kopmuş | Maamafih, düşmanlarımız'da yok değil- miş. Onlar, her devirde, bizi in dü- şürmek, saltanatımızı yili için var kuvvetlerile çabalamış'ar, in içlerinde, insanların bizimle temasta kler olanın yasak elmeğe kalkışanlar bile çıkmış Halâ bugün bile bizimle ön ga: filler var. Fahreltin Kerim adında bir âsi, eşil bir bayrak açıp ortaya çikmi Biçarenin niyeti, bu yeşil ayran altında ordular toplayıp üzerımize yürü. mek, tacımızı, tahtımızı tarümar etmekmiş, Ben, bir bizim kuvvetimizi, bir de o hayelperestlerin zafını düşündükçe, fıkır fıkır gülmekten kendimi alamıyorum. Ifatırası Düşünüyorum da,memleketin bütün mey- haneleri, yazinoları, barları, umumi, hattâ birçok hususi evleri, ordularımızla dolu, Bu karargâhlarda her gece yüzbinlerce askerimiz, kavgaya müheyya bulunuyor. Bu seferber kuvvetlerin ayaklanmaları, bir işaretimize, bir tahrikimize bakıyor. nları bir dürtsek, Fahrettin Kerimin yeşil bayrağını, mutfak paçavrası e Bu vaziyette, bu âsinin, üzerimize sal- dırmiya yalnmeşl ile, Donkişotun yel- değirmenlerine saldırması oarasında ne fark var? Tabaamız her gece «Çıkmam Allah etmesin meyhaneden !* Diye avaz avaz bağırarak bize sada- katlerini ilân edip dururlarken, bu Donki- şotada ne oluyor? eçen gün, şöyle bir hesapladım: Memleketin içinde hakim olmadığımız köşe, sınıf kalmamış. Yediden yetmişe kadar, zenginden di- lenciye kadar, herkes emrimizde, Orgeneral « Kulüb » ün emrinde, muazzam bir kol- ordu var, General «Âlem» in, General İs. tafılinanın, general «Bahçe: nin, general « Yeni» nin, ve mareşal « Altunbaş» ın emir. lerindeki kolordular, Bonapart orduların- dan bile üstün, Henüz isimlerini duyamadığım kuman- danlarımızın elleri altında bulunan kuvvet- ler de caba. Biz bu vaziyette iken, Fabrettin Kerim, Şirket, Akay vapurlarında «Boza» seferleri tertip ediyor. Aklısıra, bu gülünç nüma- yişlerle, bizim gözlerimizi ürkütecek | Şaşarım aklına!.. Çünkü bu biçarelerin, bu nisbetsiz kavgada, meşhur «bozavları gibi ekşiyecekleri muhakkak | elâ, «dördüncü kuvvet » diye gü- vendikleri (O« Matbuat » bile oemrimize âmade. Onlardan hangisine sözümüz, hükmü- müz, hatırımız geçmez Peyami Safasına mı? Mahmut Yesari- sine mi? Ömer Riza Doğrulunamı? Çallı İbrahimine mi ? Yoksa, hatıratımı yazar- ken, Kâtip diye kullandığım Naci Saslul- lahına mı? Zaten, biz, bu kadar kuvvetli olduğu- muz için, Fahrettin Kerim gibileriyle mü- cadeleye tenezzül etmiyoruz yal Ecdadımın, sayısız zaferlerle dolu BİR DAMLA RAKINİ gi Ba çe Yazan : NACİ SADULE m şanlı şerefli tarihini düşündükçe 9 cimden,. gururumdan, adeta Şiştedi mıyorum. C Bu gün ahdettim: Bende, | lâyık bir «damla» olacağım, Veat mın yüzünü kara çıkarmıyacağın(? y ie vi vi 2 FI) Şu anda, « Bahçe » rakısının Şi yon, beş yüz bin altı yüz ikinci ip şişe » si «ihtiyat » efradındanım. * Şişenin içinde, tam 28,000 «duz Ve şu anda, bir gazino bülesiniPi bulunuyoruz. Şişemiz bu rafta yalıal Bize komşu bulunan büyüklü kiğ şelerden bazıları akrabalarımızlı Ben, şişemizin en alt katındış ! Bulunduğumuz gazinoda, herp$ patırdı kopuyor. Tabanca sesleri3t ralardan, feryatlardan belli ki, bis | vel kavgaya girişmiş olan arkadı;© yük muvaffakiyetler, zaferler kazıylel Bizi henüz cepheye sevketmiysir manzaraları göre göre kavgaya wife bu patırdılara baka baka tecriWi: olmamız, biraz daha gelişip, kuwt - miz için bizi dinlendiriyorlar. o 5i Fakat bizden evvel cepheye (4 lenlerin muvaffakiyetlerini görüp ca, içimiz içimize sığmıyor. Hepisne evvel, cepheye, mücadeleye ve i diyorum ki, tek başıma, bir slriği delirtebileceğimi sanıyorum. Hes! mek, kuvvetimi artırıyor, ve bug biraz daha kuvvetlendiriyor. |. Bulunduğumuz. raf, bütün m6. hâkim, her tarafı görüyor, hali herşeyi duyuyoruz. İnsanların, £ önünde, bizimkilere birer birer“ oluşlarını, imrene imrene seyradi Boş zamanlarımızı da, dediki makla geçiriyoruz. çimizde görmüş geçirmiş da var. Bu akşam onlardan bir zun bir konferans verdi. Bu isti k feransı dinlerken, o kadar zi şuz ki, az kalsın kendimizden ( «anason » kesiliyorduk. O : « — Muhterem damlalar... def mağlüp olmak İstemiyorsanız. si