21 Aralık 1940 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 5

21 Aralık 1940 tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

! FU eç —N SAD S A YS W U y İ 12 . 940 VATAN - H — —— e— gtm hemen her artistin ismile *h nam alan bir şeyi, bir tarafı ÖDi daha doğrusu nam almak j ühunen hemen her artist, kendi- bulunan bir şeyden, bir taraf- khütıde etmenin yolunu bulmuş- | %tty Lamour saçlarını çözüp 8rek film çevirdiği için birden | ..:* kazanmıştır. Yoksa saçlarını Mektep elbisesi giyseydi, her - * hiç kimsenin nazarı dikkatini ı_”lıe çekemezdi. Bu saçlar o ka- Meşhur olmuştur ki, Jopur mih- %"İ bile onu bu halde görünce da- :kmamn;, her şeyi unutmuş, hat-| bin bir dedikoduya sebep olan ilk k bile engel saymıyarak o - İ& evlenmiye kalkışmıştı. Japur —'lceıi.nln ilk karısı asil bir İn- hi kadını idi ve mihrace ile evlen- Arjistleri_n ü ; BUGÜN Dorothy Lamour Gary Cooper Jean Crawford gösterilmiştir. Eğer Francis Croisset hâlâ yaşasaydı belki Mihracenin ma- cerası bir kitap daha yazmasına ve- sile olurdu. Dorotty Lamour evli ol- duğu için Mihracenin evlenme tekli- fini reddetmişti. Bunu hâlâ hepimiz hatırlarız. * Gary Coaper'in boyu —meşhurdur. Bu kocaman adam hemen hemen bü- ha Francis Croisset'ye La Dam Ve mleı:. r mev- ilham etmişti. Bu mevzu filme #immış ve sevdiğim kadın ismile tün di ın hoşuna gider Miche- line Cheirel bile Amerika seyahatin- den döndüğü zaman «Kocam John Joan Cravford'un şöhretinde kocaman ağzının da bir rolü vardır Loder'i sevmemiş olsaydım muhak- kak ki, Garı Cooper'e âşık olurdum, demişti. O kadar güzel, o kadar ya- kışıklı ki,.. Filmlerde göründüğün - den daha güzel kır saçları var, yü - zündeki buruşuklar onu daha olgun gösteriyor..> * Joan Crawford'un ağzı modada in- kılâp yapmıştır. Herkes mini mini ağızdan hoşlandığı sırada çıkmış iş- te ağız böyle olur demiş ve hemen herkes ağzının şeklini büyütmiye baş latmıştır. Zaten Joan Crawford'un ağzı da asıl kendi biçiminde değil- dir. O da büyütülmüş hattâ gözleri de ufacık bir ameliyatla ve makya- fın da yardımile o kadar irileştiril - miştir. Panline Carton, hadsiz hesapsız kapıcı, şehre hiç inmemiş taşralı dur. O bi- 5 Kaplan Vapuru Gaz Yüklü Bir Motörü Batırdı bir deniz kazası olmuştur. Karadeniz Ereğli limanına ka- yitli Zafer adındaki 14 tonluk mo. tör Şel kumpanyasına ait 1000 te- neke gaz ve 500 teneke benzin ile benzin ve gaz dolu 70 adet varil yüklü olarak Socony Vakum gaz kumpanyasının iskelesine — bağlı dururken Ereğliden gelmkte olan Sadık Zadelerin Kaplan vapuru Motördeki Gaz ve Benzinler Kurtarılamadı Dün saat 1745 de Kurüçeşmede |rıhtıma yanaşırken yelkenliye bin- dirmiştir. Motör parçalanmış, içe- risinde bulunan teneke ve variller denize dökülmüştür. Tenekeler su- ların cereyanına kapıldığından kur. tarılmak imkânı hasıl olmamıştır. İnsanca zayiat yoktur. Hâdise hak- kında zabıta ve Liman İdaresince tahkikat ve Kaplan — vapurunun kaptanı Mehmet hakkında kanuni takibat yapılmaktadır. İtalyanlar Mevzilerinden Süngü Hücümü İle Tardedildiler Atina, 20 (A.A.) — Yunan ordu- ları başkumandanlığı tarafından 19 akşamı Şi resmi tebliğ: Muharebe, muvaffakıyetle devam etmektedir. Düşman, gösterdiği pek kuvvetli, mukavemete rağmen mev- zilerinden süngü hücumile tardedil - miş ve elimize 600 den fazla esir, pek çok otomatik silâh vesair mal- zeme geçmiştir. Düşman hava kuvvetleri Kızılhaç işaretlerini iyice görmek mümkün ol masına rağmen bugün seyyar hasta- nelere hücum etmiştir. Tayyarelerimiz, askert — hedefleri muvaffakıyetle bombardıman etmiş- lerdir. İngiliz Tayyareleri Avlonyaya Hücum Ettiler Atina, 20 (A.-A.) — Yunanistan - daki İngiliz hava kuvvetleri umumi karargâhı, dün aşağıdaki tebliği neş röllerini top Çİ çimsiz, gülünç ve eşsiz topuzu olma- saydı bugün bir Pauline Carton ol- mazdı. -Tiyatro Bulunmaz Uşak Hakkında temsil edilmekte olan , ğ':mnu Uşak> Salr günü akşamr | tiyatrosu sahnesine veda edi- " Misaferetinin pek kısa ıuıdugu-ı h, tessürle söylemek lâzımgeldiği tindeyim. Tevziattaki küçük ku “'*ı rağmen, zahmetli iyi bir e- Nx güzel oynanıyordu. Bir şeyler h ek istiyen, bambaşka bir ha- fasryan, hareketli, cazip bir pi- y © İlk seyrettiğimiz akşam uzun- h, Ünürlü olacağını — zannetmiştik. Yümuşız.. “Bulunmaz Uşak» ta — muharririn kabahati vardır: Piyesin dördün- Derdesi fazla.. İhtiyar Leydi'nin N tecessüsü için 40 dakikalık a tahsis edilmiş bir perde.. yalat, hâli adadan — dönüşün bir h J&t devam eden izlerini göster- “Ge lüzum yok. Bu işi biraz da iye bırakmalıydı. Muhakkak düğümü çözmek lâzım gelmez * Böyle olsa, biz, dördüncü perde- Sonra bir perde daha bekleriz. U- »_unu oldu; gittiği yeni evde vazi- hasıl. ilâh gibi.. , Yisörün de küçük bir kusuru var t.â'lna kusur demek te caiz değil.. bir saikle tevziatı bu şekilde Ömr bilmiyoruz.Bizim itirazımız qktadır: Uşak rolünü Hüseyin le vermeliydi. Bu da Talâtm —:olde muvaffak olamadığı mâna- Belmez. Bu genç sanatkâr va- xy: muvaffakıyetle yaptı. Lâkin Nl. İn Kemal bu rol için biçilmiş Ka hdr. Lord rolünde Hadi çok za- K'Bu rolül de Galip oynamalıydı. x Yi bu oyunda da beğenmedik. t& akort olamıyacağı bir rol ve- i. Mahmut bü rolü ne güzel Tühdr? »:”Wirun Suaviye her şeyden ev- N "ler nasıl köntrol edilir, ayak- )q::aı] durulur bunları öğretmesi l.qt'ltr, diyeceğim. Bu çocuk en Bahne kaidelerini bilmiyor ma- M &.. Onu, boyundan büyük rolle- Çzklrmnîı inkişafma değil, tedenni hizmet eder. q"ibıin bir kusuruna İlişeceğim: tAdada yazdığı mektubu — eski yazıyor ve sağdan sola doğru h Ordu. O devirde İngilizlerin türk c—şl: okuduklarma dair henüz e- ü bir vesika yoktur. Ş, diklarım — şüphesiz muvaffak »:Zhımn kıymetini düşürecek ma- I"h bir şey değildir. «Bulunmaz m vakttsiz ölümüne müteessir ik mümkün mü? B .TİYATRO HABERLERİ hu Sehir Tiystrosu bir müddet için 'ı% t iı-)ıir ettiği şiir matine Figüran Yalımda ba,lamak tasavvurun- 2410X14 Üç Ahbap Çavuşlar Melek, İpek ve Saray sinemaların- da Üç Ahbap Çavuşlar gösteriliyor. Üç Ahbap Çavuşların çevirdikleri bir film için şöyledir böyledir demek- le bilmem film anlatılabilir mi? Se- yirci çevrilen filmi değil üç ahbap çavuşları ya sever... ya sevmez. Bu- nun ikisinin ortası yoktur. Sevenler bu sefer de onların sirkteki halleri- ne.. Madam Hayganoşun trapeze at- lamasına, — dilsizin koşuşmalarımma, Palabıyıkyanm «Madam ben sizi Sa matyanın lâcivert suları üÜstünde, ka şar peyniri tekerleği gibi bir ay meh tabı altında sevmiş idim..» diye şiir yapmasıma, kıvırcığın — bakışlarma.. Velhâsıl her şeye güleceklerdir. Üç ahbap çavuşların film çevirmeleri i- çin ne dekar, ne mizansen hiçbir şey lâzım değil.. Onları bir kafese dol - dursanız yine sizi güldürmenin ça- resini bulurlar. Bundan başka dub - laj her zamankinden bile daha gü - zel. Hattâ ben kendi hesabrma ba- Zzı artistlerin, kendi lisanlarile konuş malarmdan ziyade türkçe konuşma- larını tercih ediyorum; dublaj bazan aslından daha iyi oluyor. Bir de üç ahbap çavuşları sevmi- yenler var.. Bunlar üç ahbap çavuş- larm ilk filmini gördükleri zaman fikirlerini edinmiş olanlardır. Bu fil- me de gidip yine beğenmezlerse ka- bahat bizim değil. Beğenmiyecekle- rini önceden biliyorlardı. Kızıl Rakkase Türk Kızıl (Salome) gösteriliyor' Bir krala di- ğer bir kralm Salome ismindeki ka- yısını methetmiş bulunuyorlar. Mu- hakkak onu bana takdim edeceksi- İGÖRDÜGÜMÜZ FİLMLER R. St Cyr ve P. Blanchar «Bir Kış Gecesi» filminde niz diye tutturuyor. Fakat Salome şişman biçimsiz bir şeydir. Arayıp tarayıp başka birisini buluyorlar ve bu Salomedir diye krala gösteriyor- lar. Pek beğeniyor. Asıl Salome ol- madığını anladığı zaman «aslı ile seni değişmem!>» diyor. Nihayet mevzua giriyoruz, mu - kaddeme uzun sürdü amma hne İse bakalrm neler olacak araya karışık- hklar girecek, genç elçi ile güzel rakkase sevişecekler, kral b ü | ziyete koymuştur. «İngiliz hava kuvvetleri 18 ilkkâ- nunda Avlonyadaki deniz tayyare - leri üssüne, doklara, antrepolara tam bir muvaffakıyetle taarruz etmişler- dir Havada 20 dakika süren bir mu- harebe olmuştur. <Er 42> tipinde bir düşmana avcı tayyaresinin dü- şürüldüğü zannedilmektedir. Tayya- relerimizden biri dönüşte yere inmek mecburiyetinde kalmıştır. Diğer tay yarelerimiz üslerine şlerdir. Harp Vaziyeti M. Şe:lîizî;ızman Akdenizde başlıyan ve Yunan harekâtile (. hit edilen İngiliz taarruzlarımın en bâriz vasfı; dar- belerin arasına fasıla vermeden Aştı v mrzre Büyük Namık Kemal İçin Zulmün en kahir deminde zalimi etmişti lâl Hlhamile istibdada karşı Bazı münkirler eder hakkında bin bir kilükal, büyük Namık Kemâl Khtilâl 20.K.sani.1940 Sıtkı AKOZAN Kemalden (Başı 4 üncü a) mücedditti. Awupanmgı esaslı mefhumlarını yalnız Türkçeye de- ğil, zamanındaki neslin ve ondan sonraki mektepli zümrenin kalbi- ne kadar işletti. Çok milli olduğu için Türkçede kaynatıp dondurdu. kelimeler hemen Türkçeleştiler. Meselâ eskiden ne Arapçada, ne de Türkçede mevcut olan (Hürriyet) kelimesini (Hür) sıfatmdan aldı, bir hamlede nice kelimeler gibi milli bir kılığa soktu. Bu kelimeyi okuyanlar ve telâf- fuz edenler Arapçada ve Türkçede ezelden varmış zannederler. Yine meselâ (Vatan) kelimesinin £h birbiri ardım: bir noktada duralarsa diğer bir eski —mef up ona Fransız inkılâbından sonra Avru - pada verilen yeni mefhumu verdi. mek olmuştur. Muvaffakıyete gö- türen muharebe şekli de budur. Arnavutlukta mevsim ve Yu- sı dolayısile yavaşlryan Yunan sonra İ Ta- hat nefes alarak bu cepheyi tak- viyelerine mahal brrakmamak ü- zere Libya taarruzu başlamıştı. Şimdi Libyada Bardia etrafında nisbt bir süküt başladığı anda da İngiliz deniz filosunun Adriyatiğe girerek Avlonyaya, ve hava filo- sunun Brindiziye ağır — darbeler indirdiğini haber alryoruz. Biz es- kidenberi yazılarımızda Arnavut- luk harekâtının —Avlonya — ve Draça İngiliz deniz in- o danberi bu kelime Türk- çenin siyasiyatta ve hayatta en fazla telâffuz edilmiş kelimelerin- den biri sayılır. Fakat Namık Ke. malin asıl mücedditliğini vatani ve siyasi ahlâkta, şarkın hiç bir zaman edebiyatına girmemiş olan, yüksek vatandaş ahlâkını telkih etmesin- de görmek lâzımdır. Evet, asıl bu noktada Namık Kemal nesildaşları arasında yektadır. Halka ve halkın fetlerine birer birer «Hür olu nuz, hür olmak uğrunda ölünüz, vatan uğrunda ölmekten zevk alı- nız!> diyen ve deyişi ile bir çoş- gunluk vücude getiren bizde yalnız odur. Nice &«Haya ve bi insaflara» hizmet etmekten, bendelikten, ben - dirilecek ağır darbelerden sonra halledileceğini, karada kâfi dere- cede kudretini isbat eden ve ak- tivitesini kaybetmemiş olan Yu- nan ordusunun ancak bundan sonra İtalyanları denize dökece- gini tebarüz ettirmiye çalıştık. Avlonyanın bombardımanı ari- fesinde Yunan başkumandanının askerlerine — İtalyanları — denize dökmiye emir vermesi de bu ba- İesili A İngiliz deniz filosunun Adriya- tiğe girişi, şimdiye kadar takip hareketini artık General Papagos dedi ki: ! üşman denize dökülecektir Atina, 20 (A.A.) — Yunan ordula- ettiği ihtiyatlı di general Papagos, bir !orduyı Şşu emri yevmiyi göndermiş- tir: | Bütün Yunanistan sizden iftihar duymaktadır ve size minnettardır. | Herkes sizi takdir etmektedir Müte- |ecavizi durmadan tardettiniz, müs - |tahkem mevzilerinden müuvaffakryet le attınız ve sonra da fasılasız din - lenmeden kovaladınız. İndirdiğiniz darbeler düşmanı çok müşkül bir va- Düşman sizin önünüzde ve Afrikada İngilizlerin ö- nünde ricat ediyor. Düşmanın denize döküleceğine eminim. Zafer bizimdir |ve bu zafer tarihimizin en anlı za- |feri olacaktır. Asker ileri... Zafer sizindir. —— Rümen Hariciye Nazırı İstifa Etti Bükreş, 20 (A.A.) — Havas: Hariciye nazırı Sturdza'nın isti- fası Bükreşte hayret uyandırma- mıştır. Filhakika hariciye nazırı- nın değişeceği rivayetleri birkaç haftadanberi dolaşıyordu. Sturd- za birçok mühim noktalarda baş- vekil General Antonescu ile ayni fikirde bulunmuyordu. Hariciye nazırlığına adliye na- zırı Mihal Antonescu veya Ber- linde son zamanlarda mühim va- zifeler yapmış olan Valere Po- p'un tayin edilmesi muhtemel- dir. G l da ne yapacak?. Derken beyaz perde- de (Son) kelimesini gördük. Meğer film bitmiş imiş. Salome filminde güldük mü, eğlendik mi, heyecan mı duyduk?.. Hiçbir şey — anlıyamadık. Rakkase rolünde Conchita Monte - negro'nun şen kıvraklığı da olma - sBaydı zihnimizi bu kadar da meşgul edemiyecekti. Bir Kış Gecesi Sümer sinemasında Musset'nin bir Kış Gecesi isimli eserinden alman film gösterilmektedir. Bu film de de, kitaptan alman her filmde olduğu gibi parçalar birbirine iyi eklenemi- yerlar. Kitabın birinci kısmımı, ikin- ci kısmmı filmi seyrederken de &- yırt edebilirsiniz. Rende Saint Cyr her zamanki gibi güzel., Piyer Blan- şar rolünü iyi kavramış fakat arada sırada asabiyetini o kadar milhalâ- ga etmeseydi daha tabil olurdu. Ma- amafih bünlar filmin heyeti ümtmi- yesi içinde kaybolan teferrüattan 1- barettir. Mevzu, üzerinde fazla düstir meden hoşa gidecek — mahiyettedir. Piyer Blanşar büyük bir piyanist*ir. Tesadüfen güzel bir kadınla tanışı- yor.Ertesi gün kadın kim o'duğunu bildirmeden kaçıyor.. Yirmi sene son bizzat bu vazifeyi uhdesinde tut- ması da müstebad değildir. İngiliz Liralarının Mukabi'ları Ödeniyor Ankara, 20 (A.A.) — Haber ldığ re, İngil sev- kedilmek üzere Türkiye cümhu- riyeti Merkez Bankasına 2 eylül 1940 tarihine kadar tevdi edilen efektif isteklerinin kısmı küllisi Londraya vâsıl olmuş ve muka- billeri Merkez Bankası matlubu- na kaydedilmiştir. Merkez Ban- kası, alâkadarları bir mektupla haberdar etmekte ve kendilerine tediyatta bulunmaktadır. Müteakıp tarihlerde tevdi edi- len cfektifler de Londraya vâsıl oldukça Merkez Bankasınca sa- hiplerine malümat ve-ilecektir, ra... Piyer Blanşar o kadının tam bir benzerile karşılaşıyor. Evlene - cekler.. Bu sefer de onun, yirmi sene evvel bir Kış Gecesi sevdiği kadının kızı ve ayni zamanda da kendi kızı çok güzeldir. delildir ki, bu da bil- hassa İtalyan deniz ve hava kuv- vet krymet y hale düsürmesinden ileri gelir. Akde- nizde altı aydanberi İngiliz bah- r ve hava gösterdiği faaliyet ve nihayet Ar- de sadakatinden sitayişle bahşet- miş olan bin senelik şark edebi- yatlarında ilk defa ferde bu ahlâ- kın zıddı olan serbest bir isyan ah- lâkı telkin eden adamdır. Bu hay. kırışlarının ahlâkta hakikaten fey- yaz bir tesiri görüldü mü? Maatte- essüf gariptir ki, Abdülhamit dev- rinde, haya ve biinsaflara hizmet edenlerin adedi azalacağına, bilâ- kis arttı. Bundan anlaşılıyor ki ahlâkın düzelmesi şiirle nasihatlere kalırsa vay milletlerin haline.. ğ Kemalin Milli Tarafı — E, milli tarafı için düşünüşü. nüzü de dinliyebilir ncxii;lzd?uşunuşu — Bu mühaveremiz — maattees- süf uzadı. Başka bir defa daha uzun boylu itmam ederiz. Lâkin bu ka- darını söyliyeyim ki Namık Ke- malin işte en kudretli tarafı bu- dur. Ben de asıl bu tarafına hay. Namık Kemali Yahya D . . . inliyelim rTanım. milltyetimizi, tam bir ayarda, tem- |sil etmiş beş, on Şşahsiyeti, varsaj biri Namık Kemaldir. Bu temsili kabiliyeti onun hüviyetindedir. Şu ve bu eserile tefrik edilemez. Y pare milliyetimizdi. Meselâ göz kaçan bir noktaya işaret edeyim: Bütün şairlerimiz arasında Nef'i en güç bir lisanla teganni etmiş adamdı. Bununla beraber gariptir ki bi- zim milletimiz avam tabakasına ka.. dar en ziyade Nef'iyi beğenmiş - tir. «Koca Nef'i! Baba adam! Ci- hangir gibi konuşuyor! Mert he- rif!> gibi cümlelerle ona karşı hay- ranlığını izhar etmiştir. Büu hay. ranlığı ifade edenler Nef'inin be- liğ ve kapalı cümlelerini değil, o- nun tavrını, söyleyişini beğeniyor- lardı ve işte bu tavır ve bu söyle- yiş, o Selçuk ve Osmanlı Türkünün tam ayarıdır. Namık Kemalin söyleyişinde, nesrinde ve bilhassa tefahür etmek vehmini veren kısa manzumelerin. de Nef'inin bu edası muttasıl göze çarpar. «Kendi derdi gönlümün billâh gelmez yadına» dediği vakit .|bile hemen ötekini hatırlatır. ve halka övünen bir adamın kötü te- sirini bırakacağına, bilâkis hoş bir duygu verir, çünkü bu duygu mil- lidir. Bizim nev'imize ve cinsimize Namık Kemal milliyet fikirle- rinin Avrupada çok çalkandığı bir zamanda yaşadığı halde milliyet nazariyesini İlâzım gelen vüs'atte anlamış sayılamazdı. Biz henüz il- mi anlayışın bu derecesine varma. mıştık. Mamafih eseri iyi okunursa ve verdiği hava iyi idrâk edilirse hemen göze çarpar ki Namık Ke- mal bizim milliyetimizi, gayri şu- uri olarak, tam anlaşılması lâzım geldiği gibi anlamıştı. Son bir söz olarak bu fikrimi ifade edeyim : —Eğer tahsili, 1860 ve 1880 aralarında her hangi bir Avrupalı mütefekkirin tahsili de- recesinde olsaydı ve hayatı ihtiyari ve zaruri menfalarda — geçmeseydi ve Devlet maaşile a e muh- geoRR 'e BN SeE ği ücretle yaşıyabilseydi bizim ede- ve siyasi h d nazirsiz bir adam olurdu. navutlak ve şimali Afr harpler artık İngiliz deniz - filo- farınım — pervasızca hareketini izhar etmiştir. Bundan sonra dar- belerin kâh orada kâh burada ve fakat fasılasız inmesine şahit o- labiliriz. Arnavutlukta çok müşkül ha- va ve arazi şartlarına rağmen Yumnanlıların Tepedelen ve Hima- rayı topçu ateşi altıma alacak ka- dar ilerlemeleri de İngiliz filosu- nun temin ettiği bu müsait vazi- yetten istifade etmekten fariğ ol- madıklarıma alâmettir. İş böyle devam ederse harekâtın bizim tahminlerimizden çok daha evvel İngiliz ve Yunanlılar lehine bü- yük inkişaflar kaydetlesi. müm - kündür. İngiltere Amerikaya 12 Bin Tayyare Sipariş Veriyor Vaşington, 20 (A.A.) — Vaşington da tahmin edildiğine göre, İngiliz hükümeti, yeniden 12,000 — tayyare, R,000 ilâ 2,500 tank, top ve mühim- mat sipariş vermek üzere muhkave- leler akdetmiye çalışmaktadır. Tay- yarelerin bedeli takriben bir mil - yar 125 milyon dolardır. Toplarla mühimmatın bir milyar 700 milyona baliğ olabileceği tahmin edilmekte- | | tir. Finlândiyanın Eski Cümhur Reisi Nasıl Öldü ? Helsinki, 20 (A.A.) — Eski Fin- landiya Reisicümhuru Kallio trenden inerken Mareşal Mannerheim'in kol- ları arasına düşmüş ve ölmüştür. Ye- ni Reisicümhur Ryti'nin şerefine ha- zırlanan bütün merasim iptal edil- miştir. Sovvyetlerin Berlin Sefiri İtimatnamesini Verdi Berlin, 20 (A.A.) — Stefani: Yeni Sovyet sefiri Vladimir Jorji- eviç Dekanozof, dün Hitlere itimat- namesini vermiştir. Merasimde Har-i olduğunu öğreniyor.. Filmin muıiğiiclye Nazırı Von Ribbentrop ta hazır bulunmu,.ur. S P ip * O R Fenerbahçe - Galatasaray Fenerbahçe - Galatasaray İki ezeli rakip Fenerbahçe - Galatasaray yarın Şeref stadın- da yine karşılaşacaklar. Sarı lâ- civertlilerin likteki Beşiktaşı ta- kip eden vaziyeti esasen hiçbir zaman ehemmiyetini kaybetmi- yen bu maça bir kat daha ehem- miyet verdirmiş oluyor. İki Ezeli Rakip Yarın Karşılaşıyor irinci devre lik maçında rine merkez muhacim oynatılaca. ğı dahi söylenmektedir. Bu suretle Fenerbahçe takımı ağlebi ihtimal şu şekilde sahaya çıkacaktır: Cihat . Faruk, Lebip - Ömer, Esat, Fikret - Fikret, Basri, Mu- zaffer, Niyazi, Rebii, :’ gü k'ıdır' F ı bahçe -| — Melihin yokluğu hiç şüphe yok Ga y inın baş. 'ki Fenerbahçenin hücum kabili- hca hususiyeti bu maç üzerinde | yetini azaltmış olacaktır. tahmin yürütülememesidir. Çün- kü her zaman evvelden yapılan tahminler tamamen aksi çıkmış, Galatasaray en kuvvetli zama- nında Fenerbahçeye — yenilmiş, çok defa da zayıf olduğu zaman- larda sahadan galip çıkmıştır. Fenerbahçe takımının — Gala- tasaray karşısına ne şekilde bir kadro ile çıkacağı kati surette bi- linmemekle beraber sarı lâcivert- lilerin kadrolarında esaslı tadilât yapacağı, bu meyanda da bugü- ne kadar futbol âleminde ismi dahi işitil yeni oy la sahada görünecekleri de söylen- mektedir. Nitekim aylardanberi antrenör nezareti altında çalışan ve büyük ümitler veren geçen se- nenin Balkan 100, 200 şampiyo- nu atlet Muzafferin, son karar dolayısile cezalanan Melihin ye- Buna mukabil sarı kırmızılıla- rın Fenerbahçe karşısında şöyle bir kadro ile yer alacağı tahmin edilmektedir: Osman .- Faruk, Adnan - Eşfak, Enver, Musa - Salim, Gündüz, Cemil, Salâhaddin, Sarafim. | Her iki takımın kadrolarını, |wve son oyunlarını gözönünde tu- tarak bir tahmin yapmak İlâzım- gelse galibiyet şansını daha ziya- |de Fenerbahçe lehine olarak gör- mek icap eder. | Fakat Galatasaraylıların zayıf olduklarını takdir ederek yenile- ceğiz haleti Tuhiyesile sahaya çıkmalarının OA Tenerbahçeliler için bir tehlike teşkil ettiğini söy- Jemek yanlış bir düşünce sayıla- | maz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: