26 Eylül 1942 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

26 Eylül 1942 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

üÜzerine dişincolor: Dil bayramı Yazan: Halil Nimctullah Öztürk Yaratıklardan ayırt | halk onun ne dlinden, de edebi - Ş Z ğv tığakla ağır surette yara'amıştır, Öğrendiğimize göre dostu Çeş memeydanında dökmeci ustası Ni- yezi ile gündüzden icmeğe başla- rag, kafalar tütsülendikten sonrm | Niyaziye paralarımı yedin diye vüştürma ü küşünü — bütün nefie. lere aşlamıştır. Ruhları ateşleyen bu Üülkü bü- tün di! geverlere yayılarak artık Büzel türkçemizi edinmeye doğrü olan bilinçii bir hareket mutlu bir :;ekç doğru yürümeye başlamış- Netekim bir yandan yazı dili ko- zusma diüne yaklaşmaya baştadı- Bi Bibi, Öbür yandan — bilimsel te. rimlere de öz dilden işlenerek ve Yyapılarak türkçe “bilim dili,, de ortaya çıkmış, ve Türk kafasıtın galetığı bilimler, artık yabancı terimlerden kurtularak kendi öz kelimalerinden yapılmış terimler. Je brlim de uhusel varlığını alma- ya baslamıştır. Böylece hem dirim — dili, hem de bilim dili türkçeleserek — “Os- marlılığın,, ayırdığı ulusa) varlık ikiliği ortadan kalkmış, ve hâlk ile yeni nesil de birlikte olarak tütün alus tek düli söyleme, ve 0- nunla “konuşma,, ve “anlaşma,, yoluntn tutmuştur. Bu mütlu harekete başlangıç, ve bu kuütstl kaynaşmanın mer- Fez olan “birinci dil kurultayı, nn toplandığı in sahici bir €a gözükür, Ve büy'e | bayramdır. Bu îm= bir yandan y ş Fendine özgü olan sıfatı- q—“dllwlır. Çünkü di | kurum — olduğundan tantmlamak onu toplum içinde yaşayar Olduğunu söylerciş ol- 8| “quh“'d* konu — kendiliğinden ki Üü bir yandan inaanm Ysel varlığını orta. 1 topl de onun içinde ya- Olur. Smun da bir kurumu ol he g, * Üİ olmayınca ne bi- toplum kendi insanca Hükmetin hububat müstahailin- | den yüzde yirmi beş — nisbetinde hububata elkoyduğu ve geriye ka. kın yüzde 75 ni müstahsile bı tığı malümdür. Hükümet elko; ğu yüzde 25 n'ebetindeti hububa- tn parramı köylüye peşinen öde- mektedir, Haber — verildiğne göre Sinemacılar zam istiyorlar Sinemacılar belediyeye müra. | castta bulunarak sinema fiyatla. rına yeniden zam yapılması tekli. Hi 7 meydana getiren » Bukuk, setetik gibi ku- ' Yandan toplumun Ööz tmakla berabher, öbür lumun içinde yaşayan İnsavılık verimini o 'Mıl-u bireyin —asıl in- Jümt da yaratmış olur, M “Umü yaratan bu turum Unda “dil., bulunur. Bit ni Üülin insan verimindeki Ka e ki bi lğina adar büyük olduğu « 7 Tei T Teft yüksek mimar Fahri Ergin iş- lerinin faztalığı dolayesiyle birlik re. feliğinden çokilmiştir. . 0 Bi İt Ve rk ulusu me kadar Vei dkadığı bu kutsal güne erişen ker j ;;ıı.,_'%ı engin, Ve Öbür T- ÜTürk ne kadar zevinse atdır, , de kadar fistünse, dili Bütün di severler bu günü canr- dan kutlarlar, ve bütün Türk uh- ©y bugünü ulusal bir bayram ola. ?::udü toplumu — yöratsün | bize ne kadar sevinç veriyorsa, 8- | f.nde bulunmuşlardır. Sinemacı « Neyser man biri olunca onsuz ne | bür yandan da bu yolda yapılacak | lar mevkj baçına beğ kuruş ilâve ;İ.Mk“di-n' toplumsal bir insün | daba ne kadar ödevlerimiz bulun. | üş ee tonııl! gösteremiyecedi gi- | duğunu, bu uğurda daha ne kadar | daimi encümeni teklifi totkik ede- 52""71:. Yumun. dili de kendine | çalışmak gerekli olduğunu —önü- | cektir, Pa Men ı;'“' olduğu yine kemdi- | müze koyarak — bize yeni bir huz ——H7——— Olörak yetkür; ve bunun sonü- | vermiş oluyor. y Girse ea v M Mden 15 hiç bir toplum kendi di- | — Önsüz bir geçmisten sonsuz bir Yüksek mimarlar birliği reisi | N nni yaşbir dille bu İasanlık İ geteceğe doğru akıp giden bu yol eli İ Türk ulusunun z di İ diçe ll ulusunun düli “türk | kendi öz varğma Yavaşmanya bag, | ç ATANDUİ yüksek mimarlar. birlgi D . Ve güzel türkçe yalnız q"_"": kalmıştır. Bunun Slkrak ulusal varlık ikiye * kültörünün yarettğı ? Alem içinde kendi ya- * konuşarak ve yazartık Yaştayaselmiştir; ve Nikâh Taşbaz ne Osman #kbay örenleri öün Kadıköy ev- .ŞN vi 'Ber Hei tarafın —_'*% huzuryada te. Yany Htir, N— #ai Yebrik eder, saadetler HS — | kı“ YU evvelki Vakit 25 Eyiti b18 muharebe :ğ.— Zeçrolunan bir harp *rar sephede vuku bul. B —.—n—g lıı:: makari Bü, Nw’n—ın bir surette cereyan £ İLE —:b Hayatın ne olduğunu, insanım nereden gelip, nereye gittiğini öğren- N mek İstiyorlardı.. Ruh var mı, yok muP.. Varsa ölümden sonna ne olduğu. mu, düşünüyer, ve kitaplarda bunların cevaplarını moyordu.. O da bir feylerof ölacektı.. Hayalın cevapsız kalan sallerini, izahsiz. düran . sırla- rini açacak, insanları İçlerinde bulundukları meçhullar karanlığından kur- tarocaktı . Eğer yarın, öbür gün ağır basan vücudünün ihtiyaç ve kaygıla- rından dimağı daha fazla düşünmeğe imkân bulabilirse... Kimi de, siyaset ile mesgul oluyordu.. Vakığ 6 zaman İçin, meşguli- yetlerin en tehlikelisi bu Idi.. Öyle olmakla beraber, en proliği, ve ameli fayda bakım:ndan memieket ile en ölökalı görüleni da yine siyaset İdi. © yoalnız netice bakımından pratik ve faydalı olmakla kalmıyor, — onunla meşgul olabilmek cesaretini göstermek ilibariyle de uğraşanlara — ideclist vatgnperver sıfatını İzafe ediyordu.. . Har dovirde, her rejim içinde, bunlardan niemnun olmayanlar — bulu- nabilir, fokot bu memnun olmayanlar da doima iki sınıfa ayıdırlar.. — Bir sıtıf, pasif bir memnuniyetsizlik göstererek, zamanın ve rejimin değişme- sini, şansa, tesadüfe bırakır, diğer sınıf dö, fikri ile haraketi teşebbös ve iş sehaesıno geçerek mevcut nizomın değişmesine aktif ölarek çalışır.. O zomanki gençlerin hemen büyük bir kısmı, fikir ve duygu iHbariy- le mevcul rejimin öleyhinde olduğu halde, oru yıkmak hususundaki arzu- larında Işt bu iki sınıfa oyrılıyarlardı.. Siyasot ile uğrosanlar, ikinci sınıfa namzet- gençlerdi.. Mustofa da önlar arosında bulunuyor, ve İlk İş olarak, rajimin okun- masını yasak eltiği şeyleri bulup okumakla, ona karşı gelmek zevkini du- yuyordu.. Bunlar erasında Türkçeden Fransızcaya kadar, her çegit —yazı bulunuyordu.. "Namık Kemal,,İn cteşli yazıları bunların başında yeliyor du.. Kilaplor, kâğıflar, gizlice elden ele doloşıyor, ve arka - bahçenin odun yığılan kuytu yörlerinde heyecanla okunup Gdefo yutuluyordu.. İzmirde ecnebi'gazetelerini elde etmek de kolaydı.. Mustafa ve ar- kadaşları her cuma günü, frenk mahallesindeki bir kitapçıdan, sıra ile yu Üç gözeteyi alırlardı. Jurnal 48 Jönev, Endepanda: Bloj, Maten gaze- teleri... Galiba Türkiye hakkında en çok yazı yazanlar bunlardı.. - Bu gö- zeleleri müzekere esnosında tetkik ederler, ve Türkiyeye ait bir fıkra, bir mokale bulunca, elde lügot, habire tercümeye koyulurlardı.. Eğer müza- kere süatine nezaret eden hoca, riyaziya muellimi — İliya efondi — idiyse anlamadıkları kelimeleri ona sormakta mahzur görmezlerdi.. liya efandi, iyi kelbli, müsamahalı, bir muallimdi.. İşte bütün bu fen, şiir, felsefe ve siyoset meraklış. Jelekenin rehberi, 1 şardımcısı, müşoviri Senih Beydi., EHİR HABERLER! Bir kadın dostunu biçakla ağır Surette yaraladı a ) Si o Birinci vasfı onun söyle- | yetmdan bir şey anlaymıyarak ldşyçıtalır, Bundan dolayı c& | viusel Yartık kaç yüz yıl böyee bi Vei bir ge Otoflar insanı “söyle-'| ye ayrılmış kalmıştır. 'lış_ ll:'—n" diye tanımlamış. Ulusal varlığı kendine — kavız- :b.—u e kadar insanın ken. | turmanm amacını güden “büyük f Ka l;ıh karakteri onuz | Türk devrimi,, bu ikiliği ortadan | nn Yaratık olması, top- | kaldırıp ulusal birliği yaratma yo- Dün gece tarlabuşında Aba- * bi _Hı_“ bir dirlm —süremo. | lunda ük olarak dili cle almış, ve | noz Sokağı civarındaki topraklüle | 4 ""'Hıı.. —._i" eski fi'o- | güzel türkçeyi yabancı öğelerin, | sokağında 9 numaralı evde bir ya. :N.ı a Söyleyici hayvan diye | Yad kuralların egemenliğinden | ralama vakası olmuğ, vmumi ka. | li ha Grken aynr zamanda o- | kürtürnrük kendi öğ varlığına ka- | aımlardan Azime Gemici, dostunu | | yencukuluğuna götürülmüştür. KÖYLÜ SERBEST PiYASAYA HUBUBAT VERMİYORMUŞ edilmesini istemektedir. Belediye | makamlara müracatta — bulunarak bir açşhane açmak arzusunda hu . lundüklarmt — bildirmişlerdir. eşhaneye ait bülün matraflar tile. carlar tarafından ve 2000 fakir doyurulacaktır. Bir h “Hamal” a zamanın biçtiği de. ğer, günde yirmi beş lira imiğ, O. kudum, şaşmadım, ama içinmden bir tiksinti dalgası da kabarmadı değil Niçin?., Bir hamalım yirmi beş lra kaznmasını kıskanıyor. mu yum? Hayır, bu kadar manasız bir ikbal — kıskanılmaz, Fukat “ha- mal,, a yirmi beş lira paha biçer- ken, ömrünü kitap hamallığıyla ge. ilim sahibi olmuş kimsele- rin bunlardan on kere daha aşağı bir nasibe bağlı kalışları karşısın. da düşünmemek, iğrenmemek de kabil olmuyor, Farilet ve ahlâlın — sustuğu bir çağdayız. Fikir kuvvetine metelik veren yok, Böyle zamanlarda, el- bete sirt, baştaa küymetli olur, Fakat yazık zavallı hamvılla- ral,, Evet yanlış oksmuyorsunuz, yazık! diyor, hayıflanıyorum, çün- kü bu paha biçiş, onları berbat e- decek, Günde elli kuruşla goçinen adam iki bes yüzle azar ve mah. volhur. Her geyden önce gıdası değise. sektir, Midesi milthiş bir hüvuma uğrayacak, Belki alkole iltifat e- « çatmış, bu yüzden nralarında kav. ga başlamıstır, Azime bir aralık dine geçiniZi biçekla —Niyazinin Üstüne atılmış ve rastgele Sapla. mıştir, Niyazj kasığından ağır su- rette yaralarımış ve hastancse kalk dırılmaıştır. Arime evvelü polislere — teslim ö'rtamış, fakat atrafı sarılarak yâ. kalanmış, sarhoş bir hakla — Kal- köylü parayı pesin aldığından di- Ber yüzde T5 mohsulü e'inde tuta. rak Ppiyâtaya gevketmemektedir. Buna scbcp de paraya ihtiyacı ol. mamasıdır. Bu vaziyet karşısında | decek, Gece gezecek; her türlü teh- şı:ii kararlar almması beklenmek. | fikelere gövdesi, bir uğrak Ola- tedir, cuk, Memlekette değer hükümlerinin bozuluşu, gerçi bir faciadır; fakat bu değerlendirmelerin borucu olu- şu Oaha beter bir iç yarası, Aklı. ma bir fıkra geldi, Vaktile hastalıklı vezirinin ilüdç birde döşeğe serilişinden bikip u. sanazi bir padişah yolda mütenek. fdren gezerken önünde yürüyen bir hamala rastlamış, İri baklırla. vi bakır kaplı gibi Sort: gersin ba- tiıyor ve bastığı. yori titretiyor. sfanbul. tüccarla - hane açacaklar Her gün 2000 fakire yemek verecekler j İstanbul — gücenrları, — alâkndar Bu temin edilecek ÇOCUKLARIMIZ YARINIMIZDIR. ÇOCUK YURDUN TEMELİDİR. Çocuk Esirgeme Kurumüu Genel Moerkerzi Büzgit elverişlidir. Tak a Tantit Olduğu halde eski “O6- | No ni ..Kılı.u Ka i "ımııııhhıı bayrama erişen Yadancı bir kültürlün eze- - BmeR p Hi Üna çirdiği gibi: güsei | — ARKADAŞLIK DUYGUSU Meşhur Kitarist ALBERTO VİLA' nın Siyek, Sakan. Beşinei -Nehmet DA d et görerek BiT takın | — GÜ Şine maklp Ylşplrın MAUREEN O'HARA ile beraber çevirdikleri TER WAyeliki “ücüsiz S n At | BUENOS AYRES İzimmmmeE t p'dan mm'ı;ı yaban. | Sak zavallı kardeşlerinize verilmek o uıııhı'd.; Kızıl sultan dedikleri ç « | Üzere Esirgere kurum ; Abdülhamidi Jön Türk ihtilâi he- *“h, Za da türkçeye egemen m_â':':m u;ı:ylı M'ılı?; (Tangolar Ülkesi) l !ıh.t:ıldıu ,—:m,;:.xv:l i:;u'l:l at GameöYlece uydurduğu “ak. | ÇAYA Güzti dünslar ve nefis şarkılar Mimjal büyük — muvaffakiyetle eden saltonat makam; kardeşi (Si. A Btülar gu'h-m ıı_ı:umî:iu nüı; K Çocuk Enirgerne Kurutu güştermektedir. Biz de mutlaka ba gürel #lmi güörünür, yah sultan) 5. «©i Mehmede tevdi —hq_. d::;nu:al"î;“l Genel Merkezi Bugün asaş 1 de tenzilâtlı matina edilmişti, Pukat kiç bir ciddi ır. Nisbeten daha uzun teneffüsler esnasında bu talebe bahçeye — çıkan Senih Beyin etrafında halka olur, acılan her hengi bir behze eit anyn verdiği izohotı dinler, sualler sorar, cevaplar alırdı.. Münakaşa — edilen Bahislere cit Framızco olarak yozılmış kitaplar bu konuşzmalar — sırasında öğrenilir, ve nasıl getirilecekleri kararlaştırılırdı.. Hegel, DarWin, Camille Flammoarlon, Custave Le Bon, Avguste Camte —en çok okunmak - istenilen Glim ve feyleroflardandı.. Teneffüsün bittiğini haber veren düdük, bu mübahasalara, ertesi gün devam etmek ürere, nihayet verirdi.. Akşam tolebeden her biri © gün aldiğı İlham teşvikiyle, edebiyet, İçtimaiyat ve Telsefe sahasında yani bir hamle yapar, birkaç sahife tercüme eder, ve İçinde kaynezen — fikir hi Faslanni tatmine uğraşırdı.. Bu defa gece müzakereleri aralarında, gairler, edibler, feyleroflar, fenciler, ve siyeseltçiler, birbirleriyle konugarak, kimi yazdığı yeni bir güü okur, kimi keşfettiği sırm anlatır, kimi de memlekete til öğrendiği hakikali söylerdi.. Asıl, mektep programı harcindeki bu hususü merok, bu bummuli tet- kik, bu heyecanlı mütalea idi ki, Ege cocuklarının bir kısmını büyümüş de küçülmüş edamlar haline sokar, ve onları #tikbolin mÜühim rollü mevkile- fine nomzet yapardı.. Aralarında, talihin türlü dörbelerine — maruz kala. tak narin bir balon gibi sönenler olsaydı bile kalanlar meşaleyi taşımak- 10 devam ederlerdi.. Dür: 'X İzmirfn Kendisi de dışarıdan gelen Ege cocukları için, “Boslr başınc bir mektepti.. Faket içinde kitap okunan mektep değil, hayatın tatlı ve ecı hakikatleri öğrenilen bir mektap... Mustofanın zamcti pectikçe İzmir ile olan teması ortıyor, ve her cume günü onun yeni hir köşesini daha görerek, şehre ait bilgisi — coğeliyordu . Muztafo, cuma gecelerini velilerinin evlerinde geçirmeğe merun olan ta lebe ararında bulunduğu İcin, perşembe akşamlarını ve bütün cuma gün lerini, Izmire tahsis edebiliyordu.. İzmir idadisinin Teyfi tolebesi tatil günlerini, ya hemşarilerini, velto- Yini Kiyaret elmekle veyehut Kemeraltındaki htan ve ötel kahvelerinde otur- makla veyahut da Kördon, Karııyaka, Korantine, — Göztepe, gibi, vakli geçirllecek gürel garzinoları olan yerlerde gezmekle gecirirlerdi., Kemerollında talebenin en cok toplandığı yer Ekmekçibaşı — hanının kahvesi, deha kibarcan kırcethanesi İdi.. — Çünkü hanı İşleten Mehmet efendi, taşrolı bircok talebenin veliliğini yopan ve onlara yardım etmak. ten zevk alon babaecan ve İyi bir adamdı.. İşi alan olmayan talehe, anun kıraathonesini tercih ederdi.. Kırcathane hayatını bilmeyen tolebe yoltur.. Oralarda takım tokım arkadaşlar, hemşeriler toplanırlar, görüşürler, ve karşılıklı — anlatılacak şeyler bilince bir parti tavla, bir parti domino - veya Tekambil. - oymryarok vakit geçirmek isterler.. Oyun başladıktan sonra — gerçekter vakit — kolay gecor.. Bir partiyi öbür porti takip eder.. Ve nihayet mektebe — cevdet xe- monı gelince, acele - hesoplar görülüşe Ve gurüp gürüp mektep yolu Hululurs. y — Devamı var «« amalın Yabancı gözuyvle Dünkü, bugünkü Türkiye ve ink?âplar 'Geçen harptenberi Türkiyedo sianlacın eşine Günyanın hiç bir değeri! moş, Hünkâr ardımca yürürken bir başka Sey daha görüp hayran ol- müş, Hamal, yolda bir çiviye buse nuş. Harrt! «iiye civi tabana dal- Tarş, İlerif, yükünü — sırtmdan jin- dirmeğe hacet gürmeden çiviyi Pençesiyle söküp çıkarmış, l_ılııkıımdnı, onu — pasa yapmış, Vesir edinmiş. Saman yığını yeri- ne kuştüyü puflalar, hil'atlar, di- balar koumuş, Fakat bir gün kubbe altma ve- zirin gelmediği görülmüş, — Arkıa. dan hasta haberi yetişmiş, Padi. babtaki hiddet! görmeyin!.. Yatağıyla birlikle hururana ge- trümiş, —- Bre nübekâr! ba ne hal? Ben seni sarf sihlhatin Ve kuvveti"i için vezir ottim, Şimdi, sen de has- ta öluyorsun! Demiy. Meğer vezir cahil, ama AFf adamımıs, Cevalımı — evvelden Bazırlamış. Bu cevap — kapalı iki sahandır, Birinde bir haftalık ek- mek, ötekinde et, pilâv, tatlı, a. Tata, elmasiye, kaskek gibi yemek. ler vardır. Ekmek mis gibi, öteki- ler de tabil leş gibi, Kapak açılır açılmaz, hünkârın yürü buruşar: — Bu ve?. Diye bağırır, © veaküt hasta vezir: evketlim, der, ben — vaktlle vr şu ekmeği yiyor ve © bildi- kuvretimle yerleri sarsıyor- di her şey yiyorum, İçini Wi iğrendiren kokmuş st- Mit hasa dândü. Sıhhatim bozuldu. , Kakarnm gündelikleri yirmi bes Tiraya yükselen kamallarm da son Bözleri bunlar olacak, Hakhı Süha Gezgyin labata teşebbüs olunmanışu - Bir lçvu.ınAı_unuıuı karanlık de- | | virlerine kadar çıkan — islümiye. ti eski formülleri olün muzaller bir mevkileydi. Kadınlar, hâlk ara. sında, yüzlerini kalım peçelerle ör- tüyorlar, erkeklerin ekseriyeti hze nüz, tatlr renkli esvaplar, sırmalı kaftanlar, dallı minlanlar, bol gal. Vvarlar, uç" kayik burnuna belle zeyen kır papuçlu giymekten zevk alıyarlardı. Evle- Yin pencerelerinde kafcs vardı. Kudin ve erkok serbostçe — görü- gemezlerdi. Bu suretle osyote ha yatı da yoktu. Türk kadınları her bangi bir sanat icrasını aAkd'arm- dan bile ârmezlerdi. Hadn lik) Sanat, asırlar bir halde idi, Zira Kur'anın be- şinej suresinin 02, nci âyeti İnsatı #üretinin vo hattâ biltüm canlı hays vanların resimlerinin yapırıysını yocnetmişti. K MEZARLIKLAR Üllder rastgele bir surette cami. levin etrafına, türbolerin içine ve hattâ evlerin bahçelerine varmca- ya kadar gömülüyordü. Merzariar, dokunülmasr memnu olan mukad- dee şevlerdi ve bu yüzden — ölüler karargühı diriler şetrini istilâya h_ı_elımışn, Haftantın istirahat gü- nü yoktu, Arap herflerinin kul'a. Dilması neticesi, — edebiyat İisahı gayet mahdut bir güzideler lisanı oinrak kalmıştı voe bu yüzden mü- növver tabaka ile balk arasında biç bir temas yoktu, Hukük sahasmda isimn sert prensipleri değişmez bir halde ka- İtyordu. Hakikat olan gu âdi ki ka- nunlar ve nizamlar — nazariyattan Üteye geçemiyordu. Tnaddüdü ze- vecmt Ve kadının ezeli reşarletsir. liği devara edip gidiyordu, Müi. yet bir takmm ser'i kanunlar'a ha. reket imkânlarını — kaybetmişti. Faiz mukabili ödünç vermie meliç- dilmişti. Medeni kanon şer'i km- fünden tefrik edilmemişti. - Kene. bi azlıklar müstümenlarla içtimai bağlar dışmda, bir kenerda yaşı: özal zorunda İdiler, İslâmmm gay- aahiplerile evlenme'eri ya- Tanassur edenler — öldüstülü- (Lütfen #norfoye TevtrİntE İ İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: