is Haberleri Bir z Motör, bir sandala Kaygı, , sarptı biz Ge Tabyalar önünde bir UN İdare, olmuş, Adem kapta - Yin kullan eki motor Cahit Be - it B, se sandala çarpmış, miz, © arkadaşı Sadık Bey şa ini o, “şmüşlerdir. Müsademe Sildikg, 2U8, iki arkadaş yüzmek Mulardı, en yüzerek sahile çık- Müşür. otor kaptanı yakalan- de Ölümle korkuttu ü ni a “turan Haydarpaşa li- İN bir mesi Mehmet, bekçi Şev- | rn yacak meselesinden kav- a ğiy» Şevket, Mehmedi bı - dik a iz ceğini söyliyerek teh- Arin, ri ir. Mehmedin şikâyeti ü- İanmış Yevket poils tarafından a- | ra : yakalanacağı sırada bıça- Tek Yak fakat bu hareketi görüle- xlanmıştır, : Riya toplarken İnelkçi R hat mahallesinde oturan tek Ha iza, polise müracaat ede - me Hamza mahallesinde Va- | h ike, anında yaprak toplamak» feng. Tahir, Hayri ve Malik e - ida; Sr tarafından dövüldüğünü İN etmeni. Kama çıktı P camiinde oturan Musta « | k Ara; in A Üzeri 5 zerinde kama çıkmış, yaka» Mast. 2 Metresini yaraladı | tar, Yoğlunda Altınbakkalda o - | an ehmet, metresi Kerimeyi Yak, a tekme ile yaraladığından | anmıştır, ocuk yüzünden kavga tapcamiinde oturan Şaheste ! mla Süreyya hanım, çocukla - avga etmesi yüzünden mü- A çıkarmışlar, neticede Şa « tal * harim; Süreyya Kanı maş ile başından yaralmıştır. Şarhoşlar azıttılar Mohteyii dört saat zarfında şehrin ek if semtlerinde dört sarhoş- kası olmuştur. Bar, siktaşta köy içinde oturan gi «ndine hakim olamıya - Yaka a sarhoş olduğundan çı : eya üzerinde bir bıçak Bİ taş yi Bekrin hakkında kanu- at yapılmaktadır. , Minönünde de âşikâr dere- tag sa; : me olan Akif Bey yaka - 8 lan, yy ma ret, Rüştü, Hasan ve “Mary Yarı Nüzhet, fazla sarhoş Ya ii *Yyoğlunda bir pastahane- Sami, işler, Nüzhet pastahanenin Bab yakalanmıştır. , Pazarmda Hasan, Meh- *ger Mehmet, sarhoş ola- Ara edir. attıklarindan yakalan - am in bir eek, onlarla beraber el - im Olsun, e ta göndermiştir. », TÜhmez aban, böyle şeyleri iy Haya; $#ama gelsin anla- * tang, *<» valizi kaldır. Ben enara çekeyim. wi ken belli olur diye Je çal, ken bile sürün - n 4, Uğım bu valizi kal olm çarpıyordu. , ee al a bu valizini karış - ** etmek için ne ka- rdım., F orkardın. Fakat ne N Sand : “ada ; Oy Di ez k iklarımızı koyduğu- & Kiya i aya cıkardım. Öte- Biye, maktan, — ME, Ren, e Yara Gel Kız Söyl, ile Açmış meşin bir bozuk T Büzden geçirdim. | ği Fakat üzerinden | İ kânsız oluyor. Günlerce taşlanan İ nem namazını yeni bitiren büyük we Bu evleri her halde bir taşlıyan var Madam “ Tenbihliyim, birşey söyliyemem ,, diyor — üst kalitakilerin kedisi Arslan suçlu mu? — Taş karşıki apartımanın pencerelerinden mi atılıyormuş? Istanbulun muhtelif semtle - | rinde taşlanan (evlerin sayısı, gün geçtikçe artmaktadır. Ev taşıyanlar, zabıtanın eline bir ip | ucu vermeden bu işi yaptıkların- dan, yakalanmaları âdeta im - evlerin etrafmda dolaşan polis- ler, bir ize rastlamıyorlar, fakat diğer taraftan gecenin gayri mu- ayyen saatlerinde evlere taş yağ- muru yağmağa başlıyor. Dün bir muharririmiz Cihangir ve Ayas- paşada taşlanan evlere gitmiş, sahipleriyle görüşmüştür. a Muharririmiz gördüklerini şöyle anlatıyor: 2 — Cihangirde taşlanan evi herkes biliyor. Taksimden Top « haneye kadar bu taşlamayı duy- mıyan yok. Kendilerine taşlanan ev sorulunca, tarif ediyorlar ve mütalealarını ilâve ediyorlar: — Bu devirde kimse cine, p&- riye inanmaz. Amma kim bilir. Belki düşmanlar yapıyorlar bu işi.. Cihangirde Saatçı sokağında otuz numaradaki ev, sık sık taş- lanan bir evdir. Çukur bir yerde bulunan demir bir kapıdan eve giriliyor. Evin önü, boştur. Bu tarafta küçük pencereler var. Bu pencerelerden birinden uzanan bir kadma sordum: — Madam.. Sizin ev taşlanı - yormuş.. Anlatır mısınız nasıl o- luyor, — Amma bir haftadır taşlan- miyor. Polis bizi bekliyor şimdi. — Peki nasıl taşlanıyordu. Si- ze hiç bir zarar vermediler mi? — İki pencere kırdılar. Taş - lar saat beşten sonra atılıyordu. Bakıyorduk, ne taraftan atıldı - ğr belli olmıyordu. Bu esnada pencereye mada - mın kızı yaklaşıyor: — Siz böyle şeyleri gazete i - | çin sormayımız. Biz bir şey söy - liyemeyiz. Bize öyle tenbih etti - ler. Taş atanlar yakalandıkları vakit her şeyi öğrenirsiniz. — Siz taş atanları biliyor mu- sunuz? — Bilse idik durur mu idik. Uyku uyumadan onları o bekle- mezdik. Hemen polise haber ve- rirdik. — Peki sizin düşmanlarınız | mı var, Bakın etrafınızda bu ka- dar ev var. (o Onlar taşlanmıyor da niçin sizin evi taşlıyorlar? yor. Merdiven başından gelen a - yak sesleri ellerimi geri çekti. Odadan çıktım. Aşağıya indiğim zaman an - anneme anlatıyordu: — Her halde kendi de gele - cek galiba. Bütün eşyasını yol - lamış. Foçada iken mektepte bir de sandığı olduğunu söyliyordu. Her halde zabit oldu, demek. Büyük annemin cevabı bir sü- rü duadan ibaretti. Ben (Ergin) in geleceğini hiç sanmıyorum. Kasabada kırk ya- şına kadar erkeklerin askere ça- ğırıldıkları bir zamanda genç zü- bitleri geri bırakırlar mı? — Annem dedi ki: — Uzun zaman için değil. Bir İ Tüdür. Bu apartımanda dört aile İ lediğini nereden haber alıyorlar. Beç “a kayışlar sike tutu iki gün izinli gelecek belki! i — Onu Allah bilir. Bizi taş- lıyorlar işte. Bizim hiç bir düş- manımız yoktur, Bu evde oturanlar, aldıkları tenbih üzerine başka bir şey söy- lemekten çekiniyorlar. İsimleri - ni de saklıyorlar: — Biz şimdi fazla bir şey söy- | liyemeyiz.. diyorlar. İkinci taşlanan ev, Ayzpaşa - da İstanbuldan ailesinin İstan - bulyan apartımanıdır. İki katlı geniş bir bina olan bu apartıma- nm üstünün iki yeri camla örtü- oturmaktadır. Aileler, kapıdan girilince birinci katı işğal etmek- tedirler. Üst katta apartıman sa- hibi oturmaktadır. Ev sahibi madam da, isminin mevzuu bahsedilmesini istemi - yor. Hâdiseyi şöyle anlattı: — Taş, saat beşte atılıyor. Sa- at yediye kadar devam ediyor. Bir kaç gece bekledik. Kimse göremedik. o Şimdiye kadar iki cam kırıldı. Bu zarar bir şey de- ğil amma, bizi ve kiracıları ra - hatsız ediyorlar. Tak, tuk, tak, tuk uyku uyuyamıyoruz. Polise haber verdik. Geceleri polis et - rafı bekledi. Bilmem polisin bek- O gece rahat uyku uyuyoruz. Po- lis beklemediği gece taş atıyor - lar. Sonra polis noktası da çok uzak değil. Adeta (© yanımızda. Böyle olduğu halde taş Nihsyet şu adamları ben bulma. | ğa karar verdim. Saatlerce uyu - madan gizlice bekledim. En ni - atıldığını ryoruz bayet taşın nereden gördüm. — Nereden atılıyormuş efen- dim. — Karşı apartımanlardan? — Atanın ismini biliyor mu « sunuz? — Hayır.. Gece karanlığında pek farkedemedim. Amma, ço - cuk değildi. Yaşlı başlı bir adam- dı. — Ondan sonra taş atıldı mı? — Hayır.. Fakat biz, artık ne yapacağımızı şaşırmış bir halde- yiz. Her gece bir taş yağmuru al tında kalmamamızı bekliyoruz. Bu esnada apartımanın 5 nu- maralı dairesinde oturan madam geldi. Kucağında büyük bir ke - di taşıyordu. Dert yandı: — Kedimin ismi Arslandır. | Biz bunun dedikodusunu he- nüz bitirememiştik ki, babam gel- di. Daha girerken gözlerimizden | anlamış gibi ilk lâkırdısı bu ol - İ du. — (Ergin) çanakkaleye gidi- yormuş. Bunları bize göndermek için (o bir arkadaşına bırakmış. Tanrı yardımcısı olsun. Büyük annem mırıldandı: — Allah düşmanlarımızı kah- retsin. Annemin başı önüne düştü. Ömrümde ilk defa beynimin uyuştuğunu duydum. Boğazıma bir taş parçası tıkanmış gibiydi. Dişlerim kilitlenmiş . gibi sıkıl - mıştı, Odama fırladım. Niçin sinirleniyordum. Neden üzülüyordum . Yüzünü bir kere gördüğüm bu gençle aramızda ne vardı. A- | ile içinde bir kere konuşulmuş l i Birbirimizin sesini duysak, ki. İ na ait haberler beni neden bu ka- Onu gözümden ayırmıyorum. Bir çocuk gibi besliyorum. Taşlar a - tılmağa başlanınca, evvelâ: — Bu işi Arslan yapıyor.. de diler. Ben şaşırdım. Arslan böy- le iş yapmaz, onu odadan çıkar - | mıyorum dedim. — Hayır.. O dama çıkıyor, de- | diler. Kedi taş atmaz ya!. Amma ben bunu bir türlü inandırama - dım. Bir de komşumuzun Hacı isminde kedisi var. o Komşular, bu sefer: — Bu iş, iki kedinin işidir, de diler. Allah razı olsun bizim ma- damdan, bir gün bekledi. Taş a- | tanları gördü, de bizim Arslanla | komşunun Hacısı iftiradan kur - tuldu.,, İstanbulyan apartımanma taş atılan apartıman tesbit edilmiş olduğundan bu muzipliği yapan. | lar, kurtulamıyacaklardır. Zabı - tayı boş yere işgal eden bu adam. lar, yakalanır yakalanmaz, ceza- | Bir iki güne beklen - landırılacaklardır. kadar mektedir. yakalanmaları Belediyenin Haliç şirketile| m davası ne safhada? Haliç şirketi, belediyeye olan senelik hissesini vermemektedir. Bu yüzden şirket aleyhine belediye tarafından bir dava açılmıştı. Bundan başka şir - ket de senelik hisseyi için belediyenin aleybilie'bir day açmıştır. Her iki davanın asliye bi- | rinci hukuk mahkemesi tahkikat | hâkimliğince yapılan tahkikat bit» | miş, evrak mahkemeye verilmiş - tir. Yakmda her iki davanın bir « likte görülmesine başlanacaktır. Ermeni patrikhanesi ile beledi - ye arasındaki Sürpagop davasına da 26 teşrinisanide bakılacaktır. —— Fındık ihracatımız Son hafta zarfında Trabzon- dan 155,120 kilor Giresundan da 69,754 kilo fındık ihraç edilmiş” tir. Bu satışların fiatr 42 kuruşla 50 kuruş arasındadır. Karadeniz ha - Bundan başka valisinden kilosu 43 kuruş olmak üzere 30 bin kilo fındık ihraç edil- miştir. bir mişanlanmadan başka ne var. Bir nişanlanma ki, maddi | bir şekilde ifade edilememiş. E - limde onu bana bağlıyan bir de- mir halka bile yok. Onunla yarım dakika ip konuşmadık. olsun min sesi olduğunu anlıyamıyaca- ğız. Hattâ o benim yüzümü bi - le görmemiştir zannederim. Bü - tün bunlar hep doğru.. Fakat o- dar harekete getiriyor. Romanlarda birbir akraba çocuklarının küçükten be- ri yanyana, hattâ bir çatı altında yahut uzun süren sonra buluşunca i seven yetiştiklerini, bir ayrılıktan İ eski çocukluk sevgisinin bir an- | da hummalı, heyecanlı bir aşka | üç senedenberi | vermemek | 19 İkinel Teşrin 1934 — N po Va şam mİ VAKİT Kisu amman, Bu asırda cine, periye inanılmaz! em mmm m isi imi ik in MANEN Sehir easaamnamıan manı İloberleri $ HAMDULLAH SUPHİ BEYİN ISMİ — Bükreş elçisi Hamdullah Sup- | hi Beyin avukatı, Fatih Sulh mahkeme sine müracaat ederek Fatih nüfus me- murluğunda müekkilinin isminin Ham» di olarak yazılmış olduğunu bildirmiş ve bunun düzeltilmesini istemiştir. $ YARALI ÖLDÜ — Beş gün ev- vel Balatta ağır surette yaralanan Hak- kı Efendi Musevi hastanesinde ölmüş- tür. $ AFEDİLDİ — Adana bapisha- nesinden İstanbula getirilmiş olan yir- Yalvaçlı Nedime hapishaneden mi seneye mahkâm felç gelmiş olduğundan çıkarılmıştır. $ BİR SAHTEKAR — Üsküdarda tütün deposu muhasebecisi Ziya Beyin imzasını taklit eden İsmail Hakkı yaka- lanmış, tevkif edilmiştir. $ IKİ SENE HAPİS — Memur bu- lunduğu sırada sahte vesika yapan Sup- hi Efendi iki sene hapse mahküm ol- muştur. , $ RUAM MÜCADELESİ -- Ay ba. şındanberi devam eden ruam mücade. lesi on gün sonra bitecektir. Şimdiye kadar sekiz bin hayvan muayene edil. miştir. $ İKİ MANİTACİ YAKALANDI — Bandırmadan İstanbula gelen Meh- met Efendinin paralarını dolandıran Abdurrahman ve Süleyman yakalanmış« lardır. $ BENTLER YOLUNDA KAZA — Büyükdere bentlerine giden Talibin 529 numaralı otomobili devrilmiş, Ha- san Efendi yaralanmıştır. $ KALEMLERE KİMSE Gİ. REMİYECEK — Maliye Vekâleti gön» | derdiği yeni bir tamimde başkasının na» mına maliye dairelerinde iş takip edil esini yasak etmiştir. $ ŞOFÖRLER CEMİYETİNDE — Şoförler cemiyeti intihabatında yalsuz» Vuk olmadığı anlaşılmıştır. Yeni ESERLER Dün ve yarın Terci külliyakz Sayı Fransuva Moryak Peyami Safa ii Engerek Düğümü UN İstanbul — 1084 Fiatı 60 Kuruş Dağıtma yeri: VAKIT Matbaası EE ZE) çevrilip onları birleştirdiklerini okurdum. Her genç kız gibi benim de hayalimde böyle müphem, bula. nık münasebetler yaşardı. Hattâ Harbiye mektebinde okuyan ak» raba çocuğu lâkırdısı geçtikçe hep bu hayallerin tesiri olacak i- çimde garip bir kuruntu duyar - dım. Fakat bu ham ve sönük duygular iç bir zaman canlan « madı. Ergin Foçaya geldiği zaman kim bilir belki de içimden geçen o toy ve ham duyguların sezilme- sinden korkarak ondan bir düş- man gibi kaçtım. Fakat bütün bu kaçışlar hır - çınlıklar âdeta harlı, alevli bir a» serpilen küller teşin üstüne (Devamı var