19 Kasım 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

19 Kasım 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

rr” ilMı | Na, 30 An sü DER "tör ieşlalar isyan etmişti. Musun, İği mektupta: “ Şehrin ana gibi muhafaza edeceğini biliyor mg | saray anbarındaki erzak ta tüken- | yor. | sarAY | rin katılmasiyle seri bir terakkiye bat- | mu? 5 r yl İl nın meşhur di Aram, ekti b, ehri, “ gece güneş doğma- ii töre larını Makedon - vu “recek ve sabahle - Saye) i İskendere tes- ta (İskender) in bütün HİR eğme baştan baya in İ Meri he inanmıştı, (Zaten Meni dönen (İskender) İğ tetlerinin beşte üçü - işti, , Züneş henüz batmış - K vüyge yarından birinin di- ” Mü yukardaki do- iş) İYe işaret veren za - a Adam görünmüştü. t mazgalları arasından e an İran nöbetçisi, ala" ta seçilen adamı görün Lİ i N a Y tam, 4 N al ti iş, Umdarın muhafızların - 1 *eldi. N N tek Arzamese haber ver - © telâşla kalenin üstü - ii nı, Babilden selan.mır.» gidi a in muhasara ordusu iu İpi, Zeride konaklamıştı. , m artan karanlık or » iNlay,, 81 için, Babilden ge - ita, Söbetçiden başka kim- A işti, n i m iple yukarı » yi fedaisi kaleden Yel PCA geniş bir nefes Skar mdan < bir ceylân a rak Arzamese uzat Bi, edi, Bağ tubu / a ei mabetlerde o, du, iniz için sabahlara t ayy diliyor ! N te ükümdar tarafın - Ne İY Aça, Yolda giderken Ba muhafıza soruyor - daiyi yanma alarak e N Mey dar A buraya neden ©r göndermedi? muhafız alayların * a yların * Meşg Ker kalmadı. Dârâ LU ! ve mukavemet , b | Mepa #muştu, z sarayına gelmişler» a İçin, de ya, halkın yiyeceği N bayaa a aş Ni am ed & açi edecek olur Naş oktan birbirini yiye - Ber : sal yu Bara, baha kadar yüzler- | sin nl, v A pılarına top : Şe .. Ekmek isteriz! i ai orlardı. tçi i Sl saray anbarın- ediyordu. Artık ğ em ine A Pm. ENDER hükümdar | Muhasara | am Nem 8 er ve GE İZLİ yi YAZAN: ISHAK FERDİ be gerefimizi düşman elinden 8U Kürlaracaksın Arzames! Hükümdar, Arzamese in anahtarını kendi uml!,,diyordu meğe başlamıştı. Babilden gelen muhafız, kapısı önünde kalabalığı görün < ce Arzamese: — Bunları neden dağıtmıyor- sunuz? Demişti. Arzames halkın er - zaksız kaldığını o ve açlıktan bir çok kimselerin öldüğünü vebu yüzden kendisinin de çok muzta - rip olduğunu söylemişti. Saraya girdikleri zaman Arza- mes her şeyden evvel hükümda » rın mektubunu okudu. Dârâ, sadık ve azimkâr ku- mandanına yalvarıyordu: “Makedonyalı serserinin bü - yük bir ordu ile Boğaziçinden ge- çerek Sind havzasma kadar gide- ceğini kim tahmin ederdi, Arze - mes? (Persepolis) in yüksek ve müs- tahkem kaleleri önünde konaklı - yan Makedonya ordusu, ergeç se- nin sarsılmaz irade ve metanetin karşısında açlıktan kırılacak ve İ muhasaradın vazgeçerek dönüp İRC 0İİ İK ema Bütün Babil senin bu serseri - ye karşı mağlüp olmamaklığın i - çin mabetlere koşuşuyor ve ma - butlardan Zafer ve metanet dile - niyorlar, senin demirden kuvvet - li iman ve idarenin zayıflamama- sına dua ediyorlar, Azames! Kaç günden beri düşman içi » ne gönderdiğim hafiyelerin getir- diği cevaplar beni memnun ede - eek mahiyettedir. Düşman erza - kımı tederik edemiyor. - Açlığa, hattâ susuzluğa mahkümdur. Eğer Persepolisin anahtarları senden başka birinin elinde bu - lunsaydı, merakımdan yüreğim parçalanır o Ve beynimin içinde sonsuz volkanlar tutuşurdu Aza - mes! Sen bir kalenin anahtarmı, bir sehrin kapısını kendi namus ve şerefin gibi, hattâ ondan daha iyi muhafaza etmesini bilirsin (Mogabizos) Trakyada nasıl düş- mana teslim olmadı ise, (Perse- olis) te de Arzames, tepki onun gibi, Makedonyalı serseriye canlı olarak teslim olmıyacaktır, değil mi? İ ütün İrenile Bütün İrer r, İskender top - tığı günden be- rağımıza ayak bas ri tek bir ümit ve imanla yaşıyor- lar: Aslan yürekli Arzames, İra - nilerin yere düşür imek istenen namus ve şerefini düşman pençe- sinden kurtaracaktır! Ben de böyle ümit ediyorum, şt Ben de böyle temenni | ve şerefimizi ları altına düş - kurtaracak - Arzame! ediyorum: Namus hu gerşerinin ayak mekten ancak sen ' Yıllardan beri şarap içmiyen | ihtiyar kumandan bu mektubu 0- | kuduktan sonra, #arayın anbarım- dan bir deşti şarap getirterek iç - başlamıştı. iğ ki, (Dârâ) nın. Hayır, $ — VAKIT 19 İkinci teşrin 1034 sene Türklük acunu VAK11'ın Edebi Tefrikası No. 79 area sesauaa Türkmenler Kanadı Yaralı Kuş Bir dil ve imlâ lügati yapıyor'ar Taşkent, (Tas) — Devlet fenni a- Nakleden : Selâmi Izzet üz Vakit geçiyor. Ferdi telgraflar Ben ha övünü yatımla övün! - aldı. Her telgraf onu biraz daha | yor musun? SİİR; raştırmaları Türkmen enstitüsü, bu #e- | serseme çevirdi. Fakat bu sersem» nenin 20 İkinci teşrin ayı için Türkmen | liği aşka atfediyorlar, © dil ve imlâ lüğatinin birinci cildini ha Bir gün öğleden sonra ahbap - zırlıyor. Bu ciltten yirmi yaprak ve lariyle otomobille geçtiler inn 5 otuz. bin kelime basılmıştır. İkinci | bula kim gelmek isterse bir kişi - cildi de matbaaya verilmiş olan bu im- lâ lüğati Türkmen dilinin 1918 — 1919 yılına kadar bir on sekizinci asır dili olduğunu ve çölemen çobanlarla iptidai çiftçilerin kullandıkları kifayetsiz keli» yoktu. Geldiği melerden mürekkep olduğunu gösteri - İhtilâlden sonra bu dil, yeni sözle lamıştır. İhtilâlin ve sosyalist teşkilâ- tınm doğurduğu bu yeni kelimeler lü- ğate alınmıştır. Bugünkü hayatım icap ettirdiği eşyayı ve mefhumları anlat - mak için yeni köklerle yeri sözler yapılmıştır. Meselâ: Oturca — sanda liye, Tekiş maşini — dikiş makinesi, Kadi — kepiyyan — radyo — Oparlör gibi, lik yer olduğunu söylediler. Süheylâ bindi. İyi bir tesadüfle Ferdi orada zaman otomobil uzaklaşmıştı. Mırıldandı: i — Ne?.. Budane?. Gidiyor Şefik güldü: — Gitti bile. Ve ilâve etti: — Ne yapalım, kadınlar böy * ledir işte. Birden bire ( bu âşıka acıdı. Her halde kadınlardan böyle mu- amele görmeğe alışık değildi. Fer- Hususi bazı ıstılahlar yaratmak diye nasihat etti: mecburiyeti, enstitüyü bir ıstılah lü- gali yapmağa sevk etmiştir. Şimdilik aşağıdaki kollara ait lüğatler neşredil- miştir: Askerlik bilgileri lüğati, edebi ve tomi İügati. İktısat ıstlabhlarına ait Tügat te maden sanayii lüğatleriyle siyasi lüğat rilecektir. Dünya edebiyatı klâsiklerinin eser - lerinden mühim bir kısmı Azerbaycan» da Türkmen diliyle neşredilmektedir. edildi. Bu yılın sonundan önce Vik- İk N 0 Don Kişotu ve leri çıkacaktır. Taşkent'te spor Geçen ay Taşkentteki Dinamo sta- dında Taşkentle Odesa futbolcuları kar- şılaşmış, Odesalılar pek güzel oyna” sonunda 2 — 4 Taş makla beraber, kentliler kazanmıştır. Bunlardan Taşkent futbolcularından Muhittin oğlu ile Kerim oğlu büyük muvaffakiyet göstermiştir. ALİ MERDAN BEY — Azerbay- canın eski parlamento reisi ve murah - haslar heyeti başı Ali Merdan Bey Top- çubaşiyef'in öldüğü Berlinde çıkan Türkistan mecmuasında okunmuştur. İŞAN HOCA — Türkistan mec» muası, Türkistan mültecilerinden İşan Hocanın da öldüğü haberini vermekte- dir, ranilerin bir tek ümidi vardı: Ar - zames. Kendisi.. Arzames biraz daha metanet ve mukavemet gösterecek olursa, İskender de ordusiyle beraber aç- lığa mı mahküm olacaktı? Dârânm hafiyeleri acaba hü - kümdara hakikati mi söylemişler di? Koskocaman bir milletin şeref ve namusu, hayatı şimdi (Arza - ğim. mes) in eline mi düşmüştü? Dirâ o güne kadar hiç bir ku- mandana bu derece eğilmemiş, bu kadar çok yalvarmamıştı. Dârâ icabında ordunun başı - na geçerek derhal yola çıkan ve düşmanını - ne kadar uzakta o » Tursa olsun « takibe çıkan bir hü - kümdardı. Fakat, (şimdi hangi ordunun başına geçecekti? smai lügat, riyazi bilgiler lüğati, ana- medi. makineye verilmiştir. Yakmda ziraat, | mısınız? Güstav Floberin Madam Bovari'si neşr Maksim Gorginin eser- yalnız (Dârâ) nm değil, bütün İ- — Artık bu sevdadan vazgeç. Biliyorum, kolay değil... Fakat çaresiz.. Her şey unutulur. “O kız bana vız gelir!..” diye- Şefik sordu: — Daha burada çok kalacak — İki gün daha. Bir telgraf neşredilerek gazete okuyucularına ve - bekliyorum. Lâkayt olmağa çalışan bir ta - Dünyâ edebiyatı klasikleri) vırla ilâve etti: — İşlerim çok bozuldu. Sizi fazla rahatsız etmek istemezdim.. — Bir tavsiye. Kendi kendin » den nasihat al. Ben müşkül anlar- da kimseye bir şey me kendime işlerimi resini bulurum... Kimsenin kim - seye yardımı dokunmaz. Açık söylüyor... — İşin içinden çıkmak lâzım geldiği de açık. Şefik Bey onu kovuyor... Fakat o Selmayı nerede bulacağımı bili - yor. Ona ancak Selma yardım e debilir... Selmaya söyledi: —Üç gün sonra resimler, mektuplar, bütün dosya kocanm eline geçecek. Emeretti: — Buna mani ol. — Mani olmak isterdim, fakat elimden ne gelir?.. Öyle ihtiyat - sız davrandım... ki. — Evvelâ inandım, artık inan- mıyorum.. — Ne zannediyorsunuz? — Kendinizi kurtarmak için beni tehdit ediyorsunuz. -— Farzedelim ki, böyledir.. Titriyordu. — Dikkat ediniz. — Siz dikkat ediniz. İnsan ba- | zı yaptığı şeylerin pahasını ver - melidir. , Li Kocama her şeyi söyliyece- — Tecrübe et! — Vallahi söyliyeceğim. — Affetmez.. — Eder... — Hayır. Artık seni sevmiyor. |. — Ben aksine eminim. — Seni bırakır, senden ayrı - | lır, Başkasını seviyor. — Kimi? — Süheylâyr. — Sersemsin! — Doğru söylediğimi biliyor - Demek ki, Babildeki ordular | sun.. Ne yapacaksım?.. da isyan etmişti! (Devamı var) — Beni bırak. Acı bana sormam. düşünür, - kendi - düzeltmenin ça- — Artık git, Bir daha yüzünü görmiyeyim. — Gidiyorum. o Son defa bir kere daha sorayım. Hayır mı? — Hayır! — Öyleyse sen bilirsin. Serin, tatlı bir rüzgâr esiyor.. Kıyılar hafif hafif dalgalanıyor... Selma her şeyi (o söylemek değil, her şeyi haykırmak için yanıyor. Himayeye muhtaç. İyiliği, ihti - yacı olmadığı müddetçe inkâr et- ti, Fakat şimdi artık var kuvvetiy- le, var imaniyle inanmak istiyor.. Şefik karşısına çıktı.. Halin « den şüphelendi: — Ne var? — Seninle konuşmak istiyorum Şefik. - : — Söyle. — Eve girelim. — Sahile inelim. — Hayır eve girelim. Selma, kocasının O ayaklarına kapandı. Gö fe — Uzun lâf: bırak. Kısa söy « le. — Hiç şüphelenmedin mi? — Ben her şeyden şüphe ede » rim, Ne söylersen söyle beni hay » ret edeceğim sanma. Biraz evvel kolaylıkla her şeyi söyliyebileceğini sanmıştı. Para vererek rezaletin önüne geçmek kolaydı... — Sana yardım ederim.. O a * dam mı? — Evet, Selma lu, Güç nefes alıyordu. Bu önünde diz çökmüş ağlıyan kadından Şefik nefret et- ti: ondan bütün bütün soğudu.. Uzaklaştı. Yalnız acıdı... O, beşe- rin her güçlüğüne acırdı. — Artık aramızda hiç bir ra — bıta kalmadı.. Çocukların hatırı için senden resmen ayrılmıyaca » ğım. Fakat artık yalan istemem. — Çocukların başma yemin ederim ki.. — Sus!.. Çocukları karıştırma. Ve anlattı. Herşeyi anlattı. Doğruyu söyledi. Onu, bir çek im- za etmekle kurtarabilirdi.. — Ondan sonra ömrüm olduk- Şefik mosmor olmuştu.. Yum - ruklarını sıkmıştı.. Öfkesini yen » meğe çalışıyordu.. Selma haykır - dı: — Öldür beni. — Haydi kalk.. doğrul.. Selma kurtulduğunu hissetti. — Kabahatim var, dedi. Fa - kat sen beni seydiğin müddetçe sadıktım. Fakat birdenbire bana artık yabancı olduğunu hissettim.. Zaten o adam da söylemişti.. — Daha ne söyledi? — Beni sevmediğini. Başka birini sevdiğini. — Kimi? — Süheylâyı. (Devamı var) Matbaamıza gelen eserler: Çocuk hikâyeleri Yeni Adam gazetesi tarafından çe» kitap neşrediliyor. Birinci kitap çık- mıştır. 32 sayıfak ve bol resimlidir. İçinde dört hikâye ve bir çok bilmece- ler vardır. Bu neşriyat İlhami Bekir Bey tarafından idare edilmektedir. Tav- — Hiç kimse bana acımıyor... | siye ederiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: