Karısını döven koca ME Yazan : Selâmi İzzet (Dünkü nüshadan devam) — İkbal Hanımın ayağından başka basacak ayak bulamadın — Elini sürsene göreyim.. Şöy- le parmağımın ucuyla dokun.. Bey üçüncü kata çıkar. Hanım mı?. arkasında. Başmı acı acı sallayarak: — İkbal Hanım sarışındır, sa- e AE; rışındır, sarışındır... Parmağmla —OÖf cevap değildir... Cevap | dokun bakayım... ver bakayım. İ Bey tavan arasma çıkar. Ha- nım arkasında. — Burada yalnızız. Kimse gör- mez. Şahit yok. Haydi bakayım, elini kaldır da vur. -- Hanım beni deli edeceksin.. — Yahu ne demek istiyorsun? | — Hakkın vardı. — Dedim ya.... — Deyişten deyişe fark vardır. — Karıcığım başım ağrıyor, ra- | hatsrzım, haydi gidip yatalım. | Sus... — Öyle ya, insan haksız oldu | o— Sarışındır diyorum sana. mu, hastayım der, işin içinden çı — Birs. İki. kar... Bir saattir odada dolaş - | — Sarışındır, sarışındır, sari maktan ben de hasta oldum. Ba- | şındır. şım dönüyor.. — Üçt!, — Ben gideyim de sen rahat — Sarışındır. rahat otur. — ALI. Öbür odaya geçer. Karısı peşi | Karısma bir tokat atar, sıra gider, Bir an kendisi de şaşalar. Ha - nım ağlamağa başlar. Bey mah- cup bir tavurla: — Karıcığım, çok affedersin... — Hayır kocacığım, ben senin canmı siktrm, Sen beni affet. Şimdi gözümün önüne geliyor. Ben yanılıyor, beyhude yere inat ediyordum. İkbal Hanım esmer- idir. Onu Behice Hanımla karış- e adadık“ bar | #erdrm, Kusuruma bakma. N.TİÇE dedim, beni rahat bırak yahu... Allah rızası için çekil başımdan. Tokat sesiyle kiracılar uyandı. Bey yemek odasma geçer. Ha- Tavan arası çöküyor sandılar. nım. arkasmda,. Hepsi kalkmışlar, kapılarının eşi- — Yoo... Terbiyesizliğe baş - ğinde durmuşlar, kol kola tavan lama... Sinirli olmak başka, ba | arasından inen karı kocaya bakı- şı ağrrmak başka, terbiyesizlik et- yorlar. Bu bakışlar, sanki şunu — Bilirsin ya, ben inatçılıktan hoşlanmam. Hele karşımda su- rat ederlerse ifrit olurum... Hak- | Wi olmak kabahat midir?.. Ikbal İ Hanım sarışın olmuş, esmer ol - muş, benim umurumda bile değil. Fakat madem ki sarışındır. Ha- yır esmerdir diye, inat etmene mana veremiyorum, mek gena başkadır. demek istiyor: Bey mutbağa geçer. Hanm “Ne çocuk şey bunlar. Ne de arkasında, çok sevişiyorlar... Sanki odaları — Erkek dediğin surat etmez, yokmuş... Kedi gibi damlarda kafa tutmaz. Bir an hiddetlenir, | geziyorlar. sonra geçer... Meselâ Mehmet SON gibi. « — Şu anda ona hak verdim. — Ne dedin?... Ne demek is- Hyorsun yani?, — Bir şey demedim, bir şey demek istemedim... Rica ederim beni rahat bırak, Tepebaşı Belediye Bahçesinde ŞEHİR TIYATROSU San'atkârları tarafından Perşembe akşam; saat 21.30 da atana Belediyesi Yan taraftaki Küçük odaya ka- çar. Karısı arkasmda, Yalova — Mehmet karımı tokatladı | türküsü ona hak veriyorsun öyle mi? | (© 3 perde Yölisa sen de mi onun yaptığını “ yapacaksın?... Sen gözünü iyi aç | Büyük operet “ta, yüzüme iyi bak... Alimallah | gözlerini oyarım. Ben Hatice de- #ilim.... Yanağnı uzatır. Vur ba - aym!. Vur da göreyim seni... Kaldır elini, Bey üsületle iter Vursana.... Zor biraz... dikkat et, parma” fm gözüme girdi. © —Bmrek elimi... Şimdi yan- | gm var, katil var, imdat, can kur- | Nakili: L Galip Besteliyen: H. Ferit Yağmurlu havada kışlık sabede, Beşiktaş, Şişli, İstanbul ciheti trarovayları temin edilmiştir. temsiller | Ankara Hanımlarına ismet Paşa kız enstitüsün- > taran yok mu diye bağırırım. den diplomalı Fahire ve Saadet © — Koruştrken ellerinle konuş: | Hanmalar Ankarada tersiha - sila nelerini açtılar. İyi ve zevki - nizce giyinmek, bunun içih, ne kumaş, ne para kaybetme. mek istiyorsanız Fahire Hanr- mın modanm bütün incelikle - rini milli zevkimizle anlaşr- maktaki ihtisasından istifade etmelisiniz. Terzihanenin levhasmı Ad- liye Sarayı tarafından Işıklar caddesine baktığınız zaman göreceksiniz. : — İkbal Hanım sarışmı diye be- nl dövmeğe kalktm... Hele bir o tecrübe et bakayım... Tecrübe ek... — Şimdi çıldıracağım !. © Bey birinci kafa çıkar. Hanım arkasmda. — Sen de karısını döven erkek- Yöre benriyorsun... Beni döv ba- kayrm!. Bey ikinci kata çıkar. Hanm| ami İ HİKAYE) a 4 » a ava N Pazartesi | > 47 Ağastos | © s Ji 14 R. Ahir ” | Güz doğuşu 5.24 aa Gün batısı 1a.S8 185 Sabah kamazı 421 4m | Öğle namazı 216 ı2is İrindi samaz, 11.59 15.58 Akşam maraz 8.57 18,81 Yatsı samanı İ RADYO | İSTANBUL: 18,30 Fransızca ders. 19 Operatör Des çent Küzm İsmali Bey tarafmdan konfe- rana, 1930 Türk miki neşriyatı: ÇEkrem, Ruşen, Cevdet, kemani Cevdet, Şeref, Ib. rahim Beyler ve Vecihe, Belma Hanım. lar). 1120 Ajans ve borsa haberleri. 21,80 Stüdyo orkestrası, hafif vemsiki, s2 Khi, VARŞOVA, 1345 m. 2040 Piik — Musmhaba 21,12 Hafif wwsiki. 3149 Maberler. 2312 Orkestra. 2249 Piyano konseri. 28,10 Umumi harp batıraları. 28,25 Dans itsikisi, #23 Khz. BÜKREŞ, 364 m. 19 — 15 Gündür meşriyni. 19 Haber, ler. 19,85 Radyo orkestrası. 20 Üniversin. 20,15 radyo #rkestrasmın devamı, 21 Kan terans, 2145 Kuartet odu müsikie, 2145 Fenni ratibahaan. 7? Rus şarkıları ve mü- «likle, 22,36 Viyolonsel, 15 Haberler. 28,30 Kakhveban emusikisi (nakil). Khr, FRAG, 470 m. 1.30 (İstanbel) isieli şark mosikisin- den mürekkep neşriyat. 22 Saat ayar, 22 orkestra mwsfilal, 25 Saat ayarı — Ha, berler. 2815 Pik — Haberler, 845 Khz. BUDAPEŞTE, 880 m. 20,45 Sigan musiki, 2150 Haberler, 22,10 Rayterin idaresinde opera OFKAStrANI, 23,30 Dans meslklel, 24 Salon orkestrası. 682 Khr. VİYANA, S0 m. 20,10 Masahabe. 2025 Holzer radyo orkestrası. 1130 Masahabe, 29 Orkesira konseri © Çicunrtet). 2830 Haberler. 2850 Gere Konseri, Vapurculuk Türk Anonim Şirketi Istanbul Acentalığı Liman han, Telefon: 22925 İzmir ve Mersin sür'at yolu Sadıkzade “ie Ağustos Cuma şünü saat 11 de Sirke. ci rıhtımından kalkarak doğru Iz mir, Antalya, Mersine gidecek. D3. !g müşte bunlara ilâveten Alanya, Kül. lük, Çanakkaleye uğrayacaktır. Cuma Armutlu tenezzüh seferleri Cumartesi gününden maada her gün Mudanya yoluna Tophane rih- tımından bir vapur kalkar. Cuma Armutlu tenezzüh seferlerini ya- pan vapur İstanbuldan sâat 8,30 da, diğer postalar 9,30 da kalkar- lar. Tenezzüh postası ayni gün Ar mutludan 16,30 da döner. l | Cümhuriyet Halk Fırkası İs -! tanbul vilâyet merkezindeh: o | Menemende Ayyıldız tepesin- de taş yapısı bitmiş olan Kubilây âbidesinin bronz figür dökümü 25 - 8 - 934 Cumartesi başlıyarak on gün sürümü eksiltmeye çıka - rilmiştir. Eksiltme (kapalı zarf yolu ile yapılacaktır. Zarflar Ey- lâlün beşinci günü saat on beşte C. H. F. İstanbul vilâyeti (o idare heyeti omerkezinde açılacaktır. Figürün maketi İstanbulda Cer - rahpaşada Bulgurpalastadır. Ek- siltmeye girmek istiyenler fenni şartname ile mukaveleyi okumak için Cumadan başka her gün sa - at dokuzdan on sekize kadar İs- tanbulda Cümhuriyet Halk Fır - kası İstanbul vilâyet idare heye - tine baş vurulabilir K İ Arsen Lüpen, oğlunun düşmanı mı? — Katiyen şüpheye (mahal yok. Destere yerleri ayandır ve çok tazedir. Roland dedi ki: — Hemşirem bir haftadan be- ri her gün ve ayni saatte kayığı almağa gidiyordu. Demek olu - yor ki, kız kardeşimi öldürenin bundan haberi vardı ve herşeyi hazırlamış bulunuyordu. Raul başını salladı: — Hâdisenin zannettiğiniz tarzda vukubulmuş olduğu fik - rinde değilim. Katilin, hemşire - nizin gerdanlığını çalabilmek i - çin onu suya atmasına ne lüzum var? Ansızın hücum, su kenarm - da iki üç saniyelik bir boğuşma ve ondan sonra da kaçmak tama- men kifayet ederdi. İstintak hâkimi büyük bir alâ- ka ile sordu: — Şu halde sizin fikrinize gö- re bu çirkin tuzağı kuran bir baş- kasıdır? — Öyle zannederim. — Pekâlâ bu kimdir ve bu tu- zağ, niçin kurmuştur? — Bilmiyorum. M. Ruselen hafifçe gülümse - meden kendini alamadı ve: — Mesele karşıyor, dedi. Bu takdirde katiller ikidir. Bunlar - dan biri taammüden katıl tertibatı yapmıştır, İkincisi de bu tertibat- ıan tesadüfen istifade eden hakiki Katıl.. Fakat bu Katil Bahçeye NE reden girmiş olabilir ve nerede gizlehiyordu?.. Raul, amca Gaverel'in oturdu- ğu “Oranjeri” köşkünü parmaği- le göstererek: — Orada! dedi. — Şu köşkte mi? : Kabil değil. Bakınız, köşkün bütün kapıları ve pencereleri sımsıkı kapalı bulunu- yor ve bundan maada kapakları ! var. Raul kayitsizce cevap verdi: — Pencerelerin ve kapıların ka- pakları var, fakat hepsi sımsıkı kapalı değil.. — Öyle mi? — Kapılardan biri, şu en sağda bulunanı ve ayni zamanda (hem | kapı, hem de pencere olanı kapalı İ değil. Bunun her iki kanadı içeri- den zorla açıldıktan sonra hafifçe kapanmış. Gidip görünüz müfet- | tişbey.. — Köşkün sokağa bakan ön cephesindeki kapısından girmiş olduğuna şüphe yek. — Uydurma anahtarları vardı. demek? — Hiç şüphesiz. — Ve bu yeri Matmazel Gave- rel'i hem gözlemek, hem de icabım da ona hücum etmek için intihap etmiştir. Çok garip! — İstintak hâkimi bey, benim Kendime mahsus bir fikrim vardır. Fakat M. Filip Gaverelin dönme- sini beklemek lâzım. Dün Mat- mazel Roland kendisini telgrafla hâdiseden haberdar ( ettiğinden, Kan'dan dönecektir. Orada oğ - lunun yanında istirahatte bulu - nuyordu. Her dakika (o gelmesi bekleniyor. Öyle değil mi Matma- zel?, Roland cevap olarak: — Evet, dedi, şimdi burada bur» A AŞ ŞA EY e ENE, ŞE Yazan: Maurice Leblan i lunması lâzımdı., Bu sözleri uzun bir süküt teki? etti. M. d'Averni'nin otoritesi dinliyenlere hürmet telkin etisif bulunuyordu. “Bütün söyledikleri" nin hakikate yakın olduğu hist€ * diliyordu. Tezatlara ve imkân” sızlıklara rağmen kati hakikat 9” larak kabul ediliyordu. ii Baş müfettiş Guso “Oranijeri* köşkü önüne dikilmiş, hakikate” açık olan kapıyı tetkik ediyor, mf” murlar yavaş sesle birbirleriyl? konuşuyor ve Rolzd da © sesiz” ağlıyordu. Felisiyen Sarl ise Rolanda, kâh M. d'Averni'ye b kıyordu. Sükütu bozan M. d'Averni ok du: — Siz, istintak hâkimi bey, me selenin karışık olduğunu söyle! niz, Evet, nisbet kabul etmi kadar karışıktır. İşte bu gibi hâ“ diseler karşısındadır ki ben, gö” düklerimden ve anladıklarımda” şüphe eder ve hakikatin muayye bir hatta girmesini temin için gör” düklerimi sadeleştirmek cihetinf meylederim. Hayatta böyle muh” telf hâdiselerin ayni zamanda bif” birine karışması vaki değildir. Bu kabil değildir. Kader, haileleri bu suretle bir arada toplamaki? eğlenmek itiyadında değildir. T8 savvur ediniz: On iki saat zarfın” da bir tuzak, bir boğulma, © bif batma, bir hırsızlık, bir ölüm, iki ölüm ile neticelendirilmek mâks#” dile yapılmış ve ölüm ile netice” lenmesi kabil bulunmuş olan dah# iki tuzak! Bütün bunlar karmak#” rışık, hayvanca, âbes ve ga insani şeyler... Evet, doğrusu, bu kadarı fazladır ve bütün bunls" rın sebebi ne? — Bütün bunların sebebi ne? — İşte ben de bunun için birbi”. rine karışmış bulunan bu hâdiselef arasında, bunların bir kısmını bif tarafa, diğer kısmını da diğer bif tarafa ayıran bir çizgi olup olme dığını valhasıl, dallı budakir bif tek mesele yerine, tesadüf eseri © lan bir noktada birbirine karışmıf iki tabii hâdise olup olmadığı"! soruyorum. Eğer keyfiyet be merkezde ise iki hâdisenin birbi" rine karıştığı temas noktası bu" lunduktan sonra vâziyet aydin © lanmağa başlar. İRELİEİEFEEİ ETER EFTEEL EFE, EE BİTİ 5 dedi 2 SEE İEİİİ Lİ, ge Fr r yağ ; M. Ruselen gülümsiyerek: Tan 7 — Oh, oh, dedi, hayal sahasın* | &, sü giriyoruz. Dayandığınız bir delili” Yoruz niz var mı? B — Hiç bir delilim yok, fakat ir ere pat itibariyle bazan deliller maf” Mağ il tıktan daha az ispat kuvvetini h*” | da izdirler, Üvey f M. d'Averni sustu. herkes dü” şünceye dalmıştı. “Klematit., kö” künün arkasında duran bir otom0” bil gürültüsü işitilmişti.. Rolanf amcası M. Gavereli karşılamağ* koştu. Her ikisi birlikte cena?” nin bulunduğu salona gittiler. Bur dan sonra da M. Gaverel tahkiks* memurlarmın yanına geldi. Hi dise, bir kaç sözle, kendisine â*” latıldı. Raul d'Ayerni, M. Gaver€“ le köşkünün açık duran kapısı gösterip dedi ki: < £ z EŞİ! . EEFİŞ Eİİİ (Devamı vard. — y