Hakiki hikâye: Aslanlarla buğazbuğaza A Asyanın kızğın çölleri içinde se - yahat ediyordum. Arkadaşım yerli bir Kırgızdı. Hem bana yol gösteriyor, bem de benim kâtiplik vazifemi ya- piyordu. Mamaafih hamallığı da ya - İ na üç el ateş ettim. pıyordu demek lâzm. Çünkü yiye - | ceklerimiz hepsi onun sırtında idi. Arkadaşım buraların ile kurdu olduğu için: tam manası — Bey.. Dedi. Şu çölü görüyorsu » İ dı. Arkadaşımı hemen arslanm altın - nuz ya,. İki gün kadar sürer, Allah ve- | re de sağ ve salim geçebilsek, Burnu - muz kanamasa.. — Ne demek istiyorsun? — Yani. Bu çölden sağ ve salim geçen pek azdır da onun için söyliyo- rum, Taliimiz varsa kolaylıkla geçebi- liriz. Aksi takdirde. — Aksi takdirde arslanlara yem o- Turuz. Oğün öğleye kadar gitti oldu gittik. Nihayet ortalık iyiden ii ye karardığı bir yerde gecelemeğe ka» rar. verdik. Hava sicak.. Yakıcı bir rüzgâr esi- yordu. Gece olmasına rağmen bu rüz- Bu şiddetli, yakıcı imkânsız. gür kesilmemişti. rüzgâr altında uyumak ta Fakat o kadar yorğunduk ki.. temez gözlerimizi kapayacaktık. Arkadaşıma dedim ki: — Sen de, ben de yorgunuz. Bu işi nöbetleşe yapalım. Ben uyuyayım sen nöbet bekle. Ben nöbet bekliyeyim, sen uyu.” İster is- Ben çok yorğun olmadığım için ev- velâ nöbet beklemek istedim. Arkada- şım yattı, uyudu. Bu esnada bilmem nasıl oldu. Bir. denbire keskin bir ıslık sesini andıran bir ses bütün civarı çınlattı. Benim kulağımda da öyle felâketli bir akis yaptı ki. Az kalsın düşüp bayılacak- tım, Kendimi kaybetmemek için dudak- ları msırdım. Korkudan o kadar çok ısırmışım ki, sıcak sicak akan kanla - Jar boynumdan aşağı inmeğe başla - dı. Bu seşi bir ikinci, bir üçüncü ses takip etti. İnsan sesine benzemiyen bu sesler yükseldikçe asabımı büsbütün bozuyordu. Arkadaşım ise rahat ra » hat uyuyordu. Onu güzel uykusundan uyandırmak ta istemiyordum. Nöbetim bitinceye kadar bekledim. Sonra arkadaşımı da uyandırdım. Bu #snada sesler de biraz kesilmişti. Bük İN 7 Ben yatar yatmaz uyuyup kalmı- şım, Çünkü yorgunluğa bir de sinir buhranı ilâve edildiği için takatim kal- mamıştı. Ne kadar uyuduğumu bilmiyorum. Birden bire müthiş bir tabanca sesi i- le uyandım. Gözlerimi şafak sökmek üzere ii Kuşturarak etrafıma baktığım zaman deli gibi oldum. Tam de büyük bir arslan ar- kadaşımın üzerine atılmış, onu ayak - larmın altına almış, gırtlağına bas mıştı. Arkadaşım cantnı kurtarmak gin çabalıyor, fakat muvaffak olamı - yordu. Nasılsa bir aralık tabancasını arslanın göğsüne dayayarak ateş et - mişti, Ben de bu gürültü Üzerine u - yanmıştım. Bu vaziyet karşısında ne yapmak Akşam | arslanlara lâzım geldiğini birden bire kestireme- dim. Fakat vakanın fecaati beni daha | fazla düşündüremiyordu. Derhal ta - bancama sarıldım. Üst taraftan arsla. Arslan köpükler içinde yere yıkıl. | dan çıkardım. Fakat biçare Kırgız çok | fena yaralanmıştı. Yerinden kalkacak kuvveti yoktu. : Gözlerini gözlerime dikti, — Efendi.. Dedi.. Ben ölüyorum. Köyümde bir tek yavrum, bir de ka - rım var. Karım nasıl olsa kendi kar- nmı doyurur. Fakat ah yavrum. Bu sefer seyahate çıkarken kendisini gö - rememiş ve doya doya öpememiştim. Artık ölüyorum. Hakkınızı helâl edi. niz. Bana vereceğiniz bir kaç kuruşu | varsa onu da oğlumun adresine gön- deriniz... Arkadaşım daha fazla söyliyemedi. Gözlerini bu fani dünyaya kapadı. Bu göl ortasında arkadaşımı na yapma, ; pi fımı düşündüm. Daha gideceğim yol bir günden fazla idi, Esasen çölü de | tanımıyordum. Yolu da tarif ile bula- caktım. Gözlerimden boşnan yaşlar a- rasında arkadaşımı kuşlara, kurtlara terketmekten başka çare bulamadım. Arkadaşımın üzerini aradım. Kü - | çük yavrusunun fotoğrafından başka | bir şey yoktu, Onu aldım. Hürmetle | cebime yerleştirdim. Felâket yerini kazdım. Arkadaşı - mt gömdüm. Baş ucuna da bir taş dik- | tim. Hıçkıra hıçkıra * ağlıyarak çölün korkunçluğu içine daldım. “İlk fırsatta arkadaşımın vasiyeti- | ni yaptım.” Şimdi ne zaman bir arslan sözü | duysam, aklıma Kırgız arkadaşım ge- Tir. Ve gözlerim dolar... Mekteplerde müsamere Tabiat dersleri: Geyik Dünyanın her tarafında geyik- ler vardır. Bunlara (Dağ keçisi, alageyik, karaca) denilir. Şimal buz memleketlerinde de Ren ge- yikleri yardır. Geyiklerin büyüklüğü öküz ka- dardır. Daha küçük boyda olan- lar da vardır. Geyiklerin hususi- yeti uzun boynuzları (o olmasıdır. Bunlar üç metre kadar büyür. Geyikler güzel ve sessiz hay- vanlardır. Fakat (OAmerikadaki geyikler çok cesurdur. Geyiklerin en güzel yeri gözleri ve boynuzla- rıdır. Bu boynuzlar dallar budak. lar salıverir. Fakat he» sene boynuzlar düşer sonra yenisi olur. Her boynuzun içi boştur. Yeni çıktığı zaman İ yumuşaktır. Sonra büyür ve ka-| | tılaşır. | Meter rzacdımsammadmar asndan Bunları Kızlara oyun Tatediğimiz vekile TİM e, Bu haftaki bebeğin esasını ben si- ze veriyorum. Siz de bunu daba bü - yük bir kâğıda resmetmek için çalış - | mağa başlayınız. Evvelâ ortadaki hanımefendinin resmini yapınız. Bu güzel hanımefendi bugün gezmeğe gidecek, en güzel el- biselerinden birini giyerek sokağa çık- mak istiyor. Fakat diğer arkadaşları - | nın elbisesi dahi olduğu için ken- disi düşünüyor. Hangisini giyeyim? İkisini de siz giydiriniz. Hangisi çok yakışırsa onu giyecek. Haydi bakalım? Oyunu biliyorsunuz. Ortadaki res- mi yaptıktan sonra ayni büyüklükte iki elbiseyi de resmedeceksiniz. Bun- ları birer mukavvaya yapıştıracaksı - nız. Sonra esas resmin üstüne koya - caksmız. zy Hilâl mektebinin müsameresi | | Aksarayda Hilâl mektebi ders senesi sonu münasebetiyle çok gü- zel bir müsamere tertip etmiştir. Müsamerede küçük yavrular tarafından (Gazi yolu) ve Cümhu- riyetin onuncu yıl dönümü) isimli eserler temsil edilmiştir. Güzel ve gürbüz çocuk müsabakası Dahiliye hususi kalem müdürü Ekrem Beyin kızı Zizi (Üç yaşında 19 kilo, boy 100 santim Güzel ve gürbüz çocuk müsaba * kasının müddeti bitti. Müsabakaya gelen fotoğraflardan ancak 3 tane kaldı. Fakat müsabaka * ya iştirak eden güzel ve gürbüz ço * cuklar Türkiyenin dört bir köşesinde hattâ hariç memleketlerde bulunduk” ları için bunları bir araya toplamak imkânsızdır. — Güzel ve gürhüz çocuk müsa * bakası nasıl yapılmalı? Okuyucularımızın en çok istedik * leri şekilde müsabakamızı yapacağız. Müsabakaya iştirak eden yavrulara bir çok hediyeler vereceğiz. Lütfen cevap veriniz. Ve SereerezErERi EEE SEİNE m 2 eki ireeeesessşeenersereı get eepeeei iie sız gşşeseısaf vız! 20 M serme sesemeeseessaeaes seazzieei ie ir Havaya iyiden iyiye bakalım.. İçin. | de yaşadığımız, kokladığımız, tenef « füs ettiğimiz hattâ rüzgâr şeklinde yü - zümüze, elimize temasını duyduğu - muz havayı göremeyiz. Acaba ne i- gin: Çünkü hava cam gibidir. Şeffaftır. Bakıtığınız zaman bir taraftan öbür tarafı görünür. Amma kendi rengi ol- | madığı için hiç bir şey görünmez, Tıp- kı cam gibi.. vayı ısıtıp su yaparız. Soğutup buz yaparız. O zaman biçimini, şeklini gö rürüz. Fakat havayı hava iken rengi- ni göremeyiz. Yazısız hikâye Cabi efendinin başın- dan geçenler. yay yy yy Gezici kuşlar kimdir Bazı kuşlar vardır ki, kışın bizim memleketimizden başka o memleketle- re kaçarlar. Yazın ortalık ısınınca tek- rar memleketimize dönerler. Bu kuşlar ne için böyle kaçıyorlar ve tekrar memleketimize geliyorlar, Bunları biraz düşünürseniz siz de bulabilirsiniz. Bir çok kuşlar vardır ki, yalnız sıcak iklime alışmışlardır. Meselâ bunlar leylekler ve kırlangıç - lardır. Kışın soğuk olduğu için bu kuşlar | hemen sicak memleketlere kaçarlar. Orada yaz mevsimini geçirirler. Yaza doğru tekrar memleketimize gelirler. Fakat kuşlar bunu bilmiyerek yapı » yorlar zannetmeyiniz. Bilâkis onlar bu:| rada yuvalarını yapıyorlar. Orada ya- 21 nyaşıyorlar. Kışın yuvalarını terke- derek gidiyorlar. Yazın tekrar doğru- ca yuvalarına geliyorlar. Maamafih bazı kuşlar da vardır ki, soğuğa, sıcağa tahammül ederler. Ve İ yorsunuz. Sandal mantarlı olduğu i gibi tatlı su içinde yüzen, deniz su » yunda da kolayca yüzemez. Hele tuzları fazla olan deniz veya göllerde ise yüzmek büsbütün başka bir iştir. Çok tuz olan denizlerde, göl lerde yüzmek çok kolaydır. Denizler de ise biraz daha zordur. Hele tatlı £ sularda yüzmek oldukça bir marifet * tir. Amma... Dünya ilerledikçe bunur İ da kıymeti kalmadı. Resimde gördü * değil ya. El ile işliyen sandal. San * dalın içine giriyorsunuz. Ve sırt üs * tü yatıyorsunuz. Ellerinizle gramofof sapı gibi bir kulup var. Onu çeviri * çin battığınız gibi kulupu da çevir mekle ilerlemeğe başlıyorsunuz. B* sandallar hiç bir dalğada batmıyor * muş. Ve kolu kuvvetli olanlara gör” de oldukça hızlı ğer. Tiller İ 750 okuyucumuza hediye veriyoruz Bu haftaki bilmecemiz şu cetveli” gördüğünüz sesli harflerin yanına ö7” le harfler koyunuz ki, güzel bir Kİ ismi olsun. Doğru balledenler arasında 190 © kuyucumuza muhtelif hediyeler ceğiz Hediyelerimiz arasında kol asi çikulata, pisküvi, kitap ve saire yar” dır. e" reslerinizi okunaklı yazınız ve ( ve Çocuk Sayıfası muharriri) adr gönderiniz. yy yg y başka memleketlere gitmezler. Işte ri Hal varakalarma isimlerinizi “ sebepten kuşlar o (Muhacir kuşla” (yerli kuşlar) ismi altında ayr"