5 Sporun yalnız vücudu çevik vel yun esnasında tahammül etmişti.. adalâtı çelik yapmakla kalmadığı, | âyni zamanda dimağı tazelendir- diği ve bilhassa insanlarda Gi ve metanet hislerini kuvvetlendir- diği çok defa yazılmıştır. İnsanla- rın metin olmaları ve hayatta her türlü istıraplara karşı göğüs gere-| bilmeleri hayatın tılısımı olduğu| için, bunu temin eden sporu çok! tekdir ederim. Yumrukçuların bazan kemikleri kırılır. Bu kırılan kemiklerin ekse- riya çene ve göğüs kemikleri oldu- ğu zannedilir. Halbuki bu kemik- lerin kırıldığı nadiren | görülmüş- tür, Yumrukçuların en ziyade el kemikleri kırılır, Yumrukçular de diğim kimselerin boksörlör oldu- ğunu tabii anlamışsınızdır. Öyle rivayet edilir ki bir yumrukçunun yumruğu ne kadar sağlam olursâ olsun, hasmının dirseğine isabet e- derse el kemiklerinden birisi kırıl- maktan kurtulamazmış, Avrupalı yumrukçuların bir çoğu, taş gibi sert olan kafa taslarına yumrukla- rını indirdikçe el kemiklerini par- çalamaktan başka bir neticeye va ramadıklarından dolayı zenci yum rukçularla çarpışmaktan çekinmiş-! lerdir. Çünkü el kemiğinin kırıl- ması şiddetli sancıları mucip oldu Zu gibi aylarca tedaviyi de icap ettirir. Fakat yukarda yazdığım gibi, sporcular ve bunların içinde en ziyade yumrukçular metin oldukla rtiçin, bazan kemikleri kırıldığı Kâldğ müsâbakaya devam eden; boksörler görülmüştür. Eski yum - rukçulardan Tom Şarkey'in öldü- rücü darbelerile meşhur olan Cim Zeffries ile yirmi tur devam eden çarpışmasında Şarkey'in beşinci turda göğüs kemiklerinden üç ta- nesi kırıldığı halde oyunu bırak-| madığı sonradan anlaşılmıştı. Ne kadar sokak koşucular; ve bisiklet yarışçıları vardır ki yarış esnasın- da ağır denecek kadar yaralandık- ları halde müsabakanın sonuna) kadar sebat edecek kadar metin ol duklarını göstermişlerdir. Futbol - sular içinde dahi bu gibi kahra- manlara tesadüf edilmiştir. Amerikalıların orta mesafe ko- | Şucusu Benzke koşu esrasında ra- kiplerinden birisinin. bilmiyerek #ivri demir çivili kundurasile vur: duğu tekmeden ayağında hâsil o- yaraya bakmıyarak müsabaka ya devam ettiği ve ancak hedefe Vâsıl olduktan sonra yaranm acı- sindan baygın bir halde yere yı ldığı o zaman gazetelerde okun- Muştu, Memleketimizde taammüm et- ük olan bir “at üzerinde Pole img vardır, Bu oyunun şampi- kı n Andrade'in el kemiği almıştı. Fakat oynanacak bir) den için takımın o Andrade'e şid- e ihtiyacı vardı. Doktor kırık pa durdurmak ve hissettir- Tela xn maçtan evvel Andra- miş İni yapmak iste-| işti, Besi dai bunu veddet- ii “Uyuşturucu madde elimin, zada SANMA ASAR ZERRE 3 hissini iptal eder. Halbuki elimin İYurttaş! ğ ” ag zade hassasiyetini mu -|E o Az, çok kazancından mutlakaği etmesi lâzm. Elim acırsa ğ tasarruf vazifendir, borcundur. ij 5 tahammül ederim, 8 (Bunu iyi bil, belle ve yap. & de hakikaten dediğini yap (ğ, Milli İktesat ve Tasarruf Cemiyet & Miş ve şiddetli acılarına bütün o- İeenemmenteesen aramiza Tabii metin olmanın da bir de- recesi vardır. Her ifrata vardırılan şeyin akıbeti vahim olduğu” gibi spordaki metanet ifratı da o öyle-! dir, Meselâ maruf yumrukçular-| dan Erni Şaaf ağır hasta idi. Be-! yin hummasından mustaripti. Fa-| kat doktoru aldatmış, hasta olma! dığını söylemiş ve Karnera ile yum İ ruk müsabakasına çıkmıştı. Hasta olduğu halde Karnera'nın hücum- larına karşı 13 tur mukavemet et- miş ve ondan sonra ölmüştü. Bazı müsabakalarda rakibin ya ralı olması öbür tarafın sporculuk kariyerini mahvetmesine sebep ol- muştur. Meselâ Norveçli ağır sik- let yumrukçusu Parat az zamanda rakiplerini yenerek kendisini ta- nıttıtrtmağa muvaffak olmuştu. Artık ağır siklet cihan şampiyonu olacaktı. Bunun için de Stribling ile çarpışacaktı. Porat'ın bütün ü- midi bu çarpışmada idi. Training esnasında rakip Stribling'in sol e -| linin kemiklerinden birisi kırılmış- tı. Stribling, en mühim silâhı sol &- li olduğu için müsabakanın tehiri- ni istemişti. Fakat boks müsabaka smı tertip edenler bunu kabul et- memişlerdi. Yalnız müsabaka baş- lamadan biraz evvel . Stribling'in kırık eline bir kokayin enjeksiyo - nu yapılmıştı. Stribling hiç bir sancı duyma - dan Porat'la çarpışmağa başlamış tı, Fakat Siribling sancının omu- vakkat bir zaman için dindiğini ve “Ml ç vi bıraz sonra daha t te kendisini göstereceğini biliyor - du. Onun için işini biran evvel bitirmeğe karar vermişti. Müsaba- kanım başladığını ilân eden gong çalındığı zaman Stribling bir müd det mutat olan temas hareketleri- ni yaptıktan sonra uyuşuk olan sol) elini birdenbire Porat'ın çenesine indirivermişti. Bu darbe Stribling” in elini büsbütün kırmış, fakat Po rat'ı da, bir dala yumrukçular sah nesine çıkamıyacak derecede mağ lüp etmişti. Dedikoducu VAKIT Gündelik, Siyasi Gazete tstanbul Ankara cadösei, (VAKET) yurdu TELEPON NUMARALARI: Yüz işleri telefonu: 24319 Idare telefogu : 11810 Telgraf adresi; İstan — (VARIT) Posta kutusu No ©€ ABONE BEDELLERİ: Türkiye Ene Senelik 1400 ke, 12000 Wer. 6 aylık w . uWw 5 aylık w . se . 2 aylık 100 w ILAN ÜCRETLERİ: Ticar! ilaların Dün sayfalarında Gun timi 80 kuruştan büşlar. İlk saylada 250 kuruja kadar çıkar. l Büyük, fazir, devami: ilin verenlere alt ayri tenzilât vardır Resiznli Unların bir salırı 10 kuruştur KUÇUK İLANLAR: Bir detası 30, Iki deası GÜ, Dç defa 60, | dört datası 75 ve on defası 100 kuruştur. Üç aylık ilân verenlerin bir defası meccr- endir. Dört satırı geçen Wünlerm fazla satırları beş kuruştan henâp edilir -|Bir kö Sporda metanetin ifratı Bir da zarar verir /! ! ve dalıp Ahmedi | belli olmuştur. kısım şahitler dinlenmiştir. Şahit- ; lerden çoğu inayeti görmediklerini Ahmedin sözüne şi olduğunu söylemişler ve tahki- kat evrakma geçen safahaları tek- rar etmişlerdir. Mahkeme gelmi- yen şahitlerin dinlenmesi için du- ruşmayı 24 temmuza bırakmıştır. yde günde iki cinayet oldu Malatya ağır ceza mahkemesi üç ay önce Arapkirin Gücü köyün- de geçen çifte cinayetin duruşma- sına başlamıştır. Ayni günde ya- pılan bu iki cinayet şöyle olmuş- tur: Köyden Mehmet oğlu Ahmet adlı birisi gene köy halkından Sü- leyman oğlu Mustafayı (o tarlada çalışırken öldürmüş ( ve cinayeti müteakip evine ( gelerek saklan- mıştır, İhtiyar heyeti yakayı duyunca bir atraftan jandarmaya ( haber göndermiş, diğer taraftan da kati- İbin bulunduğu evi muhafaza altma alarak Ahmedin kaçmasma imkân bırakmamak gibi tedbirlere teves- sül etmiştir. Bu arada ölen Murtazanın ba- bası kardeşleri ve hısımları elle- rinde çapa ve (o kazmalar olduğu! halde Ahmedin evi önüne toplan: mışlar eve girilip, araştırma yapıl» masını istemişlerdir. Fakat ihti» yar heyeti jandarma müfrezesi gelmeden önce eve girmenin doğ" ru olmadığını ve ikinci (o bir vaka çıkması ihtimali o olduğunu ileri sürerek bu isteği reddetmiş ve evin önünde beklemeğe devam etmiş- tir. Nihayet karanlık kavuşmuş, soğuk başlamış ve sokakta dur- mak güçleşmiştir. Böyle bir va- ziyette ihtiyar heyefi katilin evi önünde bir iki yerde ateş yakarak bekleyişi uzatmışlardır. İkinci cinayet işte bu sırada ya- pılmıştır. Dışarıda (o bekliyenler i içeriden yanık yanık sesler geldi- samanlığa saklanmış olan Ahme- din kanlar içinde yere serilmiş ol- duğunu görmüşlerdir. Ahmet al- dığı yaraların tesiriyle sekiz saat sonra ölmüştür. Ölmeden önce kendisini vuranların Murtazanın| adamları Remzi, Mahmut, Şaban, Süleyman ve Hasan çavuş olduğu" nu söylemiştir. Sonradan yapılan tetkikte ih- tiyar heyeti evin ön tarafmda bek- lerken, yukarıda adları yazılı a- damların arkadan bir ( pencereyi yıkıp genişlettikleri ve buradan e- yaraladıkları Muhakemede bir gözleriyle göre onu yaralryanların bu beş ki- Istanbul Kumandanlığı Satınalma Komisyonu ildnları, Istanbul kumandanlığı kıt- atı ihtiyacı için 32.000 kilo sade yağı kapalı zarfla mü - nakasaya Konmuştur. İhalesi 25 Temmuz 1934 cumartesi! günü saat 14 tedir. Taliple- rin şartnameyi görmek üzere her gün ve münakasaya işti- rak için de o gün ve vaktin- den evvel teklif ve teminat mektuplariyle Fındıklıda İs- tanbul kumandanlığı Satm - alma komisyonuna müraca - atları. (1) (8687) Şehir Mektubu : 13 — VAKIT 12 TEMMUZ 1934 ye Kaymaklı kurabiye nasıl | Kaymaklı kurabiye satıcılarından bir grup -—Höm peraya!.. Hön tane yuz peyraya!.. Yirmi tane bir çeyrek!... Şu yukarıki sözler tam bir kapuk taklididir ve bu taklidi yıl lardanberi, her yaz kenar mahal- lelerde kaymaklı kurabiye, kare - mela satan fakir (o çocuklar yapar. Yıpranmış bir çamaşır ipi ile boyunlarına astıkları külüstür işportacıkların, yahut ellerile gö - üslerine ( dayayarak taşıdıkları İ soluk mukavva kutuların içinde her gün sabahtan akşama kadar sokak sokak dolaşan ve ekserisi yalın ayak, başı kabak gezen bu yavrucuklar, altı ay yaz maballe| aralarında hep böyle Okopukağzı taklidi yaparlar: — Höm peyraya!.. Hön tane | yuz peyrayal.. Yirmi tane bir çeyrek"... Bunun doğrusu şöyledir: — On paraya!, Ön tane yüz pa- raya, yirmi tane bir çeyrek!.. Fakat büyük harbin sonlarına doğru bu işe başlıyan zavallı mini mini çocuklar “Kaymaklı kura - ! silekurabiye, karemela, nane şeke. l satılır? larımdan yapışmalı: , — Kurabiyeni doğru sat, yoksa kulağını uzatırım ha!. Demeli, Zavallıların bu satışlardan ka « zandıkları da bir şey olsa bari? Geçen gün bunlardan, kısa panta- lonunun arkası dört yerinden yas malı, ayağı takunyalı, kırmızı fas nilâsı düğmesiz birine sordum: — Günde kaç kurabiye satar j sın?, ğ — Çok dolaşırsam, yirmi beş, o j tuz tane satarım! si — Peki.. Tanesini on parayı sattığın bu kurabiyeleri sen kaça | alırsm?, «— Beş paraya! | Ooh... Gördünüz mü kârı? Gün- de otuz kurabiye satacak, akşama kadar beşer paradan üç otuz para kazanacak! Fakat unutmamalı ki mahalle aralarında bugün kopuk şive - ri satan bu seyyar küçük esnaf ile- rinin çekirdekten yetişecek büyük esnafı demektir. Yeterki küçül biye,, “Karemela,, “Çikolata., satış tarzını o zamanki bir takım küçük! kopuklardan böyle öğrendiler, on-| larm ağzından aynı şiveyi kaptı - lar ve on beş senedir de hâlâ aynı şiveyi olduğu gibi muhafaza edi - yorlar. — Höm peyraya!.. yuz peyraya!,. Yirmi çeyrek!... Bu çocuklara artık bu biçimsiz! şiveyi bıraktırmalı ve onlar so - kaklarda öyle: — Höm peyraya!.. Hön tane yuz peyraya!.. Yirmi tane bir Hön tane tane bir ! dıklarını da daha başka, kazanmanın tadıdını tadan bu şi veleri bozuk çocuklar biraz büyü | yünce bu tadı unutmasınlar, şim » di günde kazandıkları üçer beşer kuruşu annelerine verip biriktiren miniminiler daha sonraları ka: yerlerde biriktirsinler.. bakılırsa öyle olacağa.da ben yor. Haydi öyle ise yavrum, Allah kâr açıklığı versin! Lâkin şiveni değiştir, kurabiyeni şöyle sat; — On paraya!. On tane yüz çeyrek!., Diye bağırdıkça hafifçe kulak- 29 Ay uyuyan kız uyanmıya başladı Amerikanın Şikago şehrinde genç bir kızcağız 29 aydanberi uykuya dalmıştı. Patricia Magu- ennamında olanbugüzsl kız 1932 senesinin © şubatında uyku hastalığına uğramış ve o zaman” danberi uyuya kalmıştı. Bu yayan! güzel son günlerde gözlerini aç- mağa başladı. Fakat henüz söz! söylemiyor ve kımıldayamiyor. Uyku esnasında kendisine iyi! bakıldığı için vücutça hiç bir ziyaa uğramıyan genç kızın, fazla şiş- manlamaması için gıdasını azalt- mak lüzumu hasıl olmuştur. Doktorlar, bu hastalığı yen- paraya, yirmi tane bir ceyrek!... Osman Cema! v — mek için uğraştılarsa da muvaf. fak olamadılar. Bir aralık, kızın (teşhiri için bir talep vuku bulmuş ise de aile si bunu reddetmiş ve uyuyan güze li bir kimseye göstermek isteme miştir, kızcağızın yavaş yavaş o kı geleceği anlaşılıyor. » e Emniyet Sandığı Müdürlüğüj den: Recai Bey 18/12 7933 tarihinde sandığımıza bıraktığı para için ve» rilen 49518 numaralı bonoyu bettiğini söylemiştir. Yenisi veri leceğinden eskisinin hükmü oln yacağı ilân olunur. (1376)