a ep Birinci Sayfada *P fakültesinin Haydarpa - ni gününden başlar. bik teyden evvel şunu iyice tes rig çi ki bugünkü tıp fakülte- olara, Mektebi tıbbiyei askeriye) bu Ydarpaşada kurulması tapaşada en uygun yerin Hay - Ya fik masından değil, hürri - Mkeyi erinin ilk kaynağı olan Bigi, SPbiye mektebinin (Mekte İni 1, Si askeriyci şahane)nin İs Sudan deniz aşırı bir yere sürül z via hürriyet mefküresinin o za İyete göre Selimiye kış hi süngü ve dipçiği altına 80- Tai Mmaksadından doğmuştur. ha Meraklıları o sırada büyük Yay, den biri tarafından hürri iz, Slbenin Haydarpaşa İngi- a topraklarma icabın- La Sürüme olduğunu, fakat tec- ty ay bu mahzura faik tutul- Kl duğunu da bilirler. Yok Yün; darpaşa tepesinin bir tıp fa tay , sin en elverişsiz yer oldu- Vu tıbbiyenin tesisini srofesör Rieder değil, tıp bali hakkında hiç bir malüma- Ki Mezler bile takdirde güçlük KN » Bir fikir adamı icin ta- Me, Kere faydalı bir muhake- Key vas unsurudur. Bunu teyit A şerden biri gerek 1925 4 Ve tıp fakültesi adlı eserin yy erek bu defa Milliyetin 4 İto 1933 tarihli nushasında hap “Ata Beyefendinin de İni Olduğu üzere bizzat pro “e enyelerin hekimlik tahsiliri - İat tedi sin merhale olan seriri- mz in Haydarpaşada ya- üraküy, olamıyacağını da görmüş ve seriri - ınr kendisine Haydar - b! te 7 “İŞİ; HT) Stirmiş olmasıdır. Meşruti « Stsakip mektebi tıbbiyei as- tensik ve ıslahı için he - pmadığı muhakkak erkânı Mirlavalarından bir zat tında teşekkül eden ko- zamanda mülkiye ta- tıbbiyesiyle birleş» müzakere etmiş ve © Vermişti. Tevhide ta- Beraber yeni fakül- al İstanbul tarafın - unu ileri süren mu- da çıktı. Fakat ina kulak asılmadı. 1 - idin tıp mesleği - uzaklaştırma hük büsbütün başka te - devam etmiş oldu. Ya hasta gelmez i aşikâr olarak ie fakültesinin Haydar hay UP tıp meslek ve ih « “kğ icaplarmdan çok heticesidir. Kendim ii Yetişmiş olduğum ve bakiye a lmdiği üzere den yani 15 yıl > fakültesinin ıslahı me salak alından uğraştı - Yetle söylerim ki, Dü bir tip fakültesi Mücanaye ak on semere ve- ime ir. Bizleri orada a ve €n bir çok hastalık- | söyle dursun i bir kere uzaktan dahi ma Fakültedeki asis Ti #4 Fi Mi © ZI İZ f $u Hi? Hi LE İçin İİ 7 A 7 # Fİ e e f vekilinin, Tıp #debilmeleri mahzuru i -| ç ta avcılığı ile geçti. Fakülteye ta - lebenin istifade edeceği ve bizim tahsil hayatımızda mahrum kaldı ğımız hastalık çeşitlerini getirebil- mek o kadar güç idi ki, biz genç muavinler hasta tedarikinden iba - ret bu çetinameliyeye aramızda “hasta avclığı,, admı vermiştik. Tam 25 yıl sürmüş bir hatadan şim di kat'i ve mutlak bir kanaat, kat'i ve muhakkak bir kararla geri dö - nüyoruz. Ve bir taş binanın hey - betli cazibesi üzerinde durmaksı - zın yıldan yıla ileri gidecek iken ya olduğu yerde sayan, veya daha ge ri giden Türk hekimliğini kurtar- mak, büyük bir istikbale doğru yü rüyüş imkânına kavuşturmak te - şebbüsüne girdiğimize fikren ve İ vicdanen tam surette emin bulu - nuyoruz. Müderrisler alâkasız ve devamsız mı? İleri sürülen büyük küçük bütün çok kerreler görmelidir. Başka tür lü hekim olunmaz | İntani hastalıklar hastanesi de her hekim bilir ve adı da gösterir ki ancak mahdut ve muayyen has talıkları kabul eder. Bu yıl açıla - cak Zeynep Kâmil hastanesinin el li yatağı ise maksadı karşılayacak İ nisbeten çok uzaktadır. Para ve masraf bahsi Deniyor ki, nakil ve ıslaha veri- lecek para ile Haydarpaşada bir kaç hastane pavyonu yaptırmak ve böylece bir hastaneler e mahallesi kurmak mümkün olur. Bir kaç pav yon değil, 40 pavyon yapılsa, bin değil, on bin yatak kurulsa alına" cak neticenin değişmiyeceğini yu- karıda söyledim. Kaldı ki nakil ve ıslaha sarfedilecek para ile bir kaç hastane pavyonu yaptırmak müm - kün olacağımı ileri sürmek nakil ve ıslah için sarfedilecek paranm endişeleri birer birer gözden geçi- | relim, Deniyor ki fakülteye hasta gel - memesi müderrislerin alâkasızlı - ğından, devamsızlığından ve fakül tede hasta bakımının fenalığından dır. Memleketimzin bugüne kadar İ yetiştirebildiği ilim adamları züm i resi içinde muhterem mevkileri o - lan fakülte müderrislerinin yersiz, haksız ve insafsız bir teşmil ile va- zifelerine alâkasızlıkların, devam- sızlıklarını, hastalara ihtimamsız - Iklarını iddia etmek doğru değik dir. Bunu reddederim. Hasta bakı- mmın fena olduğu-.davsı hiç doğ- ru değildir. Yatak adedi meselesi Deniyor ki, fakülte hastaneleri - nin 600 yatağa çıkarılması, Zeynep Kâmil ve Haydarpaşa emrazı inta niye hastanelerinin ve askeri has- , | tanedeki 500 yatağın alınması su- retleriyle 1000 yataktan fazla has- fa yeri temin edilmiş olur ve İstan bula geçmeğe lüzum kalmaz. Hal buki fakülte hastanelerinin 600 ya tağa çıkarılmasına imkân yoktur. Bu imkân bulunsa bile daima yarı- st boş veya mahdut çeşitli ve aylar ca süren müzmin hastalıkların iş - gal ettiği bu yataklardan talebenin tam istifadesini temin şimdiye ka dar olmadığı gibi bundan sonra ida mümkün olamaz. Bir hekimin i meslek hayatında en çok karşıla - şacağı meselâ kızıl, kızamık, kuş- palazı gibi hastalıklardan, bazen hayatta yıllarca bu yataklarda bir tek hasta görülmediği muhakkak- tır. 25 yıldır yetişen hekimler bu- nun acısını hayata atıldığımız za - man çok ağır sıkıntılarla çektik. Fakat bundan sonra yetişecek Türk hekimlerine bunu çektirmiye ceğiz. Bu hal ortada iken tıp fakül tesi hastanelerinin yatağını 600 e miktarını bilmemekten olduğu ka dar tam tesisatlı hastane pavyon - ilarmın kaça yapılabileceğini 'de tamin edememekten ileri gelebilir. , Bundan başka Darülfünun ıslah işi ni tıp fakültesinin İstanbula naklin den ibaret sanmak ve bunu diğer ıslah meselelerinden ayrı mütalea edilebileceğini düşünmek de yan - lıştır. Deniyor ki, fakültenni nakli bir masraf işdir. Pek güzel. Eğer esas doğru ise ve masrafı karşılayıya * cak para da bulunmuşsa ne buyu- rulacak? Halbuki hakikatte nakil işi bir masraf değil bir tasarruf işi dir. Nakilden soritâ fakülte bütçe- sinde 100 bin liradân fazla bir ta- sarruf olacak ve bu para tıpfakül- tesinin tâboratuvarlar, ilmi tetkik ve taharriler mesaisinin ve vasıta larınm takviyesine sarfolunacak - tır. Acele ediliyor iddiasına cevap Deniyor ki, “Nakil faydalıdır amma, sakın acele edilmesin, bu iş beş yılda, altı yılda yapılsın, böyle mütalealar medreselerin il - gası, şeriye mahkemelerinin ilga - sı, fesin kaldırılması, yeni Türk harflerinin kabulü ve saire gibi milli büyük meselelerde de ileri sü rülebilirdi ve sürülmüştü. Fakat Mustafa Kemal inkılâp sistemi milli hayat için faydalı ve makul olduğuna kanaat getirilen işlerin derhal ve hamlelerle Yapılmasını öğretir. Biz de onun mektebinde - yiz. Fakültenin naklinde bundan evvel yapılan tecrübeler gibi bun- da da araya manialar girerek te - şebbüsün geri kalabileceğini u - manlar yanıldıklarını görecekler. dir. Deniliyor ki, “Askeri talebe ne olacak?,, Onlar her gün Haydarpa şanın İstanbul yakasına nasıl gidip değil beş bine çıkarsak faydasız - dır. Askeri hastaneden istifade mahduttur Haydarpaşa askeri hastanesinin 500 yatağından istifade tavsiyesi ilmi ve ameli değildir. Üzerinde durulan derde deva olmaz, Yalnız hekimler değil herkes bilir ki bir askeri hastanede rütbe sahipleri istisna olununca ancak yirmiden yirmi üç yaşa kadar hastalar yani askerlik cağındakiler bulunür. Bun dan hekim yetiştirmek için edile- cek istifade son derecede mahdut tur, Hekimlik namzedi her hasta-| gelecekler?,, Ben askeri tibbiye - den yetişmiş olmakla müftehirim, Orada iyiye ve doğruya daima iş- tiyakla atılan öyle bir ruh vardır ki müteredditlerin müşkülât diye gördükleri ve gösterdikleri şeyle - re ancak istihfaf ile bakar, Şimdi fazla olarak temin edeyim ki böyle bir müşkül hakikatte mevcut ol - mıyacaktır. Çünkü askeri tıbbiye - sinin kimya, fizik ve tıbbi ilimler sınıfları zaten yıllardanberi İstan- bul tarafında kurulan yatıda kal - makta ve derslerini fen fakültesin de almaktadırlar, Diğer sınflar ve hepisi için yatı yeri olmak ve çalış .” re Zeynep Hanım binasını vermek teyiz. Burada veya diğer bir yerde yerleşeceklerdir. Bundan başka bugün mevcudu 400 e varan tıp ta lebe yurdu gençleri ve yüzlerce dişçi mektebi talebesi her gün Hay darpaşaya gidip gelmiyorlar mı? Nakil işi talebe gidiş gelişini artır- maya değil ortadan kaldırmıya ya rıyacaktır. Zaten bu kadar basit bir işi büyük bir maksada mania görmek bugünkü nesil adamlarına yakışmasa gerektir. Denilenlerden biri de şu: “* Ev- velce Üsküdar-Haydarpaşa tram - vayı yoktu. Belki ondan dolayı hastalar gelmiyordu., Halbuki şim di tramvay yapıldı. Nakil için se- bepu kalmadı.,, Evet efendim, tramvay yapıldı ve görüldü ki, kâfi ve lüzumlu nis bette hasta gene gelmiyor. Böyle bir sebep hangi mantıkla nakil a - leyhinde kullanrlabilir?, Bir tek doğru endişe var Deniyor ki, “ Tıp fakültesi taşı- nırsa Kadıköy ve Üsküdar semt- leri hastanesiz kalacak.,, işte bü - tün menfi mütalealar içinde bir tek doğru endişe budur. Fakat bu da varit değildir. Çünkü bu yıl Üskü - dar için Zeynep Kâmil hastanesi açılmakta olduğu gibi tıp fakülte sinin hastane pavyonları da kâmi- len Sıhhat evkâletinin ve İstanbul belediyesinin emirlerine bırakıla - caktır. Esasen nakil prensibinde Sıhhat vekâletiyle tamamen muta- bık ve müttefikiz. Fakülte binası dinamitle berhava edilmiyecek! Deniyor ki, “Bu koskoca tıp fa- kültesi binasına yazık değil mi? Bu ne olacak?,, Bu hususta müfrit endişe gösterenlere temin edelim ki, bina dinamitle berhava edilmi- yecek, cümhuriyetin diğer bir ir - fan müessesesini en faydalı şekilde kucaklıyacak, bağrıma alacktır. Deniyor ki, “ Talebenin ömrü hastaneden hastaneye dolaşmakla geçecek,,, Şüphesiz bir tıp fakülte si klinik sınfları talebesinin ömrü hattâ mektepten çıkıp meslek ada mı olduktan sonrada hastadan hastaya ve hastaneden hastaneye dolaşmakla geçecek. Ve kemale e- recektir. Bununla beraber bu belki bilmemezlikten dolayı daimi, fa - kat her halde yersiz endişeyi izale için söylemeli ki bir talebe her| gün hastaneler esami listesini eli- ne alarak hepisini birer birer dola şacak değildir. Akliye ve agabiye gibi bir iki şube haricinde hemen her hastane bütün tu şubelerini ihtiva ettiği için talebe şimdide ol duğu gibi gruplara ayrılacak ve müderrislerinin muayyen servisle rinde çalışacaklardır. Herhangi tereddüt izini silmeğe yaraması için şunu da ilâve ede - yim ki tıp fakültesi hastahanele - rinde bugün mevcut farzedilen 450 yatak hakikatte bunun üçte birin- den az sayılmak lâzımdır. İstatistikler gösteriyor ki tıp Fa- kültesi yatakları vasati olarak bir yılın aicak 103 günde dolu diğer günlerde boş kalır. Halbuki İstan- bul hastahaneleri yılın en az 317 gününde her çeşitten hat ve müz“ min hastalıklarla dolan binden fazla yatağı ihtiva eder. Bu gayet sade iki rakam. Tıp ted — 9— VAKIT 8 Haziran 1933 semen fakültesinin nakline itiraz edenlere cevabı “Bu davayı ben üstüme alıyorum ve müdafaaya geçiyorum. Mücadele safımıza çağırılmış ve gelmiş bir yabancıya söylenmiş ve söylenecek ne varsa muhatap benim. ,, lığı her yaştaki hastalarda ve bir/ ma salonlarmı da ihtivaetmeküze- risatının İstanbulda kazanacağı geniş inkişaf sahasının ehemmi - yetini kolayca gösterebilmeğe kâ- fidir. Şimdiye kadar ileri sürülmüş belli başlı itirazla cevap verdim. Mütalealarım (ne kadar şiddetli veya aykırı olursa olsunlar ortaya samimiyetle atıldıklarından şüphe etmediğimi “söylemiştim, o Daha mütaleaları olanlar varsa onlardan da bizi tenvir etmek lütfunu esir» gememelerini ve bilhassa fikirleri- İ nin münakaşa meydanma getir - mek için başka imkânlar aramak | külfetine düşmemelerini rica ede- rim. Profesör Malş hakkındaki sözlere cevap Deniyor ki: “Profesör Malş he- kim değildir. Tıp fakültesine ait işlerde ne su- ret selâhiyetli mütalea verebilir?,, Pek âlâ Avrupanın birinci sınıf kültür adamlarından biri olmasına rağmen kabul edelim ki profesör Malş bütün dünya ilmi için müşte- rek esaslarda mütalea beyanından menedilmiş olsun. O halde bu da vayı bu memlekette (yetişmiş bir doktor olarak ben üstüme alıyo - rum, Ve bütün tıp fakültesinde ve- ya haricindeki üstatlarla birlikte müdafaa mevkiine geçiyorum, Mil. lâ yükseliş hareketimiz için müca- dele safımıza çağrılmış ve gelmiş bir yabancıya söylenmiş veya söy- lenecek ne varsa muhatap benim. Bu işte tesir ve nüfuz mevzuu yoktur Fakat benim bu zevattan asıl is tirhamım bu kadar büyük ve tari- he karşı mes'uliyetli milli irfan i- şinde bizim kâfi derecede düşün- meden, kâfi derecede hazırlık yapmadan körü körüne yürümek te olduğumuz zehabında bulunma malarıdır. Bilhassa bazı müderrislerin fi» kirlerimiz, kanaatlerimiz üzerinde tesir yaptıkları, yapmakta olduk - ları veya yapacakları * zannında bulunmamalarıdır. Bir tesir ve Büfuz manevrası yapmıya kalkı « işan hiç bir profesörmüz olmadığı i gibi biz de tesir ve nüfuz altında kalmak istidadının £ bulunmadı. ğını ilk ve son defa söylemiş ol- malıyım. Kaldı ki bu şite tesir venüfuz mevzuu da yoktur. Zira nakilde bütün tıp fakültesi müderrisler i meclisi müttefiktir.. Hastahaneler ser tabipleri ve mütebassısları sas i mimiyetle müttefik ve mutabıktır. Bu mutabakat yalnız söz halin- de değil, imzalı yazı halinde de meydandadır. Bugün için ve istik- hal için de bu kadar hayırlı bir işte icra hizmeti ve o vasıtası olmak mevkiinde bulunmamı hayatımın | mes'ut mazhariyetlerinden saya - rım.,, i o Arılarda hastalık Muğlada Deniz abat nahiyesi » nin, Deniz ova, Karaşı, Fadılca köy lerinle arı hastalığı olduğu haber alnımıştır. | Hastalığın teşhis ve tedavisi için i vilâyet ziraat müdürü Cemal Bey hastalık mahalline gitmiştir. Alı « nan malümata göre mezkür hasta“ lığın (Görüme) yani (lok) hasta- lığı olduğu anlaşılmıştır. Bu hu « susta lâzım gelen tedabir alınmış- tır. Mi