v VAKITın Tefrikası :73 işini de izinliydi.. Beyefendi- cam sıkıldı. Karısı hem has- ek de rahatsızdı. Hanım- » yatağından seslendi. iyice ğ dağunu, uyuyacağını söyledi. | Beyefendi de bunun üzerine oda- mk? yattı, Saat on birde, ğin herkes uyuyordu. Bunun Hanımfendiyi, giyinmiş bir b de, yerde serili gördüğümüz man çok şaştık. İde mantosu vardı. Göğ- | Sihde bir mektup bulundu. e a buldu? iç Pen buldum, Kendisini s0 alrken gözüme ilişti. Hemen — Okudun tabijl > Okudun efendim. © Sonra? »- Beyefendiye verdim. Müfiş dinlerken, yi çalıyardu. o Lâkaydane Be, da, ii Map O mektupta ne vazılıydı? him bitşey varmiydi? Te k başını kaldırdı, manasız li z bİr sesle cevap verdi: > Bu mektup bir Beyden ge- ie Hanımefendı kendisile yk nihayet muvafakat et- : Bunun için çok mesut o- ki tan yamyor ve randevuya ,Zamanında geleceğinden, ç, “isini çok bekletmemes'ni ri- A “diyordu. Hammefendiyi kol. İN arasında sarmak için 81- y tiyormuş,. Bunun gibi da- (me Sizle İ imza varmiydi? 1D Hayır. za yerinde şöyle “4, SÜm'e vardı: “Dünyada sizi Sök seven, N > B:yefendi mektubun kim. —“zediğini biliyor mu? 5 ir zden zannetiyor. “İk, Amma yaptın? Sabi mi söy- Su, ” i > Sahi söyliyorum efendim. TN a; Peki amma, mektupta im- | YOimuş, Sİ Mundan şüphelendi ya .S zin — Şürük tahtaya ayak bas naz A tu, vektuplarına bile imza at- Bang çekinir diyor. Hem ya: inen tanımış. Sizin bir yerde ele geçirmek istedi, bu- İN an Eğer ben bulacak olur- ğ Yer tevekkeli değil, bana a iki yüz İira verecek. birşey yazdırmak isti- il le i N Yazdınız mı? yır. Neye o derece kız- > Haş / KN ii anlıyorum. Henüz lala bulamamış. Mü, emek şimdi yazıp imza : Sek, N bu çek iki yüz lira ede- Sözlerde gayet sakin bir Ba ÜN im ; a Müfit bey daraladı; © < p© demek istiyorsun? Mayala doğrusu iki yüz sek- di, Yan ecek. Çünkü Beyefet- ları mukayese ettikten j bana çeki tabi verecektir. şan, anlamıyor- N , sonra güldü: e açıkgözsün! z evazula cevap verdi. İç Ne yapalım efendim. ge- N üye endim, ge bey uşağı Mecaklarile masanın üzerinde | | “erle avukata baktı, sonra sa- | 2 GM LİN 3 MAYIS GECESİ... o gece, Hanımfendinin hiz- | iki yüz lira alacağım. — Pekey, ya ben mani olur- sam? Uşak cevap vermedi. Başı önünde durdu. — Mani olursam? — Evet efendim, mani olur- sanız... — Bu çeki iade etmeden, se- nin bu odadan çıkmana müma- naat edersem? — Eğer evin içinde yalnız bi- le olsaydım, paramı size çaldır- mazdım. Sizinle başa çıkacak kuvvetim var.. Hem odada yal- nız değilim. Eöyle birşey sizin için fena olur. Uşak, ikinci sefer olarak ba şını kaldırdi, Müfit beyin yüözü- ne baktı. Avukatın bu muhavere boşuna gitti, Gehe güldü. — Hayatta ne garip tesadüf: İer varl, Senin bu derece kurnaz olduğunu bilmiyordum. — Sahimi efendim, halbuki bendeniz, daima sizin kurnazlı- İ ğınızın hayranı idim. — du çeki geri almak için sana iki yüz bra vereceğimi mi i zannediyorsun? Devamı Var İngiliz büyük elçisi Evvelki gün Romanyadan Is- tanbula gelen Ingiliz büyük elçi- si Sir George Clerk dün akşam- ki trenle Ankaraya gitmiştir. Sir Cierk Ingiliz kıralının do ğam yıldönümü münasebetile Haziranın üçünde Ankaradaki lağiliz elçiliğinde yapılacak me “E rasimde' hazır bulunacak, hükü- | metimiz erkânile vedalaştıktan i sonra Brüksele gidecektir. İliği! Bir beraet karari Geçenlerde o İskenderiyeden gelen Beijllay kumpanyasının Re- fah vapurunun Üçüncü kaptanı ile baş makinisti Mehmet Şakir Beylerin Üzerinde kaçak eşya bulunduğu © yazılmıştı. o İhtisas mahkemes nce görülen muhake- meleri neticesinde gerek üçüncü kaplanın v2 gerek baş makinist Mehmet Şakir Beşin kaçakçılık işlerile alâkaları olmadığı anla- şıldığından oberaetlerine karar verilmiştir. —— İhtiyar heyeti muhakeme ediliyor Gebzenin Orhanlı köyünün 1929 | senesi ihtiyar heyetini teşkil eden Hasan, Ali, Mustafa, diğer Musta- fa Efendiler, dün İstanbul ağır ce: za mahkemesinde muhakeme edil mişlerdir. Gebzede Şerife Hanım isminde bir kadın senelerce evvel öldüğü halde, kendisinin daha evvel öldü- ğü şeklinde ilmuhaber verdikleri, davanın mevzuunu teşkil ediyor. Suçlular, hakiki vaziyete uymı - yan ilmuhaber verdiklerini inkâr etmişler, mahkeme, ölen kadmın ölüm tarihinin ve bunun ne suret- le kayde geçtişinin tahkikine ka - rar vermiş, mahkemeyi başka gü- ne bırakmıştır. — o Arap harflerile ders Evinde Arap haflerile ders ver - diği noktasından muhakeme edi - len Mehmet Resul Efendi aleyhin- deki dava, İstanbul birinci ceza mahkemesinde dün bitmiştir. Meh met Resul Efendinin ders verdiği sabit olmamış, beraati kararlaştı - D 76 ıncı liste miyetinden Karşılıkları aranacak arapça ve larsça kelimelerin 76 humaralı Tistesi şudur 1 — inbisar G6 — İnökam 2 — inip ? — intisap 3 — inka: 8 — inişer 4 — intiba 9 — inzibat 5 — intihap 10 — inziva Muhtelif mektep mual- limlerinin buldukları karşılıklar 48 inci liste 4 üncü mektep: İ — Şekavek Boyguneuluk — Şehadet: Ta - miki — Şehir: Ay — Şek; Kestirmemek — Şekil: Biçlem, türlü — Şenânt: Kötülük — Şevkt Gönükler istek — Şevket! Büyük - lük — Şikâyet: Dert yanmak — Sik: Bö - me. 48 inci mektep: Şakavet: Haydutluk — Şehir: Ula yart— ilimiz Istanbul NKARA (AA TDT Ce i düşünmüyordu. Kurtarılmasına da imkân yoktu. Kadıncağız vaziye - tini kavrayınca diri diri yanmak - tansa kendini sokağa atmayı eh -| venşer saymış olacak ki, tiz ve korkunç bir çığlıkla (pencereden kendini fırlattı. Sokağa boylu boyunca uzanan odacı kadın hurdahaş oldu. Ateş hanı tamamile yaktıktan tük — Şub: Uyanık — Şükran: İytik bil * | sonra Kantarcılara, sonra Kun * dakçıları boyladı, Burada da “Bü-| yük Van hanı,, nr tutuşturarak yak Şok; Işkil, kestirmeme — Seki; Biçim, | tı. Bu meyanda birçok dükkânlar: benser, beniz — Şenanl: Kötülük — Sevk: | da yanıyordu. Ateşin bir ucu fişek Mtk, yık — Şevket: Rüyüklük — Şık: Re- mizli, «sü — Şuh: Oynak — Şüktan: İyi Uk bilme — Şümül: Kaplama. İlk tedrisat müfettişi Ziya B. Şekavet: Haydutluk — Şehadet: Düzle pazarına doğru uzanmıştı. Bu hal, yangının başlangıcındanberi uğ yaşan tulumbacıları da korkuttu. Fişek pazarı dükkânları ateş a- mele — Şehir: Ulu yurt — Şek: İslil, kes | posa, kimse yanaşamıyacak ve bel tirmeme — Şekil: Biçim, benzer, beniz — |, Şennatı Kötülük — Şevk: istek, mik — | ki de Şevket: Büyüklük — Şikâyet: Sızlanmaık-— Şık: Bezenli, süslü — Şuh: Oynak — Şük- ran: İyilik bilme — üzel: Kaplama. 14 üncü mektep: Şakavet: Alçaklık, hursızlik — Şahadeti Gördüğünü söyleme — Şehir; Büyük il, üslü — Şek: Sanma — Şekli; Biçim — Şehmatı Kötülük — Şevki Çok istekli — Şevket; Bü yüklük — Şikâyet: Yotsuzluğu © söyleme — Şuh: Oynak — Şükran; iyilik bilme — Şt « mul; Kaplama. 13 üncü mektep: Şakavet: Soygunculuk — Şahadet: Gör melik — Şehir: Büyük yer — Şek: Kes tirmeme — Şekli: Biçim — Şenantı Çirkin iş — Şevk; Büyük İsteir < Şevkat: Yük - seklik — Şikâyet Soğanmak, çektirmek, Şık — Şuh: Hoppa — Şükran: İyliği unut. mik — Şühmül; İçine alime, 39 uncu mektep: Şakavot: Yarımazlık, haydutluk — Şa » hadet: Gördüğünü söyleme, yurt için ölen— Şehir: Yeni ay, çok bÜyÜk köy — şek: Du raklık « Şekil: Biçim — Senant: Kötülük — Şevk: İstek, ışık — Şevkat! Ululuk, büyük İ patırtı, kültürü — Şikâyet: Çekiştirme, ko vicu — Şık: fkiğen birl — Şuh: Oynuk — Şükran: İyilik bilme — Şümel: Baplama, & gine ultima, 23 üncü mektep: Sökuyet: 'Teşkinet, #hydütluk — Şaha - İ dek: Gürme — Şeki Kuşku — Şekil: iöçim— Şenaat: Fonalıklur — Şevk: İstek —. şevket Büyüklük — Şikâyet: Örkiştirme — Şık; Ya — Şuh: Oynak — Şükran; iyilik bü « me — Şimul: içine alm. 33 üncü mektep: 43 üncü : HT Şaknvet: Yal kesme — Sehir: Balik — Şe hndet; Murımda ölmek, bildiğini söylemek — Şek: Kuşku, sanma — $*ki: Biçim, taslak — Şenaat; Kötülük, alcukhk — Şevk: istek — Şevket: Büyüklük — Şikâyet: Körü - İ ğünü söylemek — Şık: Parsa — Şuh: Hop- pa, oynak — Şükran: İYİk bime — Şi - mül: Yayılma, Kaplama. 36 mcı mektep: Şakavet: Yaramazlık, haydutluk — Şeha- | det; Gördüğünü söyleme, Yurt için ölme — Şek: Kuşku — Şekil: Biçim, tağak, beniz, çeşiti — Şenaat: KÖLüük — Şevk; Jetek, şık — Şevket: Ululuk, BÜYÜK — Şek: it kiden biri — Şuh: Oynak — Şilleran: İyilik bilme — Şümmi: Kaplama, içine alma, 44 üncü mektep: Şek: İşkii — Şenasi: Kötülük, fenalık, alçaklık — Şevis; İstek — Şevket; Büyük - Tük — Şikâyet: Yanıkmak — Şeh: Oyma — Şükran: İyilik bilme — şümul; Kaplama, yayma, 42 inci mektep: Şakavrt: Haydutink — Şekli: Biçim — Şenmut; Pehalık — Şevk: Arru — şik — Ya Tt me Şti: Sevinin — Şükran; İyi — şü -|- e e 12 inci mektep: Şaknvet: Yol Kkesicilik Şahadet; Belirtitik yol göstermek, kör düğüm — Sehir » şehr Yeke balik — Şekt İşkil — şeki: Kolak tas ak — Şenani; Kötülük — Şevk: Güntüllü i- İ tek — Şevketi Ululuk — Şikâyet: Kıkan- İ mak satlandsak — Şık: İki bölületen biri, iki çok büyük kazalar olacaktı. Vaziyet hakikaten korkunçtu. A - | teş, her saniye pazara bir parça da ha yaklaşıyordu. Burada da yeni - çerinin biri imdada yetişti. Kalabalığın bulunduğu yerde yüksek bir yere çıkarak; ateş iler- İeyinceye kadar pazarın yağma €- dilmesini söyledi. Fakat hayret, en küçük, en fa- kir dükkânları talan etmekten çe- kinmiyen serseri güruhu bile bir adım atmamıştı. Zira »teş, tam pazara bitişik dükkânl: o şelmiş- ü. Yüzde yüz olan bu i. sike de tesadüfün lütfu ile bertaraf oldu. Aksi istikametten esen bir rüz - gör fişek pazarını kurtarmıştı. Hocapaşa yangını İstanbulun en işlek yeri Hoca paşa idi. Hattâ kırk sene evveli” ne kadar Boğaziçi, Üsküdar ve Marmara havzasındaki iskeleler - den gelen kayıklar, küçük yelken liler şimdiki gümrük ambarları mahalline yanaşırdı. Burada “Melek girmez,, deni - len bekâr odaları vardı. Sulin Mahmut devrinde basıldı. Gizli fahişe ve müskirat bulundu. Son- radan buraya Hidayet camii inşa edilmişti. Melek girmez sokağı hâlâ unutulmamıştır. Mısırdan gelen pirinçler burada boşaltılır ve satılırdı. Bir vakit havaların müsaadesizliği yüzün - den pirinç gelmemiş, ahali pirinç kahatlığı olacak diye hücum et - miş. Kasımpaşadan takım takım başı hotuzlu, eli maşalı kadınlar ka - yıklarla İstanbula geçerek şamata yapmışlar, bir kadın bir pirinççiyi yere yalirarak diğeri feracesinin altından palasını çıkarmış, göğsü- ne dayamış, dükândaki pirinci bo- şaltmışlar. Yeniçeri ağası Vefalı kıtlığı olacak diye hücüm et. miş, Ukran; Borçlaluk — Şümül: Genişletme, 27 inci mektep: Şelenvet: Hırsızlık — Şehadet: Gördüğü. nü söylemek — Şehir: Büyük kasaba — Şık İsi taraflı — Şekil: Biçlin, kalk — Şenant: Alçaklık — Şevki. Sevinç — Şevket: Yüce - lik — şikâyet: Yelsnruldumu söyleme — Sik: (Bir parça Berbiri — Şah: Şen, oynak < Şük İ olazandan biri — Şuh; Oynak — Şükran: İİ şanı Bere — Şümül: Kaplama — yili Bilmek — inmeli: Çerçeve içine alma. 56 mcı mektep: Şehadet: Gördüğünü söylemek. — Şekil: Bİ | pi bildirmek — çim — Şennat: Fenalık, alacaktık — Şuht Şakrak — 18 inci mektep: © Şalkavet: Soygunculuk — ; Biçim — Ş ii Yek: Kuşka — | şuh: Oyank 54 üncü mektep: şakavet: Haydutluk — Şahadet: Görün Şehir: Kuruntu — Şek: Bb çim, taslak — an: Biçim, taslak — Şehna at: Kütük, iğr Şevk: İstek — Şev Ket: Büyi derli söyleyiş 5 — VAKIT 30 Mayrs 1933 Cehennemi TARİHTE BÜYÜK YANGINLAR | gi Fişek pazarı ateş alınca kimse yanına yanaşamadı Fakat, kimse onu okurtarmayı| 1754 Hocapaşa yangınında har Yazan: Niyazi Ahmet idikai hassa yandıktan sonra Ho - capaşadan bir de yangın ocağı ge tirilmişti, i 1766 da memleketin çok karışık bulunduğu esnada çikan yangın, fevkalâde bir tehalükle bastırıldı. Bu sene Kars valisi ahali tarafın - dan katledilmiş, Teke sancağı ver- gi memuruna kıyam etmiş, Gürcü Ali isminde biri cebren Mısır v. liğini istihsal ederek Rusyadan muavenet istemiş, Rus donanması Berutu topa tutmuştu. ç Halk Hocapaşa yangınında 28 sene evvel yanan Bâbiâliyi kurtar. mak için bir çok saray, cami ve mabet feda etti. Ateş Babiâliye | kadar olan bütün mebaniyi yaktı. Fakat yapılan gayretler Babriâliyi kurtardı. Bu sefer, daha müteyak- kız davranılmıştı. Babiâlinin bü- tün evrakı ve kıymetli eşyası bo » şaltılmıştı. er Kızıl Bayram 3 1780 senesi Cibaliden yedinci defa yangın çıktı. Bu yangın bü- tün İstanbulu kül ve duman halis ne getiren bir yangındır. Ramaza- nın on üçünde bir perşembe günü çıkan yangın tam 64 sat devam et- ti. Ramazan olması halkı müşkül vaziyete getiriyordu. Yangın sa - Jatlerce söndürülemeyince “nakzi | siyam,, caiz olduğu hakkında fet- | va verildi. K Yangın, çıngıraklı değirmen it- tisalinde mavnaci Alinin evinden N çıkmıştı. Selânikli Ata efendi tarzı ka - dim üslübu ile yangının tasvirine şöyle başlıyor: “— Ateşi süzan narullahi mu - kade sadasile velvele sazı asümi olup bir dilberi ateş ruhsar Aşık paşa canibine hiraman ilâh..,, Aşık paşadan Kasap başına len ateş Üsküplüye kadar bütün sahayi yaktı. Burada iki kola ay- rıldı. Biri Fenere diğeri Kadı ha- mamına oradan Kadı çeşmesi: ilerledi. Kadı çeşmesine ilerle - i yen kol Küçük Mustafa paşayi kâ- i milen yakarak Fatih camiine da « i yandı. ; Haydardaki kol, Efraziyeden Fatihin türbesini ziyaretten sonra | küçük ve büyük karamanı yaka - rak Saraçbaneye geçti. Ateşin ta- kip ettiği istikamette bulunan bü- tün mahalleler enkaz haline geldi. Yangının bir kolu da At pazarını sarmıştı. Üsküplüden yürüyen bir Küçük pazar da dahil olduğu ha de Un kapanına ilerledi. Haydar yangını Zeyrekte çin hamama girdikten sonra: ; Asiyabı dehre geldik bizde nevbet bekleriz. Fehvasınca ( değirmenleri boylamaktan hâli kalmadı. Bü». tün bu kısımlar, gece sabaha ka dar devam eden yangın esnasında yanmıştı. o Zeyrekte sabahlandı. : — —— --——— Akın arkadaşımız Dün “Akın,, atlı bir gazete çık maya başlamıştır. Yeni arkadaş