— — YAKIT 18 Mayıs 1933 ww» KADIN rn Bu cevabın kıymeti vardı. Zira Landru aleyhindeki bat edilebilmesini cesetlerin bu - İunmasına o bırakıyordu. (Kendi kendime düşünüyordum: — Eğer bu kadar kendinden e- min, sakin bir adam böyle bir ce- vap verirse, demek cesetlerin bu- ! lunmıyacağına da emindir. Kendisine düşündüklerimden bahsettim.. Sustu. Cevap vermedi. Hapishaneye gelmeden evvel, kıs- mı adlide durduk, orada iki saat- ten fazla kendisini isticvap ettik. | Landru itirazlar ediyor, masumi- yetinden, adliyenin hatasından | bahsediyordu. Fakat vazih süak | lere cevap vermiyordu. Saat 19 da istintak hakimi Lan- droyu çağırttı. Üsulen sorulan sü- allerden sonra kendisinin ne ile itham edildiğini söyledi, ve sor - du: — Diyecek bir şeyiniz yokmu?. — Hayır. Mösyö Bonin, yirmi ay süren tahkikat neticesinde ne zaman Landruya bir süal sordu ise bu ce- vabı almıştı. Saat 20 de Landruyu hapisha- neye naklettik. Birinci perde ka- panmıştı. » 3 İkinci perde Gambaisteki köşk- te taharriyat ile açılmıştı. Vakıa, Landrunun tevkifinden sonra orada taharriyat yapılmış, bir şey bulunamamıştı. Fakat bu taharriyat pek acele olmuştu ve mahdut neticeler vermişti. Bu sefer ise dört ceset bulun - muşlu. Bu dört ceset, daha doğrusu dört hayvan leşi idi. Ve bir da-| nesi, Madam Pascalın kedisi oldu- ğu anlaşıldı. Öteki üç leş ise, Lan- drunun son kurbanı Matmazel Marchadier nin köpekleri idi. 20 nisan 1919 da, sabahleyin erkenden, Landrunun köşküne bir heyet giriyordu. Bir çok ilim, fen adamları orada idiler. Bu köşkün duvarlarında, köşe bucaklarında arazisinde bir hakikat parçası a - » rıyacâklardı. Köşk, kasabadan dört yüz met- re kadar hariçte, mezarlığın yanın- da idi. Önünde küçük bir bahçe “vardı. Daha sonra, bir bağ, mut- bah, çamaşırlık, bir kümes, bir ambar ve bir garaj. Köşk, hariçten görünmiyen ve zemin katı vazifesini gören mah - 'zenimsi bir yerin üzerine yapıl.- mıştı. Doğruca buraya indik. Bir köşede çimetodan iki ayak üzeri: ne oturtulmuş, gene çimentodan bir masa görüyoruz. Bunun dibin- Gini kalm bir kan tabakası yoruz. Landrunun son nişanlısının kay- boluşu ancak bir kaç ay evveline ait olduğu için, cesedinin buraya getirilmiş olması ihtimali var. Ma- sanın yanındaki duvar üzerinde bir daire çizen kan izleri görüyo- ruz. Bu izler sayesinde cesedin ne şekilde olduğunu tesbite bile kalkıyoruz. Fakat bütün bunlara lüzum kalmıyacak. Çünkü, yapı - lan tahlil neticesinde bu kanların insan kanı olmadığı anlaşılıyor. Taharriyata devam ediyoruz. Mutbahta, büyük bir tencere na- zarı dikkatimizi celbediyor. Bu tencerede yan yana beş altı tavuk İLandrü Ve Nişanlıları ; * a ithamı is -| b. ialikiiköğkunun KATİLİ Rİ ms Landru bu tencereyi ! | pişirilebilir. ne yapıyor?. Doktor Paul ile bera- ber ambara gidiyorum. Orada süprüntüler arasında kemik par -| Bir dane oldukça bü-| yük kemik gözüme ilişiyor. Alıp Doktora gösteriyorum: — Tavuk kemiği, | Diyor. Ambardan çıkıyoruz. Bü-' yük tencere Doktorun da nazarı dikkatini celbetmiş. Diyor ki: — Gidip bir yemek ocağına baksak. | Ocağın kapısını açıyoruz. Kül- leri karıştırıyoruz. Doktor birden- i bire bir kemik parçası buluyor ve: | — Bu sefer, diyor, yakaladık. | Bu kemik bir insan kafasınm par- çasıdır. çaları var. Araştırıyoruz, bu parçalara benzer bir sürü kemik parçası da- ha buluyoruz. Taharriyata devam ediyoruz. Bahçe duvarının dibinde, gene küller arasında kemik parçaları buluyoruz. Bu kemikler, yakıl - dmtan sonra parçalanmış insan kemikleridir. MMütehassıslar uzun tetkikat yaptıktan sonra şu neti - ceye varıyorlar. Üç insan başı, altı el, beş ayak. Filakika bulunan kemikler 1500 gram sikletinde idi, 993 gra- mı baş kemikleri idi, Kırk yedisi diş ve kemik parçaları idi. 147 parça kemik bulunmuştu. Hepsi| kırılmıştı. Bir kısmı da gene par- çaları köşkte bulunmuş modelden bir destre ile kesilmişti. Küller a- | rasında bir sürü şeyler daha bu *! lunmuştu: Kancalı iğneler, bir saç maşası, korsa düğmeleri... İ Köşk sahibi Mösyö Tric derhal ! sorguya çekildi. Köşkü Landruya kiraladığı zaman ter temiz bir hal- de verdiğini, hiç bir tarafta süp - rüntü ve kül olmadığını bildirdi. Yavaş yavaş iddialar vücut bu- luyordu. Gambais yi terketmeden evvel şöyle gidip kasabada bir dolaştım, dükâncıları sorguya çektim. Bu| suretle Landrunun, daha doğrusu Mösyö Dupontun pek nadiren ora- lara geldiğini ve her gelişinde ya- nında daima bir başka kadın ol - duğunu öğrendim. Bundan başka, bir kaç defa da yalnız gelmiş. Be- raberinde bir misafir olduğu za - manlar, Landru, et ve şarap alır- mış. Yalnız olduğu zamnalar ise, sütçüye gider, yalnız yumurta ve süt alırmış. Bu izahat bana pek lüzumlu olacaktı. Çünkü, katilin Gambais ye kaç defa gitiğini tes- bit etmiş olacaktım. Zira meseleyi şu suretlevazedebilirdim: 1 — Bakkal 4 Kasap — Lan-| dru ile bir misafir, 2 — Sütçü — Yalnız Landru. Landru katil ve âile reisi Daima sakin olan Landru, emin adımlarla, zeki ve dikkatli bakış- larla yürür. Daha ağzını açma -| dan evvel verdiği tesir, zeki bir memur hissidir.Üstü başı temizdir. Kendisine iyi bakar. Onu böyle gö- rünce, kendisinin kaçık ve ya deli olduğu kimsenin aklından bile geçmez. Elli bir yaşında olan maznun, yaşına rağmen iyi muhafaza edil- miştir, Başının ön kısmında saç“ ları dökülmüştür. Onu muayene eden doktorlar, kendisinin şuuru tam olduğunu, efal ve harekâtın- ei d AM |! Memleket Haberleri o. ÜL ıy AKL AA AKYAKA AM Bir deli | Ezinede yol ve inzibat Hükümet konağın-, * 'dan yere atlıyacaktı İzmir, 17 (Hususi) — Dün hükü met konağında bir hâdise olmuş - i tur, Bir deli kendisini hükümet ko- nağının yukarıdaki salonunda pen cereden aşağı atmak © istemiştir. Yetişenler kendisini tutmuş, pen - cereden içeri almışlardır. Vak'a şu suretle olmuştur: Veli oğlu Tevfik isminde otuz iki yaşında bir zavallı delirmiştir. Evvelki gün bağırıp çağırırken gö rülmüş, zabıtaca tutulmuş ve Memleket hastanesinde deliler ko- vuşuna götürülmüştür. Tevfik; dün yanında yedi se -| kiz yaşlarında çocuğu olduğu hal- de tekrar hükümet konağına gel - miştir. , Mülkiye ve maliye müfettişleri daireleri önünde bir müddet bek- ledikten sonra anzısm (oradaki pencerelerden birisinin önüne git - miş ve: — Ben ölmek istiyorum, başka çare yoktur. Demiş ve pencereden aşağı atıl mak için hamle etmiştir. Tevfik'in vücudu pencereden aşağı yarı ya- rıya sarkmıştır. Orada bulunan Yusuf Efendi yetişerek kendisini belinden tutmuş; hızla yukarı çek- miş ve aşağı düşmekten kurtar - mıştır. Tevfik eğer kurtarılmamış olsa idi aşağıdaki taşlar üzerinde parçalanacaktı. Tevfik kendisini kurtaran Yusuf Efendiye hiddet - le bakmış ve: — Senin işin yokmu? Diye sormuş ve öfkeli öfkeli so- luyarak çocuğunu almış, gitmiş «| ve hir, H 5 tir. Zavallı çocuk; babası pence - | ere ME EL reden atılmak istediği sırada fer « yat ediyordu. Biraz sonra oraya Tevfikin kar- | adeta boşalır. Mesire rısı gelmiş ve çocuğunu aramağa başlamıştır. Kadıncağız; çocuğu - nun babası tarafından öldürülme- sinden korktuğunu orada bulunan lara söylemiştir. Biraz sonra hü * kümet konağı avlusunda çocuğunu babasının elinden alan kadın evi - ne gitmiştir, Pancar cünbüşü Alpullu şeker fabrikası geçen cuma günü Alpullu ile Mandırâ a- rasında ve (Deve konakları) de- nen mahalde pehlivan güreşleri ve at yarışları tertip etmiştir. Her sene fabrika tarafından tek rarlanacak olan bu güreşlere ve ya rışlara (Pancar cünbüşü) namı ve- rilmiştir. Pancar cünbüşü köylerde büyük bir alâka uyandırmış ve musaba - kalarda beşbine yakın köylü hazır bulunmuştur. dan mesul olduğunu söylediler, sanda Pariste doğmuştur. Çok zeki olan bu çocuğun ba- bası şöför, annesi terzi idi. İlk tahsilini, orta tahsilini de yaptı. Orta tahsilini frerler mektebinde yapmıştı. Gayet dindar olan Landru sık sık kiliseye gider ve hattâ dini mes! (Kalabak suyu muhtelif su kap - rasimde papasa yardım ederdi. (Devamı var) İren köylüler bu sene * dası, Dolmabahçe, Defterdar İ bir otomobil hazırlamak mecburi» i yetindedirler. Landru 1869 senesinde 12 ni-| Kır bekçileri bir örnek ydi köyler birbirin* telefonla bağlandı Ezine kır bekçiler!, arkada kaymakam, Jandarma kumandanı, sabiy9 müdürü ve karakol kumandanları EZİNE (Hususi) — Kazada bu | köyleri gezmektir, , sene yol işleri çok faaliyetle geçi- Bu yıl, mevsim müsait giti yor, yolu kendileri için yaptıkla- | den mahsulât iyidir, / ihracst rını anlıyan ve kışm faydasını gö- | madığından koyun sahipleri * yol işine o | zarar görmektedirler. kadar candan sarılıyorlar ki.. Yo- Kazada telefon işleri çok rulmaz bir azimle © çalışan kaza 'lunda gitmektedir, jand kaymakamı Cavit Bey de yol işle- | zın çok değerli çalışmasını bü rini kendine bir gaye edinmiştir. | te de teşekkürle anmak lâzım” Kaza hududunu, © köylerden ve Kazanın adli işleri “Cümi herkesten iyi bilen genç (O kayma-| yet adliyesine yakışacak ve kam durmadan yolları gezer, tarif | zam içinde geçmektedir. eder, onun gezme zamanı belli işleri günü gününe re olmaz, her fırsat düştükçe ilk işi <. HM. Eskişehirde sandal safası, yaz gezmesi Eililehiki mesireleri, dağ.hamamları, Porsi sahilleri, ve, ,sahil kahveleri Eskişehir, (Hususi) — Buranın ! mesireleri şunlardır. Yalaman & - ve ri, Karada şe Kalabak suyu içilir. Belediye labak suyunu şehire isale etti İ ve halkımızı kireçli sulari iç iten kurtaracaktır: Klabak Çambeli O sayfiyı dolaşmak ta tıpkı Boğaziçi le Nuri Bey değirmeni: y bak... Ralk cuma eğlencelerine çok &- hemiyet verir. Cuma günleri şehir mevsimleri - ne çok ehemmiyet verir. Cuma günleri defterdar Nuri Bey değir - | hakkında ismine atfen anlı menleriyle Karaca şehire ( hususi | vayetler çoktur. trenler yüzlerce kişi taşır. Defterdar, Nuri Bey değirmen - lerinin eğlenceleri İstanbulda Çır- pıcı, Veli Efendi çayırlarının umu- mi harpten evvelki hallerini andı- rir, daları gezmiye benzer. Yalamının adası, Bu isme dey kiki bir mâna verilemez. Bu Cuma eğlenceleri şimdi bü da ve Porsuk üzerinde yapı" tadır. Adanın ağaçları al tutan aileler ve Porsuk dolaşan sandallar bu yol © çoğaldı ki... v Hasırca ve Ilica, buranın dağ Porsuk çayının en gesi ye hamamlarıdır. Bu hamamların | yaşıdır. Etrafı kapalı ve bira v7 ride iyi bentle çevrili o suyun derinliği de her yerde? ü ai madeni sularından Eskişehir ve| Kütahya mülhakatı halkı azemi derecede istifade ederler. Bilhassa Ilıcaların sıcak ve soğuk madeni suları her derde devadır. ladır. Bu su üzerinde k sandal ile dolaşılır. Geçen sene başlıyan Ve rakı bu yıl arttı. Por bu kısmı Cuma günü tamamiyle sandallarla d ki üç gençten müteşe' rın, İleri gelen aileleri? bir rının sandalları vardır» (ları vardır. Bu sanda' g Haziran, Temmuz, Ağustos ay - ları içinde burada bir yer bulmak ve İlıcaların etrafiyle çamların arasına kurulan çadırların yanına bir çadır kurmak çok zordur. Hasırca ve Ilıca, Eskişehire pek uzaktır. Gidecek aileler ve sularm- dan şifa arıyan hastalar mutlaka maları ile boyalıdır. varda, aÇpkın, Hoşgör” bi isimleri vardır. Gençlerin ea ven vaa de (su Sporları) yapmağ yacağı da ümit emr e i Yalaman adası > İ yun karşılıklı sırasında md i de açıldı. Buraları dol M. ” Kalabak; Çambeli sayfiye yer - leridir. Havası ve suyu çok temiz- dir. Etrafı tamamen çamlıktır. Ve- | rem hastalığına, nefes (o darlığına müptelâ olanlar buralarda kamp | kurarlar, Saf havasına, leziz suyuna ka - nılamaz ve doyulamaz, dimi Kâğıthane ve rinde sanıyorum. lariyle Eskişehire taşınır. Evlerde, | birinci sınıf otel ve lokantalardâ