— 6 — VAKIT 18 Mayıs 1933 in MM ll a tup yiyen vahşiler arasına Bütün dünya medeni hayatm| en yüksek zirvesine çıkarken dün | yanın dört köşesinde ismi bilin - miyen kabileler arasında da vah-| şetin en akla girmez işleri oluyor. | İşte bir tanesi: Bir Alman pey! yahının hatıra defterinden aldı - ğim kısımları siz de okuyunuz: | — Avusturalyanın şimalinde | Yeni Kine ile Viti o adaları ara *) sında ufak ufak adalar olduğunu! işittim. Benim haritamda bu ada - ların yeri gösterilmiyordu. Anla -| şılan bu adalar yeni kşefedil - mişti. Hemen yelkenlerimizi o istika - mete doğru çevirdik. İ — İleri... Daima ileri | sahillere vaklastık.. o Yanımızda ! kılavuz diye Yeni Kineli (Ciya - ko): — Aman efendim, dedi, bura -! da karaya çıkarken çok dikkatli olmak lâzım. Çünkü buranın hal - kı kafa kesmeğe meraklıdır. tum, iki el ateş ettim — Grav... Grav... . Bu sesler bütün kabile halkını! bir kısmı değen şişkin karınla, bü- gibi kıymetli taşlardan ürküttü, Herkes elimin ne yaptı- ğına bakıyor, parmaklarımı mu - diyerek | ayene ediyordu. Bu kerametin e -* limdeki silâhta olduğunu ( bilen yoktu.. Bizim gürültümüzden kral haz- retleri de? uyanmış, hemen cüman göndermiş.. Bizim kılavuzla kral bazretleri- nin tercümanları akraba değiller ter - li Seyahat Edelim , Venedik İtalyada meşhur Venedik şehri vardır. Bu şehir suların üzerinde kurulmuş çok garip bir diyardır. Sokakları kâmilen sudur. Bir ev - den diğer eve geçmek için köprü - ler kurulmustur. Sokakta yürün - mez, sandalla gezilir. Bu sandalla- rım İsmi de (gondol) dur. Bu gon- dolların sefası çok meşhurdur. İ - talyan gençleri bü gondollara bi - nerek bilhassa mehtaplı gecelerde şarkılar söylerler, Eğlenirler.. kah- | kahe atarlar... Gondol çok garip İ tarzdadır. Bir şair gondolu şöyle tarif ediyor “Sizi taşıyan gondol; | bu acibüşşekil sandal, suya yalnız | kük, kevrrk, kalkık burnu ile, ö - t a ) “dişi nasıl ds PA ağ PETA sonra hayvanlara ait maddelerden en kıymetlisi fildişidir. Fildişi bilhas- sa Avrupada ve Amerikada çok a- ranır. Bundan yapılna kadınlara ait eşyalar çok pahalıya satılır, Bunu bilen açık göz tacirler fillerin çok bulunduğu memleketle re Asyaya, Afrikaya giderek fil « dişi aramaktadırlar, Fakat fildiş- leri hakkmda tam malümat sahi- bi olan bir zat diyor ki: Altm, gümüş, elmas ve en Asyada ve Afrikada fil p bulunur ğildir. Bunun sebebi de Asya iki minin, bilhassa Himalaya dağls*” nın havası, suyudur., Fildişi toplamak için Asyaf” giden müthiş ormanlar arasmd? kaybolan binlerce haris insani” vardır. Fakat bulup getirmiye © vaffak olanlar da çok zengin olur lar, Muhtelif kitaplarda bunu ok#” | yan insanlar daima oralara gid€' | rek birdenbire zengin olmak iste” — Allah, allah.. Biz de gezme- ğe meraklıyız.. Bundan ne çıkar . Biz böyle könuşurken Hibriler |raiymiş? Onlar sarmaş dolaş oldu | lar.. Sonra bana dönerek; | — Geçmiş olsun.; İyi korkardı -İ — En makbul fil dişleri Asya | Jer. Fakat muvaffak olan pez sg | fillerinin dişleridir. Afrikadaki fil- | dır. Netekim bu arzuyu göster” | lerin dişleri çok kıymeti haiz de -! için birçok filmler de yapılmıst” denilen bu adalara yaklaşmışız ..! Bizim uzaktan geldiğimizi gören bir çok halk sahillere üşüşmüş me- rakla etrafı seyrediyorlardı. Dürbünümü çevirdiğim zaman kahkahalarla gülmeğe başladım .. Çünkü bu adanın halkı bana çok tuhaf göründüler.. Uzakta da bir çok ateşler gör - düm, merak ettim. Beş arkadaşımla karaya çıktı - ım zaman buranın halkı etrafı - mızı sardılar. Boyları bir buçuk metreden fazla olmıyan bu insan- lar simsiyah renkli, tuhaf suratlı insanlardı . Bunlarla konuşmak, ahbap ol - mak istedik. Fakat imkân yoktu... Yalnız acayip ses çıkararak el - leriyle (o burunlarını ( tutuyorlar, sonra karınlarını üstlerini okşı - yorlardı . Lâkin bize de yanaşmağa pek cesaret edemiyorlardı. Ben vazi - yete biraz da ciddiyet vermek is - tedim, Girdiğimiz ormanlıkta 100 adım ilerlemeden birdenbire ba - şımı kaldırdım. Havada uçan ko - ca kartala doğru tüfeğimi doğrult- * | Mayıs Bilmecesi : 3 1 150 okuyucumuza hediye veriyoruz Bu haftaki bilmecemiz heceler- den cümle teşkilidir: nız — yı — ma — nut — u—| nus— ğu —du—ol —ri —le—| lik X şen — man — id — yük —( bü — rin — ya, Bu hecelerden güzel bircümle yapanlar arasında 150 okuyucu - muza muhtelif hediyeler verece - ğiz. Hediyelerimiz arasında muhte- lif oyuncaklar, şekerler, çikolata- lar, kitaplar vardır. $ Bilmeceyi gönderirken kâğıt- lara isimlerinizi okunaklı yazınız ve zarfın üzerine (Çocuk sayıfası muharririne) diye yazarak gönde- riniz. nız.. Yoksa... Sözümü tamamlamadım, gözüm sağ İarafta karpuz sergisine ilişti . Tercümana: — Şu karpuzlar da iyimiş.. Di- yecek oldum.. O gözlerini açarak: — Alman dostum, bunlar kar - puz değil, insan kafası.. İNİ . musun?. Hakikaten ben ne kadar buda - laymişim.. o Bunlar karpuz değil, kafa tasıymış. Tercümanım anlatmağa başla -| dı: — Endişe edecek bir şey yok..! Bu kabile efradı esirlerinin kafa -| sını keserler.. Sora baş cellâda gö- türürler.. Mukabilinde hediye a - lırlar.. Bu kafaları da evlâtlarına yadigâr olarak bırakmak için baş| ateşçiye götürürler.. o Orada gü - zelce kızartırlar. o Sonra bunları saklarlar.. Ben bu sözler karşısında daha fazla söz söylemedim.. Gayri ih- tiyari döndüm ve gemiye çıkınca geniş bir nefes aldım.. Masalcı Kulağınıza küpe olsun $ Elması çamura atsalar gene el mastır, $ Sabır ağacı acıdır fakat mey » vası tatlıdır. İ $ Sabrın sonu selâmettir. $ Sabırla koruk helva olur; dut da atlas. “...ENENENEEEUKAAEAKANAAEEESUEAEAMAEEEEA ANN Hayvanlar nündeki madeni ve hain dişlerile muzır ve serkeş bir hayvana ben- zediği halde, tabiatı ne kadar mu- ti... Gondolcuların arasıra, suya değdirdiği tek küreğile bu dar ve iğri büğrü sokakların üstünde ne kadar sühületle kayıyor.,, Gene bu şair Venedik için şöy- le söylüyor: Mermer saraylar, mer mer kiliseler, mermer köprüler, mermer rıhtımlar şehri... Manasını siz bulun! $ At ölür meydan kalır. Yiğit ölür şan kalır. $ Atıp tutan adamlar muhakkak | âcizlerdir. $ Tatlı söz yılanı inden çıkarır. $ Adam adama lâzım olur, $ Aslı saklıyan insan değildir. | $ Akşamki isini sabaha bırak - ma. ŞAlçacık eşeğe kim olsa biner, $Eİ yarası iyi olur, dil yarası iyi olmaz. ..1 4 EEAEEEENENASANEAASEEAAAAAAAAANA NN arasında! ilkbahar geldi. Herkes eğleniyor, gülüyor. ; Hasan Bey nerededir? il simdir?. Birazda Alay... i 5 Gramer dersinde Küçük Ali bu sene dördüncü sınıfı bitiriyor, Fakat bir türlü ak- İs gramere ermedi. İsim, sıfat, zamir, sahsi zamiri, mülki zamiri gördükçe deli gibi lu yor.. Gene bir gün gramer dersinde muallim küçük Aliyi derse kaldır- dı. Onabir çok sualler sordu. Fa- kat küçük Ali anlamıyordu. Ni - hayet muallim (bey yavaş yavaş ismi, sıfatı ona öğretti, (Bundan sonra da: — Al, dedi.. Yazbakalrm.. Ha- san Bey eve geldi.. Şimdi söyle .. Nasıl i- danErEmNE EA LER EUN EEBABAAAEAEASE SEA ANEEAEEEUREEAAENEEEEENA EE Bir insanın gıdası şehirde $ kasabada çok değişir. Durmsdi çalışan, yorulan çiftçiler köylü 4 | çok yemek yedikleri halde şehi”, i Bir insanın gıdası Küçük Ali saf bir şekilde ce -! vap verdi: — Hasan Bey, babamın ismidir efendim... . Müsaade buyurun .. Hasan Bey her akşam evine dö- inerken köşedeki şekerciden çiko- lata alır, küçük Aliye getirirdi.. > gün hava çok sıcaktı. o Çok ! yürüdüğü için buram buram terle- mişti, Köşe başıma geldiği zaman ar - tık bir adım daha ileriye atacak takati kalmadı.. Hemen şekerciye girdi. Sabahtan beri sinek avlamakla | meşgul olan şekerci yağlı bir müş- teri geldiği için hemen yerinden kalktı. Koşorak Hasan Beyin önü» ne geldi.. Ne emredersiniz beyefendi. Bir şey mi alacaksınız?. Hasan Bey terlerini silerken: deki insanlar, bilhassa masa şında oturanlar az yemek yerler yö yi Hatta şehirliler mütemad iştihasızlıktan bahsederlerker lüler ekmeği kopararak tatl! hı yerler. Fakat her insana lâzım gıdalar birdir. Onlar da ş$9” dır. aw Her gün 300 gram ekmek agi gram süt, 100 gram et, 300 yg taze sebze, 200 gram pirinç karna, patates, 200 gram m p mis, 100 gram şeker ve gram yağdır. pi Bunları tamamen yedik zaman 68 gram albümi”” gram şeker, 245 gram lar” ve 48 gram da yağ almı$ içi” Bunlar da bizim yaşama er iâzım olan küyveti temin © z | ok yor cağı — Hayır efendim: ç dum da,. Biraz nefes Cumartesi Nisan bilmecesinde kazananların isimlerini okuyunuz.