ag VAKIT'ın Tefrikası : 7 3 MAYIS GECESİ. Aşk, Macera; Cinayet Romanı du, etrafına bakındı. Kimseler/y;. genci öldürmekten suçlu Hali- le Geceler gebedir Nahide bitkin birhaldeydi; yo - 5 i bitap düşmüştü. Öğleden oprağa gömülen babasının pezanı başından ayrılmış ve s0- kaklarda, nereye gittiğini, nereye i bilmiyerek (dolaşmış me Daha hâlâ da, 1ssız, labil karanlık sokaklarda, göz a- ğine yürüyordu. te Have, bu başına gelen felâke - "ahamıyordu... Bu bir rüya idi. bir ME bir rüya görüyordu. Bu bu, yi İnanılır sey değildi Boluk, da feci, korkunç bir yan - Evvelâ €vine gitmek, kapı açı- o e kadar beklemek, zili çal- il tekmelemek istedi. Sonra, ba ef buna mâni oldu.. Hayır, üvey > Üvey annesile rdeşi onu kapı dışarı atmış iç Onu tahkir etmişlerdi. Ar - a il Yanına gidemezdi. * ii ici - Hi gibi m sin yollarda serse du ..t kaçtı?, Bunu da bilmiyor- “ Sümhuriyet meydanından ge- Ma, », başını kaldırıp saate bak- Yı bile aklına getirmemişti. 4, asim bahçesinin önünde dur- » Sâddenin ortasmdaki ağaçla - “altında tahta kanapeleri gör - va birine oturdu.. Artık yürüye - e Mali kalmamıştı. Bideceğin, #alaj, > sonra Xenma bir polis bU Burada ne oturuyorsun?. > Yoruldum, —Y, N b ii Sözü ra bal evla ŞE ie Via Pu a. , Memurunun sesi sertti a- “Ge, © değildi. Nahide kalktı. dap eğe başladı ve sokak- , Oirine saptı. dare Nahide nereye gidiyor- ha, 1 ilmediği sokaklarda da- Poli, E dar zaman dolaşacaktı?. i,, uru ona: “Evine git!, in Bunu Miliemei, Mi Sek |, VAYdI, ne de yardım istiye- kir tesi vardr. Bir gecelik oda Bi, vecek parası bile yoktu. Yandı, Abartrmanın kapısına da - Salya, vede olduğunu anlamıya lü, *trafına baktı. Karşıda Le beyaz boyalı bir evin ka - şi, adan elektrikle © gözleri Börü, a birden evin numarasını lie Binay g lmaralı bina,muhteşem bir h vd. Kocama, am , demi, Gü n, iki geniş kanat- U p Pa vardı. Pirinç tok - $ tane Kğ Bibi pırıldıyordu. Mizgi,» Mermer basamak £terte- Peki $ iildyan» basamakların birin- “7 Barlıyç, 28Ydi?... Orada bir lah u, tı, iğilip baktı. altın çantaydı. » Yakut - » mücevher - ie m vk Şümrütler, pırlanta - iç ardı. mi çeş, hide * nefis bir gerdanlıktı. N Ba, büyü Yaklaş pt İşin, za Ni ğin Bu u.,, Bi çirda Pırıl pırıl parlı- “lmay d. oluyordu?, Raj ğ olu Şantanın, bu basa - bu | ae İşin asıl garibi, eline geçirmiş - Yordanlığı çantaya koy- mücevherlerden | — yoktu. Geri döndü. Bu sefer ayağı bir şeye çarptı. Mermerlerin üstünde | bir şey çınladı. Tekrar iğilip bak-| tı. Bir anahtardı. Bir kapı anahta-! rr. Her halde 33 numaralı evin anahtarı olacaktı. Kapıya baktı, aklına garip bir şey geldi. Anahta- rı deliğine soktu. Çevirdi. Kapı a- çıldı. Bu garip tesadüfler, Nahidenin haleti ruhiyesine uygundu.. Asabi bir gülüşle gülümsedi. Kapıyı itti, içeri girdi. Fakat bir - denbire kapı, kendiliğinden ka- pandı. Nahide o zaman, biraz faz» la ileri gitmiş olduğunun farkma vardı.. lili Yaşmaklı kadın Antre, kapının üstündeki cam- lardan süzülen, dışarınm ışıklarile hafii aydınlıktı. Karşıda merdiven görünüyordu. Her tarafta derin bir sessizlik vardı. Nahide, bu 8es- sizlikten ürktü, Koca evin içinde herkes uyu yordu. Nahide, kapıyı açtığına pişman olmuştu. Bir tuzağa düş - tüğünü hissetti. Geri dönmek, kaçmak istedi. Kapıyı açamadı. Anahtar dışarda kalmıştı. Şimdi nasıl çrkacaktı?. Nahide, bilmediği, koca bir ev- de mahpus kalmıştı. Öyle yorgundu, ki oturacak bir yer aradı. Hiçbir kabahati, suçu olmadığından, kimseden de korku. su olamazdı. Birden sessizlik bir kırbaç şak- lamasına benziyen bir sesle yırtıl- | dı. Bu ses yakından, birkaç metre öteden gelmişti... Nahide kalktı, sesin geldiği tarafa yürüdü. Bir kapmın tokmağını çevirdi. Kendini aydınlık bir odada bu- lacağını sanmıştı. Halbuki girdiği oda, zifiri karanlıktı, göz gözü görmüyordu. Fakat odada birivardı. Biri krmıldıyordu. Kulak kabarttı. Dinledi. Sanki karanlıkta, biri da- ha kulak kabartmış dinliyor gihi geldi. Odadaki sert, acaip bir ko « ku genzine kaçtı. Gıcık yaptı. Nahide, kapının eşiğinden sor - du: — Odada kim var?, Cevap çıkmadı. Ama odada biri vardı, buna emindi. Tekrar et t — Neden ses çıkarmıyorsunuz? Bu cesareti boşa gitmedi. Elek» | trik yandı. Oda aydınlandı. Nahi- de karşısında bir kadın gördü. Ka- dının eli halâ elektrik düğmesin - deydi. Bu, ortadan biraz daha u - zun boylu bir kadındı, Üstünde'u- zur bir manto vardı. Başından boynuna doğru bir mavi eşarp sa - rılmıştı ve bu eşarpın bir parçası ile yüzünü yaşmaklamıştı. Genç miydi, ihtiyar mıydı? Esmer miy- di?, Sarışm mıydı?. Bunu tefrik edemedi... Devamı Var Feriköyünde yangın Feriköy Halil Paşa sokağında sigortalı ve Neft Sındıkat şirketine ait benzin deposundan dün kam yona benzin verilirken birdenbire yangın çıkmış 120 kilo benzin yan dıktan sonra itfaiye yetişerek yan gını söndürmüştür. 8 Şahitli bir dava Kahve önünde öldürülen bir genç ve davası Bir müddet evvel, Tavşancılıda bir kahvehane önünde kavga neti- cesinde tehevvürle Şahin isminde lin muhakemesine, dün İstanbul ağırceza mahkemesinde devam €- dilmiştir. Dünkü celsede, Tavsancılıdan gelen sekiz şahit dinlenilmiştir. Bunlar arasında köy imamı da var dı. Bir kısmı, Şahini vuranın Ha - lil olduğunu anlatmışlar, bir kısmı bu hususta kat'i bir şey bilmedik- lerini söylemişlerdir. Bu sırada, ölen gencin babası, Halilin, ötedenberi bu cinayeti ta- sarladığını, kendisinin “ben, Şahi- ni temizliyeceğim,, dediğini bilen- ler bulunduğunu ileri sürmüş, Tav şancil bağcılarından üç şahidin is- "mini vermiştir. N Davacı vekili Etem Ruhi Bey, bu şahitlerin hakiki vaziyetin mey- dana çıkması için çağrılmalarını istemiş, suçlu vekili Besim Bey, bu isteğe itiraz etmiştir: — Şahin, kahve kapısında vu - rulmuştur. Orada hazır bulunan şahitler dinlenildi ve dinlenilecek tir. Orada bulunmıyan kimselerin, bilhassa vak'adan çok evvel, mü- ekkilimin bu işi tasarladığını isbat yollu dinlenilmeleri, doğru değil- Öyle tahmin ediyorum, ki id- ia makama: da, fikrime iştirak e- decektir! Müddei umumi Kâşif Bey, suç- lunun kanuni vaziyetini tayin için | Üsküdarlılar, yangınlar (Gümüş beldenin tarihi, hıristiyan ahkâ- mının ilk neşredildiği yer : Fındıklı 5 — VAKIT 18 Mayıs 1933 m Istanbul Cehennemi TARİTHE BÜYÜK YANGINLAR SN Fakat Davidin gösterdiği teha- lük az zamanda buralarını da kur- tardı. Üsküdarlılar, kendileri için zah- mete giren ocaklıları bir gece mi- safir etmek istediler, Davit teşek- kür ettikten sonra: — Biz keyf ehli değiliz dedi. Bu- rada âlem yaparken bir yangın çı- kar da bulunmaz isek bizi ayıplar- lar. Üsküdarlılar,- başka bir şekilde Davidi memnun etmek istiyorlar-- dı. Gitmekten vaz geçiremiyecek- İerine kanaat getirince hemen on beş çifte kayık hazırladılar. Ocak- lılrala denize açıldılar. Yangına yirmi dakidada Top - haneden yetişen ocaklılar, dönüş- te dört saat deniz üstünde kaldı - lar. Çalğı da getirilmiş, bir taraf- tan şarkı söylüyorlar, bir taraftan saz çalıyorlar, bir taraftan da dem- leniyorlardı. Demlenme tabii giz- liden gizliye idi.- Çünkü rakı ya- sağı bu senelerde çok şiddetli idi. Davit, yangını- söndürmeğe uğ- raştığı esnada Üsküdarlıların can- siparane çalışması nazarı dikkati- bunların dinlenilmeleri lâzım gel-| ni celbetmişti.Üsküdarlılara bir o- diği mütaleasında bulunmuş, mah | cak ta burada tesis etmelerini tav- i kemede, bu şahitlerin ve gelme -| siye etti. Davidin tavsiyesi hüsnü yen diğer şahitlerin çağrılmaları surette telâkki edilerek ikinci gün kararile, muhakemeyi 21 haziran çarşanma günü saat on üç buçuğa bırakmıştır. Korkutarak çocuğunu düşürttüğü için.. Gülhane parkmda © bahçevan İsmail Efendinin karısı Çankırılı Hatice Hanımı korkutarak, çocu - ğunun düşmesine sebep olmaktan suçlu seyyar (o Yoğurtçu Ömerin muhakemesine dün İstanbul ağır ceza mahkemesinde O başlanmış- tır. Hatice Hanrm, Ömerin kendi - sini korkuttuğunu, neticede çocu - ğunun düştüğünü iddia etmiş, Ö- mer, bunun doğru olmadığını söy- lemiştir. Dava, vazifesizlik kararile sulh mahkemesinden geliyordu. Müd- deiumumi Kâşif Bey, iddia olu- nan suçun mahiyetine göre, önce istintak dairesince tahkikat yapıl- ması lüzumuna işaret etmiş, mah- keme, bu husustaki kanuni mua- melenin tamamlanması için, dos - yayi müddeiumumiliğe göndermiş- tir, Gümrük komisyoncular birliği fevkalâde toplantısı Gümrük komisyoncular birliği cumartesi günü fevkalâde bir top- lantı yapackatır. Bu toplantıda tüccar mallarının gümrükten daha kolaylıkla çıkarıl ması için nasıl çalışılacağı konuşu- lacaktır. Komisyoncular; malların kolay lıkla çıkarılıp sahiplerine en kısa zaman içinde teslimi için rıhtım, liman idarelerinin ve liman şirke- tinin kolaylık göstermesini rica e- deceklerdir. Birlik ayni zamanda (Üsküdar ocağı) kuruldu. Sırası gelmişken şunu da kay- dedelim ki Üsküdarlılar tarihte çok misafirperverdirler. 1030 te tarihte emsali görülmiyen büyük kış esnasında Kasımpaşadan Üs- küdara kadar deniz kâmilen don- muş, buz kesilmişti. Bu kışın iki arnavut iddiaetmişler, biri buz ü- zerinden Üsküdara geçmiş ve Üs-| küdarlılar arnavudu on beş gün misafir ederek el üstünde gezdir-- mişler. Bu münasebetle 1030 kışı için yazılmış iki manzumeyi yazıyo - rum: Haşimi isminde bir şairin yaz - dığı manzumenin bazı parçaları şunlardır: İstanbul Üsküdar arası dondü kiş kati oldu Geçer her canibe adam yürür hayfelmeden burda İ Deniz syine oldu var ann İbret gözlle bak Silüp ol enaniyet gübarın var be gözde İ Yürü sözü güzaf ile tuzarru eyle mevlâya İ Umarirkim bürudet def olup tesir ede sözde Dedim ey Haşimi tarikin ünün lâfzu ve ma- nen İ Yol oldu Üsküdara Ak deniz dondu bin otuzda Nişati isminde diğer bir şair de şunları yazdı: Eri hakin İstanbulda oldu keş ba sene Belki dünya duralı olmadı ba resimde kış Usküdar ile İstanbul arası dondu kamu Ruyu deryayi gören kimesne sanır sahra Bunu kim gördü ki deryada burun üstünde Kara yer gibi gezerler niceler bi perva Müncemit oldu dehinde nefesi İnsanın Niee mahitik helâk eyledi berdü serma Fındıklı yalıları yangını | Bizanslıların Aiantian- dedikle- | ri Fındıklı, bilâhare “Gümüş bel | de,, manasına gelen Arkiropolis ismini almıştı. Bu ismi imparator Arkadiyos zamanında (yaşayan patrik Attiens vermişti.- Bir riva - yete göre, ilk hıristiyanlığı neşre- liman şirketinin fiatleri ucuzlat-' den “Aya Andre, İsa dini bakkın- masını rica edeceklerdir. daki ahkâmı ilk defa Fındıklıda A lr el İİ, Yazan : Niyazi Ahmet neşre başlamıştır. Burada Tela » mon'un oğlu Apix namına yortu- lar icra edilirdi. 3 Türkler tarafından Fındıklı tes- miye edilmesinin sebebi, vaktile burada fındık ağaçlarının mebzul bulunmasından olduğu rivayet e- dilmektedir. d Hıristiyanlar tarafından mukad- des addedilen Fındıklı bilâhare yüksek tabaka islâmlar tarafın » dan işgal edildi. Sahil boyunca büyük yalılar ve denize nazır sırt- larda saraylar inşa edildi. 1135 senesi mayısında Tophane mahkes mesi kâtiplerinden Mustafa Efen- dinin evinden çıkan bir yangın, | Fındıklının bu mutena yalılarını tarihe karıştırdı. Yangından son- ra Tophanede bulunan tulumba 6- cağı derhal yetişti. Ateş M Ny Efendinin evini yaktıktan- sonra Ali Ağa isminde zengin bir zatin sahillerini de tutuşturmuştu. Tu - lumbacılar geldikleri vakit, ateş Atineli Osman Efendinin: muaz - zam sarayinin damlarından fışkı- rıyordu. Osman Efendi tulumba « cılara ve yangı söndürmeğe ge len yeniçerilere saraymı kurtardık ları takdirde büyük paralar vade | diyordu. Para için kendilerini çe- kinmeden ateşe atan bir çek zor- balar, zengin olmak hevesile ne | yapmak lâzımsa- yaptılar. Yazık ki hiç bir tedbir el vermedi. Tu - lumbacıların gözleri önünde Fın - dıkiı yalıları yandıktan sonra bir çok saraylar da kül yığmı haline geldi, di Devamı Var Tüyler ürpertici cinayet Uyurken ağzına kurşun j sıkılan adam Aralarındaki eski bir vaz geçti | sebebile, Şibinkarahisarı civarın « da bir köyde Nâsır oğlu Şakiri, u« yuduğu sirada ağzma kurşun sıka rak öldürmekten suçlu Bekir oğ » / lu Hüseyin aleyhindeki davanın, İ | şimdi İstanbulda bulunan beş şa- hidi, dün İstanbul ağır ceza mah kemesinde dinlenilmişlerdir. rin, ölmeden yanına getirilen Hüs | | seyni parmağile gösterdiğini, bu suretle kurşun sıkanın Hüseyin ol duğunu anlatmak istediğini miş, diğer dört şahit te, dere rece Hüseynin bu suçu işlediğin teyit edici şekilde ifade vermişli dir. ? Neticede, İstinabe talimatname- sinin Şibinkarahisar mahkermesin gönderilmesine karar verilmiştir. Mali sene başı Mali sene başının yaklaşması dolayısile bütün maliye şubelerin - de faaliyet azami haddine vasıl ol müştur. Defterdar Mustafa B. har gün şubeleri teftiş ederek işlerin / iyi ve çabuk çıkarılması ile meşgul | olmaktadır. Dün de fatih şubesi muamelâtını tetkik etmişir. ,