ma setçilerimizle ilk karşılaş” Yi bu akşam yapacak olan Ma- Mişle, ileri dün şehrimize gel- ve federasyonda” yapılan ama esnasında da gelenlerin : ög ı hepsinin birer şâampi- “mg, oldukları bu itibarla tah- nl ttimizin çok © fevkinde kuv- e bulundukları tahakkuk etmiş. Malüm olduğu üzere Macarlar telen Şüreş dünyasının en ileri İlbay milletlerinden birisidir. Bu la kendi şamp'»onlarının ii Üzerinde ne yaman bir vet > bile yoktur. Beş sene evvel erile İstanbulda yaptığımız üye bu ciheti pekâlâ görmüş- Gelen misafirlerimiz on kişilik hip Asutaş klübüne © mensuptur- ti kafileye klübün © ikinci reisi Mizi 5 etmektedir. Misafirleri- Si Wisyonda Güreş Federasyo- il, , ZUN reisi Ahmet Tetgeri Bey ii ei kâtip Seyfi, muhasebe- dullah Beyler, mıntaka aza - gok sporcular karşıla- i Macar güreşçileri e ie bulunan ğ yedi faakgür dır; âsi Ve Kiymetler şunlar- 58 klz, rk Bouyas (üç kere bey- İYGy. 929 Macar gençleri şam- Yonuy,. ö2-lend teşkilât şampi malla Yo 4 defa Macaristan şam- m Galambos (üç kere ), ilel, Macaristan © ikinci Mi ilede; Hegedüş o (Macar huş en müthiş güreşçisi, meş- Peşt, Arpatiyi iki defa yenmiş, piyon ve son Çek ve SArtayı müsabakalarında Ma- tor.) temsil ederek kazanmış- Bobis (beynelmilel, tar.) ? Palotaş (beynelmi- ty? Kiloda (şampiyon ve hüviyetleri ve derecele- mala dün rsmen not * Kâmil al ; veda 61 kiloda; va Saim zleda; İsmail, 72 kile: Met © Mehmet, o M kr ne dior kafile reisi Her ili dı piya Masmafih “Parlak: bir Liz kalır. id teşkil edeceklerini işarete | kafile halindedirler. Güreşçi - | a: Fabian dün ke bey-i Macar şampiyonlu- s0 sas YE 880 BBE AET ENER BETMM BEN AU MA Lp anan Macarlar çok kuvvetli! Bu akşam yapılacak güreşler çok heyecanlı olacak Dün şehrimize gelen Macarların hepsinin birer şampiyon olduğu tahakkuk etti muvaffakıyetle kazanan güreşçi- lerinizin yüksek bir kıymet sahibi olduklarına kaniim. Burada yapacağımız temasla- rın neticeleri bizim için ikinci de- recede bir ehemmiyeti (o haizdir. Çünkü maksadımız dost ve kardeş millet gençlikleri o arasında bir spor teması yapmaktır.,, Bizimkilerin vaziyeti Salâhiyet sahiplerinin söyledik- lerine göre, bizim çocukların va- ziyeti çok iyidir. Bununla bera- ber, karşılaşacağımız Macarlar bi- 26 nazaran üstat mevkiindedir- ler. Bunun içindir ki, bu karşılaş” | ma fevkalâde heyecanlı olacak ve güreşçilerimiz her halde fevkalâ- de müşkül bir imtihana girmiş o - lacaklardır. Bu akşamki müsabakalardan bilhassa Abbas — Tabian, Saim — Hegedüş, Kont — Çoban Mehmet karşılaşmasının fevkalâde entere- san olacağı muhakkaktır. Haydi çocuklar görelim, sizi... .. Tebliğ 1 — Macar B. Vaşutaş (güreş takımı ile 18 . 5 - 933 akşamı saat i21 de karşılaşacak güreşçilerimiz ve rakipleri aşağıda yazılıdır: © © 56. kileda: Banyasz ile Kâmil. Ğİ Kiloda”Fabiğri” ile Abbas. 66 i kiloda: Galamboş ile İsmail, 72 ki- loda: Hegedüş ile Saim. 79 kilo- da: Bobiş ile Nuri, 87 kiloda: Pa- lotaş ile 5,.Mefimet, Ağır Kiloda: #Könt ile B. Mehmet. 2 — tartı: Maksim salonunda ve saattam (17 de başlıyacak ve tam 18 den sonra gelenler her kim olursa olsun müsabakaya kabul edilmiyecektir. Türk güreşçileri nin ona göre vaktinde (gelmeleri ehemmiyetle tebliğ olunur. 3 — Ankaradan davet edilmiş olan yarı orta Türkiye ikincisi Hü- seyin Bey bugün gelmiştir. Türki- ! ye filiz sıklet o şampiyonu Necip Beyin de yarın geleceği bildiril miştir, Rus Edibi kür telgrafı İstanbul, 17 (A.A.) — Meşhur Rus edibi Maksim Gorki, İstanbul dan ayrılacağı sırada Sovyetler birliği hükümetinin Türkiye bü - yük elçisi M. Suriçe şu telgrafı gön dermiştir: Çok sevgili yoldaşım, istanbulda hakkımda gösterilen ve hatırası zihnimden hiç bir vakit . | ta silinmiyecek olan samimi kabül. den ötürü can ve gönülden teşek - kürlerimi İstanbul vali muavini A- li Rıza Beyefendi ile Cümhuriyet Halk Fırkası İstanbul mümessili Cevdet Kerim Beyefendiye ve İs - “ İtanbuldaki bütün içtimat mahafil. lerin mümessillerine Jütfen bildi - recek olursanız minnettar kalırım, Bu güzel şehirden ayrıldığım şu sirada Sovyetler birliğinin en kuv- vetli ve büyük dostu olan bir mem- lekette daha fazla kalmak imkâ- ndan mahrum olduğuma pek çok MEYAN, v7) ee eee k Maksim Gorki'nin teşek-. Süreyya Pşının şair aleyhindeki davası Bu dava komünistliğe teş- vik davasile birleştirildi İstanbul üçüncü ceza mahkeme- si, eski İstanbul mebusu, Serasker Rıza Paşa zade Süreyya Paşa ta-| rafından, “Gece gelen telgraf, İ- simli kitabmdaki bir yazıdan do-| layı şari Nazım Hikmet Bey aley- hine açılan yakışık almıyan neşri- yat davasına ait muhakemeye, dün sabah devam etmiştir. Dün, muhakeme salonu tamami- le dolmuştu. Koridorda da izdi - ham olduğundan, bir polis müfre- i zesi gelmiş, İntizamı temin etmiş - tir. İzdiham dolayısile, koridorda” ki yangın musluğunun üzerindeki cam kırılmıştır. Dünkü celsede; evvelâ geçen celsede müddei umumiliğe yazı - lan müzekkereye gölen cevap o - kunmuştur. Bundan, mahkemece sorulan noktalara dair izahat ve - riliyor, kitabın müddei umumilik- çe toplattırıldığı bildiriliyordu, Bundan #onra, müddei umumi muavini Nurettin Bey, Nazım Hik- | met Bey aleyhindebu davadan! İ özüm Bey | İ Seyyar Terbiye Bol bol kerpiç. Biraz tuğla, mer- ! mer, çini, çoğu yer altından akıp gi den su şırıltısı, ray, işte Sıvas, “Gö- vündü Sıvasın bağları,, derler ama gözleriniz boş yere, ufukları arar, Gözleriniz, yeşeren, ağaçlanan ve ağaçların gölgesinde serin, - serin nefes alan bir şehri bulamaz. İstas- yondan şehre doğru uçan kurşun renginde bir bulut, dekoru Sivasın ufkunu çerçeveler ve karşınızda kocaman bir kül yığını görürsü * nüz, Şehirleri bir kartpostal gibi sey- redenler, şehirlere ağaçların sirtm- dan gülümsiyen ayın on dördünü seyreder gibi sağ elini şakağına dayayıp, kendinden geçerek ba - kanlar için güzel, cana yakın bir tablo değildir. Asıl Sıvas bu kül yığını * altın - i dan eşelenerek meydana çıkıyor. | Sıvasta Osmanlı devrinin me - | deniyetini, ancak bir kül yığını di- ye anlatabilirsiniz. Çünkü rayla, elektrikle, Selçuk ustasının hâlâ heybetini, hâlâ gü- başka, gene “Gece gelen telgraf, | isimli kitaptaki bazı yazılardan dolayı komünistliğe teşvik edici neşriyat davası açılmış olduğunu, ! bu hüsustaki davanın İstanbul a-| ğır ceza mahkemesinde bulundu - unu kaydetmiş, buradaki dava - nın oradaki dava ile birleştirilme- sini istemiştir. * Süreyya Paşanın vekili Nazmi Nuri Bey, bu isteğe itiraz etmiş, bu radaki dayanın “oradaki dava ile i mahiyet itibarile biç bir alâkası bu. lunmadığını, bünün sür'atle neti-! celenmesi icap eden bir matbuat ! davası olduğunu ileri sürmüş, suç»! lu vekili Irfan Emin Bey, bu cihe- İtin takdirini mahkemeye bıraktığı. nı, iki şeklin de kendilerince mü- | savi olduğunu, her iki mahkemede de müdafaaya hazır bulunduğunu söylemiştir. Mahkeme heyeti, kısa bir mü - zakereyi müteakip, buradaki da- yanım birleştirilmek üzere, Ağır ceza mahkemesine gönderilmesi - ne karar vermiştir. Nazım Hikmet Beyin Ağır ceza- daki komünistlikle teşvik edici neşriyat davasınım muhakemesi - ne, mayısın 28 inci günü başlana- İ caktır. : Ta | Maliye teşkilâtı Lâyiha kanuniyet alınca i — tebeddüllerihtimali İstanbul maliye teşkilâtı için hazırlanan lâyiha alâkadar maliye memurları arasında büyük bir alâ- ka uyandırmıştır. Lâyihanın kanu» niyet kesbetmesinden sonra kadro larda bazı tebeddülât yapılması ihtimali kuvevtlidir. Memuriyet » leri lağvedilen büyük, küçük me - murların nereye tayin edilecekleri. ne dair henüz bir haber yoktur. Almanlar için zararlı gö- rülen müellifler 1! BERLİN, 17 (A. A.) — Alman kütüphaneleri matbuat sendikası Alrian kültürünü koruma cemiye- tiyle mutabık kalarak, Emil Lud - viz, Henrich Mann, Erich - Maria Remark, Alfred Kerr, Artuur Ho- litscher, Egon Evvin Kisch, Theo- dere Plivier, Kürt Tucholeky, Ar - nold Zveig'in eserlerini Cerma - İnizm için zararlı addetmeğe karar zelliğini koruyan eserleri arasında Osmanlı devrini şehrin tepesinde bir nöbetçi gibi bekliyen boz renk- li toprak yığını ve saati işlemiyen harap kule temsil eder. ba # » Bir tarafta rayın, buharın, elek- triğin getirdiği yeni hayat tek bir kelimeyle anlatılabilir! Hendese, vuzub... Öbür tarafta Selçuk sanatının taşı bir tentene gibi oyan, taşa ma na, taşa heybet, taşa ebedilik his- sini veren eserleri biribiri ardınca karşınıza çıkar. Bakıyorsunuz. Sel- çuk tıp fakültesinin kapısı hâlâ si- zi hayret içinde bırakacak kadar kuvvetli. Asırları önüne katıp: ELA 4 EB VAP LEARN MAMASI GÖMME EEA TD Stepteki Şişli “— Haydi sen git, diyebilen dik başlı kozmoğrafya ve rıyazi « ye fakültesi stepin ortasında insan zekâsının, raya ve elektriğe €$ ©- lan enerjisidir. Gök medresede kuvvet, renk * ler, çini bir musiki ahengi içinde dalgalanıyor. Osmanlı (tarihinin başımı ve sonunu gören Gök med- resenin bir iki odasına Osmanlı ta- rihi parmağındaki lekelerden biri- ni sürebilmiş!. Modem zülüflü evkafı hüma - yun, Selçuk oymalarını toz pembe ve yağlı boyayla düzgünlemiş, ras- tuklamış! Çiniye, tuğlaya, mermere ha - yat veren orta zaman zekâsmı, lâ- denlemek, rastıklamak, düzgünle- mek sevdasına düşen yeni Za- man Osmanlı ricali bereket ver- : Yİ Amerika seferi | İkide bir Jeplin gidip geliyor LE BOURGET, 17 (A.A.) Cenubi Amerikadan avdet çden Graf Zeplin bu sabah Bisika vilü- yeti üzerinden geçerek Fransa ve İsvigreye doğru yola düzülmüştür. SEVİLLE, 17 (A.A) — Graf zeppelin, Sevil tayyare meydanın- İda bir müddet durmuştur, Şiddetli o yağmurlar, zeplini Fas sahillerinde biraz geciktirmiş- tir. Balonun bu akşam Friedrich- afel'de yere ineceği zannolunmak- tadır. ———————— vermiş ve alman kütüphane sahip- lerini bundan böyle bu müellifle - rin eserlerini neşretmemeğe davet eylemiştir. z ia. e Sergisinde : 710 Sıvas 1 19 Mayıs 1933 sin tahsisat bulmadıkları için bütün eseri berbat etmekten kur - tarmışlar. ln Osmanlı kafası ne tuhaf şeydi. Bunu bir kere daha anlamak için | bu güzel Selçuk eserlerinin içine girmek kâfidir. Kemerlerin üstüm de bazı kışımları hâlâ pırıl, pini yanan çini ahengini birdenbire kos kocaman bir is tabakası kaplıyor. Soruyorsunuz; size şu cevabı veriyorlar; A “— Burada ateş yakıldı da o- “ nun için... Çünkü bir zamanlar bu ralara muhacirler yerleştirildi. Osmanlı devri sanatı ya yağlı boya ile rastıklamak istedi, yahutta » : » a ateş üstünde kararttı. 3 Rayla Selçuk eseri arasında ka- lan Sıvas kımıldanan, yeni ile es- kinin çarpıştığı bir geçti halinde dir. Bir tarafta kerpiç, basık ta - vanlı evler, bu evlerin arasına ya A yılmış asırlık dükkânlar. Küçüle, küçüle bir lonca minyatürü haline giren iş evleri her gün kapılarmı birer, birer çivileyen hanlar, Sıvas sım bitikleşen tarafıdır. e Bu Sıvas heybe, kağnı, talika günlerinin alaca karanlığındadır. Gün batıyor, sehir yeni bir güne hazırlanıyor. Alaca karanlıkta kervan günlerini geriye döndüre - miyen, yeniye uyamıyan han kah- velerinde kalenderlik, derbeder * lik, tevekkül uyku gibi dolaşıyor. » $ Yenileşen Sıvasla, size anlattı ğım Sıvasın coğrafya birliğinden 4 başka mühasebeti yoktur. Yeni Sı vas Şişliden doğmıyacak, o, şehrin dört kilometre yakınındaki bir şe- lâleden doğacak. Biliyorum, size Şişliden bahsettim ,onun için hay- ret edeceksiniz, diyeceksiniz ki: “— Sıvasla Şişlinin münasebeti nedir?,. r Sıvasta eskiden ermenilerin adı şimdi Sivasın Şişlisidir. Zen - ginler, kibarlar aşağı yukarrbu semte toplanmışlardır. vg Sıvasın Şişlisini birkaç kavak a“ n ğacı ve bir kirli dere karakterlen- dirir, Sıvasta el san'atları öldü tirmekti, Onun için Stepin bir kö- şesinde bir gün bir Şişli mahallesi meydana çıktı, via Yeni Sıvasın karakterini, ruhus — yapacak olan elektriktir, şeker- ir, eği Sadri Etem Amerika pupa yelken ye- ni sulara atılmış! | LONDRA, 17 (A. A.) 3 h Makdonald, Amerikadan ir > ni tes'it için şerefine verilen ğ fette şöyle demiştir: j i Bugün, hemen hemen tarihi bi 3 gündür. Zira Amerika bu gün bü yük bir cür'etle ve açıkça p nar larını kopararak cesurane ve tak» dire şayan azmile pupa yelken ye ni sulara atılmıştır. Başvekil, bundan sonra Ameri- . kanın cihan sulhüne ait hususlarr dan hiç birine karşı lakayt kalamı yacağının bizzat kendi beyanatın- . dan anlaşılmakta olduğunu ilâve etmiştir. İ 5 2d e