ii ME va emye — Çyerekiyuryros #ponunH) ZINVYL )ıpuş9 ınfuoğ — NILSINYA NULSINVI “ YITIMTAAA4 lâ S9uyeş “(2014 120) “USUAYII,, Ap XY PJEpJos oyle YES ULTEŞZNULO ZIMIRI ş “4m903 O Yeyey “usıpiepi — ZVdOL “2 Eueş AOkIp9 yoyoaty nu hifop Uvde5 uozns ımpun8 #og uo tuoç — ZINVL 9403 eseijo 4393f949y dig na3op yod ng ufpamoy tav Jig Ojiy TAS zig UEJASUEŞ *İa99p9 zemtji al0i Ma super “uşjd ag usun yoğ — ZVdOL “unsanjng epvt4o 1zes EŞ ur <p Uluraj 1U9Ş “OS AMİ UULAN$ VUNŞ3 “pey up -a9K SUEşde3 “uop o4lguopag “nu unpjo uu? VU ASnöepyex “Sepyek akmnan8 ur uöry denek ış adüâda şONjüjd 18 TOPA TOPAZ — Evet... Çok doğru. MÜŞ -— Yerimiz yok.. Teklif ettiğiniz çocuğu kabul edebilecek miyim bakalım.. Mücssesemizin istenildiği kadar genişletilmiyeceğini siz de bilir - TOPAZ (Hayretle) — Acayip.. Ben bu sene geçen senekinden az talebe var sanıyordum. MÜŞ — Ne diyorsunuz siz, Mösyö Topaz? Daha evvelki gün hükümet erkânmdan birinin çocuğunu redde mecbur oldum. TOPAZ — Çok yazık Müdür efendi.. Vaitte de bulunmuştum. MÜŞ — Insan elinden gelmiyecek şeyi vadet- memeli. (Biraz süküttan sonra) adı ne?.. TOPAZ — Roje Kurtuva. MÜŞ — Asil olmaması fena.. Unvanı olsaydı, belki bir çare araştırırdık.. Bari çok zeki mi?. TOPAZ — Zekiye benzer.. Anası, babası Fas- ta, halasının yanında, oturuyor... Kendisine bir ay ders verdim. Her şeyi kavrayıveriyor, bana anla- yışlı gibi göründü.. MÜŞ — Alâ, alâ... Acaba ailesi (o şartlarımızı kabul eder mi?. Malüm ya üç aylığı peşin. BİRİNCİ PERDE 15 TOPAZ — Neden Müdür efendi?, MÜŞ — Size leyli Müş mektebi nizamnamesi - nin 27 inci maddesini hatırlatmıya mecburum Hu maddede: “Smıflarında hususi ders veren musl « limler aldıkları ücreti talimiyenin yüzde onumu, müdiriyete teslime mecburdurlar,, der. Halbuki siz, bu talebeye ders verdiğinizi benden sakladınız. TOPAZ — Müdür efendi, bu para mukabili bir ders değil ki.. MÜŞ (Sert) — Tevile kalkışıyorsunuz gibi ge- Tiyor bana... TOPAZ — Hayır, müdür efendi. Bunlar ehem- miyetsiz, parasız dersler. MÜŞ (Hayret ve asabiyetle) — Parasız mı? TOPAZ — Evet, Müdür efendi.. TOPAZ (Haklı olduğunu ispata çalışır gibi) -— Çalışkan bir çocuk.. Fakat, onunla, şimdiye ka- dar kimse meşgul olmamışa benziyor.. Sınıfınm derslerini yetiştiremiyordu. Ailesi var mr, yok mu, Bilmiyorum... Olsaydı eğer... . MÜŞ (İçerlemiş bir halde) — Olsaydı da ne demek?. Yoksa bu çocuğu, ortaya kendi kendine çıkıvermiş mi sandınız?. saa - gt v2 Çin Syaeon) Mesyeya “teyp -p *sedoyoyN iYEYIP *um3n205 tpkeyi (aeg WE Sw3 tuo 5n000) *ored un sup “esuoymou *“suoz snOul soğ (atlanıyo) 04 IAS Uvpunznuo unğ n000) #oswd un suzp "ayazns ua yua “sUOJNOM s9g “uomom “sağ :YaUZAN) — ZVdOL “aryığı uepunznmo Ul Yeunyo TUIĞIPZEA Unğnd0d YNT UYUZ UYU “2 ULNpzek yyut zedoz, “uputa "yem NE -1ES JA njundogğ d05 “zisunuğ “Epuujsri DI Yo ogafs? UYamp Mnuop Isyan alafalaş “Igöyyüle mouinp 0ğ suipar Sımurudık “Iğegundog 4g yunğep “Eş “24 ng ZNP 110J0JJ9S “yosynA yoğ “uapafuyru wWinp Dum Uru(ğak non YUyEyes Ş MIpJRpuy EpuLesei 2010 laynk Irz zwdoy, “mpmö$au vppenpzek gun 0 m 4g (z2dol) Ofsojç uzuez IRIpNR opad Ii SUyeş —— L gaüdd |INJYIS TOPAZ — Bütün samimiyetimle söylüyorum. ERNESTİN — On beş gün evvel böyle söylemi- yor sunuz... Fakat şimdikinden çok daha sevim- lizdiniz. TOPAZ (Müteessir) — Neden matmazel?, ERNESTİN — Bana renkli tebeşir, takvim gelirirdiniz ve sınıfıma kadar gelerek talebeleri - min tashihlerini yapardınız.. Bugünse hiç yardım tek ifinde bulunmuyorsunuz. TOPAZ — Yardım mı? Eğer bu lütfu istesey- dim senden esirgemez miydiniz?, ERNESTİN — Orasını bilmem; yalnız böyle biz arzuda bulunmadığınızı söylüyorum. (Şiseyi göstererek oldukça soğuk) Her neyse. Teşekkür ederim, (Gidecek gibi bir hareket yapar.) “TOPAZ — (Büyük bir teessürle) — Matma- zel, müsaade eder misiniz?.. ERNESTİN (Sert) — Çok işim var Mösyö To- paz. (Ernestin çıkacağı sırada Topaz gayet mü- teessir yanma gider.) TOPAZ (Nutuk söyler gibi) — Aziz meslekta- aa, ve eN Ye » KN Ni Ve ane yea yaa ez0> Suk raya, “ayak, “AE auyüsy veee #01 218 OPEN — ZUNVL iv — OYINYd *gznu -nsxokıpa ru eyi 'ure9oy Iyaş — ZVdOL “,gepuo tp sıpeyvans yevedek o nung yeouy — OYINVd ZUIN — ZVdGOL “ütaatıpuujezo9 nuo day Upşyj 'umuodtuap amp - uvpeğ 18ye$ uerez 1aHJ j1£eş — OYINVd “iznunsuok -ıyıg su nungnpjo o “uruwje? ipeği — ZINVL “m4 -oyip 1 “pureyng,, Huruek uludej usulay ne npJo &9$ ng 9)kog uag “urnpıg? rurepşrpaeyiny N1og rg ndng Op 21934 #igg “rejreyed 13je5 yezreyep uğun op iğemued dua3 ruseğled ynse ag wezec “yere -dws Tutrejin moyey vrupesis izeg “aipu9pokıpe iyies >. svururpe$ 18je5 oyadg *“itlsy — OMINVd iyetei oposoyı — ZINVL “zunkiyemdek oy *unnura at $aosn!ğ) muoğ esin a... Zvwdol | 2. BINR'NCI PERDE 72 TAMİZ (Şüpheli) — Maweu mi?. Bu ne de - mek?. TOPAZ — Ne demek olacak.. Beni madalya alımıya lâyık görmüş ve bizim müdüre manen ka- zandığımı söylemiş. TAMIZ — Evet... Eh.. İnsanın bu da hoşuna gider.. Ama neticeye bak sen.. Madalyayı alma- dın ya! TOPAZ — Tabii... İnce elenip sık dokunursa bu o demektir. TAMIZ — Sana doğrusunu söyliyeyim mi?. Ve- rilmemesine pek de şaşmadım. TOPAZ -- Niçin?. TAMİZ — Namzetler arasına adını yazdırdr- ğın zaman bana danışmamıştın.. Ben de bir şey söylemek istemedim. Fakat, içimden, biraz acele ettiğini düşündüm. Düşünsene yahu... Ben senden sekiz sene kıdemli olduğum halde istemedim.. İste- dim mi?. Hayır.. bekliyorum.. TOPAZ — Dostum, ağlamıyan çocuğa meme verirler mi hiç?. ş 'TAMIZ — Öyle.. Vakitsiz kazananların da ne-